Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 1 – Mükemmeliyetçi

Hepimiz güzel ve anlamlı işler yapmak, keyifli ve üretken bir hayat yaşamak istiyoruz. Fakat yapmak istediğimiz işi, yaşamak istediğimiz deneyimleri fark etmek hayli zamanımızı alıyor. Okullar bitiyor, iş hayatında deneyimler yaşanıyor, “Mutlu muyum, huzurlu muyum, gerçekten yapmak istediğim şey bu mu?” soruları defalarca kapıları çalıyor… Zamanla -biraz araştırarak, biraz da deneye yanıla- su akıyor yolunu buluyor. Buluyor bulmasına ama bu süreç biraz daha hızlandırılabilir mi acaba diye merak ediyor insan, haliyle. Hayat dediğin de sınırlı sonuçta.

Kendimizi tanıma yolculuğunun en temel kuralı, sınırlarımızı kabul etmek. Hepimizin hem güçlü yönleri hem de zorlandığı özellikleri var. Bize hız kazandıracak ve daha emin adımlar atmamızı sağlayacak şey ise bu özelliklerimizin farkına varmak. Enneagram bu noktada pratik bir rehber olarak kullanabileceğimiz bir sistem.Enneagram ile Kendini Tanımak” yazılarını okuyarak siz de bu yola ilk adımınızı atabilirsiniz.

Kendimizi tanıma yolculuğunun en temel kuralı, sınırlarımızı kabul etmek.

Bu yazı dizisinde ise, söz konusu süreçleri yaşamış, kendi yolunu kendini tanıyarak çizmeye çalışan kişilerin hikayelerini bulacaksınız. Her röportajda, ilham alabileceğiniz farklı bir Enneagram mizacının hikayesini buraya taşımayı ümit ediyorum. İlk misafirim Zeynep Yörük.

Zeynep, Hayatını Hafiflet hesabının sahibi ve Enneagramı Tip 1-Mükemmeliyetçi. Enneagram Tip 1 mizaç özelliklerini, stres ve güven hallerini önceki yazılardan alıntılayarak hatırlayalım:

Tip 1 – Mükemmeliyetçi

Yaptıkları her şeyi en doğru şekliyle yapmaya gayret eder ve çevrelerinden de aynı özenin gösterilmesini beklerler. Detayları görür ve önemserler. Çünkü Tip 1’lere göre bir işin eksiksiz olması, detayların es geçilmemesiyle mümkündür. Detaycı ve titiz yaklaşımlarından ötürü çevrelerinde (özellikle aile ve iş hayatında) eleştirellikleri ve ciddiyetleriyle tanınırlar. Hayatta ‘doğru’ ve ‘yanlış’lar olmak üzere net çizgileri ve inançları vardır. Siyah ve beyazın sınırını çizerler, gri alanlarda dolaşmak 1’lerin tarzı değildir. Bir sistem kurup, onun kuralları çerçevesinde uygulamada oldukça iyilerdir. Bir işi, tek başına başlatıp, sürdürüp, bitirirler. Yani ‘tek kişilik dev kadro’ diyebiliriz onlar için. Spontan ve yaratıcı olmak gerektiğinde Tip 1’ler biraz zorlanabilirler. Düzeni ve netliği seven 1’ler için, kalıpların dışına çıkmak, plansız hareket etmek oldukça zor.

Tip 1’lere göre bir işin eksiksiz olması, detayların es geçilmemesiyle mümkündür.

Eleştirel taraflarından ziyade, destekleyici yönleri ortaya çıkar. Çevrelerindeki insanların eksikliklerine, hatalarına odaklanmak yerine onları oldukları gibi kabul edebilir, beraber paylaştıkları andan çok daha fazla keyif alabilirler. Üzerlerinde hissettikleri “kontrollü davranma” sorumluluğunu bir kenara bırakıp hayatı biraz daha akışına bırakmaya istekli olurlar. Kuralları esnetebilir ve bundan rahatsızlık duymazlar.

Kendilerini Stresli Hissettiklerinde;

Beklentileri karşılanmadığı için içerleyebilir, anlaşılmadıklarını hissedip biraz daha içe kapanabilirler. Böyle durumlarda hayal kırıklığı yaşadıkları kişilere karşı sert bir şekilde mesafe koyabilirler. Öfkelerini direkt ifade etmek yerine bastırmaya meyilli olurlar, bu da daha fazla gergin hissetmelerine sebep olur. Olması gerektiğine inandıkları standartlar, kurallar konusunda daha baskıcı ve takıntılı olabilirler.

Aşağıda okuyacağınız üzere Zeynep, mükemmeliyetçi yapısının getirdiği avantajların ve zorlukların farkında olarak çıkmış Hayatını Hafiflet yolculuğuna.

Bir işi başından sonuna detaylıca takip edip sonlandırma özelliğiyle bir sistem kurucu olarak çıkıyor karşımıza. Tip 1’lerin en belirgin özelliklerinden biri de başkalarının ihtiyaçlarını gördüklerinde sorumluluk üstlenip çözüm üretmek için kendi inançları doğrultusunda harekete geçmeleri. Zeynep minimalist yaşam danışmanlığı sistemini kurma fikrinin ortaya çıkışını şöyle özetliyor;

“Pek çok kişi hayatını sadeleştirmeyi istiyor, içinde bulunduğu karmaşadan çok mutsuz olduğunu ifade ediyor fakat bu konuda harekete geçemiyorlar. Ben ise bunu yaparken çok keyif alıyorum, hafifliyorum. Bir editör olarak artık metinleri değil eşyaları sadeleştirmek ve düzenlemekten hoşlandığımı fark ettim, sonrasında fayda sağlayacağına inandığım bu sistemi geliştirdim.”

Zeynep Yörük’ü ve yaptıklarını gelin şimdi ondan dinleyelim. Okurken Enneagram gözüyle bakmayı ihmal etmeyin.

Keyifli okumalar…

Hayatını Hafiflet kimdir?

Minimalist yaşam danışmanıyım. Tek cümleyle anlatacak olursam; evleri, ofisleri fazlalıklardan arındırırarak sadeleştiriyorum. Biraz daha açacak olursam; danışanlarıma eşyaları hakkında detaylı sorular sorarak o nesnelerin yaşam alanlarındaki varlık sebebini sorgulamalarına yardım ediyor ve karar vermelerini kolaylaştırıyorum.

Kişilik özelliklerini nasıl tanımlıyorsun?

Sosyal bir içe dönük olarak özetleyebilirim. Yeni ilişkiler kurmayı, kalabalık buluşmaları çok severim fakat mutlaka yalnız kalacağım, içimi dinleyeceğim zamanlar olmalı. Anlayışlı, eğlenceli biriyim, genellikle sakinim. Bununla beraber kolay öfkelenen bir yanım da var. Hassas olduğum konularda aniden sinirlenebilirim ve öfkeliysem kesinlikle saklayamam.

Değer yargılarımı -sırf bir yerden duydum ya da bir yerde okudum diye anında kabullenmek yerine- sorgulayarak ve düşünerek oluştururum. Emek veririm yani. Ve bu aşamadan sonra inandığım şeylere sahip çıkarım, arkasında dururum. Mesela işten kovulma riskine rağmen, yöneticiler haksızlık yapıyorsa onu herkesin içinde dile getirebilirim, geri adım atmam. Çünkü o an öfkeliyimdir, sigortalar atmıştır yani! Dolayısıyla gözüm hiçbir şeyi görmez. “Kovarlarsa kovsunlar!” deyip konuşurum. Öfke olumsuz bir duygu olarak düşünülür ama insanı cesur yapan bir yanı var. Bu açıdan öfkemi makul bir cesarete kanalize ederek onu pozitife çevirmeye gayret ediyorum. Çünkü bazen insanları sarsmak, kendilerine getirmek gerekiyor.

İdealist olduğumu düşünüyorum. İdealizmden kastım, insanın bir hedefi olması gerektiği. Zaman içinde değişse de daima hedeflerim vardır. Rüzgarda savrulan bir yaprak olmak benim için rahatsız edici.

Elimi taşın altına koymaktan çekinmem ve bir anda kendimi bir şeylere öncülük ederken buluveririm. Ortada bir sorun varsa şikayet etmek vakit kaybıdır bence, çözüme odaklanırım. “Böyle gelmiş böyle gider, sen mi değiştireceksin?” kafasına da tahammül edemem, çünkü değiştirilebildiğine defalarca şahit oldum.

İşini yaparken nelere dikkat ediyorsun?

Sistem kurmak bence çok önemli. Başlangıcı, sürecin işleyişini ve bitişi belirlerim. Mizacım da destekliyor bunu çünkü net olmayı severim ve önümü görmek isterim. Yaptığım işe mutlaka kendimden bir şeyler katarım, eksik bulduğum ya da yanlış olduğunu düşündüğüm yerleri hemen değiştiririm. Ayrıca yapılmış bir şeyi aynen alıp uygulamayı etik olarak doğru bulmuyorum. O yüzden kendi metodumu oluştururum.

Şu da var: Metot mutlaka olmalı evet ama esneklik de olmalı. O toplumun ya da o bireyin ihtiyacına cevap verecek biçimde düzenlemeler yapmak gerektiğine inanıyorum. Her metot birebir herkese uymuyor. Bazen vites düşürmek, bazen durmak gerekiyor.

Seni neler öfkelendirir?

Belirsizlik. “Yarın olsun bakarız”, “hallederiz” gibi yaklaşımlardan hoşlanmıyorum. Evet mi hayır mı, bilmek isterim ki ona göre ben de kendimi ayarlayayım. Bir de sınırlarımın ihlal edilmesi… Yani bana saygı duyulmayıp işime müdahale edilmesi ve beni tanımadan bana akıl vermeye kalkışılması. Deliye dönerim o an! Önce sorular sor, beni tanı biraz, sonra baktın ki ihtiyaç duyabileceğim bir bilgi sende var, o zaman düşüncelerini paylaşırsın. Toplum olarak bayılıyoruz akıl dağıtmaya. Hele ki karşımızdakinden yaşça büyüksek (ya da öyle zannediyorsak) hemen oracıkta ona öğüt vermesek olmaz!

İşini yaparken sana kolaylık sağlayan özelliklerin neler?

Her şeyin nedenini didik didik sorgulayan biri olduğum için insanlara da türlü türlü sorular sorarak kendi cevaplarını bulmalarını kolaylaştırıyorum. Böylece onların kafalarındaki resmin netleşmesine yardım edebiliyorum. Kişileri kısa sürede analiz edip, onların özelliklerine göre esneklik sağlıyorum. Bir de sıcakkanlı olmam da onların benim yanımda rahat hareket etmesini, evlerinin her köşesini kolayca açabilmelerini sağlıyor. Bazen de idealist yönümün yardımına ihtiyacım oluyor ve sahibine zarar verdiğini fark ettiğim bazı eşyalar hakkında “burada durmasındansa muhtaç birine gitmesi” yönünde telkinlerde bulunuyorum.

Kişisel hayatında ve iş hayatında seni zorlayan özelliklerin neler?

Mükemmeliyetçiliğim. Zorluyor çünkü hazırladığım içerikleri en iyi şekilde yapmak istediğim için gözümde büyütebiliyor ve harekete geçmekte zorlanıyorum. Harekete geçemeyince de bu kez eleştirel yanım kendime öfkelenmeme sebep oluyor.

Aceleciliğim. Hemen olsun, hemen anlasınlar, hemen değişsinler. Elbette bu mümkün değil. Zamana bırakmayı, bazı şeylerin aylar hatta yıllar alabildiğini öğrendim ve bu nedenle sınırları gözetmeye gayret ediyorum.

Bir de kontrolcüyüm. Her soruna müdahale etme arzusu taşıyor içimden. Önceleri sorun yaşayan herkesin çözüm aradığını sanıyordum. Şimdi anladım ki bazı insanlar sorunların sorun olarak kalmasını istiyorlar. Ya da değişime, adım atmaya henüz hazır olmuyorlar. Hatta bazen de o dert onların dermanı oluyor. Bu yüzden ben de artık zihnimi onlardan uzaklaştırarak, herkesin farklı bir serüveni olduğunu kendime telkin ederek sakinleşmeyi öğreniyorum. “Bu benim işim değil” demek gerekiyor sık sık.

Yaptığın işte seni ne motive ediyor?

İnsanların hafiflemeleri, kendilerini daha iyi tanımaları, ne isteyip neyi istemediklerini fark etmeleri, geçmişi şükranla uğurlayıp geleceğe kucak açmaları ve hayatlarının kontrolünü ellerine almaları beni çok mutlu ediyor. Sonuç olarak ben bir insanın değişimine ve huzuruna yardım ediyorum ve bu muhteşem bir duygu. Danışanlarımdan da çok güzel geri dönüşler alıyorum, bu da benim işime daha çok sarılmamı sağlıyor.

Bir de ben insanlara yardım ediyorum ama onlar da bana yardım ediyorlar aslında farkında olmadan. Sivri yanlarımı törpülüyorlar. Beni bilgi ve tecrübe bakımından zenginleştiriyorlar. Bu nedenle birebir danışmanlığın beni pozitif yönde değiştirmesinin de benim için bir motivasyon kaynağı olduğunu söyleyebilirim.

Sosyal medya hesabında paylaşımlar yaparken nelere dikkat ediyorsun?

Düzenli paylaşım yapmaya dikkat ediyorum. Yazdığım içeriğe uygun ve kaliteli görsel seçmeye çalışıyorum. Bulabilirsem görselin sahibini de belirtiyorum. En önemlisi, minimalizm odaklı ve takip edenler için fayda sağlayacak içerikler üretiyorum. Sonuçta hesabımı takip edenlerin bir amacı var. Ben de o amacın dışında kişisel paylaşımlar yapmamaya özen gösteriyorum. Yalnız, zaman zaman story’de hoş fotoğraflar ve dünya müziklerinin yanı sıra sergi ve eğitim haberleri de paylaşıyorum. Sanatsal olarak kaliteli çalışmalarla insanları tanıştırmaktan keyif alıyorum. Kendilerine sunulan popüler kültürün dışına çıkıp, farklı dünyaları keşfetmelerini istiyorum.

 

İlginizi çekebilir:

Enneagram ile kendini tanı ve potansiyelinin farkına var

Enneagrama göre farklı karakterlerin stres ve güven noktası nedir? 

Psikolog Zeynep Ozgen Psikolog
Gözlemlemek mesleğimin, deneyimlemek mizacımın yapı taşı. Hazır zihnim çalışır, dilim iki kelimeyi bir araya getirir, ellerim yazarken, öğrenebildiğim kadar öğrenmek; anlatabildiğim kadar anlatmak istiyorum.