X

Doğallık ve gerçeklik, mükemmeliyetçiliğe karşı: Benim güzel hatalarım var

Sosyal medyada uzun zamandır takip ettiğim ünlü spor hocalarından birisini bir süredir takip etmekten çok sıkıldığımı fark ettim. Kadında bir şey beni rahatsız ediyordu ama emin değildim. Sonunda buldum. Kadının beni rahatsız etmesinin sebebi hem kendi alışkanlıklarıyla hem de ailesiyle ilgili gerçek olamayacak kadar mükemmel bir tablo çizmeye çalışmasıydı. Kadının göz ardı ettiği bir gerçek vardı oysa ki: İnsan denilen varlık sahte olan bir davranışı tespit etmede gerçekten de çok usta.

Hocamızın beslenme alışkanlıkları bir spor hocasından beklenecek düzeyde sağlıklı elbette ama hiç mi kaçamak yapmazsın be kadın? Çocuklarına yaptığın kreplerden hiç mi ağzına atmazsın? Hiç mi antremanını aksatmazsın? Koysana bir gün bir post “bugün hiiiç antreman yapasım yok” diye.  Hepimizin öyle günleri olmuyor mu? Çocuklarını da zaman zaman hikayelerinde paylaştığını görüyorum. Çocuklar doğal olarak düzgün beslenen, ödevlerini yapan, sporlarını ve uyku saatlerini aksatmayan, düzenli kitap okuyan figürler olarak görünüyor. Ara öğünlerinde çiğ sebze falan yiyorlar. Ablamız süper fit, işine aşık, mükemmel beslenen, sabah erken kalkan, çalışkan, harika bir anne ve eş olduğunu her dakika gözümüze gözümüze sokuyor. Ve kendisi farkında olmasa da son derece sıkıcı ve sürreal görünüyor.

Zayıf taraflarımızı dile getirmek, daha gerçek görünmemizi sağlıyor olabilir

Psikolog Richard Wiseman’ın yaptığı çok ilginç bir araştırma var. Bir alışveriş merkezinde iki oyuncuya blender tanıtımı yaptırıyorlar. Birinci oyuncu harika bir sunumun ardından mükemmel bir smoothie yapıyor. İkinci oyuncu yine güzel bir sunum yapıyor ama “yanlışlıkla” blenderın kapağını sıkıca kapatmamış gibi yaparak smoothie’yi ortalığa ve üstüne başına döküyor. İkinci oyuncu, yani sakar olan değerlendirmelerde birinci oyuncuya kıyasla daha “cana yakın ve sevimli” olarak notlanıyor. Wiseman ikinci oyuncunun sakarlığının onun daha gerçek olarak algılanmasına neden olduğunu ve dolayısıyla da izleyicilerin gözündeki etkisini daha fazla artırdığını söylemiş.

Benzer araştırma sonuçlarının da desteklediği üzere, zayıf taraflarımızı dile getirdiğimizde ya da gösterdiğimizde karşımızdaki insanlar bizi kendileriyle özdeşleştiriyorlar ve bu da bizi daha sevilen bir insan haline getiriyor. İnsanlar hata yapar. Bu, bu kadar basittir. Tam tersi mükemmel gibi görünmeye çalışan, zayıflıklarını asla göstermeyen insanlar karşıdan gerçek algılanmıyorlar çünkü böyle bir insan tipi yeryüzünde yok.  

Karizmatik insanlar mükemmel mi?

Karizmatik ve etkileyici insanların mükemmel oldukları gibi yanlış bir algı var. Sanki onlar çok zengin, yakışıklı ya da güzel ve hatta üstün yetkinliklere sahip insanlarmış gibi. Böyle doğmuşlar ve bu sebeple çok şanslılarmış gibi. Kesinlikle katılmadığım bir düşünce. Benim şimdiye kadar tanıdığım etkileyici ya da karizmatik olarak adlandırılabileceğim insanların ortak özellikleri doğal ve gerçek olmaları, kusurlarını kabullenmeleri ve hatta kusurlarıyla dalga geçebilmeleriydi. Tam tersi kusurlarını kapatmaya çalışan, aşırı gerçeküstü bir imaj yaratmaya çalışan insanlar bana hiçbir zaman gerçekçi görünmediler. Bence kimseye de görünmüyorlar. Çünkü dedim ya insanoğlu sahte olan bir davranışı çok çabuk ayırt edebiliyor.

“Mükemmeliyetçilik” bu dünyada belki de en çok kaçınmamız gereken kelimelerden biri. Özellikle iş mülakatlarında bir dönem sıkça kullanılan ve matah olduğu sanılan kelimelerden biri. Oysa ki şirketler mükemmel insanlar aramıyorlar ki? Şirketler hata da yapabilen, yaptıkları hatalardan ders çıkarabilen gerçek insanlar arıyorlar.

Athena “Ben böyleyim” adlı şarkısında ne güzel demiş: “Benim güzel hatalarım var”. Şarkıyı da buraya bırakıyorum ve size çok gerçek, samimi sohbetlerle dolu bir hafta diliyorum.

Özlem Sökmen: Koşucu, anne, sokak hayvanı aşığı, eğitmene dönüşmüş ex İnsan Kaynakları insanı. TED Ankara Koleji ve Hacettepe Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Unilever, Turkcell, Lafarge, BC ve Arçelik gibi birçok çok uluslu şirketin İnsan Kaynakları departmanında 20 yıl boyunca yerel, bölgesel ve global düzeyde yönetsel kadrolarda görev aldı. Kurumsal hayata en büyük hayali olan “iş hayatına yeni atılanlara profesyonel hayatı ‘hack’lemeyi öğretme aşkıyla” veda etti. Personal Best isimli şirketin kurucusu ve aynı isimli eğitimin yaratıcısı. 2016’da 3 adet uluslararası maraton koşmuş olan Özlem, 15 yaşında bir kız ve sokaktan sahiplenilmiş iki kedi ve iki köpek annesi. İşi, kızı ve sevdikleriyle geçirdiği zamandan arta kalan her anını ormanda, koşu pistlerinde geçiriyor ve genel olarak güzel yemekler, güzel şaraplar ve güzel tatiller için yaşıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale