X

“Çocuğum beni dinlemiyor!”: Çocuğuna doğru sınır koymak isteyenler için 3 öneri

Sınırlar, çocuğun isteğinin ya da davranışının, sağlıklı bir biçimde ebeveynin filtresinden geçiyor olmasıdır ve gelişimi için son derece önemlidir. Çocukları güvende hissettirir ve aidiyet duygusunu güçlendirir, kendilerini ifade etme imkanı elde ederler. Sınır demek, “sürekli ve boş yere” sarf edilen “hayır!”lar, yasaklar, cezalar değildir. Çocuğun her istediğinin yapılması da, fazla katı olmak kadar negatif etki yaratabilir. Her zaman “evet” cevabını almış olan çocuk, ilerleyen yaşlarında toplum kurallarını ihlal eden, insanlarla ilişkilerinde hep ön planda olmak isteyen, empatik iletişim becerileri gelişmemiş olduğundan iletişim problemleri yaşayan bireyler olabilirler.

Çocuğa doğru sınır koymak için nasıl davranmalıyız?

“Hayır” demeyi öğrenin.

Ebeveynlerin bir kısmı çocuğa “hayır” dediği zaman sevgisinin, ilişkisinin zarar göreceğinden şüphe duyar. Hâlbuki, çocuk neleri yapıp neleri yapamayacağı konusunda yönlendirebilecek ebeveynlere ihtiyaç duyar. Çocukluk döneminde deneyimlediğimiz doğru sınırlar, bizleri hayata hazırlar ve yetişkinlik döneminde karşılaşılan durumlarla baş edebilme becerisi kazandırır. Çocuğun ileri yaşam dönemlerinde sınırlarını koruyabilmesi, esnetebilmesi ebeveyni ile kurduğu bu ilişkiye bağlıdır.

Şunu unutmamalıyız ki, çok fazla “hayır” kelimesini kullanmak çocuk için asıl anlamını yitirecektir. Bir davranışa “hayır” demeden önce, “Çocuğumdan yapmasını istediğim şey kimin ihtiyacı?“, “Ben burada çocuğuma ne öğretmek istiyorum?” sorularını kendinize yöneltebilirsiniz. Kendi ihtiyaçlarınızı bilmeden çocuğun ihtiyaçlarını anlamanız daha zordur.

Örneğin; sizin sakinliğe ihtiyacınızın olduğu bir zamanda, çocuğunuz bağırmak ve şarkı söylemek isteyebilir. Bu gibi durumlarda çocuğunuzla aranızdaki ilişkinin olumsuz etkilenmemesi için, kendi ihtiyaçlarınızı farklı bir yoldan karşılamanız gerekebilir. Diğer bir seçenek ise; çocuğunuza bu durumu sert, öfkeli cümlelerle değil, iş birliği yaparak anlatmaktır. “Sus artık, ne çok konuştun” değil, “Benim biraz sessiz kalmaya ihtiyacım var, oyuncaklarınla oynayıp bana yardımcı olur musun?” diyebilirsiniz.

Kendi ihtiyaçlarınızı önemsemek, bencillik değildir. Durumun farkına varıp, kendinize anlayış göstermeniz demektir. Çocuğunuzla aranızdaki iletişimi iyi idare edemez, rekabete dönüştürürseniz öfke beraberinde getirir. Bu rekabet savaşında kazanan yoktur, iki kaybeden söz konusudur.

Yaşadığı duyguya saygı duyun ve kabul edin.

Çocuğun istediği bir şey olmadığında öfkesini göstermeye hakkı vardır, yaşadığı düş kırıklığı karşısında hissedilen doğal bir duygudur bu. Çocuğunuzun öfkesini hissetmeyi, ifade etmeyi ve böylece düş kırıklığını kabul etmeyi öğrenmesi için, onun bu öfkesinden kaçınmamanız gerekmektedir.

Öfkesinden çekindiğinizde bunu algılar ve öfkesini saldırganlık ile gösterebilir. Sizin “hayır” dediğiniz bir davranışı öfkesiyle değiştirebileceğini öğrenirse, öfke ve saldırganlık davranışını sürdürecektir. Saldırganlık, aslında hırsla karışık korkudur. Çocuğunuzun hissettiği düş kırıklığını, yaşadığı duyguyu kabul ederek reddetmelisiniz. Açık, anlaşılabilir ve net olmalısınız.
Örneğin; “Evet, istediğin diğer oyuncağı da almak istiyorsun ve bu yüzden üzgünsün. Ama sadece bir oyuncak için anlaşmıştık.

Yasaklamak işlevsel değildir, bunun yerine talimat verin, yönlendirin.

Yasak koymak, çocuğu istenmeyen davranışa odaklar. Örneğin; “Salonda oynamayın” yerine “Oyun odasında oynayın” diyebilirsiniz. “Pencere kenarlarına gitmek yok” dediğinizde merak duygusuyla dolu çocuk, pencere kenarına gidecektir. “Hadi, merdivenlerin orada oyun kuralım” dediğinizde istediğiniz amaca yönelik bir yönlendirme yapmış olursunuz. “Ateşle oynamak yasak” demek yerine “Ateşle oynarsak, elimiz yanabilir” diyebiliriz.

Dikkat becerisi henüz gelişmediği için arada hatırlatmak yeterlidir. Gelişim sürecinde beyin sürekli yeniden yapılandığından, bilgilerin belirli aralıklarla tekrarlanması gerekir. Söylemek istediklerimizi daha somut ifadelerle, olanakları vurgulayarak, seçenekler sunarak ve çocuğunuzla birlikte hayal kurarak öğrenmesine destek olabilirsiniz.

Seçenek sunarak, özgürlük tanıyarak kontrol duygusunu hissettirin.

Her istediğini yapıyoruz, yine de bitmiyor istekleri” diyen ebeveynler… Çocuğun isteklerine sınırsız ulaşması da, seçim özgürlüğü verilmemesi de doğru bir sınır koyma yöntemi değildir. Örneğin; kıyafet ya da oyuncak almaya gittiğinizde, “Hadi, istediğini seçebilirsin” derseniz, çocuk aile bütçesini zorlayacak bir ürün seçebilir ya da bu seçtiği ürün şartlarınıza uygun olmayabilir, burada çocuğun seçim özgürlüğü vardır ama sınırlar net değildir, istediği ürüne ulaşamadığında ise hayal kırıklığı yaşayabilir, hırçınlaşabilir.

Eğer siz alacağı oyuncağı ya da kıyafeti getirip, “Bunu alıyoruz” derseniz, evet, sınırlar nettir ama çocuğun seçim özgürlüğünü ortadan kaldırmış olursunuz. Fakat çocuğa birkaç seçenek sunup, “Bunlardan istediğini seçebilirsin” dediğinizde, çocuğa sağlıklı sınırlar içerisinde seçim özgürlüğü tanımış, onun kontrol duygusunu geliştirmiş olursunuz. Çocuk seçimlerinden sorumluluk almayı, kendini kontrol etmeyi ve kendi sınırlarını oluşturmayı öğrenmiş olur.

Verilen bilgi ve önerilerin öğrenilmesi, her çocuğun ritmine göre değişebilir. Öncelikli olarak çocuğun ihtiyaç ve isteklerini belirleyebilmek için iyi bir gözlemci olmak gerekir. Dengeli bir özgürlük, kontrol sağlayan sınırlar çocuğun sağlıklı gelişimi için en uygun ortamı yaratır. Çocukların büyümesine yardımcı olabilmek için sorunlar yerine çözümlere odaklanılmalıdır.

İlginizi çekebilir: Karantinada çocuk olmak: Coronavirüs günlerinde çocuklara nasıl destek olabiliriz?

Sibel Şen: İstanbul Bilim Üniversitesi'nde Psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlayarak uzmanlığını almıştır. Akademik eğitimlerinin yanı sıra psikoloji alanının hayat boyu bir öğrenme ve gelişim süreci olduğu düşüncesiyle hareket ederek eğitim, konferans ve seminerleri takip etmekte, katılım sağlamaktadır. Şu anda anlaşmalı olduğu ofislerde çocuk ve yetişkinler üzerine bireysel psikoterapi hizmeti ve danışmanlık vermekte, çocuklarda oyun terapisi, yetişkinlerde ise bilişsel davranışçı terapi ve şema terapi ekollerini kullanmaktadır. Mail: psksibelsen@gmail.com ulaşabilirsiniz.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale