X

Endişe döngümüzü çocuklarımıza nasıl miras bırakıyoruz ve bundan kurtulmak için neler yapabiliriz?

Endişe, pek çoğumuzun zaman zaman yaşadığı bir duygu. Hayatımızı işgal edecek seviyeye gelmediği sürece, faydalı olduğu bile söylenebilir. Ancak son yıllarda, modern şehir hayatının da katkısıyla, üzerimizdeki etkisini artırdığını söylemek mümkün. Ne yazık ki bu durum sadece endişelenen kişiyi değil, çevresindekileri de pençesine alabilecek bir sorun teşkil ediyor.

Endişe panik atak krizlerini de beraberinde getirebiliyor.

“The Anxious Cycle: How Children Inherit Our Anxiety” isimli yazısında endişenin kendisini ve ailesini nasıl ele geçirdiğini anlatan Elisabeth Corey, durumun çocuk sahibi olduktan sonra kötüye gittiğini belirtiyor. Yaşadığı çocukluk travması yüzünden hayatını endişe içinde geçiren Elisabeth, bu durumun sebep olduğu panik atak krizleriyle de başa çıkmayı öğrenmiş; ta ki çocukları olana kadar.

Elisabeth, çocuklarının bu sorunları daha önce hiç tecrübe etmediği bir şekilde tetiklediğini, tüm güne yayılan panik atak krizlerini kontrol etmekte güçlük yaşadığını anlatıyor. Çocuklarının, baskılanmış çocukluk travmasını su yüzüne çıkardığını ve bu sebeple endişesinin arttığını düşünen Elisabeth, zaman içinde çocuklarında da bazı endişe kaynaklı davranışlar gözlemlemeye başlamış.

Mükemmeliyetçilik

Elisabeth çocukluğunda, kontrol edilebilecek her şeyi kontrol etmesi gerektiğini öğrenmiş ve ne yazık ki bu durum yetişkinliğinde de devam etmiş.

Ebeveyn olduktan sonra bu durumla baş edemeyeceğini anlayan Elisabeth, mükemmeliyetçiliğini büyük ölçüde bir kenara bırakmış olsa da hala bazı alışkanlıklarını değiştirememiş. Elisabeth’in hayatlarını sürekli programlaması, çocukların zamanı erken yaşlarda algılamaya başlamasına, acele etmesine ve sürekli geç kalıp kalmadıklarını sormasına sebep olmuş.

Çocuklar ebeveynlere benzer tutumlar geliştirebiliyor.

Olumsuza odaklanma

İş hayatında, potansiyel problemleri kolayca öngörebiliyor olmanın bir avantaj olduğunu belirten Elisabeth, kişisel yaşamında ise bu özelliğin hayatını tam bir kabusa çevirdiğini belirtiyor. Neyin kötü gidebileceğini düşünerek gün boyu endişelendiğini anlatan Elisabeth, bir süre sonra kızında da aynı davranışları gözlemlemeye başlamış. Gerginliğini sözel olarak dile getirmiyor olsa bile, beden dili ve davranışlarıyla bir şekilde çocuklarına ilettiğini de bu sayede anlamış. Kızının, henüz denememiş olmasına rağmen bir şeylerin ters gideceğinden bahsetmesi Elisabeth’i harekete geçirmiş ve hem kızına hem de kendisine olumluya odaklanmanın önemini hatırlatmaya başlamış.

Kişisel sınırlar

Kişisel sınırların ve çocukların saygı görmediği bir çevrede büyüdüğünü belirten Elisabeth, bu sebeple çocukların sınırlarına saygı göstermeyi öğrenmekte de biraz zorlanmış. Kişisel sınırlara saygı duyulmamasının çocuklarda endişe yarattığını belirten Elisabeth, çocuklarının “Hayır” ve “Dur” gibi sınırları belli eden kelimelere saygı göstermesi üzerinde hala çalıştıklarını belirtiyor.

Eğer siz de ailenizde böyle problemler yaşıyorsanız, aşağıdaki yöntemlerden faydalanabilirsiniz;

Öz farkındalığı arttırmak: Hangi davranışınızın çocuklarınızı etkilediğini anlamaya çalışın. Bilinçsizce yaptığınız hareketleri bile fark etmeye ve çocuklarınız üzerindeki etkisini tartmaya özen gösterin.

Endişenizi gözlemleyin: Endişenizin farkına varmak bazen zor olabilir. Anketler ve semptomlar hakkında bilgi veren broşürler durumunuzu anlamanızı kolaylaştırabilir.

Çocuklarınız için online testlerden yararlanın: Çocukların endişe seviyesini anlamak ebeveynler için her zaman kolay olmasa da, online testler sayesinde bu durumun farkına varmak mümkün. Çocuklarınız için bir endişe testi bulun ve çözmelerini rica edin.

Sürekli yaşandığında endişenin farkına varmak güç olabilir; ancak bu durumun çocukların hayat görüşünü olumsuz etkileyebileceği unutulmamalı. Bu sebeple, etkinizi anlamak adına zaman ayırmak, düşünmek ve gözlemlemek büyük önem teşkil eder. Davranışlarımızın çocuklar üzerindeki sonuçlarını kesin anlamda bilemesek de, küçücük değişimler bile çocuğumuzu bir ömür etkileyecek olumlu farklılıklar yaratabilir.

Kaynak:

Psychcentral

Bu yazıya da göz atabilirsiniz:

Kaygı bozukluğu ile savaşta Mindfulness etkisi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale