X

Değişim zamanlarında kesinliği korumak için 6 kural

Önce “kesinlik” derken neyi kastettiğimi açayım: Kesinlik, netleştirdiğiniz hedefinize odaklı kaldığınızdan emin olmaktır. Ve değişim zamanlarında bunu yapmak bazen zor olabilir. Bu yazıda, koşullar ne olursa olsun, atacağınız 6 kolay adımla hayatınızdaki kesinliği nasıl güçlendireceğinizi okuyacaksınız. Kesinlikle ilgili daha detaylı bilgi almak için: 6 İnsan İhtiyacı

Değişim zamanlarında kesinlik:

Değişim hayatın bir parçası… Aslına bakarsanız hayatın ta kendisi! Hayat tamamen değişim üzerine kurulu bir sistem ve bazen bu değişimler olumluyken bazen de zorlanmamıza neden olabilir: Yeni bir şehre taşınmak, bir sevdiğinizi kaybetmek ya da hayalini kurduğunuz bir şeyin gerçekleşmemesi… Hepsi de bizi zorlayan, elimizden pek bir şey gelmeyen, zorlayıcı değişimlerdir. Özellikle zorlayıcı değişimlerle yüz yüze geldiğinizde bir seçim şansınız olduğunu hatırlayın: Ya değişen koşullara direnirken eninde sonunda o değişimin altında ezilebilir ya da ne pahasına olursa olsun hedefinize ulaşmak için değişen koşullara uyumlanabilirsiniz.

“Değişime uyumlanmak” derken etrafınızdaki koşullar sizi zorlayacak bir şekilde değişmeye başladığında sergilenecek bir “boşver abi, n’apalım?” tavrından söz etmiyorum… “Akışta kalmak” geyiğine de bir gönderme yapmıyorum. Olayları akışına bırakmak sırtınızdaki yükten kurtulmanın en kolay yolu gibi görünse de bu tercih aynı zamanda kendi hayatınızın kontrolünü gönüllü olarak bırakmak anlamına da geliyor. Benim sözünü ettiğim “uyumlanma”; farkında kalmak, özümsemek ve bir strateji geliştirmekle ilgili.

Değişime verdiğiniz anlam:

Değişime verdiğiniz anlamı değiştirdiğinizde değişime direnmeden, sizi güçlendiren yeni anlamıyla onu kucaklayabilirsiniz. Nasıl olacağını daha iyi anlamak için: Olan Bitene Verdiğin Anlam

Değişimi göğüslemenin… Düzeltiyorum: Değişimi “kucaklamanın” sırrı gelişime odaklanmak. Eğer herhangi bir konuda (ya da çeşitli konularda) düzenli bir biçimde gelişme kaydediyorsanız, o zaman kesin olan şey; canlı, iyi ve enerjik hissedeceğinizdir. Bununla birlikte eğer kendinizi, duygusal anlamda sıkışmış veya kaybolmuş hissediyorsanız; bırakın gelişmek ve ilerlemek için hangi adımları atmak gerektiğini saptamayı, bazen hayatın neresinde olduğunuzu ve çevrenizde neler olup bittiğini fark etmek bile güç olabilir.

Böylesi kaotik bir zamandan geçtiğinizi düşünüyorsanız aşağıda paylaşacağım ve Tony Robbins bilgi, strateji ve prensiplerini derleyip herkesin erişimine sunan “Team Tony” ekibinin bir yazısından genişleterek çevirip derlediğim 6 kuralı uygulayabilirsiniz. Bu 6 kuralı uyguladığınızda; hayatınızda kesinliği sağlayabilir, hayatınızı yeniden yapılandırarak yeni ve muhtemelen daha iyi bir şeyler inşa etmeye başlayabilirsiniz.

Kendi sınırsız potansiyelinizi fark edip bu potansiyelin yüzde yüzünü kullanmanızı sağlamak konusunda Tony gerçek bir sihirbaz! Eğer siz de Tony’nin “İçindeki Gücü Uyandır” etkinliğine katılarak sahip olacağınız çok kıymetli bilgilerle hayatınızda gerçek bir dönüşüm yaratmak istiyorsanız hemen harekete geçmek için yapmanız gereken 27-30 Nisan tarihlerinde Londra’da olmak… Tony’yi canlı izlemek için ta Amerikalara gitmeye gerek yok yani… Detaylı bilgi ve bilet almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Hazırsanız işte değişim zamanlarında kesinliği korumanın altı kuralı:

Kural 1: Bir vizyonunuz olsun

Bir başka deyişle geleceğinizi hayal edin! Diyelim ki;

  • Hiçbir zorluk çekmeden tam da istediğiniz kariyere geçme şansınız var. Bu kariyer ne olurdu ve nasıl ilerlerdi?
  • Veya yaşadığınız şehre daha yeni taşınmış olsaydınız, bu şehirde sürdüğünüz hayat nasıl olurdu?
  • Ya da rüyalarınızdaki ilişki nasıl bir ilişki ve hayalinizdeki sevgili nasıl biri olurdu?

Anımsayın: Bu yarattığınız vizyon, imgelediğiniz gelecek size heyecan vermeli, merak uyandırmalı ve sürekli ilginizi çekebilir olmalı. Lütfen dikkat edin; kendinizi zorlamanıza neden olan bir gereklilikler listesinden ziyade, her şeyden çok istediğiniz, düşünmeden edemediğiniz ve duygusal olarak kendinize çektiğiniz bir gelecek imgesinden söz ediyorum. Şimdi… Bu vizyonu kafanızda canlandırın, nasıl hissettiğinizi fark edin ve dalıverin içine!

Kural 2: Karar verin!

Kendinize söz verin: “Hiçbir şey yapmadan oturup her şeyin düzeleceğini ummaktansa, bu durumun kontrolünü ele alacağım!” İstediğiniz şeye ulaşmak konusunda yapacaklarınızdan eminseniz, zihninizde beliren diğer tüm olasılıklardan kurtulmak kolaylaşır: Sizi zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak yaratmak istediğiniz geleceğe giden yolda tutacak ve ne olursa olsun yapılması gerekenleri gerçekleştirecek kararı verin: Kısacası gemileri yakın dostum, zaman adayı fethetme zamanı!

Karar 3: Sebeplerinizi keşfedin

Bir vizyonunuz olduğuna ve kendinizi bu vizyonu yaratmaya ve hayatınızı dönüştürmeye adadığınıza göre şimdi sıra sizi gerçekten bu hedefe ulaştıracak en önemli şeyi bulmakta: Bu geleceği neden istiyorsunuz? Hayalini kurduğunuz bu sonuçları başarma isteğinizin ardındaki amaç ne?

Bu, hayatınızda arzuladığınız gelişimi sağlayacak en önemli bileşenlerden biri. Çünkü yeterince güçlü bir sebebiniz yoksa duygusal güdünüzü ve heyecanınızı kaybetmeniz an meselesi. Yaratacağınız geleceğe giden yol boyunca birçok zorluk, engel ve sorunla karşılaşmanız kaçınılmaz… Ama eğer güçlü sebeplere sahipseniz, karşılaşacağınız tüm bu engel, zorluk ve sorunları aşmanız çok daha kolaylaşır. Baskı geldiğinde ve stres yaşadığınızda, sahip olduğunuz güçlü sebepler korku ve olumsuz düşünceleri bertaraf edecektir.

Sebeplerinizi olumlu veya olumsuz şekilde tanımlayabilirsiniz: “Bunu şimdi yapmamak bana şunlara mal olacak.” veya “Bunları yaparsam hayatta şunları kazanabilirim.” Olumlu ya da olumsuz… Sebeplerinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın dikkat etmeniz gereken nokta şu: Bu sebepleri gerçekten derinden hissetmelisiniz. Bu sebepler sizinle mutlak bir rezonansta olmalı.

Kural 4: Hedefinizi günlük rutininizin bir parçası yapın

Derin bir nefes alın ve geçmişinizden bir şey düşünün. Bu öyle bir şey olsun ki gerçekten ona ulaşmayı çok istemiş olun. Aklınızdan çıkaramadığınız, büyük bir tutkuyla arzuladığınız, sezgisel olarak son derece net olduğunuz bir şey… Her Allah’ın günü düşündüğünüz ama nasıl gerçekleştireceğinizi bir türlü çözemediğiniz bir şey… Sonra birden, bu isteğinizle ilgili bir kişiyi, bir durumu, bir olayı hayatınıza çekmişsiniz ve her şey olmasını istediğiniz gibi oluvermiş.

Eminim hepinizin hayatında buna benzer en az bir şey var ve zaman ayırırsanız hatırlayabilirsiniz. Peki, sizce bu nasıl gerçekleşti? “Çekim Yasası” mı dediniz? Hmm… Gerçek sebep biraz daha bilimsel.

“Çekim Yasası” dediğimiz şeyin bilimsel açıklaması

Beynimizde, kısaltması “RAS” olan ve Retiküler (Ağ Benzeri) Aktive Sistemi olarak adlandırılan bir bölüm var ve ana işlevi dünyada fark ettiğiniz şeyleri tanımlamak. Ne zaman ki bir hedef belirliyorsunuz, bu hedefe dair netleşiyorsunuz ve bu net hedefinizle ilgili yeterince güçlü sebepleri belirliyorsunuz, işte o zaman RAS’ı tetikliyorsunuz! Beyniniz bir anda konuyla ilgili sizi ilerletecek her şeyi fark etmek konusunda inanılmaz derecede güçlü bir algı durumuna giriyor. Örneğin; piyasaya yeni çıkan bir arabayı çok beğendiniz ve almak istiyorsunuz. Bir anda bu yeni arabayı, trafikte her yerde görmeye başlıyorsunuz… Bunun sebebi RAS’ın aksiyona geçmiş olması.

Yüzde yüz bir taahhütte bulunun ve vizyonunuza; kendinizle, zamanınızla, düşüncelerinizle ve elbette duygularınızla yatırım yapın. Bu vizyona her gün odaklandığınızdan emin olun. Sonra da konuyla ilgili hayatınızda karşınıza çıkanlara dair notlar alın: Karşılaşacağınız fırsatlar ve sayısız kilidi açacak içgörüleriniz sizi şaşırtacak!

Kural 5: Standartlarınızı yükseltin

Siz hayatınızda hiçbir şeyi değiştirmezseniz, hiçbir şey değişmez!

Tony’nin en sık üstünde durduğu konulardan biri bu. Eğer hayatınızda gerçek anlamda bir değişim yaratacaksanız… Veya yaşanan radikal bir değişimle uyumlanacaksınız, eninde sonunda standartlarınızı yükseltmeniz gerekiyor. Bu konudaki detaylar için: Standartlarınızı Nasıl Yükseltirsiniz?

Düşünün: Hayatınızda neleri yapıp neleri yapamayacağınıza kaç yıl önce karar verdiniz? Hayatınızın; sınırlamalara sahip herhangi bir alanına bakın ve kendinize bu sınırlamaları ne zaman kabul ettiğinizi bir sorun…

Nasıl? Güçlü bir soru değil mi?

Birçoğumuz için hayatımızda gerçek bir dönüşüm yaratmanın önündeki en büyük engel bu kendi kendimize empoze ettiğimiz sınırlamalar. Kendimizi içinde bulunduğumuz durum ve koşulların tam anlamıyla hak ettiğimiz yer olduğu konusunda ikna edip duruyoruz öyle ki bir süre sonra kendimizi bu durum ve koşullarla tanımlamaya, kimliğimizi bunların etrafında inşa etmeye başlıyoruz. Kendi kendimize koyduğumuz sınırlamalar hayatımız ve kimliğimiz haline geliyor.

Kendinize yepyeni bir hayat yaratmak istiyorsanız standartlarınızı yükseltmelisiniz. Sizi tuhaf bir kayıtsızlık içine hapseden kısıtlayıcı inançlarınızı bırakmanız ve gelişimi kendiniz için “mutlak şart” hale getirmelisiniz. Bugünden itibaren daha azına razı olmayı reddedin! Ve sabırlı olun, her gün bu konuyu kendinize hatırlatın; bir gecede gerçekleşecek bir şey değil zira… Ama bu yeni kimliğinize dair düşünce, ritüel ve davranışları ne kadar çok sahiplenirseniz; sizi hedefe ulaştıracak şeyleri bulmak konusunda beyniniz de o kadar güçlenecek.

Kural 6: Ritüeller yaratın ve onlara sahip çıkın.

Standartlarınızı yükseltmek iyidir bununla birlikte onları ritüellerle desteklemek daha hızlı gerçekliğinize getirmenizi sağlayacaktır. “Ritüeller” her gün yaptığınız küçük şeylerdir ve giderek büyüyen ivme öyle bir noktaya gelir ki nihayetinde sizi vizyonunuza taşıyacak yol önünüzde net bir şekilde belirir.

Eğer içinde bulunduğunuz durumdan memnun değilseniz ve arzuladığınız hayatı yaratmanın sizin için çok büyük zorluklar içerdiğini düşünüyorsanız o zaman bu hedefi küçük parçalara bölebilirsiniz. Hem vücudunuzu hem de duygularınızı koşullandırmak üzere küçük ritüeller yaratabilirsiniz: Mesela sabah kısa bir koşu günü nasıl geçireceğinizi değiştirebilir. Ya da biraz daha erken kalkıp sağlıklı bir kahvaltı etmek enerji düzeyinizi yükseltebilir. Hatta belki de büyülü cümleleri hayatınızın bir parçası yapmak isteyebilirsiniz (Büyülü Cümleler hakkında daha fazlası için tıklayın). Bununla birlikte yaratacağınız ritüeller her hafta iyi bir arkadaşınızla buluşmak veya her gün çevrenizdeki biri için iyi bir şeyler yapmak kadar basit şeyler de olabilir.

Ritüeller ihtiyaç duyacağımız kuvveti bulacağımız yer dostlar çünkü bizi tanımlarlar ve standartlarımızı hayata geçirmemize yardımcı olurlar.

Daima hatırlayın:

Hayat size meydan okuduğunda ve koşullar zorlayıcı şekilde değiştiğinde seçme şansınız var. Ya kontrolü bırakırsınız ya da harekete geçersiniz. Eğer harekete geçmeyi tercih eder ve bu 6 kuralı uygularsanız değişim acı verecek bir şey olmaktan çıkıverir. Ne kadar kaybolmuş hissederseniz hissedin, yaşamak istediğiniz hayatı tasarlamaya ve hak ettiğiniz hayatı yaşamaya başlarsınız.

Arzuladığınız hayatı yaratmak bir günlük bir iş değil; işin sırrı küçük şeylerde gizli:

  • Vizyon sahibi olmak,
  • Bu vizyonu her gün heyecan verici kılmak,
  • Mutlak bir yoğunlukla vizyonladığınız geleceği görmek ve hissetmek,
  • Diğer insanlara da ilgilenmek,
  • Hiç sebep yokken yakınınız arayıp onu sevdiğinizi söylemek,
  • İnandıklarınızla bağlantıyı kurmak için en küçük fırsatları değerlendirmek,
  • Eğlenceyi ve oyun oynamayı hatırlamak,
  • Sevdiklerinizi hatırlamak ve onları onurlandırmak,

Hayal ettiğiniz hayata doğru adımlar attığınız harika bir hafta diliyorum hepinize. Bana yazmak isterseniz adresim: tolga@powercoaching.us

Görüşmek üzere…

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale