X

Dikkatinizi dağıtan dünyada 3 adımda kendinizle iletişim kurun

Bilgi bombardımanının yaşandığı bir dünyadayız. Televizyon, internet ve birçok medya aracından gelen akış yüzünden duygularımız sayısız şeyle karışıyor. İzlediğimiz reklamlar, okuduğumuz dergiler bizlere belli şeyleri düşünüp, belli aksiyonları almamızı söylüyor. Belli bir renk, özel bir ses tonu, ufacık bir göz teması tüm bunlar tek bir şeyi hedefliyor; o da zihnimizi etkilemek. Tüm bunlar bizi öyle bir etkiliyor ki sonunda tüm bunları kendi düşüncelerimiz sanıyoruz, bu düşüncelere dayanarak aldığımız kararları rasyonel buluyoruz.

Satın alacağımız bir sonraki şeye bakıyoruz, izlemek istediğimiz bir sonraki filmi inceliyoruz, takılıp kalacağımız bir sonraki televizyon dizisiyle ilgileniyoruz. Sosyal medyayı, insanlarla etkileşim kurmak için kullanıyoruz. Ailemizin, arkadaşlarımızın, son yediğimiz yemeğin, katıldığımız bir etkinliğin fotoğraflarını paylaşarak hayatı paylaştığımızı düşünüyoruz. Günlük durumumuzu bildirmek, kim olduğumuzla ilgili kendimizi bir şekilde güvende hissetmemizi sağlıyor. Birileri “like” butonuna bastığında, hayatımızın güzel olduğunu düşünüyoruz. Ağlamaktan, incinmekten, kendimizi olduğumuz gibi görmekten korkuyoruz. Bu yüzden pahası ne olursa olsun dikkatimizin dağılmasına ve başka şeylerin bizi oyalamasına izin veriyoruz.

Peki acaba kendinizle bağınızı yeniden keşfetmenin bir yolu olabilir mi? Kendinizi merkezde hissetmek, olduğunuz kişiye güvenmek, duygularınızı, isteklerinizi anlamak, güçlü yönlerinizi bilmek veya sınırlarınızı keşfetmek mümkün mü? An be an kendimizi tanımak, kelimelerle veya tanımlamalarla değil kendi özümüzü gerçekten algılayarak bilmek mümkün mü? Aslında mümkün. İşte üç adımda kendinizle iletişim kurmanın yöntemi:

1. Görmeyi değil bakmayı öğrenin

Bulunduğunuz an içinde gördüğünüz şeyin ne olduğunun farkına varmak için bir an durun. Gördüğünüz şey elektronik bir alet mi? Zihinsel görüntüler mi? Çoğu zaman bilinçsizce etrafımızda pek çok şey görüyoruz, duyuyoruz. Gözlerimiz bizlere fiziksel olarak tek bir gerçekliği gösterir. Ancak zihin gözü, daha farklı bir gerçekliği ortaya koyabilir. Bilinçli veya bilinçsiz olarak bize keyif veya korku veren şeyleri görselleştirebiliriz.

Çocukken hepimiz daha fazlasını hayal etmek için cesaretlendiriliyorduk. Ancak yaratıcılık için sadece bir şeyleri görselleştirmek yetmiyor. Aynı gerçeği herkesten farklı olarak görmek gerekiyor. Üstelik buna ihtiyacınız olduğunda yapabilmek, ihtiyacınız olmadığında kendinizi durdurabilmek lazım. Aksi takdirde hayal gücü aşırı aktif hale geliyor.

Görmeyi değil bakmayı öğrenmek için oturduğunuz yerden etrafınıza bir bakın. Bulunduğunuz alandaki her şeyi inceleyin. Hangisinin, ne kadar belirgin olduğuna bakmadan dikkatlice her bir şekli, rengi, her köşeyi inceleyin. Farkına varın.

2. Hissettiğiniz şeyi hissedin

Biri size gelse ve “Şu anda sahip olduğunuz duyguların tamamını tarif eder misiniz?” dese ne yanıt verirdiniz? Bu soruya yanıt vermek oldukça zor. Birçoğumuz aynı anda birden fazla duyguyu hissediyoruz. Bazen hem kızgın hem üzgün olabiliyoruz. Bazen sahip olduklarımız için şükredip ama bir yandan da bunlarla gurur duymayabiliyoruz.

Kalbimiz hızlı hızlı attığında heyecanlı veya korku dolu olduğumuzu biliyoruz. Nefesimiz sıklaşıp, sinirlerimiz gerildiğinde endişeli olduğumuzu biliyoruz. Mutlu olduğumuzda rahatça nefes alıyoruz, bedenimizin rahatladığını hissediyoruz. Zihnimiz, bedenimize ne hissettiğimizi söylüyor ancak çoğu zaman bedenimizin zihnimizle ilgili verdiği ipuçlarını göremeyebiliyoruz. Gözlerinizi kapatın ve bedeninizin o an olduğu şekli düşünerek zihninizde olup bitenleri anlamlandırmaya çalışın.

3. Duyduğunuz şeyi dinleyin

Kendimizle konuşurken kimin sesiyle konuşuruz? Elbette kendi sesimizle. Peki kendi sesimizi ne kadar tanıyoruz? İnsanlardan uzaklaşsak, tek başımıza uzaklara gitsek bile içimizdeki ses her zaman bizimle. Neden iki tane sesimiz var o halde? Etrafımızdaki sesleri ne kadar tanıyoruz?

Gözlerinizi kapatın ve etrafta duyduğunuz tüm seslerin farkına varmaya çalışın. Onları nitelendirmeden önce sadece dinleyin. Bir süre sonra her bir detayı fark ettiğinizi göreceksiniz.

 

Kaynaklar:
TinyBuddha
Psychology Today

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale