X

Dünya hastalanırken bize bir mesaj veriyor: Denge bozulursa dünya tepetaklak olur

Hayat hastalanıyor ve her hastanın olduğu gibi hayatın da bize bir mesajı var. Bize göstermek istediği, anlatmak istediği bir mesaj…

Hayatta her şey bir denge üzerine kurulu. İyi- kötü, doğru-yanlış, sıcak-soğuk, neşe-hüzün, doğum-ölüm… Yüzlerce sayabilirim bu şekilde.

Tüm hastalıkların ana nedeni nerede buluşuyor biliyor musun?
“DENGE”nin bozulmasında.

Dünya gerçekten fazlasıyla kötüye gitmeye başladı. En başta BENCİLLİK, ekolojik sistem, RUHSAL açlık, çarpık kentleşme, daha az yeşil, daha çok bina, sevgisizlik, şiddet, yolsuzluk, çıkarlarla gelen rekabet, güvensizlik, kavga, sıkışıklık, kaos, yalnızlık hissi, stres ve bitmek tükenmek bilmeyen acı dolu haberler, bunun üzerine kurulu programlar. Yardım kuruluşlarına bile güvenemez olduk.

Nefesiniz daraldı değil mi? Benim de. Nerede kaldı bütüne hizmet?
Biz büyüdük ve kirlendi dünya.

Hey! Uyan İNSAN. Dünyada bu kadar kirlilik ve bencillik varken ne bekliyordunuz?

  • Yaptığın şeyler bütüne hizmet ediyor mu, bir bak. Yoksa bütüne hizmet etmek için küçücük bir şey yap. Bir tohum ek toprağa, bir hayvanın karnını doyur. Ne bileyim, bir öğrenciyi sevindir. Arzu ettiği bir şey al ona. Birine destek ol. Balık tutmayı öğret birine. El ver yeteneğinden. Güzel bir video çek. Motivasyonu artıran. Güzelliği hatırlatan…Dünya gerçekten fazlasıyla kötüye gitmeye başladı. Bencillik en büyük sorunlardan biri. Büyük şirketler, büyük insanlar size söylüyorum: Büyük balık küçük balığı yer mantığından çıkın artık. Ya küçük balık kalmazsa; birbirinizi mi yiyeceksiniz? Neden doymuyorsunuz? Nasıl bir açlık bu gerçekten anlayamıyorum. Belki de sorgulanmak için muhteşem bir fırsat bu salgın durumu. Bencillik en büyük sorun. Markete gittiğimde bir makarna alayım dedim, bütün makarnalar bitmişti. Senin evinde 20 tane makarna varken ve diğerinde senin bencilliğin yüzünden kalmamışken nasıl için rahat ediyor, anlayamıyorum. Umarım bu yazıyı büyük balıklar okuyordur. Derdim suçlamak değil kimseyi, fark ettirmek. Ne güzel demiş Candan “dünyada ölümden başkası yalan” diye. Hayatın koşuşturmasında kendimizi unutuyoruz. Dostlarımızı, sevdiklerimizi aramayı, içimize dönmeyi. Hey! Sen sadece bedenden mi ibaretsin? Öyle sanıyorsun değil mi kendini? Bak bir hastalık geldi ve her şey durdu. Ölümü sorgulattı. Kendini sorgulattı değil mi? Ben neredeyim, kimim, ne yapıyorum, ne yapmıyorum? Ne için bu kadar çaba ve kaygı? Daha iyisi, daha güzeli, daha fazlası… derken dengen kaydı, farkında mısın? Beden ölümlü. Ruhun daima var olacak, dönüşümsel olarak. Biraz da içine dönsen nasıl olur? Ocak ayında gittiğim Demartini semineri bana şunu öğretti; bir şey kötü ise getirdiği güzellikler var, bir şey iyi ise getirdiği bedeller var.
  • O zaman bu salgın bize durmayı ve fark etmeyi öğretiyor; içimize dönmeyi, meditasyon yapmayı, NEFES almayı, yüklediğimiz arzulardan, anlamlardan özgürleşmeyi… Senden daha iyileri de var, daha kötüleri de… Olduğun halinle mutlu olmaya odaklan. PAYLAŞ. İnsan verdikçe çoğalır, azalmaz. Sen de fazla olanı ver birine. Bunu dene. Korkma. Kelebek etkisi gibi her şey. Yapılan bir iyilik bin iyilik getirir, göremesen de. Çünkü kuantum fiziğine göre hepimiz aslında görünmez ağlarla birbirimize bağlıyız.Dünya gerçekten fazlasıyla kötüye gitmeye başladı. Sevmeyi ve sevilmeyi unuttuk. Yapılan araştırmalar sarılmanın, sosyalleşmenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve mutluluk hormonunu olumlu yönde etkilediğini söylüyor. Arzularımızdan dolayı KÖR olduk. Göremiyoruz. Bir çocuğun masumiyetini, doğanın kirlendiğini, organik bir şey kalmadığı için zehirlendiğimizi, beynimiz yıkandığı için bir ve bütün olarak bakacağımıza, kendimizi toplumdan ayırdığımızı GÖREMİYORUZ. Bende yok onda var diye fesat bakıyoruz. Hayatı bir bütün olarak göremiyoruz. Demartini der ki bir insana baktığında hayran olarak gördüğün şeyde kişi diğer tarafını da yaşıyor. Örneğin işinde başarılıysa, ilişkilerinde başarısız oluyor. Bir şeyde kazanıyorsa, bir şeyde kaybediyor. Ah hayata yüklediğimiz anlamlar… Nereden bakıyorsak öyle görüyoruz. Sevgiyle bakarsan sevgi görürsün, öfkeyle bakarsan öfke, yargıyla bakarsan yargı… Böyle uzar gider.
  • Dönüşebilenler zihinsel ve fiziksel hastalığı yenecekler. SEVGİde kal, korkuda değil. Zihin hasta ise beden de hasta. İyileşmek istiyorsan önce beyninle bütün olarak bakmayı öğren ve endişenin yerine sevgiyi koy. Direnci bırak. Neye direnç gösterirsen onu hayatına çekersin. Yapman gerekeni yap ve teslim ol. Olması gereken en doğru şekilde oluyor limitli zihinlerle göremesek de. Nefes al ve hücrelerini toksinlerden arındır. Unutma nefesle bedenindeki toksinlerin yüzde 70’ini atıyorsun. Farkındalığını yükselt. Hayatına hizmet etmese o deneyimi yaşamazdın inan buna. Her şey amacına uygun olarak gerçekleşir ve her birinin bir nedeni vardır. Tıpkı korona virüsü gibi. İyilik bulaşıcıdır, tıpkı hastalık gibi. Tersine çevir bakış açını…

Bütüne şifa olması umuduyla… 

İlginizi çekebilir: Zihnimizi geçmişten ve gelecekten alıp şimdiye getirmek: Mindfulness

Tuba Kaytaş: Türkiye’nin ilk nefes koçlarından olan Tuba Kaytaş, Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. İlk nefes eğitimini 2005 yılında Judith Kravitz’ten aldı. Nefesin hayatına ve kendisine yaptığı muazzam değişikliği fark edince deneyimlediği tüm güzellikleri insanlarla paylaşabilmek için yoluna nefes eğitmeni olarak devam etmeye karar verdi. 2009 yılında Ommira Kişisel Gelişim Merkezi’ni kurdu. Bu süreçte yaptığı çalışmaları ve deneyimlediklerini Özgür Kocaeli Gazetesi’nde kişisel gelişim konularında yazılar yazarak paylaştı. Yıllardır içinde bulunduğu nefes seminerlerinin ardından bilgi ve tecrübelerini 2012 yılında yayımlanan ilk kitabı Nefes’le Mucizelere Giden Yol adlı kitabında topladı. Araştırmacı ve yenilikçi bakış açısıyla, nefesle ilgili her konuyla ilgilenerek yoluna devam eden Kaytaş, Nefesimizin düşüncelerimizi etkilediğini fark edince kendi yöntemini geliştirip nefesi duygularla bütünledi. 8 yıllık çalışmaları ve eğitimleri sonucu geliştirdiği Nefs-i Terapi yöntemini aynı isimli kitapla paylaşmaya karar verdi. 3. Kitabı olan Bedenin Şifresi ile okuyucularına bedeni tanımanın ve şifanın yollarını sundu. 4. Kitabı olan 1 ile ilişkilere farklı bakış açısıyla bakabilmeye rehber oldu. Türkiye’nin İlk Transformal Nefes Koçları’ndan olup, daha sonra kendi sistemini kuran Kaytaş, nefesin en doğal halini Bütünsel Nefes’te birleştirdi. Şu anda Nefes Kampları düzenliyor, sorgulanabilir sertifikalı olan Profesyonel Nefes Uygulayıcılık Eğitimleri veriyor ve kendi sitesi olan www.nefesatolyesi.com da yazı yazmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale