X

Duygusal yeme: Bilinçli farkındalıkla nasıl üstesinden gelinir?

  • Rahatlamak ve iyi hissetmek için yemek yer misiniz?
  • Tok olmanıza rağmen yemeye devam mı edersiniz?
  • Stresli zamanlarda daha çok mu yersiniz?
  • Kendinizi yemekle ödüllendirir misiniz?
  • Yemek yemek sizi güvende mi hissettirir?
  • Sevdiğiniz bir yiyeceği görünce kontrolünüzü kaybettiğiniz olur mu?

Yukarıdaki maddeler oldukça tanıdık geliyorsa ve yazın yaklaşmasıyla pazartesi diyetlerine başladıysanız siz de bir duygusal yiyici olabilirsiniz.

Duygusal yiyici misiniz?

Yaptığınız diyetler bugüne kadar neden işe yaramadı hiç düşündünüz mü? Bunun sebebi muhtemelen açlığınızı gidermek için değil, stresinizi ve duygularınızı bastırmak amacıyla yemenizdir. Yeme davranışı bazen stresle baş etmenin bir yolu olarak karşımıza çıkar. Üzüntü, kaygı, yalnızlık ve can sıkıntısı gibi sebeplerle hemen yemeye sarılabilirsiniz. Gereksiz ve aşırı yeme sonucunda da kendinizi suçlarsınız. Ve bu döngü böyle gider.

Kendinizi güçsüz ve iradesiz hissetmek de bu noktada hiçbir işe yaramaz. Aşırı yeme davranışında size yardımcı olacak tek şey farkındalıkla yemektir. Farkındalıkla yeme alışkanlığını kazandığınızda, geçmişte diyetlerinizi sabote eden duygu ve inançlarınızın farkına varır, hem yeme davranışınızın hem de duygularınızın kontrolünü elinize alırsınız.

Peki, nedir bu duygusal yeme?

Duygusal yeme kısaca, aç olmamanıza rağmen kendinizi daha iyi hissetmek için yemek yemenizdir. Canınız sıkılınca elinizin çikolataya gitmesi, yalnız kaldığınızda veya stresli bir günün sonunda fast-food sipariş etmeniz duygusal yemeye örnektir. Stresle baş etmek için yemeye sarılıyorsanız, en ufak bir can sıkıntısında, üzgünlük, kızgınlık, yorgunluk veya yalnızlık duygusunda kendinizi anında buzdolabının önünde bulmanız mümkün. Ancak ne kadar yerseniz yiyin, duygusal açlığınız geçmez. Bir şeyler yemek sizi o anda mutlu hissettirse de yemenize sebep olan olumsuz duygular olduğu yerde durmaya devam eder. Ve muhtemelen aldığınız gereksiz kaloriler yüzünden kendinize kızar ve eskisinden daha kötü hissedersiniz. Yaşadığınız bu döngü ne kadar zor olursa olsun bunu kırmanız mümkün. Ama öncelikle açlığınızın gerçek mi (yani fiziksel açlık mı) yoksa duygusal açlık mı olduğunun ayırdına varmalısınız.

Duygusal açlık ve fiziksel açlık farklı şeylerdir. Acıktığınızda bunun duygusal mı yoksa fiziksel mi olduğunu anlamanın birkaç yolu var:

  • Duygusal açlık aniden gelirken, fiziksel açlığı hissetmeniz zaman alır. Duygusal açlık özellikle belli yiyecekleri ister, örneğin çikolata, tatlı veya poğaça gibi pastane ürünlerini.
  • Eğer duygusal olarak açsanız, neyi ne kadar yediğinizin farkına varmazsınız. Ama fiziksel olarak açsanız yediğinizin daha çok farkında olursunuz.
  • Duygusal açlık mideniz tamamen dolsa bile tatmin olmaz. Yedikçe yemek istersiniz. Ancak fiziksel açlık yeterince yediğinizde yatışır.
  • Fiziksel açlık midenizdeyken, duygusal açlık zihninizdedir. Olumsuz duyguları zihninizden atamadıkça daha çok yeme isteği olacaktır.
  • Duygusal yeme pişmanlık, suçluluk ve utanç duygularına sebep olur. Fiziksel açlığınızı gidermek için yediğinizde pişmanlık duymazsınız çünkü vücudunuzun ihtiyacı olan bir şeyi sağlıklı bir şekilde gidermişsinizdir. Yemek yedikten sonra kendinizi suçlu hissediyorsanız içten içe bunun gerçek açlıkla bir ilgisi olmadığını bilirsiniz. 

Duygusal yemeyi neler tetikler?

  • Öfke, üzüntü, korku, endişe, yalnızlık, kızgınlık ve utanç gibi olumsuz duygular duygusal yemeyi tetikler. Bu istenmeyen duyguları “susturmak” için hemen yemeye yönelebilirsiniz. Böylelikle yemekle kendinizi uyuşturarak yüzleşmekten korktuğunuz duygulardan kaçarsınız.
  • Can sıkıntısı ve boşluk hissi de duygusal yemeyi tetikler. Bir amaç ve hobi edinmek buna iyi gelir. Geçmişteki yeme alışkanlıkları, örneğin iyi bir şey yaptığınızda ebeveynlerinizin sizi yemekle ödüllendirmesi gibi alışkanlıklar, duygusal yemeyi tetikler.
  • Aile ve arkadaş grubu ile toplanmak. Sevdiklerinizle bir araya gelince genellikle bir şeyleri kutlar ve yemek yersiniz. Bu alışkanlık da farkında olmadan çok yemenize sebep olur.
  • Stres. Duygusal yemenin en önemli sebeplerinden biri strestir. Günümüzün kaotik ve hızlı yaşam koşulları vücudumuzda stres hormonu olan kortizolün salgılanmasına sebep olur. Kortizol, şekerli, bol kalorili ve kızartılmış yiyecekleri sever. Hayatınızdaki stresi yönetemedikçe duygusal rahatlama için yemeye yönelme ihtimaliniz çok yüksektir.

Farkındalıkla yeme nedir?

Farkındalıkla yeme, yeme davranışınız ile tetikleyicileri arasında mola vermenize yardımcı olan ve yeme farkındalığını geliştiren bir uygulamadır. Zihniniz başka bir yerdeyken yemek maalesef doyma hissini getirmez. Farkındalıkla yemek zihninizi yediğiniz yemeğe vermenizi ve yemeğinizin daha çok tadına varmanızı sağlar. Farkındalıkla yemek için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

  • Yemeğinizi TV, telefon gibi dikkatinizi dağıtacak şeylerin olmadığı, sakin bir yerde yiyin. Unutmayın amacınız zihninizi mümkün olduğunca yemeğinize vermek.
  • Her zaman kullandığınız elinizle değil diğeriyle yemeye çalışın. Alışılmadık şekilde yemek, yeme hızınızı azaltır ve zihninizi yemeğinize odaklar.
  • Her bir lokmanın tadını alabilmek için küçük ısırıklar alın ve iyice çiğneyin.
  • Acele etmeden yiyin. Bunun için gerekirse saatinizi kurun (örneğin 20 dakikaya). En azından bu süre geçmeden yemeğinizi bitirmeyin.
  • Yemek yeme işini mideniz tam dolmadan bırakın. Çünkü doyma sinyalinin beyninize ulaşması zaman alır. Bir tabak yemek daha veya tatlı almak için acele etmeyin. Hala aç olup olmadığınızı değerlendirmek için birkaç dakikanızı ayırın.
  • Son olarak, ne kadar kötü olursa olsun duygularınızı kabul edin. Olumsuz duygularınızla başa çıkamadıkça yemeye daha çok sarılırsınız. Olumsuz duyguları ortaya çıkarmak rahatsız eder, bu aynı pandoranın kutusunu açmak gibidir: Bir defa açtığınızda kapatamayacağınızdan korkarsınız. Ama gerçek şu ki duygularınızı bastırmayıp onlarla yüzleştiğinizde, en acı olanlar bile zamanla azalır ve üzerinizdeki etkisini kaybetmeye başlar. Bunu yapabilmek için öncelikle bu duyguların farkında olmalı ve şu andan kopmadan bunlarla yüzleşmeyi öğrenmelisiniz. 

Duygusal yemeyi tetikleyen sorunlarınızın ancak bu şekilde üstesinden gelebilirsiniz. Bu konuda bir ruh sağlığı uzmanından destek almak (psikolog/psikolojik danışman/psikiyatrist) yerinde olacaktır. Bu konuda destek almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com vasıtasıyla ulaşabilirsiniz. Sağlıkla kalın.

Kaynaklar:
Godman, Heidi. Struggling with emotional eating? Learn to control the cycle by recognizing causes and triggers. health.harvard.edu
Melinda Smith, M.A., Jeanne Segal Ph.D., and Robert Segal, M.A. Emotional Eating: How to Recognize and Stop Emotional and Stress Eating, Last updated: September 2018. helpguide.org
Paul G. MD, PhD; van Strien, Tatjana PhD, Emotional Eating, Rather Than Lifestyle Behavior, Drives Weight Gain in a Prospective Study in 1562 Employees, Koenders, Journal of Occupational and Environmental Medicine: November 2011 – Volume 53 – Issue 11 – p 1287–1293

İlginizi çekebilir: İçerisi değişirse, dışarısı da değişir: Kendini kampa almaya hazır mısın?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale