X

Dünyanın sırrına ermek: Yol, kendi sırrımıza ermekten geçiyor

Ah güzel gönlüm, kendi içine büzülüp sonra yeniden çiçek gibi açan gönlüm. Sürekli devinip, ne olacağını sadece “olduğu” an anlayan gönlüm. Korkmadan, çekinmeden, bir küçülüp bir büyüyen, aklımla dans edip tam karşısında kabarık göğsü ile meydan okuyanım. Meydanlarda varlığının çığırtkanlığını yapan kendi değilmiş gibi, bir köşeye kaçıp taç yapraklarını tek tek yolan küskün çiçeğim… Seni seviyorum!

Her yeni şeye başlarken, heyecanlanıp dünyayı bambaşka bir hale getiren neşeni, hayal baloncuklarını, oradan oraya uçuşan boynuzlu atlarını… Sonrasında aklınla el ele yürümen gerektiğinde, o pistin ortasındaki büyük dansta, bedeninin küçük bir çocuk gibi annesinin eteklerinin altına saklanıp, kulağında çınlayan “beceriksiz” yaftasına inanışını… Her şeyden vazgeçip, inancını ve varlığını iyice değersizleştirip dünyanın en ücra yerinin topraklarında kırkayaklarla birlikte sürünmeni… Dışarıdan gelen her sesin bedenine atılmış zehirli kabile okları olarak saplanmasını nasıl bir öfke ve kendine yapılmış haksızlıklar olarak izleyişini… görüyorum!

Oysa her şeyin başında böyle değildi ki dünya! Karanlık ve soğuk değildi. Bu kadar güvensiz, acı dolu değildi. O ağız tadı gibi bildiğin hal, artık kabak tadı veren o hissin tadı… Kapattıkça kapatır tüm yapraklarını. Küçük bir top böceğine çevirip seni, saklar soğuk ve ıslak toprakların altına.
Ölüm mü?
Bundan başka bir şey midir?

Eninde sonunda yaptığımız şey budur işte, ne bilirsek bilelim, ne kadar bilirsek bilelim… Tüm kadim bilgiler ne anlatırsa anlatsın, bizim kadim dostumuz, kadim bilgeliğimiz o saklanmış hallerin keşiflerini yapmaktır.
Aynen Kristof Kolomb gibi.
Hindistan’a gitmek isterken, Amerika’yı keşfetmesi gibi.
Biz dünya sırrına ermek isterken, kendi sırrına erenler; dümenimizi hangi rotaya çevirirsek çevirelim, bulunması gerekene, yaşanması gerekene yelken açarız.

Büyük bir aşka giderken, aslında o toprak altında bıraktığımız küçük çocuğun öfkeli kollarına atarız kendimizi, yeni ve muhteşem bir işe başlarken annemizin “beceriksiz” diyen öfkeli sesine kapılırız, babamızın “Bundan bir şey olmaz” diyen sessiz bakışına…
İnanırız, gönülden inanırız.
Buralara gelince işte, o heyecanlı halin çiçekleri solar, kararır taç yaprakları…
O söyleyenler, o candan sevdiklerimiz, yalan söyleyecek değiller ya!
Hiç şüphesiz inanırız.
Varlığımıza inancımız kadar inanırız, gördüğümüzden, başardıklarımızdan, yaşadıklarımızdan daha çok inanırız!
Ne kadar meydan okursak okuyalım, aşağıda bir yerlerde… Paçamıza yapışmış o sümsük(!) çocuğun sesini inceden duyarız. Gözümüz ne kadar ufka bakarsa baksın, o paçadaki ağırlıkla yorgun düşeriz, güya sebepsiz..

Bu yüzden, aslında bu geminin bizi nereye taşıdığını asla bilemeyiz. Kim bilir hangi hisse, hangi kalp kırıklığına, hangi hayal kırıklığına taşıyordur bizi?

Gün gelip, limandan limana, tüm çocuklarla buluşmaya gönüllü olduğunda, bilette ne yazdığına bakmadan bindiğin bu gemide yola çıkmış olmanın huzuruyla, ilk defa özgür nefes alırcasına rüzgarı hissederiz. Her limanda bıraktığımız minikleri, toplaya toplaya tamamlanırız. Atalar, kültürler, dinler, yaşanmışlıklar demeden, sadece rüzgarla, dalgalarla sessiz ve güçlü yol alırız.
Dünyanın magmasına doğru, bedenin kalbine doğru, ruhun özüne doğru…
Big bang mi?
Tam merkeze geldiğinde olur big bang! Büyük patlama!
Ve büyük patlama ile saçılırsın tüm evrene, her zerren başka bir yaşama tanıklık eder. Yaşamın sırrına ermek miydi derdin?
Hem sırra erersin, hem de sırrın kendisi olursun.
Sır sensin.
Bunu bilmek bir şey ifade etmez, bunu yaşamak evrenle bir olmanın tamlığını verir.

Tam da bu yüzdendir ki, bilgi, ezberlediğin, çoğu zaman anlamsız binlerce kelimenin yan yana gelişinden bir adım öteye götürmez bizi. Sessizliğin, sessiz bilginin, bilen maddenin içinde saf cam olursan, etrafın sırla sarılır. Ve yansıtırsın gerçek olanı, bir ayna gibi.

Buraya aklın, bilginin çabasıyla ulaşılmaz, buraya her zaman bilgisizliğinin bilincinde, yolculuğun idrakinde ve kendi yoluna “evet” deyişinle, o gemiye gönüllü binişinle ulaşılır.
Tek yol, kendine “evet” dediğin yoldur.
Evet!
Ne olursa olsun, sana geliyorum diyen.
Elif’in kolsuz başsız hali olan..

Bir kaşif gibi, kendine yelken aç, korktuğun şey, bu hayata, bu göreve teslim edilecek emanet olsa bile, ki emanet sahibinindir…

Yolun aşk olsun!

İlginizi çekebilir: Hayatın matematiği basittir: Görmek için bakman gerekir

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale