X

Dünyamız bize sesleniyor: Artık uyanma vakti

Dünyada milyonlarca insan var. Hepimizin düşünme ve kavrayış biçimi birbirimizden farklı. Öyle mi gerçekten? Kısmen evet. DNA’mız, farklı bağlantılar kurabilen zihinlerimiz, günlük hayatta beynimizin hangi bölümünü kullandığımız, nasıl kullandığımız, geçmiş yaşantılarımız, iyi anılarımız, kötü anılarımız, gelecekten beklentilerimiz, kendimizi seneler sonra nerede gördüğümüz, bizi içinde bulunduğumuz anı yönlendirmeye mahkum bırakıyor. Peki hepimiz rahat mıyız güneşli bir günde kahvemizi yudumlarken, bu ayın faturalarını ödeyeceğimizi düşünürken? Olmamalıyız.

Evrim sürecinde bugünlere kadar gelirken çok önemli nitelikler kazandık; düşünmek, iletişim kurmak, ticaret yapmak ve en önemlisi sevebilmek. Peki milyonlarca yıllık yolu, düşünüp, ticari çıkarlarımız için iletişim kurup insanları da sadece biz(c)e uygunsa sevmek için mi geldik? Hayır. Biraz zaman alsa da bunu öğreneceğiz. Neden mi? Öğrenmek zorunda kalacağız. Üzerinde yaşadığımız tek gezegen şu anda ölüyor ve buna biz sebep olduk, fiziksel ve mental olarak. Bir de bizim ruhumuz olmalıydı değil mi? Evet, işte onu hatırlamamızın zamanı geldi.

Kadim Hint takvimlerine göre şu sıralarda uyanış dönemindeyiz. O sebeple herkes aldığımız gıdadan, giydiklerimizden, kullandığımız kimyasallardan, çevre bilincinden, zihnimizi sakinleştirmek için yaptığımız uygulamalardan bahsediyor. Bulunduğumuz dönem içinden gelen sesi dinleme dönemi, ruhunun sesini.

Uyanış ve kaos birbiriyle iç içedir, çünkü uyanan insan bilinçli insan demek, hakkını arayan, şikayet etme özgürlüğünün farkında olan insan demek. Şu an tüm dünyada olan da bu. Modern dünyada hayatta kalmak için yapmamız gereken birtakım sosyal davranış biçimleri öğrendik büyüklerimizden: “Kimseye güvenme, önce kendini düşün, senin gibi olmayanı ayıpla, vur, kır, parçala, bu maçı kazan.” Şahsen benim içimdeki gittikçe yükselen ses hep şöyle dedi: “Başka yolu yok mu gerçekten?” Tek yolu apatik, duyarsız, ben odaklı, kariyer basamaklarını birilerinin üzerine basa basa çıkan, işine geldiği gibi davranan bir toplum olmak mı? Değil.

İnsanların dünyada varoluş amacının ne olduğunu düşünmeye, büyük resme bakmaya odaklanınca gördüğüm tek şey kolektif bilinç. Madem biz sırf bir dağın, taşın, toprağın, nehrin yanında olmak, şöyle bir temiz hava almak, tatil yapmak için saatlerce yol gidip hatırı sayılır paralar harcıyoruz, -üstelik o tatili hak etmek için birilerinin sana biçmiş olduğu maddeye karşılık gelecek biçimde, tümüyle kabulde, koskoca sene çalışıyoruz- neden bu yerlere siteler dikip doğayı katlediyoruz. Siteler dikmeye karşı değilim, ben de mimarım ve site dikerek para kazanıyorum. Doğa bizim isteklerimizi karşılıyor, biz neden onun isteklerini karşılamıyoruz? Konuşmuyor diye mi? Konuşuyor. Nehirler kuruyor, ağaçlar ölüyor, endemik bitkilerin ve hayvanların nesli tükeniyor. Doğanın konuşma biçimi bize göre biraz daha naif. Şikâyeti de bir o kadar yıkıcı.

Demem o ki, ekolojiye an itibarıyla önem vermeye başlamazsak çok geç olacak. Bu diktiğimiz siteleri doğaya zarar vermeyecek biçimde geri dönüşüm malzemelerinden yapıp, kendi ihtiyaçlarını karşılayan yaşama alanları yapmak aslında hem daha az maliyetli hem daha az zahmetli. Bu konuda fanatik olmamaya çalışıyorum, fakat ben bunu her gün düşünüyorum. Akşam yemeği için gideceğimiz restoranın puanına bakmaya daha az vakit ayırıp düşünüyorum. Çünkü herkes düşünmeye başlamazsa o restoranda istediğimiz her şeyi yiyemeyeceğiz.

Bu hayatımda en sevdiğim insan şöyle der: “Farklılıklarımız aslında zenginliklerimiz.” O kadar doğru ki, tek başımıza düşündüğümüzde durum çok çaresiz görünebilir, “Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” diye düşünebilirsiniz. Kolektif bilinç burada devreye giriyor, biz hepimiz bir bütünüz, dünyaya sevmeye ve sevilmeye geldik ve konuşmasak da zaten iletişim halindeyiz, birbirimize gönderdiğimiz titreşimler, enerjiler mevcut (bunu başka bir yazımda daha detaylı anlatacağım). Tek başınıza düşünmek zorunda değilsiniz, hepimizin zihninde bir cevher yatıyor. Artık bu cevheri uyandırıp, sahip olduğumuz tek şey için kullanma vakti: Üzerinde yaşadığımız gezegen.

Aldığımız kıyafetler, kredi ödeyerek sahip olduğumuz evler, sevgililerimiz, arkadaşlarımız, hiçbiri ama hiçbiri bize ait değil, bir doğal felaketin vuku bulması, kuraklık, küresel ısınmanın geri dönülmez boyutlara ulaşması ile sahip olduğumuz her şeyi kaybedebiliriz. Buraya kadar karamsar şeylerden bahsettiğim için affınıza sığınıyorum, fakat artık gerçekçi olmamız gereken bir yerdeyiz. Artık uyanma zamanı.

Maddeye olan bağımlılığımızı azaltıp, ruhumuzu beslemeye başlamamız ve aslında dünyaya neden geldiğimizi hatırlamamız gereken bir uyanış dönemindeyiz. Her ne kadar bu bilinç seviyesini kazanmak zaman alsada , oraya varınca evde gibi hissedeceğiz.

İlginizi çekebilir: Hayatı kaçırmamak için: Akışta olmanın mucizesi

Gizem Demirci: Selamlar, Ben Gizem, Hollanda'da ikamet etmekteyim. Hayat akışım dünyanın birçok yerinde yaşamamı, birçok farklı işle uğraşmamı sağladı. İspanya'da, İtalya'da, Almanya'da ve son olarak Hollanda'da yaşayıp; hemşirelik, mimarlık, iç mekan tasarımı, danışmanlık ve son olarak ürün tasarımcılığı ile uğraştım. Çok yönlülüğüm ve akış veni aynı zamanda birçok ruhsal, fiziksel ve mental öğretilere de yakınlaştırdı. Bunların arasında yoga, qigong, mindfulness ve tabii ki meditasyon var. Bu ruhsal yolculuğum beni sonunda bütün öğretilerin atası olan Falun Dafa disipliniyle buluşturdu. Yolculuğumun hiç bitmeyecek olması gerçeği aklımda; kendimle, hayatla, evrenle ilgili sorularımı ve cevaplarını sizinle de paylaşmak için buradayım. Umarım yazılarımı okurken eğlenir, soru sorar ve cevap arasınız. Herhangi bir konuyu derinlemesine konuşmak için bana ulaşmaktan çekinmeyin. Sevgiler!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale