X

Düzensiz bir yöneticiyle etkili çalışabilmenin 15 yolu

Düzensiz bir yöneticiyle Anlaşmanın Yolu

Çok fazla iş üst üste biriktiğinde, hepimiz bu işleri sıraya koymakta ya da düzenlemekte zorluk çekebiliriz. Bu durum her yere yetişmesi gereken ve tüm işleri kontrol altında tutması gereken yöneticiler için çok daha zordur. Çalışanların zaman zaman yaşadığı bu yoğun zamanları her gün yaşamak durumunda kalan yöneticilerin işlerini düzenli tutması, planlı hareket etmesi ve işlerini organize etmesi neredeyse imkânsız gibidir. Düzensiz ve dağınık bir yönetici ya da patron demek, tüm çalışanların stres dolu bir ortamda çalışmak zorunda kalması, motivasyonsuzluk ve niteliksiz işlerin ortaya çıkması demektir.

Uplifers olarak zaman zaman bu durumları yaşayan ya da düzensiz yöneticilerle çalışmak zorunda olan okuyucularımız için, durumla baş etmelerini kolaylaştırabilecek ve daha huzurlu bir iş ortamı yaratabilecek önerileri sizler için derledik. İşte dağınık bir patronla çalışmak zorunda olanlar için hayat kurtarıcı stratejiler;

 1. Yöneticinizin güçlü yönlerine odaklanın

Düzensiz bir yöneticiyle Anlaşmanın Yolu

Yöneticiniz çok düzensiz ve dağınık çalışıyor olması satış konusunda sektörün ileri gelen isimlerinden biri olduğu ya da müşteri ilişkilerinde oldukça başarılı olması gerçeğini değiştirmez. Bir çok yönetici size çok fazla şey katabilecek deneyime, teknik altyapıya ve yaratıcı fikirlere sahiptir. Yöneticinizin pozitif yönlerine odaklanmanız, dağınık ve düzensiz işleriyle başa çıkmaya çalışırken size motivasyon sağlar ve işinizde daha verimli olmanıza yardımcı olur.

2. Her şeyi not alın

Bir çok yönetici, düşüncelerini aldığı geri bildirimleri okuyarak organize edebilir. Aklınızda olan bir fikri, yapılması gereken bir işi, sizinle paylaştığı şeyleri mutlaka not alın ve uygun zamanlarda yöneticinize bu notlarla küçük hatırlatmalar yapmayı deneyin.

3. İşlerinizi öncelik sırasına koyun

Yöneticinizle yaptığınız toplantılarda ya da görüşmelerde her zaman önce en önemli konuları konuşarak işe başlayın. Düzensiz ve dağınık bir yöneticiye asla bir anda birçok şeyden bahsetmeyin. Bu, yöneticinizin kafasını karıştıracak ve söylediğiniz neredeyse her şeyin havada kalmasına sebep olacaktır. Mutlaka tartışılması gereken konuları sunduktan sonra, geri kalan işleri ve maddeleri yazılı olarak yöneticinize sunmak, yapabileceğiniz en basit ve etkili yollardan biridir.

4. İyi bir problem çözücü olun

Yöneticinizin düzensiz ve dağınık olmasının, yaptığınız işleri en çok hangi noktalarda aksattığını iyi analiz edin ve bu konuda yapabileceğiniz bir şey olup olmadığına dair seçenekler geliştirin. Örneğin; yöneticiniz attığınız maillere geri dönmüyor ve mailin kendisine ulaşmadığı mazeretini öne sürüyorsa; bundan sonrası için gönderdiğiniz maillerde mailin kendisine ulaştığını bildiren bir onay maili talep edin; ve toplantı tarihi vb. konularda tarih ve saat konusunda kesin konuşun.

5. Fazla detaycı olmamaya çalışın

Yaptığınız işlerde fazla detaya kaçmaz ve karmaşık yolları seçmezseniz, hem patronunuza hem de kendinize ekstra iş çıkarmamış ve karışıklık yaratmamış olursunuz. Yöneticinizle olan ilişkinizde anlaşılmaz konuşmalardan daima kaçının. Zaten kafası bir sürü konuya dağılmış olan birisinin kafasını daha çok karıştırmak akıllıca olmayacaktır.

6. Gruplar halinde çalışabileceğiniz takımlar yaratın

Organizasyon bozukluğu çoğu zaman yöneticilerin görev dağılımını düzgün şekilde yapamamasından ya da yetkilendirme konusunda zorluk yaşamasından kaynaklanır. Yöneticinizin iş yükünü azaltmak ve az da olsa toparlanmasına yardımcı olmak için iş arkadaşlarınıza çalışma grupları oluşturmayı teklif edin ve iş bölümünü takımın kendi içinde koordine etmesine yardımcı olun. Yöneticinizin iş yükünü azalttığınızda, hem onu daha fazla stres altında çalışmaktan kurtaracak hem de kendi liderlik yeteneklerinizi sergileme fırsatı bulacaksınız. Patronlar genelde grubu yönetme eğiliminde olan ve bu konuda başarılı olan çalışanları severler ve onlara daha fazla sorumluluk alabilecekleri projelerde yer verirler. Patronunuzun güvenini kazanmanız biraz zaman alabilir; ancak süreç sonunda alacağınız sonuç oldukça tatmin edici olacaktır.

7. Sorumluluk almadan önce iş tanımından emin olun

Size verilen karmaşık görevleri sorgulamadan kabul etmeniz, hem sizin için hem de beraber çalıştığınız insanlar için kafa karıştırıcı olabilir ve bu durum işlerinizin istediğiniz gibi gitmesine engel olur. Örneğin; patronunuz size aynı zamanda yapmanız gereken çok önemli iki görevi veriyorsa bunları körü körüne kabul etmek yerine, işlerin yapabileceğiniz kadarını yöneticinizle paylaşmanız hem sizi hem onu karışıklık yaşamaktan kurtaracaktır.

8. Yöneticinizle olan iletişiminizde dengeli olmaya çalışın

Yöneticiniz sizin için bir süpervizör gibidir. Onunla olan iletişimlerinizde saygı çerçevesini korumaya ve ona mümkün olabilen her konuda yardımcı olmaya önem gösterin. Yapılması gereken işleri hatırlatıcı mailler göndermek ya da incelenmesi gereken dosyaları yöneticinizle paylaşmak bu konuda size oldukça yardımcı olacaktır.

9. Aksaklıkları iyi yönetin

Yöneticinizle konuşmanız gereken şeyleri boş zamanlarında araya kaynayarak ona iletmek yerine, toplantılarınızın saatini ve yerini önceden planlama yoluna gidin. Bu sayede patronunuzun ya da yöneticinizin sizinle görüşmek için hazırlıklı olmasını ve daha planlı hareket ederek kafasında karışıklığa yer olmamasını sağlayabilirsiniz. Eğer o an halledilmesi gereken önemli bir işiniz varsa, bunun için boş bir ofis ayarlayabilir ve konuşmanız gereken konuyu burada konuşabilirsiniz. Bu şekilde yöneticiniz, odasından ve dolayısıyla kafasındaki işlerden uzaklaşmış ve söyleyeceğiniz şeye odaklanmış olacak.

10. Boş zamanlarınızı ona yardımcı olarak değerlendirin

Düzensiz bir yöneticiyle Anlaşmanın Yolu

Yaklaşan bir proje olduğunu fakat henüz üzerine bir çalışma yapılmadığını fark ettiğiniz an yöneticinizle bir toplantı organize edin ve konu ile ilgili yardımcı olabileceğiniz herhangi bir iş olup olmadığını sorun. Bu sayede hem yöneticinizin gözüne girebilir hem de onu büyük bir iş yükünden kurtarmış olursunuz.

11. Planlı çalışın

Her gün yöneticinizle beraber toplantılarınızda yapılmasını istediği 3 konu belirleyin ve bunları en az 1 gün öncesinden ajandanıza not edin.  Bu notları yöneticinizle beraber gözden geçirin ve geri bildirimlerini alın. Bu notları kullanarak her toplantıdan önce birkaç dakikanızı toplantının genel gidişatını açıklamak için ayırın. Eğer toplantıyı siz organize ediyorsanız işe önce toplantının amacını belirterek başlayın.

12. Az ve öz konuşun

Düzensiz bir yöneticiyle Anlaşmanın Yolu

İyi bir özetin nasıl hazırlanacağı konusunda kendinizi geliştirin ve toplantılarda ya da maillerinizde laf kalabalığından kaçının. Dağınık çalışan insanlar genelde işin özünü ve verilmek istenen ana düşünceyi almak isterler ve gerisiyle pek fazla ilgilenmezler.

13. İş gününüzü yöneticinizin istekleriyle doğru orantıda planlamaya çalışın

Eğer yöneticiniz sizden olmadık zamanlarda olmadık işler istiyor ya da ummadığınız bir anda elinde bir proje ile çıkıp gelebiliyorsa, günlük planlarınızı yaparken yöneticinizin bu özelliğini bilerek plan yapmanız sizi stres yaşamaktan ve işlerin arasında kaybolmaktan kurtaracaktır. Programınızı düzenlerken arada boşluklar olmasına özen gösterin ki yöneticinizin yoğun işleri yüzünden gününüz kâbusa dönüşmesin.

14. Yöneticinize iş tanımları ile ilgili yardımcı olun

Eğer çalıştığınız departmanda iş tanımları çok açık değilse, yöneticiniz görev dağılımı yaparken ya da yardım isteyeceğinde en uygun kişinin kim olduğu konusunda karışıklık yaşayabilir. Eğer mümkünse; kimin hangi alanlarda özelleştiğini ve hangi görevi kimin daha iyi yapabileceğini yöneticinizle paylaşmayı deneyin. En kötü ihtimalle istemiyorsa size bir teşekkür edecek ve teklifinizi kibarca geri çevirecektir; fakat olumlu cevap aldığınız taktirde işlerin çok daha planlı ve organize yürümesine katkıda bulunabilirsiniz.

15. Patronunuzun daha organize çalışabilmesine yardımcı olabilecek kaynakları araştırın

Bu konu ile ilgili proje yönetim yazılımlarından ya da dijital ajanda uygulamalarından yöneticiniz için uygun olabilecek seçenekleri değerlendirmeye alabilirsiniz. Dijital yazılımların ve programların yanında, duyular yoluyla harekete geçirebilecek görseller ya da hatırlatıcı notlar da yöneticinizin işine yarayabilir. Tüm bunların dışında yöneticinizin organizasyon konusunda bir koç ya da danışmanla görüşmesini sağlayabilir ve daha düzenli bir çalışma stiline sahip olmasına yardımcı olabilirsiniz.

Kaynak: Forbes

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale