X

Cömertlik: Gönülden paylaşmayı deneyimlemeden var olmak mümkün mü?

“Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez…” Mevlana Celaleddin Rumi

Öncelikli olmak hakkımızdır. Öncelikli olmak isteriz. Önce bizim işimiz tamamlansın. Sıranın en sonunda olsak bile öncelikle bizim hakkımız teslim edilsin. Öncelikli olarak bizim çocuğumuzun adı okunsun. En önde oturabilelim. Son anda gelsek de, kocaman bir kuyruğun en sonunda olsak da en öncelikli olan tabii ki bizlerizdir…

Bu durumda garipsenecek ne var canım! “Ben” her şeyden ve herkesten daha değerlidir. En zengin olan “ben” olmalıdır, en popüler olan da “ben” olmalıdır, en doğru olan da her daim “ben” olmalıdır… Bunun neyi yazı olacak kadar önemli diye içinizden geçirdiniz belki de… Ben sizlerle birlikte bugün cömertlik hakkında düşünelim istiyorum bugün…

Birçoğumuz cömertliği kaybetmek olarak görmekteyiz. Yani karşılıksız verdiğimizde başka bir deyişle “paylaştığımızda” eksileceğimizi düşünüyoruz. İşte bu inancımıza bakalım istiyorum daha yakından, gerçekten sahibi olmadığımızı verdiğimizde gerçekten kaybetmemiz mümkün müdür?

Doğada bizler gibi paylaşmaktan kaçınan, aman cömert olursam kaybederim, paylaşırsam azalırım diye düşünen bir tek canlı daha var mıdır? Cömertliğin özü nedir ve bizler bugün geldiğimiz noktada  bunu neden unuttuk? Annemizin karnında bulunduğumuz günlerde bile bizimle paylaşılmadı mı? Henüz bu dünyaya resmi olarak “iştirak” bile etmediğimiz bir zamanda bize verilmedi mi? Eğer bir güç var ise ve o daha ilk “anımızda” bile bize bu derece bollukla, bu derece muhteşem bir cömertlikle bahşediyorsa, bizlerin  de bunu birazcık olsun örnek almamız gerekmez mi?

Neden vermekten kaçınırız? Yani paylaşmanın önüne geçen temel etken nedir? Öncelikle paylaşmak durumumuz para için geçerli olabilir, bir kilo kirazımız olabilir veya yeni aldığımız iki adet çantamız da olabilir. Şimdi gelin bu örnekte ortak bir kavram olarak para üzerinden ilerleyelim. Paramızın “sınırlı” olduğu görüşü paylaşmanın önüne geçen ilk engeldir. Bunun vazgeçilmez destekçisi ise “ya bir gün ihtiyacım olursa,” “ya bir gün zor durumda kalırsam,” “ya bir gün kullanmam gerekecek olursa” korkumuzdur. Bu korkular “yokluğun,” “sınırlı olduğu inancımızın” ve “bir gün mutlaka ihtiyaca düşeceğimiz” noktasında bugünden yarattığımız enerjimizin sonuçlarıdır aslında. Şimdi görüşümüzü yeniden düzenleyelim. Bu dünya yaratılırken hiçbir kaynaktan kesilmemiştir, hiçbir kaynağı sınırlı olarak düzenlenmemiştir.

İnancıma göre “Param her daim bana yeterlidir ve paylaşmak üzere tüm olasılıklara kendimi açıyorum” cümlesini kurduğumuzda sizce yetersizlik, bir gün ihtiyaca düşme, sınırlılık inançları ne olur? Cömertlik işte bu noktada başlamaktadır, kendimize yetecek kadar olduğunu görmek, yeterli olanın sınırlı olmadığını bilmek ve bu bilinç ile paylaşabilmek…

Şimdi bir sonraki adıma geçelim “gönülden” verebilmek, yani sadece sözde değil de özde de bu paylaşımı gerçekleştirebilmek. Bu nasıl mümkün olabilir? Paylaşmak demek dünyaya “vermek” demektir ve tüm dünya bizler için bir aynadır. Bugün iyi olanı seçtiğimizde, verebildiğimizde, ihtiyacı olan bir kimseyi en az kendimiz kadar düşünebildiğimizde bu katlanarak, mislince bize geri dönmektedir… Adeta bir bumerang fırlatmışız gibi gönülden paylaştığımız her düş, gönülden paylaştığımız paramız, gönülden paylaştığımız bilgimiz, gönülden paylaştığımız herhangi bir şey bu yüzden bizim bu dünyaya verdiğimiz mesajımızdır… Biliyoruz ki bir yerde bu mesaj okunarak, karşılığında ise daha da büyük bir “teşekkür” ile bizlere dönmektedir.

Bu yüzden beklentisizce verdiğimizde ve cömertlikle paylaştığımızda gerçek bir akış başlatırız. Adeta bir pınar gibi bir kaynak haline geliriz. Hayatın beslendiği varlığının bir anlamı olan ve bu hayatta kendinden daha büyük bir amaç için bulunabilen… Hangi banka hesabı bir çocuğun gülümsemesinden daha kıymetli olabilir bizler için? Hangi banka hesabı ihtiyacı olan bir annenin duasından daha değerlidir? Hangi banka hesabı biz gönlümüzün istediğince veremedikten sonra gerçekten bizim banka hesabımızdır? Hangi banka hesabı biz sırf kendimiz için tutuyoruz diye çoktan ve ne yazık ki bizim sahibimiz oluvermiştir? Hangi banka hesabı bir hayali gerçek etmekten daha heyecan verici olabilir? Hangi banka hesabı bir doğum günü sabahında uyanmayı istediğimiz bir deniz manzarasının vereceği can-ım huzurdan daha çok huzur verebilir? Hangi banka hesabı bizler 90 yaşımıza geldiğimizde “vermediğimiz” paylaşmadığımız cömertlikle sunmadığımız her anın hesabını bizim yerimize verebilir?

Bugün bu yazımı okuyorsanız hayattaki cömertlik inancınıza bakmanızı diliyorum. Cömertlik ne demektir, yeterince vermeye ve gerçekten gönülden paylaşmaya hazır mısınız? Verdikçe çoğalacağına olan inancınız gerçekten güçlü mü? Bugüne kadar nelerden “vazgeçebildiniz” nelerden hala “vazgeçememektesiniz?”

Haydi bugün bir değişiklik yapalım küçük veya büyük her ne olursa cömertlikle, gönülden ta kalbimizden hissederek bugün en az bir kişiyle paylaşalım… Hayat paylaşınca güzel…

 

İlginizi çekebilir: Sahip olmadıklarınıza rağmen mutlu olmak mümkün mü?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale