X

Doğum kusurlarının nedenleri nelerdir, nasıl önlenir?

Doğum kusurları, bebeğin rahimde gelişim aşamasında ortaya çıkan problemlerdir ve her 33 bebekten 1 tanesinde ortaya çıktığı düşünülüyor. Bunlar hafif veya ağır mertebede olabiliyorlar. Görünümü, organ işlevlerini, fiziksel veya zihinsel gelişimi etkileyebiliyorlar. Çoğu doğum kusuru hamileliğin ilk üç ayında, organlar henüz gelişirken ortaya çıkar. Bazıları zararsızdır. Bazılarının ise uzun vadeli tıbbi tedaviye ihtiyacı olur. Ağır doğum kusurları pek çok ülkede önde gelen ölüm sebepleri arasında yer alır.

Doğum kusurlarına ne sebep olur?

Doğum kusurları şunların sonucu olabilirler:

  • Genetik
  • Yaşam tarzı tercihleri ve davranışlar
  • Bazı ilaç ve kimyasallara maruz kalmak
  • Gebelikte enfeksiyonlar
  • Bu faktörlerin kombinasyonları

Ancak belli doğum kusurlarının tam sebepleri genelde bulunamıyor.

Genetik

Anne veya baba, genetik anormalliklerini bebeklerine aktarabilirler. Genetik anormallikler, bir genin mutasyondan dolayı kusurlu hale gelmesi sonucunda ortaya çıkarlar. Bazı durumlarda genin bir parçası veya kendisi eksik olabilir. Bu doğum kusurları çoğunlukla döllenme esnasında oluşurlar ve önlenemezler. Bir anormallik, aile boyunca görülebilir, aktarılabilir, bir veya iki ebeveynde de bulunabilir.

Genetik olmayan sebepler

Bazı doğum kusurlarının tanımlanması zor ve imkansız olabilir. Ancak bazı davranışlar doğum kusuru riskini ciddi şekilde arttırırlar. Bunlara gebelikte sigara içmek, uyuşturucu kullanmak, alkol içmek dahildir. Toksik kimyasallara ve virüslere maruz kalmak da riski arttırır.

Doğum kusurları için risk faktörleri nelerdir?

Tüm hamile kadınların doğum kusurlarına sahip bir çocuk doğurma riski vardır. Ancak şu şartlar altında risk artar:

  • Aile geçmişinde doğum kusurları ve genetik bozukluklar olması
  • Gebelikte uyuşturucu, alkol ve sigara tüketimi
  • Annenin 35 yaş üzeri olması
  • Yetersiz doğum öncesi bakım
  • Tedavi edilmeyen viral veya bakteriyel enfeksiyonlar, bunlara zührevi hastalıklar da dahildir
  • Bazı yüksek riskli ilaçları kullanmak

Diyabet gibi önceden var olan tıbbi rahatsızlıklara sahip olan kadınların da doğum kusurlu bir bebeğe sahip olma ihtimali daha yüksektir.

Yaygın doğum kusurları

Doğum kusurları genellikle yapısal, işlevsel ve gelişimsel olarak sınıflandırılırlar.

Yapısal kusurlar, bedenin belli kısımlarının eksik veya yanlış şekilli olması sonucunda ortaya çıkarlar. En yaygın türleri şöyledir:

  • Kalp kusurları
  • Yarık dudak veya damak
  • Spina bifida, omuriliğin doğru şekilde gelişmemesidir
  • Yumru ayak, ayakların ileri değil içe doğru dönük olmalarıdır

İşlevsel veya gelişimsel doğum kusurları ise bedenin bir parçasının veya sisteminin doğru şekilde çalışmamasından kaynaklanır. Bunlar genellikle zihinsel ve gelişimsel engellere sebep olurlar. İşlevsel ve gelişimsel doğum kusurları arasında metabolik problemler, duyu problemleri ve sinir sistemi problemleri yer alırlar. Bebeğin beden kimyasında problemlere sebep olurlar.

En yaygın işlevsel veya gelişimsel doğum kusurları şöyledirler:

  • Down sendromu, fiziksel ve zihinsel gelişimde gecikmelere sebep olur
  • Orak hücre hastalığı, alyuvarların şeklinin bozuk olmasına yol açar
  • Kistik fibrozis, akciğer ve sindirim sistemine hasar verir

Bazı çocuklarda bazı doğum kusurlarına bağlı olarak fiziksel problemler de ortaya çıkabilirler. Ancak pek çok çocukta görünür bir anormallik olmaz. Kusurlar bazen doğumdan sonra aylarca, hatta yıllarca tespit edilemeyebilirler.

Doğum kusurları nasıl teşhis edilirler?

Pek çok doğum kusuru hamilelikte teşhis edilebilir. Doktorunuz doğum öncesi ultrasonlar ile rahimde pek çok anormalliği tespit eder. Ayrıca kan testleri ve amniyosentez gibi yöntemler kullanılarak ek bilgiler edinilebilirler. Bu testler genellikle aile geçmişi, ileri yaş ve başka bilinen faktörlerden kaynaklı olarak yüksek riskli hamileliğe sahip kadınlarda uygulanırlar.

Doğum öncesi testler sayesinde annede bir enfeksiyon veya bebeğe zararlı başka bir rahatsızlık olup olmadığı tespit edilir. Fizik muayene ve duyma testi de doktorun bebeğin doğumunun ardından doğum kusurlarının tespitine yardımcı olur. Ayrıca yenidoğan görüntüleme testi denilen kan testi sayesinde belirtiler ortaya çıkmadan bazı doğum kusurları tespit edilebilirler.

Ancak ebeveynlere uygulanan taramalarda doğum kusurları doğumdan önce her zaman belirlenemezler. Ayrıca testlerin yanlış teşhislerde bulunma ihtimalleri daima mevcuttur. Ancak pek çok doğum kusuru doğumdan sonra kesinlikle tespit edilebilir.

Doğum kusurları nasıl tedavi edilirler?

Tedavi seçenekleri rahatsızlığa ve onun şiddetine göre değişirler. Bazı doğum kusurları doğumdan önce veya kısa süre sonra tedavi edilebilirler. Bazıları ise çocuğu hayatı boyunca etkileyebilirler. Hafif kusurlar stresli olabilirler ancak genel yaşam kalitesini pek etkilemezler. Ağır kusurlar, örneğin serebral palsi veya spina bifida gibi problemler ise uzun vadeli engellere ve hatta ölüme yol açabilirler. Bu nedenle çocuğunuzun rahatsızlığına dair doğru tedavi için doktorunuzla konuşmalısınız.

  • İlaçlar: Bazı kusurların tedavisinde veya komplikasyon riskinin düşürülmesinde ilaçlar kullanılır. Bazı durumlarda doğumdan önce anomalinin düzeltilmesi için anneye ilaç verilebilir.
  • Ameliyatlar: Ameliyatlar kullanılarak zararlı belirtiler veya kusurlar düzeltilebilirler. Fiziksel doğum kusurlarına sahip bazı insanlarda, örneğin yarık dudak gibi problemlerde, plastik cerrahi kullanılarak hem fiziksel hem de kozmetik faydalar elde edilebilir. Kalp kusuruna sahip olan pek çok bebek de ameliyata ihtiyaç duyacaktır.
  • Evde bakım: Ebeveynler beslenme, banyo ve hayata dair başka konularda bebek için belli talimatları takip etmek zorunda kalabilirler.

Doğum kusurları nasıl önlenebilirler?

Pek çok doğum kusuru önlenemez ancak doğum kusurlarına sahip bir bebeğin riskini azaltmanın bazı yolları vardır. Hamile kalmayı planlayan kadınlar döllenmeden önce folik asit takviyeleri almaya başlamalılar. Bu takviyeler gebelik boyunca alınırlar. Folik asit omurga ve beyin kusurlarını önler. Ayrıca hamilelikte gebelik vitaminlerinin alımı da önemlidir.

Bunun yanında kadınların hamilelikte ve sonrasında alkol, uyuşturucu ve tütün ürünlerinden uzak durmaları gerekir. Bazı ilaçları kullanırken de dikkatli olmak gerekir. Normalde güvenli olan bazı ilaçlar, gebe kadınlar tarafından alındıklarında ciddi doğum kusurlarına sebep olabilirler. Bu nedenle doktorunuza aldığınız tüm ilaçlar ve takviyeler konusunda bilgi vermelisiniz.

Çoğu aşı gebelikte güvenlidir. Hatta bazı aşılar doğum kusurlarına engel bile olabilirler. Ancak canlı virüs aşılarının teoride bebeğe zarar verme ihtimali olduğundan bunları gebelikte kullanmamak gerekir. Hangi aşıların gerekli ve güvenli olduğu konusunda doktorunuza danışmalısınız.

Sağlıklı bir kiloda kalmak da gebelikte komplikasyon riskini azaltır. Diyabet gibi rahatsızlıkları olanların sağlıklarına bu dönemde daha da dikkat etmeleri gerekir.

Hamilelik randevularınıza düzenli gitmeniz önemlidir. Eğer gebeliğinizde risk yüksek görülürse, doktorunuz ek testler talep edebilir. Kusurun türüne bağlı olarak bebek doğmadan bile tedavi uygulanabilir.

Genetik danışmanlık

Genetik danışmanlık uygulamasında çiftlerin aile geçmişleri irdelenir ve doğum kusurları ile başka risk faktörleri tespit edilmeye çalışılır. Çocuk sahibi olmayı istiyorsanız veya hali hazırda gebeliğiniz varsa faydalı olabilir. Ayrıca anne, baba ve bebeğin genlerinin analizi için testler de talep edebilirler.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Emzirme ile ilgili en yaygın mitler ve gerçekleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Alin’in seçtikleri: Geçmişten günümüze teknoloji ütopya/distopya dizileri ve filmleri

Teknolojinin sonsuz olanaklar ve sınırsız hayal gücü ile dolu dünyasından yeniden merhaba! Daha önce sizlere Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler ve Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor? yazılarımda bu dünyanın kapılarını aralamıştım, şimdi ise teknoloji dünyasının başka bir boyutunu birlikte ele alacağız; teknoloji ütopya/distopya dizileri ve filmleri.



Teknoloji, hayatımızın her köşesine sızmışken, yaratıcı zihinler bu ilerlemeleri hem umut verici hem de uyarıcı birer hikayeye dönüştürme konusunda oldukça başarılılar. Etkileyici ve sürükleyici bu yapımlar, bizlere ‘olası’ gelecekler sunarken, aynı zamanda bugün üzerinde düşünmemiz gereken pek çok konuyu da beraberinde getiriyor. Ama şunu kesinlikle söylemeliyim ki en büyük ilgi alanlarımdan biri olan teknolojiyi konu alan ütopya ve distopya yapımları benim favorilerim. Gelin, birlikte bu sıra dışı ve teknolojinin sınırlarını zorlayan hikayeleri yakından keşfedelim:

Star Trek: The Next Generation (1987–1994)

Biraz gerilere gidip 90’lı yıllara doğru uzanacak olursak; 1987’de yayınlanmaya başlayan Star Trek: The Next Generation serisini listemizin başına alabiliriz. Dizi, diplomatik misyonlarını yerine getirirken yeni keşifler yapan bir uzay gemisi mürettebatının maceralarını anlatıyor. Ayrıca, teknolojinin insanlığın sosyal ve etik sınırlarını nasıl genişletebileceğini ve farklı ırkların, farklı kültür ve toplumların bir arada nasıl uyumlu bir şekilde ilerleyebileceğini de gösteren bu dizi, döneminin en popüler yapımlarından biri.

Truman Show (1998)

Eğer siz de benim gibi başarılı oyuncu Jim Carrey’in filmlerini çok seviyorsanız ve Truman Show’u henüz izlemediyseniz, yine kendi dönemine damgasını vuran yapımlardan biri olan bu film, mutlaka listenizde yer almalı. Jim Carrey’in canlandırdığı baş karakter Truman, tüm dünya tarafından izlenen bir televizyon şovunun yıldızı ama bunun farkında değil. Film, teknolojinin ve medyanın, insan yaşantısı üzerindeki etkilerini eleştirel bir şekilde ele alırken gerçeklik ve kurgu arasındaki algı üzerinde gidip geliyor. Filmin teknolojinin kontrol edilebilir bir ütopya yaratma potansiyeline karşı en çarpıcı örneklerden biri olduğunu da söylemek mümkün.

Matrix (1999)

Elbette ki teknoloji ve distopya kelimelerinin geçtiği bir yerde adını anmazsak olmaz bir yapım: Matrix. Geçmişten günümüze etkisini, seyircisini kaybetmeden gelen ve gelecekte de daha çok konuşulması beklenen bu başarılı yapım, 1999’da serinin ilk filmi ile kalbimizde, zihnimizde derin bir yer edinmeyi başardı. Matrix, yapay zekanın yönettiği bir düzende kurulu, gerçekliğin hemen hemen her an sorgulandığı, özgürlük arayışının ise asla bitmediği bambaşka bir dünya. Her şey bir simülasyondan mı ibaret yoksa ‘gerçek’ bir dünya var mı, varsa ona açılan kapı nerede, hala Matrix dünyasında cevaplanmayı bekleyen sorular arasında. Üstelik, sinema sektöründen yükselen sesler, serinin yeni ve hiç beklenmedik gelişmelerle dolu bir filminin daha yolda olduğu yönünde…

Black Mirror (2011-)

Aklınızın size oynayacağı oyunlara ne kadar hazırsınız? Teknoloji, daha ne kadar ileriye gidebilir? Her şey daha iyiye mi yoksa daha kötüye doğru mu yol almakta? Her bölümünde bambaşka hikayelerle, teknolojinin bambaşka yönleriyle karşımıza çıkan Black Mirror, modern dünyanın potansiyel tehlikelerini en çarpıcı şekilde ele alan distopya serilerinden biri. Bir an bile olsun düşünmeyi bırakamayacağınız ve etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir dizi arayışındaysanız, Black Mirror’ı kesinlikle tavsiye ediyorum.

In Time (2011)

Sizce para mı daha değerli, yoksa zaman mı? Ya da sorumu şöyle değiştireyim; ya zaman da para gibi harcanan bir şey olsaydı, dünyada neler olurdu? İşte In Time, tam da bunu anlatıyor. Öyle bir dünya düşünün ki, yaşamak için ne kadar zamanınızın kaldığı, bileğinizde yazıyor ve zamanınız tükendiğinde dünyada size ayrılan sürenin de sonuna gelmiş oluyorsunuz. Ama bir önemli detay daha var; yaşam süresi satın alabiliyor, kendi ömrünüzden başkalarına verebiliyorsunuz. Teknolojinin ve gücün, sosyal adaletsizlikleri nasıl pekiştirebileceğine ve zaman kavramının bir toplumsal baskı aracı olarak nasıl kullanabileceğine çok şaşıracaksınız.



Tomorrowland (2015)

Teknolojinin gücü ve yetenekli insanların bir araya gelmesi, daha iyi bir dünya yaratabilir mi? Usta oyuncu George Clooney’in başrolünde yer aldığı Tomorrowland, bizi geleceğe doğru sürükleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Geleceği iyimser bir bakış açısıyla ele alan film, seçilmiş kişilerin daha iyi bir dünya yaratma potansiyeli taşıyan gizemli bir yere yaptıkları yolculuğu konu alıyor.

Westworld (2016-2022)

Yine yapay zekanın başrolde olduğu, geleceğe dair pek çok düşünceyi ve endişeyi de beraberinde getiren distopik bir dünyanın kapısını aralayan sürükleyici bir yapım: Westworld. Oldukça gelişmiş Androidlerle dolu bir tema parkında, insanların fantezilerini yaşayabildikleri, sınırların ortadan kalktığı yapay bir dünya, sözde eğlence dolu androidlerin bilinç kazanmaya başlamasıyla alt üst oluyor. Yapay zeka ile yaratılan androidler, kendilerine biçilen rollerin ötesine geçiyor ve kendi kimliklerini sorgularken gerçek insanlarla da akıl almaz etkileşimler kurmaya başlıyorlar. Etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir dizi arayışınız varsa, Westworld’ü kaçırmayın derim.

Blade Runner 2049 (2017)

Tıpkı Westworld dünyasında olduğu gibi, yüksek teknolojik özelliklerle geliştirilmiş androidler ve gerçek insanlar arasındaki ilişkilere dikkat çeken bir başka yapım; Blade Runner. Film, teknolojinin önlenemez gelişimine ve bunun doğurduğu etik sorunlara odaklanırken, yapay zeka taşıyan varlıkların ‘insansı’ yönlerinin ne tür endişelere yol açabileceğine de dikkat çekiyor. Sürükleyici bir bilim kurgu distopyası arıyorsanız, bu film tam size göre.

Upgrade (2018)

Teknolojinin, insan bedeniyle entegre olması, nasıl bir dünya yaratabilir hiç merak ettiniz mi? Otonom özelliklerle donatılmış arabasının ihanetine uğrayan ve hayatını kaybeden bir kadının eşi, bu dünyadan intikamını almaya kararlıdır, ancak geçirdikleri feci kaza sonrasında pek çok yetisini kaybetmiştir. Yapay zeka ve teknolojiyi harmanlayan küçük bir çip ise ona yardımcı olacaktır, ancak hiç hesapta olmayan bir şey daha vardır; o da STEM adındaki o küçük çipin kendi bilincinin de olması. Upgrade, her sahnesi ile sizi ekrana kilitleyecek ve hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak bir yapım.

Upload (2020- )

‘Dijital bir cennet’ kulağa nasıl geliyor sizce? Güldüren, şaşırtan ama en çok da düşündüren popüler yapımlardan biri; Upload. Dizi, insanların bilinçlerini öldükten sonra dijital bir ‘öteki dünya’ya yükleyebildikleri dönemi anlatıyor. Bir nevi dijital ölümsüzlüğü konu aldığını da söyleyebiliriz. Bu yeni varoluş biçimine adapte olmaya çalışan, dizinin başrol karakteri Nathan’ın ise günden güne kafası daha çok karışıyor, tıpkı izlerken benim de kafamın sık sık karıştığı gibi 🙂 Ama yine de her sahnesi ile Upload, içine çekmeyi başarıyor. Teknolojinin önlenemez gelişiminin yaratabileceği potansiyel bir ütopya ile olası bir distopyanın arasındaki ince çizgi, bu dizi ile daha da belirgin bir hal alıyor.

Eğer ütopik ve distopik dünyalar ilginizi çekiyorsa ya da teknolojinin bu hızlı ilerleyişinin gelecekte ne gibi olası etkiler doğurabileceğine dair merak duyuyorsanız, bu yapımları mutlaka izlenecekler listenize ekleyebilirsiniz. Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.



İlgili Makale