X

Daha iyisini aramak yerine kabul etmeyi denemek: Buda’nın Kalbi kitabında kabulün farklı tonlarını keşfedin

Bazen aradığımız sadece bir alan, kapsayıcı bir boşluk. Kıymetli yoga hocam Serpil Öztürk’ün anlattığı gibi “Önce boşluk vardı, sonra diğer elementler ve evren oluştu.” O yüzden bir şey yaratabilmek veya yaratılan herhangi bir şeyi tam olarak deneyimleyebilmek için o boşluklara ihtiyaç duyuyoruz. Sanırım zaman zaman bunu yakın ilişkilerimizde de fark ediyoruz. Bazen aradığımız ne bir teselli, ne bir motivasyon, ne de bir çözüm önerisi oluyor, sadece o alanı paylaşmak istiyoruz. İçimizde duyumsadığımız acıyı birlikte yaşayabilmeye, bağ kurmaya ihtiyaç duyuyoruz. Tara Brach Buda’nın Kalbi kitabında tam da bunu anlatıyor; “Gerçek şefkat birlikte olmak, birlikte hissetmek ve birlikte acı çekebilmektir” diyor. İçinde olan biteni, hiçbir şey yapma zorunluluğu olmadan sevdiğin ve güvendiğin biriyle gözlemlemek, sende uyandırdığı her duyguya birlikte alan açabileceğini okumak kulağa nasıl geliyor?

Günümüzde bazı kavramların karıştığına ve anlamlarından farklı kullanıldığına inanıyorum. Mesela şefkat acımayla, şükretmek bizden daha iyi veya daha kötüsüyle bir kıyaslamayla, koşulsuz kabul de toksik bir pozitiviteyle iç içe girmiş gibi görünüyor. Meditasyon ve farkındalık pratiklerinin özünde olan kabul halinin çok kıymetli olduğunu biliyorum o yüzden bugün ben kabulü nasıl anladığımdan bahsetmek istiyorum.

Kabul etmek temelde tepkisizlik demek. Kalbini kıran bir davranışla karşılaştığında karşılık vermek de, “Olsun, kötü bir niyetle yapmadı” veya “O da öyle biri, ne yapalım” demek de kabul etmeye örnek olmuyor. Kabul etmek sabah uyandığında havanın durumuna bakmak, giyeceklerini ve günün akışını ona göre planlamaya benziyor. Üzerine bir yorumda bulunmadan, itmeden veya bir şeylerin peşinde koşmadan, olanı olduğu gibi kabul ederek yaşamak, hayatı hafifletiyor. Yoksa her uyarıldığında, iyi veya kötü her şeye hazırcevaplıkla karşılık veren bir zihinle yaşamak yorucu olabiliyor. Gördüğü, hatırladığı, planladığı her şeye eleştirel bir yerden yaklaşan zihni tatmin etmeye çalıştıkça, yetersizlik hissetmenin meylini sanırım çoğumuz biliyoruzdur.

Peki ne oluyor da kabul etmek yerine daha iyisini aramaya yöneliyoruz? Neden hava o gün yağmurluysa yazı özlüyor, sıcak bir günse karı istiyoruz? Tara Brach’in kitapta bahsettiği gibi (ki benim farkındalık yolculuğumun da önemli açıklamalarından biriydi), Buda “Yaşam ıstıraptır” diyor. “Yaşam doğası gereği tatmin vermez. Hayatımızdaki her şey, ruh halimiz, bedenlerimiz, işimiz, sevdiğimiz insanlar ve içinde yaşadığımız dünya değişken olduğu için rahat değiliz. Hiçbir şeye tutunamıyoruz çünkü her şey gelip geçici. O yüzden devamlı olarak daha iyi olmaya, bu anda olandan farklı bir şey deneyimlemeye çekiliyoruz.” Oldukça açık bir ikilem değil mi? Sonsuz bir döngü bu.

Sürekli olarak ulaşmak istediğimiz ya da kaçınmak istediğimiz arzular nedeniyle, olanı kabul etmekte zorlanıyoruz. Kelimelerin etimolojik açıklamaları çok ilgimi çeker. Bu kitapta da arzu (desire) kelimesinin kökünün “bir yıldızdan uzakta” olduğunu öğrendim ve beni oldukça etkiledi. Tara Brach bunu gerçek doğamızı gerçekleştirmenin, bir yıldıza ait olmanın özlemini çektiğimiz şeklinde yorumluyor. Bense bunu okuduğumda arzuların hiçbir zaman doyurulamayacağı gerçeğini hatırladım ve bir yıldıza ulaşmak kadar imkansız olduğunu düşündüm; çünkü “Arzu güçlendikçe farkındalık uçup gidiyor.” Peki hangi yol bizi arzulardan uzaklaştırıp kabule yaklaştırıyor?

Benim kendi deneyimlerimden ve birlikte çalıştığım insanlardan edindiğim gözlemlere dayanarak farkındalık pratikleri yapmak ve bu pratiklere devam etmek diyebilirim. Öncelikle güvende hissetmek çok kıymetli. Tekrar hatırlatmak isterim ki koşulsuz bir kabul, sınırsızlık demek değil. Buda’nın Kalbi’nde hatırlatıldığı gibi “Zararlı dürtülerimize göre hareket etmeye veya bize zarar verebilecek dış koşullara evet demiyoruz: Biri bize kötü davranıyor, istismar ediyorsa kesinlikle güçlü bir şekilde hayır demeli ve gelecekte kendimizi korumak için akılcı sınırlar koymalıyız. Ama böyle bir durumda bile, içimizde yükselen korku, öfke veya kırgınlık hislerine evet diyebiliriz. Evet, düşüncelerimizin ve duygularımızın doğal olarak belirip sonra geçip gitmesine bilerek izin verdiğimiz bir içsel kabul etme uygulaması.” Buda’nın dediği gibi bu hayatta her şey geçici, tüm duygu ve düşüncelerimiz gibi. Zaten durum buyken kabul etmek yerine bize iyi gelen başka bir alternatif var mı dersin?

Kabul etmek için önce bir alan yaratmak gerekiyor, hatta ilk adım fiziksel bir alan yaratmak. Bize ait, rahatsız edilmeyeceğimiz bir zaman ve bir yere ihtiyaç oluyor. Ve sonra içe dönüp orada bir boşluk, bir sessizlik yaratılıyor. Eğer meditasyon ile bu alanı açmak istersek bu kitaptaki yönlendirmeli meditasyonlardan bazılarını deneyebiliriz. Veya gözlerimizi içe çevirip zihnen verdiğimiz cevapları biraz “izne çıkarıp” kabule yer açabiliriz. Veyahut sevdiğimiz ve güvendiğimiz birini bu alana davet edebilir, olan bitenle, uyanan duygu ve düşüncelerle birlikte sadece durmayı deneyimleyebilir, şefkati yakından tadabiliriz.

Örneğin bir ayrılık acısı yaşandığında tepkilerimiz ne oluyor? Belki o acı gerçekten kabul edildiğinde içimizden geçip gidiyordur, ne dersin? O acının uyandırdıklarını görmenin, terk edilmenin acısına tepkisizce izin vermenin, geride kalan hüzne dirençsizce yaklaşmanın, tek başınalığa evet demenin, yani koşulsuz kabulü denemenin, deneyimimizi içsel olarak değiştirdiğine inanıyorum. Yoksa sanırım kimse sadece kısa bir tatile gittiği, arkadaşlarıyla vakit geçirdiği veya güzel müzikler dinlediği için bunun üstesinden gelmiyor, çoğunlukla görünenin altında bir şeyler değişiyor. O duyguların uyandırdığı hislerden kaçmamak ve onların içinde boğulmamak gibi bir seçeneğin de olduğunu hatırlamak kalplerimize iyi geliyor, hayatın sadece sebep-sonuç ilişkisinden ibaret olmadığını hatırlatan alanlar açılıyor.

Bu kitapta da bu kavramlar öyle yalın, açık ve arkadaşça anlatılıyor ki bende uyandırdıklarını paylaşmak istedim. İçimizdeki koşulsuz kabul, şefkat ve sevgiyle temas etmek için yollar açan, ilham veren herkese, her söze ve kalbe sonsuz teşekkürler. Beni Instagram hesabımdan da takip edebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Karanlıktan korkmalı mıyız: Gerçeği sadece zihinle değil, kalple de kucaklamak

 

Seza Aslanbaş: ODTÜ Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olduktan sonra 7 yıl kurumsal şirketlerde satış planlama ve pazarlama departmanlarında çalıştım. 2013 yılında dışarıdan her şey güzel görünürken sıkışmış hissettiğim ve hayatıma anlam aradığım zamanlarda meditasyonla tanıştım. Bireysel dönüşümüme katkısını gördükten sonra bu bilgileri daha çok öğrenmek, aktarmak ve paylaşmak için Türkiye ve Hindistan’da farklı hocalarla çalıştım ve hala çalışmaya devam ediyorum. 2016'dan beri zihnen bildiklerimizi kalpten hatırlamak niyetiyle meditasyon temelli bireysel seanslar, atölyeler ve grup çalışmaları yapıyorum. Aldığım farklı eğitimlerle kendi yolculuğumda bana iyi gelenleri birleştirerek bazen paylaşımlarla bazen hareketle bazen de sessizlikle farkındalığımızı destekleyecek alanlar sunuyorum. Online ve yüzyüze yaptığım çalışmalar hakkında bilgi almak ya da sadece tanışalım istersen bana seza.aslanbas instagram hesabımdan veya sezaaslanbas@gmail.com'dan bir merhaba diyebilirsin. Çokça sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale