X

En içten haliyle “aşk” şartsız olmayı sever

“Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?”  – Şems-i Tebrizi

Aşk ve şart… Birbirinden “şartsız” uzak iki kavram gibi düşünebiliriz değil mi? Başlığı okuduğumuz zaman rahatsız bile olduk… Aşkta “şart” olur mu? Eğer şart olursa aşk olur mu? Şarta bağlı olduğunda aşkın adı kalır mı? “Evet, ben şartlı aşk istiyorum” dersek yanlış olur mu? Şartı sevmek doğru olur mu?

Aşkta “şart” olur mu? Eğer şart olursa aşk olur mu?

İşte ben bu yazımda hepimizin son dönemde çok sıkça gördüğü örnekleri bir yorumlayalım istiyorum. Ama kendimiz için diğer kişilerin yaşadıklarından bağımsız olarak. Hepimiz bugüne kadar âşık olduk kendimizce. İlişkilerimiz oldu. Belki ilişkilerimizin en başında henüz duygular “çağlar” iken fazlaca fark etmedik; şart yoktu…

Sonra zaman geçti, biz değiştik ve ilişkimiz de değişti. Sevgi değişti, aşk değişti. Artık bazı şeyler şarta bağlanmaya başladı. Biz ancak X olursa zevk almaya başladık. Sadece Y olduğu durumda “seven” kalabildik. O kişi beklentilerimizi “karşılarsa” ben de onunkileri karşılarım dedik. “Karşılıksız” sunduğumuz sevgimiz kalmadı, sevgimizi sunmak için önce “karşıdakinin” sevgisini görmemiz gerekti. Veya “incinir” hale geldik; “eskiden sen böyle değildin, beni daha çok severdin” dedik. Diğerini yargıladık, ne yaptığına ve hatta “nasıl seveceğine” bile karıştık…

Evet, bunların hepsini eminim ki hepimiz yaptık… Ben son dönemde özellikle etrafımda çokça gördüğüm bir kavramı sorgulamak istiyorum; peki aşkta “şart” olur mu? Kendim de şu anda bu konuda oldukça “zorlu” günler geçirmekteyim aslında… Yani karşımızdaki de “bizi sevecek” diye sadece sevebildiği durumda mı aşk “gerçekten” aşk olur? Aşkın en büyük “olur” şartı ancak karşılık görebilmek midir?

Belki ilişkilerimizin en başında henüz duygular “çağlar” iken fazlaca fark etmedik; şart yoktu…

Evet, bir de karşılık gördüğümüz durumlara bakalım, karşımızdaki kişinin bizi sağlam yani sağlıklı halimizle sevmesi. Örneğin, şöyle bir örnekle karşılaştık, çok sevdiğimiz kız arkadaşımız bir gün karşımıza geçti ve bir hastalığı olduğundan bahsetti, bu hastalık hayati tehlikesi olan bir hastalık olsa ve gelecek zamanda onu çok sevsek ve yataklara düşebileceğini bilsek yine de bu ilişkiyi devam ettirebilir miydik? Bunu düşünmek için zaman ister miydik?

Böyle bir örnekte “aşk” varsa “düşünmek” için zaman istemek gibi bir kavram olabilir miydi? Yani eğer bir aşk gerçekse, o insanın “iyisi” ve “kötüsünü” ayırabilir miydik? İyi halini sevebiliyorken kötü halini sevemeden durabilir miydik?

Eğer “şart” yok bu sadece bir seçim tabii düşünmek hakkımız olacak diyorsak, düşündüğümüz nedir? Düşündüğümüz; bu insanı iki ayağı yere basarken, benimle gelebiliyorken ve henüz “bitmemişken” seviyorum, istiyorum. Ama bunu yapamadığında, benim yanımda olamadığında, yatalak kaldığında belki kendi kendine yemek bile yiyemediğinde “hayır” sevemeyeceğim… İşte sorumuz “aşkın” ağzından gelsin? Aşk bu paragrafın “neresindedir?”

Ben aşık olmuştum, bunun “şartı” yoktu…

Bir örnekle açıklamak istiyorum, evliliğimin son döneminde beni her ne kadar çokça üzen olaylar yaşamış olsam, belki çok kırılmış, belki çok incinmiş belki de hayatımda hiç olmadığım kadar kendimden uzaklaşmış hissetsem de, gerçekten çok âşık olduğum adama her şeye “rağmen” onunla yepyeni bir hayata başlamayı önermiştim…

Gözüm her ne yaşamış olursak olalım, gelecekte “olası” başka üzüntüleri, tehlikeleri belki ilişkimizi yine ayrılığa sürükleyebilecek huzursuzlukları, kavgaları, aldatılmış olmayı hiçbir şeyi görmemişti. Ben aşık olmuştum, bunun “şartı” yoktu… O an ne kadar çoksa, sonrasında da öyle olacaktı ve o aşk bir kişiye X olursa olacak, Y olursa olmayacak bir şey değildi…

İşte bu yüzden aşk “şartsız” olmayı sever… Eğer bir ilişki bir duygu gerçek aşksa bunun önüne şart koyabilmek mümkün müdür? Her ne yaşarsak yaşayalım, o gücü “içimize” zerk etmeyen bir duygu gerçek aşk olabilir mi? A durumu olduğunda var olan sevgi, B olacak olursa “bize vaat edilmiyorsa” bu gerçek bir ilişki olabilir mi? Eğer aşk varsa “şartlar” değiştiğinde, “pes etmek” bu kadar kolay olabilir mi?  

Eğer aşk varsa “şartlar” değiştiğinde, “pes etmek” bu kadar kolay olabilir mi?  

Aşk “şartlara” bağlı olarak vazgeçebileceğimiz bir kavram mıdır? Bugün şartlar el verirken “aşığım” diyebiliyorsak şartlar değiştiğinde bu aşk bir günde bitebilir mi? Bunu diğer bir kişi dış etkenler belki yıllarca görmemek belki hayatımızda bir kere bile kavuşamamış olmak veya halen söylenmemiş onlarca söz paylaşılmamış onlarca an “değiştirebilir mi?”

 Aşka “şart” konulabilir mi? Bir anlaşmaya “şart” düşer gibi bugün aşk gerçekten aşksa, X anında varsa, Y anında başka olacak denilebilir mi? Bunda, anlaşmamızın şartlarına bağlı kalmak gerekirse ve o şartlar değiştiyse “gerçeklik nerededir?”

İşte bu yüzden, aşk “şartsız” olmayı sever, koşulsuzdur, uçsuzdur, bucaksızdır, sınırlara değmeyendir, hayat değişse de değişmeyendir, var olduğunda yok olamayacak olandır, yok olması mümkün olmayandır, X haline göre şekil almayandır, her ne olursa olsun adeta uçsuz bucaksız yeşilliklerle yol alan yaban bir at gibi “özgür” olandır… Aşk eğer gerçekse “şartı” sadece kalptir ve size ait olan o güzelim kalpte başlar ve yine orada biter…

“Gerçek” aşkın “kayıtsız” ve “şartsız” sizi bulması dileklerimle…

 

İlginizi çekebilir: Her yaşta ve her anda: Aşk benzersiz olmayı sever

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale