X

‘Her alanda iyi olma hali’: Ebru Şinik ile yaklaşan Wellbeing Konferansı’nı konuştuk

Günümüzde, yoğun yaşam temposu ve artan stres nedeniyle, bedensel ve zihinsel sağlığımıza dair farkındalığımız her zamankinden çok daha önemli. Dolayısıyla bu bağlamda bir şeyler yapmak, harekete geçmek şart! Wellness dünyasının öncülerinden olan Ebru Şinik, bu alandaki derin bilgisi ve yaşam boyu edindiği tecrübeleriyle, birçok insana hayatında pozitif değişiklikler yapması konusunda ilham veriyor. Kendisi ile yaklaşan Wellbeing Konferansı’nı ve iyi oluşa dair ışık tutacak pek çok konuyu konuştuk. Hazırsanız, gelin başlayalım.

Keyifli okumalar…

Öncelikle merhabalar… Uplifers okuyucularının büyük bir kısmı sizi tanıyor olsa da henüz tanımayanlar için kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

2012 yılında Yükselen Çağ Wellbeing Akademi’yi kurdum. Akademi çatısı altında Wellbeing Uzmanlığı, Ayurvedik Yoga Terapist, Biyointegratif Nefes Terapisti ve Wellaging ve Egzersiz Beslenmesi Koçu ünvanlı, Gedik Üniversitesi sertifikalı dört farklı Koruyucu Tıp Meslek Edindirme Sertifika Programını yürütmekteyiz.

Uzun yıllardır Kurumsal Wellbeing ve İş & Yaşam Dengesi konularında şirketlere ve markalara eğitim ve danışmanlıklar vermekteyim. 2022 yılında Wellbeing Derneği’ni kurduk, bu Derneğin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmekteyim. Aynı zamanda Daily Wellbeing markalı iş & yaşam dengesi sağlayıcı Ayurvedik ürün yelpazemi 1,5 sene önce piyasaya sunduk.

Genleriniz Kaderiniz Değildir“, “Nefeste Saklı HayatGenleriniz Kaderiniz Değildir“” ve “Ebru Şinik’den Bütünsel Detoks Önerileri” isimli üç kitabım ve yıllık Wellbeing Ajandası yayınlarım mevcut.

‘Wellbeing’ yolculuğunuz nasıl başladı ve sizi bugün bulunduğunuz noktaya getiren motivasyon kaynaklarınız nelerdi?

Wellbeing yolculuğum 2011 yılında USA’de Chopra Center Meditasyon ve Ayurveda bölümlerinde okumaya başlamam ile başladı. Ayurveda’nın Koruyucu Tıp Uygulamaları ile tanışmam ve bunları hayatıma yavaş yavaş entegre etmeye başlamam ile kronik sindirim sistemi rahatsızlıklarım, solunum problemlerim, zihinsel bulanıklık ve odaklanma sorunlarım hiçbir şekilde ilaç kullanmadan ortadan kolaylıkla kalktı. Kendimi hem fiziksel hem de zihinsel olarak her anlamda daha iyi hissetmeye başladım. En itici güç kendimde yaşadığım adeta bu mucizevi dönüşümdür. İkna oldum kesin olarak… Bilimin en son verileri ile sentezlenmiş bu kadim bilgiler çok değerli ve efektifti. Bunları uygulamanız için inanmanıza gerek yok, çünkü inanç sistemi değiller. İnansanız da, inanmasanız da düzenli uyguladığınız sürece insan beden ve zihninde tıkır tıkır çalışıyorlar.

Sözlük tanımının ötesinde, ‘wellbeing’ kavramını siz nasıl tanımlarsınız ve en iyi hangi kelimeyle/ifadeyle özetleyebilirsiniz? Denge, mutluluk, yaşam kalitesi veya daha başka?

Wellbeing kelimesi için sözlükte esenlik ibaresi kullanılıyor. Fakat bu kelime günümüz Türkçe’sinde artık pek kullanılmıyor ve aslında tam olarak tüm içeriği kapsamıyor. Bu nedenle wellbeing ibaresi tüm dünya dillerinde bu kelime ile tam olarak ifade edilmektedir.

Günümüzün hızlı tempolu dünyasında, fiziksel sağlık kadar ruhsal ve zihinsel sağlığımız da büyük bir önem taşıyor. İşte tam da bu noktada “wellbeing” kavramı karşımıza çıkıyor.

Wellbeing, bireylerin genel yaşam kalitesini ve memnuniyetini ifade eden bir terimdir. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal bileşenlerden oluşan bir denge halini kapsar ve kişinin hayatını şekillendiren ana alanlarında nasıl hissettiği ile ilgilidir.

Wellbeing kısaca; fiziksel, zihinsel ve ruhsal beden sağlığımız ve dengesinin yanı sıra, iş hayatımız, sosyal hayatımız, finansal durumumuz ve yaşadığımız sosyal çevre içerisinde tam anlamıyla denge ve uyumlu bir yaşamı ifade etmekte olup, “Bütünsel Sağlık, Mutluluk ve İyi Olma Hali” olarak tanımlanabilir.

Özetle genel yaşam kalitemiz wellbeing halimizin en açık göstergesidir. Epigenetik bilimi ve kadim ilimlere göre yaşam tarzımız sağlığın, beden-zihin dengesinin ve wellbeing halinin en önemli belirleyicisidir. Yani daha iyi ve daha mutlu olma hali günlük olarak yaptığımız önemsiz gibi görünen seçimlerimize bağlıdır.

Yönetim Kurulu Başkanı olduğunuz bir derneğiniz var; Wellbeing ve Bütünsel Sağlık Derneği. Bize derneğin kuruluş amacından ve ne tür çalışmalara imza attığından bahsedebilir misiniz?

Bütünsel Sağlık ve Wellbeing Derneği olarak bireysel, kurumsal ve tüm halk sağlığını gözetmek; iş, özel, sosyal ve dijital yaşamda bütünsel sağlık ve farkındalık halini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Bu çerçevede tüm alanlarda Wellbeing uygulamalarına yönelik olarak (Bütünsel Sağlık, Halk Sağlığı, Koruyucu Tıp ve Koruyucu Hekimlik, Ayurveda Tıbbı, Homeopati, Aromaterapi, Integratif Tıp, Fonksiyonel Tıp, Enerji Tıbbı, Nefes Teknikleri, Meditasyon Uygulamaları, Beslenme Modelleri, Yoga, Kurumsal Wellbeing, Well-aging, Mindfulness vb.) projeler geliştirmeyi ve ilgili Bakanlıklar, ilgili tüm kamu kurumları, özel kurum/kuruluşlara ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak, önerilerde bulunmayı hedefliyoruz. Dernek Üyelerimize bu konuda ücretsiz rehberlik yapıyoruz.

Her hafta özellikle stres yönetimi için YAŞAMINA HAREKET KAT dersleri adı altında haftada 11 farklı uzman eğitmenimiz tarafından, online canlı ve interaktif olarak verilen, her seviyeye açık farklı yoga, meditasyon ve nefes teknikleri derslerimiz mevcut. Bu derslerin hepsi uzman eğitmenlerimiz tarafından gönüllülük esasına göre veriliyor.

Ayrıca her ay Yönetim Kurulu Üyelerimizden uzman bir akademisyen doktor tarafından wellbeing’e dair muhtelif konularda gene sadece üyelere özel webinar’lar düzenliyoruz. İlgilenenler bu linkten üyelere özel haftalık canlı ders programımızı inceleyebilirler; https://wellbeingdernegi.org/yasamina-hareket-kat/ Tüm sosyal medya hesaplarımızdan takipçilerimize ilham vermeye ve motive etmeye düzenli olarak devam ediyoruz.

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip ederek güncel projelerimizi takip edebilirsiniz:

Geçtiğimiz yıl ilk kez gerçekleştirilen Wellbeing Konferansı’nın bu yıl ikincisini düzenliyorsunuz ve bu yılın teması ‘Her Alanda İyi Olma Hali’. Bunu biraz daha açabilir misiniz, bu tema çerçevesinde katılımcılara ne tür deneyimler ve bilgiler sunmayı hedefliyorsunuz?

Wellbeing Konferansımızın tüm ekibi ve panelistleriyle ülkemizde sadece bizim derneğimiz tarafından gerçekleştirilen bir imza etkinliğe ev sahipliği yapmasının haklı gururunu ve mutluluğunu taşıyoruz. 7 saat boyunca konferans katılımcıları ile beraber daha iyi hissetme haline nereden ve nasıl başlanmalı, uzman panelistlerimizle bir çok perspektiften bu konuyu masaya yatıracağız.

Konferans hakkında biraz daha detaylı bilgiler verebilir misiniz; ne zaman, nerede gerçekleşecek, isteyen herkes katılım sağlayabilir mi ve konuşma yapacak uzman isimlere de kısaca değinebilir misiniz?

4 Mayıs Cumartesi günü, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Güney Kampüsünde gerçekleştirileceğimiz 2. Wellbeing Konferansı herkese açık olup, geçtiğimiz yıl beklenilenden çok daha büyük bir talep olduğu için bu yıl 300 kişi kapasite ile daha çok kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. 1. Wellbeing Konferansı’nda, konularında uzman ve topluma ilham veren çok değerli liderler yer alıyor.

Tüm konferans akışını Master Of Ceremony olarak, efsane Avrupa Yakası dizisinin en sempatik karakteri Yaprak rolünü canlandırmış olan sevgili Hale Caneroğlu, Gedik Üniversitesi Wellbeing Uzmanlığı Sertifika Programını geçen yıl tamamlayarak, almış olduğu Wellbeing Uzmanı ünvanı ile konferansı yönetecek.

Kariyer Hayatında Wellbeing Paneli’nde, Wellbeing Deneği Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Şinik moderatörlüğünde, Kagider Kurucu Başkanı Meltem Kurtsan, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Melisa Sabancı Tapan, İSKİ eski Genel Müdürü & Ayurveda Danışmanı Atom Damalı bulunuyor.

Sindirim Sağlığı ve Wellbeing Paneli’nde, Moleküler Biyoloji ve Genetik & Wellbeing Uzmanı Prof. Dr. Özge Çelik moderatörlüğünde, Gastroenteroloji & Wellbeing Uzmanı Dr. Özdal Ersoy, Fizyoloji, Fizyopatoloji, Gıda, Metabolizma ve Klinik Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Nuray Yazıhan, Fizyopatoloji, Fonksiyonel Tıp & Wellbeing Uzmanı Prof. Dr. Pelin Arıbal Ayral bulunuyor.

Sosyal Hayatta Wellbeing Paneli’nde GETİR Global İletişim Direktörü Didem Şinik Arıkan moderatörlüğünde, Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, TurkishWIN Kurucusu Melek Pulatkonak, EAP Psikoterapist M.A. Psikolog Mehmet Zararsızoğlu bulunuyor.

Epigenetik ve Wellbeing Paneli’nde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ömer Önder moderatörlüğünde Ayurveda Doktoru Dr. Buğra Öktem, Moleküler Biyoloji ve Genetik & Wellbeing Uzmanı Prof. Dr. Özge Çelik, Wellbeing Uzmanı & Ayurveda Eğitmeni Ebru Şinik bulunuyor.

Kadın Sağlığı ve Wellbeing Paneli’nde Fizyopatoloji, Fonksiyonel Tıp & Wellbeing Uzmanı Prof. Dr. Pelin Arıbal Ayral moderatörlüğünde Fonksiyonel Tıp Doktoru Dr. İrem Ergün, Wellbeing Chef Pelin Bilgiç, Psikoterapist Şeyda Betül Kılıç bulunuyor.

Paneller arasında, Teknosa CEO’su Sitare Sezgin ve Philips Kişisel Sağlık Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Genel Müdürü Sibel Yıldız da konuşmacı olarak yer alıyor.

Konferansın kapanışında Dr. Levent Buda tarafından, Avrupa turnesini gerçekleştirdiği “Doktor’dan Temiz Hikayeler” isimli Stand-Up Show’un yer aldığı programda, katılımcılara keyifli dakikalar yaşatarak “iyi olma halini” yükseltmek amaçlanıyor.

Konferansın Platin Sponsorluğu Teknosa, Altın Sponsorluğu Philips Kişisel Sağlık, Mekan Sponsorluğu Bahçeşehir Üniversitesi, Radyo Sponsorluğu Radyo Voyage, PR Sponsorluğu Time PR ve Kahve Sponsorluğu Arçelik tarafından gerçekleştirilecek.

Konferansa gelmeden önce katılımcıların hangi konular üzerine düşünmelerini tavsiye edersiniz? Veya herhangi bir duygusal, zihinsel hazırlık için önerileriniz var mı?

Katılımcılarımızın bir durup, ben şu andan itibaren her anlamda daha iyi hissetmek istiyorum, bu benim doğum hakkım. Genel wellbeing halimi yükseltmek için en doğru nereden başlamalıyım diye düşünmesi yeterli… Konferans boyunca bu sorunun cevabını bir sürü uzman ve topluma ilham veren çeşitli liderler tarafından doyurucu olarak alacaklar.

Geçen yılki konferansın ardından katılımcılardan aldığınız geri bildirimler bu yılki etkinliğin planlanmasında nasıl bir rol oynadı?

Çok yeni bir dernek olduğumuz üzere geçen yıl karar alıp, konferansa sadece 3 ay içerisinde hazırlanmıştık. Buna rağmen çok yoğun bir talep almış ve 170 kişilik konferans salonu tıklım tıklım dolmuştu. Bu nedenle bu sene Bahçeşehir Üniversitesi’nin mekan sponsorluğunda 300 kişilik boğaza nazır harika bir konferans salonunda misafirlerimizle olacağız.

Okuyucularımız konferansa katılım için biletleri nasıl satın alabilir?

Konferans biletlerini Dernek Genel Sekreterliğimize mail atarak info@wellbeingdernegi.com veya bilet satışı Whatsapp hattımıza ulaşarak, satın alabilirsiniz; 0532 785 59 77.

Ayrıca Youtube kanalımızdan geçen yıl gerçekleştirdiğimiz 1. Wellbeing Konferansı’na ait tüm panelleri ve Yönetim Kurulu üyelerimizin gerçekleştirdiği bazı webinarları izleyebilirsiniz; https://www.youtube.com/@wellbeingdernegi/videos

‘Wellbeing’in bireysel düzeyin ötesinde toplumsal bir boyutu olduğunu düşünüyor musunuz?

Elbette! Zaten bu sebeple dernekleştik. Wellbeing bireylerden başlar ve bireylerin genel iyilik halinin yükselmesi ile topluma yansımaya başlar ve toplumsal olumlu dönüşüme kesin ivme sağlar.

Yaklaşık 13 yıldır adım adım hayatıma kattığım wellbeing yaşam tarzını Yükselen Çağ Wellbeing Akademi bünyesinde verdiğimiz sertifika programlarına katılan öğrencilerimiz haricinde aynı zamanda eğitim almaya vakti, nakdi veya motivasyonu olmayan ama gene de hayatının bir noktasından başlayarak, daha iyi hissetme halini yaratmak isteyen geniş halk kitleleri ile de paylaşmak Wellbeing Derneği Yönetim Kurulu olarak en büyük motivasyonumuzdur. Tüm üyelerimiz aşağıda belirtmiş olduğum dernek içinde oluşturduğumuz çeşitli Çalışma Gruplarına katılım sağlayarak, toplumsal iyilik halinin yükseltilmesine destek olabilmektedir.

Ayrıca bu şekilde düşünen ve daha iyiyi hedefleyen güzel insanlarla tanışarak, sosyal wellbeing halini yükseltme şansı ve toplumsal iyilik haline katkıda bulunarak, çevresel wellbeing haline destek olma fırsatı da yakalayabilmektedirler:

  • Kamp ve Aylık Dersler Organizasyonu Çalışma Kurulu
  • Toplumsal Eğitim ve Etkinlikler Çalışma Kurulu
  • Networking ve Kurumsal Üyelik Kazandırma Çalışma Kurulu
  • STK İşbirlikleri Çalışma Kurulu
  • Uluslararası ilişkiler Strateji Kurulu
  • Bilimsel Araştırma Kurulu

Wellbeing Derneği’nin topluma katkılarını nasıl ölçüyorsunuz ve bu katkıları maksimize etmek için gelecekte hangi adımları planlıyorsunuz?

Haftalık 11 farklı uzman eğitmenimiz tarafından özellikle stres yönetimi odaklı verilen online interaktif canlı dersler, çok önemli doktorlar olan Yönetim Kurulu Üyelerimiz tarafından verilen aylık webinarlar, yılda bir defa düzenlediğimiz ve ülkede imza etkinliğimiz olan Wellbeing Konferanslarına devam edeceğiz. Ayrıca senede en az 1 defa yapmayı planladığımız özel kamp programlarıyla ilgili planlamalarımıza başlayacağız. Bunun haricinde uluslararası STK’lar ile iş birliği yapmak üzere de adımlar atacağız.

Wellbeing yolculuğuna çoktan başlamış veya yeni başlayacak Uplifers okuyucularına yönelik ne söylemek istersiniz?

Asla kendilerinden vazgeçmemelerini, umutsuzluk kelimesinin lugatlarında olmamasını, Kendinin En İyi Versiyonunu oluşturmak üzere her an karar verme ve eyleme geçme özgürlüğüne sahip olduklarını özellikle hatırlatmak isterim.

Konferansımız ve dernek faaliyetlerimizde görüşmek üzere…

Kendisine ilham dolu cevapları için çok teşekkür ediyoruz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale