X

Doğanızla yüzleşmeye var mısınız: Bir insan, bir kedi ve çok daha fazlası

Dikkat! Bu yazı “kendinle yüzleşme”yi istemeyi gerektirmektedir.

Yaşantınız boyunca insan olmayan herhangi bir varlığa karşı kıskançlık hissettiğiniz oldu mu? Örneğin, binlerce yıl önce Mısırlılar tarafından evcilleştirilmiş ve her geçen bin yılda insanlarla paylaştıkları ortak yaşam alanları daha da samimi olmuş olan kedileri.
Hiçbir kediyi kıskandığınız oldu mu? Onun yerinde olmak istediğiniz, özendiğiniz, gıpta ettiğiniz?

Yaşamlarının en azından bir döneminde bir kedi ile evini paylaşmak durumunda olanlarınız eminim birazdan paylaşacaklarımı yüksek sesle onaylayacaklar. Paylaşmamış olanlar içinse bir fikir oluşacağına inanıyorum.

Ona istemediği hiçbir şeyi zorla yaptıramazsınız, üstelik kendi iyiliğine olduğunu ona çeşitli şekillerde anlatmaya, ikna etmeye çalışsanız bile.
Doğasının getirdiği tüm akışı olağanca sadeliği ile sorgusuzca yaşayan bir canlıdır kedi.
Uyumak istediğinde uyur, yemek istediğinde yer, bizlerin adına yaramazlık dediğimiz oyunlarını oynamak istediğinde oynar. Kendini sevdirmek istediğinde sevdirir.
Canı sizi sevmek istediğinde sizi sever.
Bu sevgi alışverişinin ne kadar süreceği tamamen onun tercihidir.
Ya beni sevmezlerse gibi bir kaygısı yoktur.
Varsa bile bu kaygıya esir düşmediğini söylemek doğru olabilir.
Bir kedi her neyle ilgileniyorsa o an tamamen onunla ilgilidir. Bu büyük bir keyifle yemek yemek, sonsuz bir adanmışlıkla oyun oynamak olabilir. O an sadece yemek, sadece oyun vardır bir kedi için.
O an vardır!

Tüm bu odaklanmışlığa karşın herhangi bir dış uyarana maruz kalırsa, tüm dikkatini o uyarana çevirir. Bu andan itibaren algısı tamamen uyaranla dolmuştur ve onunla birlikte olacaktır.
Ve en dikkat çekici özelliklerinden biriyse asla bir önceki odağı neyse, tekrar ihtiyaç duyana kadar kurulu bir oyuncak gibi ona dönmez, sürekli bir şekilde ileriye doğru başka bir aksiyon alır.
Kediler evlerinizi dağıtır, koltuklarınızı, perdelerinizi parçalar.
Yapma dediklerinizi gözünüzün içine bakarak, bazen bilerek daha da çok yaparlar. Çünkü o, o an yapmak istiyordur.Bir kedi ile yaşam deneyimi sabrınızın sınırlarını keşfetmenize katkı olabilir.
Her şeye ve her şeye rağmen o sizi sevmek istediğinde veya sizin onu sevmenize hazır olduğunda tek gerçeğiniz oymuş gibi seversiniz onu. Hem de çok seversiniz.
Sizi sizin istediğiniz zamanda ve şekilde sevmesi gibi bir derdiniz yoktur.
Sevdiği zaman ve kadar size yeter. (Bitsin istemezsiniz aslında, öyle güzeldir çünkü ama bitmesine de bozulmazsınız.)
Gerçektir çünkü, sahte değildir!

Belki bilimsel adıyla Homo Sapienslerle, biz insanlarla; Felis catusları, kedileri birebir karşılaştırmak çok doğru bir yaklaşım olmayabilir.
Konuyu insan doğasının en saf haline, çocukluk dönemine doğru taşıyalım o halde.
Henüz kendi ihtiyaçlarını kendileri gideremeyen bebekler, çocuklar. Bebekliğimiz, çocukluğumuz.
Acıktığında, susadığında, tuvalet ihtiyacı ve temizlenme ihtiyacı olduğunda uyku vaktinde uyumadığında, yapmaması gereken ne kadar şey varsa kendisine ve/veya çevresine zarar verecek bile olsa yaptığında olanları, hislerinizi, çocuğunuz yoksa bile çevrenizdeki ebeveynlerin ruh hallerini, ailelerinizin sizin çocukluğunuza dair size aktardığı anılarınızı bir dimağınıza getirin.
O dünyaları verebileceğiniz, her şeyden önemli yavrunun o paha biçilemez sevimli hallerinden eser kalmıyor değil mi?
Yine de onlara kızmıyoruz, küsmüyoruz, gerçek anlamda sinirlenmiyoruz. Bunu doğal buluyoruz.
Çünkü doğal!

Henüz doğasından kopmamış bir canlının kendine ait bir rutini olması doğal. Belli saatlerde uyuması, uyanması, motor becerilerini kullanıp geliştirdiği hareketlerde bulunması, boşaltım ve hijyen ihtiyacını gerçekleştirmesi, sevmediklerini reddetmesi, sevdiklerini daha çok talep etmesi doğal.

Aslında yaş aldıkça bu doğaya dair hiçbir şey değişmiyor. Çevresel ve sosyal faktörler çerçevesinde şekillenen karakterimiz zaman içinde bir düzene uyum sağlıyor ve belki başka bir görüşle buna zorunda kalıyor ve içeriden gelenler dış koşullarla baskılanıyor.
En temel dürtümüz hayatta kalmak. Ve ötesinde deneyimlediğimiz yaşamlarımızda sevilmek, değer görmek, takdir edilmek kaygısıyla bir tavır oluşuyor.

Doğasından uzak, doğasından koparılmış, yerini yurdunu bilmeyen duygular ve gereksinimler. İçeriden gelenler yerine -meli, -malılar, zorunluluklar. Nezaket adı altındaki en açık haliyle sahtelikler. Yanlış bir yargı oluşsun istemem bahsim kabalığa, küstahlığa, umarsızlığa bir davet değil. Bilakis tüm bunlar ve fazlası da doğasından ayrı düşmüş insanın yaratımları.
Yorgunsan yorgunsundur, açsan aç, mutsuzsan mutsuz, sessiz ve yalnız kalmaya ihtiyacın varsa vardır, gülmeye ve neşelenmeye varsa vardır, tek başına kaldıramadığın yüklerin varsa yardıma ihtiyacın varsa vardır, enerjin yüksekse, hayata ve çevrene katacakların varsa vardır. Bu liste uzar gider.

Asıl soru şu? Kendinle yüzleşmeye var mısın?
Belki çok kıymetli, çok kadim pratiklerin var yaşantında. Varsa eğer onlardan destek alarak, onları pratik ederken ki tavrına bakarak başla yoksa da dert değil bir güne uyanışından, bir geceye teslim oluşundan başla.
Mesela, fiziksel pratiğinde canının acıdığını bile bile bir pozda ısrar ederken yakalıyor musun kendini? Seni üzdüğünü bile bile sürdürdüğün ilişkilerin (iş, arkadaşık, akrabalık ve belki aşk) var mı?
Uykun gelince uyumayı, uyanmak istediğinde uyanmayı belki her gün olmasa da yaşam koşullarına en uygun şekilde sağlayabiliyor musun?
Yardıma ihtiyacın olduğunda bebekliğine dönüp önünü arkasını düşünmeden sadece ağlayabiliyor musun destek almak için?
Cebinde fazladan paran, kalbinde taşan bir neşe olduğunda tanıdığın veya tanımadığın ayırt etmeden paylaşabiliyor musun?
Samimiyetinin saflığı ile ilişkin ne durumda?
Korkusuzca kendin olmaya izin vermek mümkün mü ?
Tüm bunları seçmek mümkün mü senin için?

Dışarıda bir yerlerde hepsini bir arada olmasa da bunları yapan insanlar var. Sen de biliyorsun, görüyorsun. Belki de kıskanıyor, gıpta ediyorsun. Nasıl oluyor da bu kadar fütursuz olmasına rağmen hala işi gücü hayatı yolunda diye düşündüğün zamanların bile olmuş olabilir.

Burada bir doğru, bir yanlış yok. Sadece seçimler var.

Ne mutlu ki yaşam sonsuz döngülerin bütünü. Zıtlıkların ortasında bir denge. Yer ve gök, gündüz ve gece, ay ve güneş gibi. Gün doğumu ile gün batımı gibi. Her adım bir öncekinin tamamlayıcısı bir sonrakinin var edeni. Bitmek bilmeyen bir var olma, var etme hali. Dünyanın bambaşka köşelerinde bambaşka sosyoekonomik ve iklimsel koşullarda açlıkta veya zenginlikte, kavuran sıcakta veya donduran soğukta, savaşta ve barışta her an yeni yaşamlar var oluyor ve hayata doğru eviriliyor. Evirilebiliyor. Çünkü bu mümkün! Çünkü şartlar ne olursa olsun yaşam destekleyicidir. Yaşam da bizler gibi varlığını sürdürmeye devam etmeyi ve ettirmeyi arar.

Doğalına izin verdiğimiz her şeyin yerini bulma ve yaşam tarafından desteklenme potansiyeli vardır.
Tüm bunları biliyoruz. Bunları duyduk. Bunları okuduk. Bunları belki de uzun uzun düşündük bile.
Şimdi yapma zamanı, ciddi olarak! Şimdi yüzleşme zamanı!
Sahteliğinden yorulduğumuz modern yaşantılarımızda gerçek olma; kedi olma, yeniden çocuk olma zamanı.
Yaşama ve her koşulda destekleyici olacağına güvenme, teslim olma zamanı.
Ne kadar sık ve ne kadar çok pratik ettiğin HER ŞEYDİR!

İlginizi çekebilir: Senin mucizen içinde: Yapman gereken tek şey doğru yere bakmak

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale