X

Dopamine menu: Odaklanma ve motivasyonu arttırma yolları

Günlük hayatın yüksek temposu arasında bazen ufak molalara gereksinimimiz oluyor. Sürekli bildirimlere ve hızlı tüketime maruz kaldığımızdan dopamin sistemini aşırı uyarıyor ve motivasyon kaybı yaşayabiliyoruz. Tam da bu noktada karşımıza son dönemin yeni yaklaşımlarından “dopamine menu” yani dopamin menüsü çıkıyor.

Tıpkı bir restoran menüsü gibi farklı bölümlere ayrılan bu menü, besinler yerine günlük eylemlere odaklanıyor ve kişiye mutluluk verecek basit eylemleri kapsıyor. Beyne küçük ve keyifli molalar vererek dopamin seviyelerini yeniden dengeleyen dopamin menüsü, özellikle DEHB’li kişilere önerilse de aslında herkesin hayatına biraz daha keyif ve mutluluk katacak kadar etkili bir yöntem.

Neden dopamin menüsüne ihtiyaç duyarız?

Dopamin menü konsepti, sağlık uzmanları ve psikologların “davranışsal aktivasyon” olarak adlandırdığı bir kavram. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan kişileri uyarmak için bir araç olarak kullanılan bu konsept, kişiyi kendisi için en iyi olanı yapmaya teşvik ediyor. Beyindeki ödül sisteminde görev alan önemli bir nörotransmitter olan dopamini uyararak DEHB’li kişilerin dikkat ve motivasyonunu artırıyor. Sıradan bir restoran menüsünden ilham alan dopamin menüsüne göre; zorlu bir görevi tamamlamak için ilk önce ondan kısa süreliğine uzaklaşmak, ardından ise bize keyif veren aktivitelerden birini yapmak gerekiyor. 

Normal şartlarda bize verilen görevleri yerine getirme konusunda hevesli değilsek, o işe olan ilgimizi sürdürmekte de zorlanırız. Bu durumda işleri erteleme, uzun bir zaman aralığına yayma, hatta tamamlayamama gibi risklerle karşılaşırız. Ardından gelen vicdan azabı ise üzerimizdeki kaygı ve stresi artırarak bizi çözümsüz bir sarmalın içine alabilir. Tam da bu noktada devreye giren dopamin menüsü beyindeki ödül sistemini aktive ederek dopamin seviyelerini dengeliyor ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor. Bu da ana göreve daha odaklı ve motive şekilde dönmemize yardımcı olarak bizi, işleri tamamlamanın getirdiği tatmin duygusu ile baş başa bırakıyor. Sizce de denemeye değer değil mi?

Dopamin menüsü nasıl hazırlanır?

Dopamin menüsü; adından da anlaşılacağı üzere, restoran menülerinden esinlenilerek geliştirilmiş bir teknik. Menülerdeki ana yemekler ağızda daha uzun süreli ve tatmin edici bir tat bırakırken, yan yemekler ana lezzeti destekliyor, tatlılar ise keyifli fakat ölçülü tüketiliyor. Gün içinde yapılan birçok aktivite de doğru düzenlendiğinde dopamin salgılanma hızını artırarak kişiye benzer bir haz veriyor. Kısa fakat keyifli ödüllendirici aktivitelerin ardından ana göreve daha mutlu ve hazır şekilde dönmek mümkün oluyor.

Farklı kombinasyonlarla deneyebileceğiniz en sağlıklı ve etkili dopamin menüsü aktiviteleri arasında şunlar yer alıyor:

  • Bir fincan yeşil çay yapmak.
  • Kısa bir yürüyüşe çıkmak.
  • Sevdiğiniz bir şarkıyı veya podcast’i dinlemek.
  • Mum veya tütsü yakmak.
  • Yakın bir arkadaşınızla veya aile üyesiyle konuşmak.
  • Evcil hayvanınızı dışarıya çıkarmak.
  • Bulmaca çözmek.
  • Mutfakta vakit geçirmek.
  • Bir müzik aleti çalmak.
  • Egzersiz yapmak.
  • Atıştırmalık tüketmek.

Bu dopamin menü ögelerini güne yayarak ödül duygusunu harekete geçirebilirsiniz. Ancak salınan dopamin miktarı ve bu salınımın ne kadar süre devam ettiği fazlasıyla değişken olabiliyor. Örneğin; egzersiz gibi aktivitelerde salınım birkaç saat süreyle ve düşük miktarda devam ederken, tatlı bir şeyler tüketmek hızlı fakat oldukça kısa süreli bir artış sağlayabiliyor. Dolayısıyla günlük dopamin menüsü hazırlarken genel olarak yaptığınız ana görevi bölmeniz ve bu aralıklara keyif aldığınız basit aktiviteler yerleştirmeniz önem taşıyor. Kısırdöngüyü kırmak içinse beyni biraz şaşırtmak gerekiyor.

Dopamin menü tekniğini nasıl uygularsınız?

Dopamenu, özellikle DEHB tanısı almış bireylere önerilen bir teknik olsa da yoğun iş temposuna sahip kişiler veya kaygı ve stresle baş edenler tarafından da uygulanabilir. Günlük yoğun yaşam temposu arasında sıradan görevlere odaklanmakta zorlanıyor ve zaman yönetimi konusunda sıkıntı yaşıyorsanız, bir miktar Pomodoro tekniğini andıran bu uygulama size de fayda sağlayabilir. 

Dopamin menüsü; 25 dakika iş, 5 dakika mola şeklinde uygulanan Pomodoro’dan farklı olarak, molalarda keyifli aktivitelerin yapılmasını öneriyor. Çalışma ve mola sürelerini ise belirsiz bir aralıkta bırakarak beynin ödül mekanizmasını daha hızlı çalıştırmayı hedefliyor. Örneğin; odaklı çalışma süresi 33 dakika 10 saniye, mola ise 12 dakika 17 saniye gibi tahmin edilemez bir aralığa ayarlanıyor. Dolayısıyla bu tekniği uygulamaya geçmeden önce kullanışlı bir zamanlayıcı uygulaması araştırmak isteyebilirsiniz. 

Hayatınıza dopamin menü tekniğini katarak hevesli olmadığınız birçok işi normalden daha kısa sürede, üstelik kendinizi iyi hissederek tamamlama şansınız var. Bunun için;

  • Öncelikle kısa bir beyin fırtınası yapın ve kendinizi toparlamanızı sağlayan, size iyi gelen basit eylemlerin bir listesini yapın. Bu listeye zihinsel ve fiziksel aktivitelerin tümünü dahil edebileceğinizi unutmayın.
  • Ardından zamanlayıcıyı ayarlayarak günün belirsiz saatlerine, yine süresi şaşırtmalı olan mola aralıkları ekleyin. Ancak molaların, çalışma sürelerini geçmemesine ve kısa olmasına özen gösterin. Dilerseniz birkaç kısa molanın ardından biraz daha uzun süren mola aralıkları belirleyebilirsiniz.
  • En önemlisi de, molalar ne kadar keyifli olsa da her molanın ardından ana göreve tekrar dönmeyi unutmayın. 

Gün içinde size enerji veren küçük atıştırmalıklar, kısa yürüyüşler veya nefes akışları üretkenliği besleyerek yapılacaklar listenizi hızla temizlemenize yardımcı olabilir. Ütelik, sandığınızdan çok daha keyifli ve mutlu şekilde!

Kaynak: newsnetwork, the conversation

İlginizi çekebilir: Dopamin dressing nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale