X

Eskiye dair özlenenleri sunan şifa gibi bir şehir: Prag

Doğup da ilk konuşmaya başladığında büyük ihtimal “anne” ya da ona hitap ettiğini anlatan kelimeler kurarsın önce. Ya da belki “baba” ya da kimle büyüyorsanız onu da önce söyleyebilirsiniz. Hayatın boyunca “anne” dediğin andan itibaren hep sürecekmiş sandığın o şuursuz anlara parmak basmak. Hele ki bu kelimenin muhattabı artık yoksa. Bir gezi yazısına hop diye bu giriş ile başlamak -annesiz olanlar ve/veya aynı kayıptan muzdaripleri dahil ederek- insanları üzecek. Üzmesin. Zaman kavramsal olarak aynı acıyı hapsettiremiyor neyse ki insana ve bu doğal süreçte de hayat sağlıklı akabiliyor. Biliyoruz. Öğreniyoruz. Zamanla. En önemlisi geçiyor…

Prag eski ve yeni şehir olarak 2 bölüme ayrılıyor.

Tüm bu gezi ruhu ve onun içime işlemesi ne zamandı diye sorarsanız, annemle yaptığım ilk yurt dışı gezisi olan Prag gezisidir. En değerlisidir. Özelidir. Biriciktir. Bu yazının giriş sebebi de budur. Tam 6 sene sonra da babamla yaptığım Prag gezisi ile O’nunla olan anıları kendimce yad ettim. Benim bu yazım şimdi gökyüzündeki en parlak yıldızım olan ve baktıkça parlayan O’na gelsin. İzninizle.

Tekrar tekrar gezilesi tarihi bir şehir

Prag ah Prag… Kaç kere gelirsen gel, hangi yılda da olsan aynısın. Biz farklıyız ama. Şimdi iki gezim arasındaki benim farkındalığımın anladığı kadarıyla bile uçurum var. Yeni gezilere de bir 5-10 sene sonra da bunu diyeceğim. İşte yine zaman kavramı. Aynı kalamayız. Kalmamalıyız da.

Prag kolay bir şehir. Avrupa şehirlerine göre de uygun. Ancak yine de Euro’nun bu akıl almaz artışı ve TL’nin değer kaybı ne yazık ki can sıkıcı. Bunu baz alırsak her şey pahalı zaten yurt dışında. Moral bozucu yani. Şimdi sadece bu gezide neler yapılır, bir odaklanalım…

Şimdi iki gezim arasındaki benim farkındalığımın anladığı kadarıyla bile uçurum var.

Prag’da bir eski, bir yeni şehir mantığı var. Biz otelimizi turistik açıdan yakında olmak adına Eski Şehir tarafında şeçtik. Bu bölgenin en turistik ve belki de en mistik simgesi olan Charles Köprüsü benim en sevdiğim yeri. Açık ara hem de. Her gündüz ve her akşam bu köprüden geçmek farz olmalı. 

Astronomik Saat’e yakın otelimizin yeri ve biz kendimizi hep burada buluyoruz. Buranın saat başı olan hikayesi bilindik ve Osmanlı’dan kalma. Benim Google’cılık sevmediğim bilinmiştir. Bilmeyenler araştırsın lütfen. Asıl hikaye orada değil zaten. O anın insanları o meydana toplaması asıl olay. An ve an artan kalabalık ve o saatin sistematik bir biçimde çalışması olay.

Meydandan Charles Köprüsü’ne doğru yürümek ve bu şehirde bu ‘eski’nin verdiği gizli haz hissi bambaşka. Eski şehir hiç bu kadar yenilenmiş hissettirmez başka yerde sana kendini. Köprüde bir sürü resim yapan artistler, dilenciler, çalgıcılar ile çok dolu bir köprü burası, rengarenk. Ha bir de evlenenleri unutmayalım. O kadar çok fotoğraf için gelen gelin var ki say say bitmez. Bu da bir şans mı acaba, iyi şans getirsin o zaman hepimize!

O köprüyü geçip ilk yemek için durağımız ünlü Cafe Savoy. Muazzam işçilik ve tat alacağınız bir yer. En eskilerden. Prag zaten eskimeyen eski şehir değil de ne! Gece yine köprü manzarası ile bu şehir turu yaparak yürüye yürüye otele dönüyoruz.

Çok keyifli bir tur oldu. Prag köprülerle dolu, onları sudan gezmek de ayrıca keyifli. Denenmeli.

Sabah erkenden kalkıp bir kahve içme bahanesi ile şehrin sevdiğim kafelerinden Bakeshop da kahve içiyoruz. Gerçekten tatlı bir 3. dalga kahvecisi. Kafka heykelinde bir resim çekilmeden geçmiyoruz tabii. “Devamında Prag kalesine çıkmak da yok mu” derseniz var derim. Keyifli bir o kadar yukarı eğimli bir yoldan bahsediyoruz. Ama değer. Prag bayağı ayaklar altında, manzara etkileyici. Buradaki yerin içindeki bir kafede öğle yemeği yemek de ayrıca iyi geliyor, keza yorucu gerçekten de koca kaleyi gezmek. Yorucu derken gün bitti sanmayın; hemen akabinde kaleden aşağı tramvayla gerisin geri inip su kenarında bir tekne turuna kim hayır diyebilir? Diyemedik de zaten. Çok keyifli bir tur oldu. Prag köprülerle dolu, onları sudan gezmek de ayrıca keyifli. Denenmeli.

Burada en sevdiğim bir sahaf tadında olan Shakespeare adındaki kitapçıdaki geçirdiğim zamanlar oldu. O kadar güzel ki al bütün kitaplarını doldur götür. Kaynak az ama öz kitapçılardan…

Kaynak az ama öz kitapçılardan…

İkinci gecemizde su kenarında bir İtalyan restoranı bulup makarna şarap ile sonlandırıyoruz. Uzun ve dolu dolu bir gündü kabul edin!

Son gün bir tramvaya binip boydan boya gezmeye çıktık Prag’ı. İstedigimiz güzel manzaralı yerde inip sonra yine binerek bir yarım gün geçirdik. Sonra sevdiğimiz kafelere, Charles Köprüsü’ne bir daha gidip sanki vedalaştık. Dans eden binada fotoğraf çekilmeden gelmedik.

Son kez meydana, astronomik saate yine uğradık. Hatta ben annemle kaldığım, belki Prag’ın en güzel oteli Pariz otele de uğradım. Oradaymış gibi anneme, gökyüzüne bir selam çaktım.

Evet, bu bir daha gitmek istenilenler listesinde. Bazı yerler öyle.

Prag bir şifa yeri gibi… Eskiye dair özlenen en değerli kişiyi eliyle sana sunuyor. Benim için anlamı böyle daha doğrusu. Bir dahaki gidişte bakalım neler katacak? Evet, burası bir daha gitmek istenilenler listesinde. Bazı yerler öyle…

Çok uzun kalamadığım ama bir o kadar da dolu dolu geçirdiğim ve anneme ithafen yazdığım bu gezinin de sonuna geldik. Bakalım haftaya neredeyiz? Görüşmek üzere.

 

İlginizi çekebilir: Büyülü, zamansız bir yer: Monterosso al Mare

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale