X

Çocukken dayatılan algılara karşı veganlık ve sağlıklı beslenme

Çocukluktan bu yana birçoğumuz çevremizdekilerden ve okulda öğretilenlerden et yemenin, omnivor beslenmenin (hepçil beslenme) faydaları hakkında onlarca şey duymuşuzdur. Ne var ki her geçen gün omnivor beslenmeyle ilgili yeni tartışmalar ortaya çıkıyor ve vegan beslenmenin faydaları daha da fazla ön plana çıkıyor. 

Veganizm, temelinde hayvansal gıdaları tüketmemeyi bulunduran bir anlayış. Bununla birlikte hayvanların kozmetik, sanayi, bilim gibi konularda da kullanılmaması gerektiğini, her canlının yaşama hakkının korunması inancıyla savunan bir ahlak felsefesi aslında. İçeriğine baktığımızda etik, doğa dostu, sağlıklı beslenme amaçlı veganlık şeklinde üç türü barındırıyor.

Vegan beslenenlerde düzenli alınan kurubaklagiller, meyve ve sebzeler, yulaf gibi tahıllardan alınan, kan kolesterol düzeyinin düşük olmasında etkili olmuştur.

Toplumda çocukluktan dayatılan omnivor anlayışla, kendimizi tüketim toplumunun tam ortasında buluyoruz. Veganizm bütün kolları ile buna karşı duruyor. Veganlar ile omnivor beslenenlerin karşılaştırıldığı bir çalışmada veganların doymuş yağ, işlenmiş gıda, yüksek glisemik indeksli karbonhidrat tüketiminin omnivor beslenenlere göre daha az, çoklu doymamış yağ tüketiminin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlarla kötü kolesterol görülme riskinin veganlarda daha düşük olduğu açıklanmıştır.

Vegan beslenenlerde düzenli alınan kurubaklagiller, meyve ve sebzeler, yulaf gibi tahıllardan alınan, kan kolesterol düzeyinin düşük olmasında etkili olmuştur. Bir başka çalışmada da vegan beslenenlerin açlık lipidleri, glikoz konsantrasyonları daha düşük bulunmuştur. Ayrıca, çağımızın hastalıklarından biri olan insülin direnci oluşum riskinin veganlarda daha düşük olduğu saptanmış ve pankreasın insülin üreten kısmı olan beta hücrelerin korunumu omnivorlara göre daha iyi bulunmuştur. Vegan beslenenlerde B12 vitamini eksikliği hariç eksiklik saptanmamıştır, ancak bu eksikliğin yanlış beslenme sebebiyle bütün beslenme tiplerinde ortaya çıkacağı bilinmektedir. Aynı çalışmada bu beslenme şeklinin çocuk ve gebe kadınlarda uygulanmasının sakıncalı olabileceği de tartışma konusu olmuştur.

Vegan beslenenlerde B12 vitamini eksikliği hariç eksiklik saptanmamıştır, ancak bu eksikliğin yanlış beslenme sebebiyle bütün beslenme tiplerinde ortaya çıkacağı bilinmektedir.

Tüm bu verilerden şu sonuçları çıkarabiliriz:

Vegan beslenme modeli ile kan kolesterol seviyelerini olumsuz yönde etkileyen birçok faktör ortadan kaldırıp kalp damar hastalıkları riskinden korunmaktadır. Metabolik hastalıklar, koroner hastalıklar, arteriyal hipertansiyon, özellikle kolon kanseri, divertiküler kolon hastalıkları, böbrek ve safra taşları oluşumu riski azalmaktadır. Kalp krizi riskini önlemek için vegan beslenmeyi öneren doktorlar da vardır. Arterioskleroz, kalp hastalıkları tedavisinde vegan beslenme Amerika’da kullanılan bir beslenme tedavisi şeklidir.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenmeye başlayacaklar için dikkat edilmesi gereken 7 şey

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Kevser Başkara: 10 yıla yakındır %100 vegan yaşayan Kevser Başkara, Ankara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Lisans Programını, Cornell University Plant Based Nutrition, American College of Lifestyle Medicine programlarından mezun olmuştur. Türkiye’de bireysel vegan beslenme ve yaşam danışmanlığı, kurumsal beslenme danışmanlığı hizmetlerinin yanısıra vegan marka danışmanlıkları vermektedir. Bitki Temelli Beslenme’yi Beslenmenin Geleceği adlı ders ile ilk kez devlet üniversitesi müfredatına eklemiştir. Bitki Temelli Beslenme, Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 17’de 12’sine çözüm üretmektedir. Bütünsel sağlığın önemine tüm eğitimlerinde ve hizmetlerinde vurgu yapan Başkara, International Vegan Society (England) Plant Based Health Professionals (England) üyesidir.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale