X

Çevre dostu malzemeler aslında ne kadar sürdürülebilir?

Plastik kirliliğinin gezegenimize verdiği zararlar göz ardı edilemez hale geldiğinde, toplum üzerinde etki sahibi olan pek çok insan (a.k.a. influencer’lar) bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiği konusunda araştırmalar yapıp hedef kitlelerini bilinçlendirdiler. Toplum da araştırıp öğrendi ve günümüzde hatırı sayılır bir çevre bilinci oluşmuş durumda. Herkesin her şeyi bildiğini varsayamasak bile en azından artık herkes plastiğin ekolojik denge için hiç de iyi olmadığını, naylon poşetlerin ve tek kullanımlık diğer plastik gereçlerin çevreye zarar verdiğini biliyor. Zararlı olan bu tek kullanımlık eşyaların yerine zararsız olduğuna inandığımız başka malzemeler koyuyoruz. Peki, bu malzemeler gerçekte ne kadar çevre dostu? Gelin, bir göz atalım.

Metal

Demir, bakır, gümüş, altın ve alüminyum gibi metaller, günlük hayatta her gün karşılaştığımız araç ve gereçlerin üretiminde kullanılır. Sıfır atık akımı ilk popüler olduğu zamanlarda tek kullanımlıkların yerini alacak paslanmaz çelikten yapılmış eşyalar oldukça revaçtaydı. Paslanmaz çelikten termoslar, kahve kapları, pipetler, sefer tasları ve benzeri pek çok sıfır atık eşyaya eminim denk gelmişsinizdir. Plastikten daha sürdürülebilir olduğu inancı hala da yaygın ama aslında, sanıldığı kadar masum değil.
Öncelikle metal bir doğal kaynaktır ve milyonlarca yılda oluşmuş maden yataklarından çıkarılmaktadır. Bu da metalleri, tıpkı petrol gibi “yenilenemeyen” bir hammadde sınıfına dahil eder. Gezegenimiz, tükettiğimiz hızda yeni metal ve mineraller üretemez. Bir süre sonra bu kaynakların tükenmesi kaçınılmaz.

Bir diğer sorun da metal elde etmek için gerçekleştirilen madencilik çalışmalarıdır. Yeraltı maden kaynaklarına ulaşmak için çok geniş bir alandaki tüm bitki ve hayvan yaşamının temizlenmesi, büyük makinelerle toprağın delinmesi, altının üstüne getirilmesi ve maden bulunduktan sonra da onun çıkarılıp saflaştırılması gerekir. Kesilen ağaçlar ve yaşam alanları yok edilen hayvanlar tek başına büyük bir çevre sorunu zaten. Bir de buna kazı çalışmalarında açığa çıkan zehirli gazları, tozları ve gürültüyü de eklediğimizde sadece madencilik yapılan alanı değil, çevresindeki yaşam alanlarını olumsuz etkilediğini, hava ve gürültü kirliliğine sebep olduğunu görürüz. Dahası da var; bazı durumlarda metallerin saflaştırılması için kullanılan kimyasallar (Örn: siyanür), kazı çalışmalarında açığa çıkan ağır metaller ve paslanmış metaller, toprağa ve yeraltı içme sularına karışarak bölgede geri dönüşü olmayan ekosistem değişikliklerine sebep olabilir.

Cam

Geri dönüşümü ve yeniden kullanımı kolay, toprakta veya denizde zararlı kimyasallar yaymadığı için de nispeten daha güvenli olarak gördüğümüz cam araçlar da nihayetinde birer üründür ve her ürünün üretiminde olduğu gibi cam üretiminde de enerji tüketilir ve atık açığa çıkar. Camın üretiminde “silis kumu” denilen özel bir kum çeşidi kullanılır. Bu kum bir doğal kaynaktır ve doğa bunu, bizim aldığımız hızla geri üretemez.

Cam üretim bandının tükettiği tek kaynak silis kumu değildir; Cam üretimi, büyük miktarda enerji gerektiren bir işlemdir. Kum ve kimyasal karışımının eriyip homojen bir bütün oluşturması için fırınlar 1550ᵒC’ye kadar ısıtılmalıdır. Bu fırınlarda kömür gibi fosil yakıtların kullanıldığını ve 1550ᵒC’ye ulaşmak için gerekli yakıt miktarını düşünecek olursak, camın karbon ayak izi hiç de küçük olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Camın doğada bozunup kaybolması için 1 milyon yıl geçmesi gerekir. Yani cam biyobozunur veya kompost edilebilir bir materyal değildir. Üretilmiş tüm cam araç ve gereçlerin geri dönüştürülmesi ve mümkünse yenisi üretilmemesi gerekir. Neyse ki cam, geri dönüşüme oldukça elverişli bir malzeme. Geri dönüşüm esnasında cam kalite kaybına uğramaz, bu nedenle de tekrar tekrar eritilip yeniden üretimde kullanılabilir. Camın geri dönüşümü, doğal kaynakların tüketimine ihtiyaç duymaz ve kumdan cam üretmekten çok daha az enerji tüketir. Çünkü elimizde halihazırda cam haline getirilmiş bir malzeme vardır ve tek yapmamız gereken onları eritip kaynaştırmaktır. Bunun için 1550ᵒC gibi astronomik sıcaklıklara ihtiyaç duyulmadığından, daha az fosil yakıt tüketir ve bu nedenle geri dönüştürülmüş camın karbon ayak izi, sıfırdan cam üretmeye kıyasla çok daha düşüktür.

Kağıt

Hepimizin bildiği gibi kâğıdın hammaddesi ağaçtır. Ağaçlar da birer doğal kaynaktır, hem de hayati öneme sahip bir doğal kaynak. Ormanların tahrip edilmesi, atmosferdeki karbondioksiti emecek ağaç sayısı azaldığı ve daha az oksijen üretildiği için hava kirliliğine, sera etkisinin artmasına ve dolayısıyla iklim değişikliğine neden olur. Bir ton A4 kağıdı üretimi için 24 ağaç kullanıldığını düşünecek olursak bu hiç de küçümsenmeyecek bir sorun. Union of Concerned Scientists verilerine göre, dünyada ormanlık alan kaybının %10’undan ahşap ürünleri (kağıt dahil) sorumlu.

Kağıt ile ilgili sürdürülebilirlik endişesinin tek sebebi ağaç kesilmesi değil. Kağıt hamuruna karıştırılan diğer malzemelerin sebep olduğu tahribat da başka bir mesele. Dergiler, karton ambalajlar ve karton bardaklar gibi bazı kağıt ürünlerinin hamuruna plastik eklenir ve/veya yüzeyleri ince plastik bir film ile kaplanır. Başka amaçlar için üretilen kağıtlar da amacına uygun olarak farklı renklendiriciler, ağartıcılar ve kimyasallar ile işlem görürler. Bu işlemler sonucu açığa çıkan üretim atıkları toksiktir ve uygun şekilde saklanıp imha edilmediklerinde -ki genelde edilmezler- içme suyu kaynaklarını kirletirler.

Kağıdın geri dönüşümü mümkündür. Bir ton geri dönüştürülmüş kağıt, sıfırdan üretilmiş bir ton kağıda kıyasla 17 ağaç, 26,500 litre su ve kullanılan enerjinin üretimi için gerekli fosil yakıtın 1700 litresini kurtarır. Kağıdın geri dönüşümü bu nedenle çok önemli ve gereklidir. Fakat kimyasal işlemden geçmiş, plastikle karıştırılmış kağıtlar geri dönüştürülemez. Doğrudan atık sahalarına atılıp çürümeye bırakılan bu toksik boyalı ve plastikli kağıtlar, güneş ışığı ve sıcaklık etkisiyle metan gazı açığa çıkararak havayı da kirletirler.

İlginizi çekebilir: Atıkları değerlendirmenin iki farklı yolu: Geri dönüşüm ve ileri dönüşüm

Peçeteler, tuvalet kağıtları ve kağıt havlular

Peçeteler de tıpkı kağıtlar gibi bitki liflerinden elde edilir. Bir insanın hayatı boyunca kullandığı tuvalet kağıdının üretimi için ortalama 380 tane ağaç kesilmesi gerekir! İçlerinde genelde plastik bulunmaz ama peçetelerle ilgili endişe plastik değil, ağartıcı kimyasallardır. Peçete üretiminde açığa çıkan üretim atıkları bu ağartıcı kimyasalları içerir. Bu kimyasallar doğal yaşam için tehlikelidir ve doğaya karışmaları durumunda su ve toprak kirliliğine sebep olurlar. Kullanılmış peçetelerin geri dönüştürülmemesi ve atık sahalarına atılması da aynı sonucu verir.

Pamuk

Pamuk, yiyecek olarak tüketilmeyen bitkiler içerisinde dünyada en fazla yetiştirilen bitki türüdür. Tıp, kozmetik ve tekstil sektöründe çokça kullanılan pamuk bitkiseldir, vegandır, kompost edilebilir ve toprağa ya da suya doğrudan zararı dokunmaması sebebiyle oldukça çevre dostu görünmektedir. Ancak hiç de öyle sayılmaz.

Pamukla ilgili en büyük ve en önemli sorun, bitkinin çok fazla suya ihtiyaç duymasıdır. Bir pamuklu tişört üretmek için gerekli pamuğun yetiştirilmesinde 2700 litre su harcanır. Pamuk yetiştiriciliği ile tüketilen su, barajların doluluk oranını, doğal göllerin ve yeraltı su kaynaklarının devamlılığını tehdit eder. Su tüketimi en büyük sorun ama tek sorun değil. Bitkisel ürünlerin genelinde olduğu gibi pamukta da denetimsiz kullanılan tarım ilaçları sebebiyle kimyasal kirlilik açığa çıkar. Böylece su kaynaklarını tüketmekle kalmaz, bu kimyasallar ile geriye kalan tatlı suyu da kirletir. Bu tarım ilaçlarından bazıları buharlaşarak havaya karışır. Pamuk tarlalarının yakınında yaşayan ve pamuk tarlalarında çalışanların sıklıkla solunum rahatsızlıkları çekmesinin başlıca sebebi bu zehirli gazlardır.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek

Peki ya organik pamuk? Organik demek tarım ilacı kullanılmıyor demektir, dolayısıyla organik pamuk daha çevre dostu bir seçenek olmalı. Gerçekten organik ise tabi. Büyük firmalar, markalar ve şirketler için gerçekte organik olmayan veya sadece birazcık organik olan bir ürünü sanki tamamen çevre dostuymuş gibi pazarlamak çok kolaydır. Yasal boşluklardan faydalanıp tüketiciyi kandırma yoluna gidebilirler. Resmi organik sertifikası taşımıyorsa, bir ürünün gerçekten söylendiği gibi organik olup olmadığını anlamak neredeyse imkansızdır.

İlginizi çekebilir: Greenwashing: Büyük şirketlerin “yeşil” yalanları

Bambu

Ekolojik yaşam hareketi ile birlikte popülerleşen bambu, tek kullanımlık plastik gereçlerin yerini alacak eşyaların üretiminde sıkça karşımıza çıkıyor. Sadece eşya da değil; paketlemede, kumaşlarda, mobilya yapımında, gıda amaçlı tüketimde hatta ev inşaatında bile bambuyu görmek mümkün. Karbon ayak izi en düşük ve çevreye olumsuz etkisi en az hammadde bambudur. Bunun sebeplerinden biri, bambunun büyümek için verimli arazilere ihtiyaç duymaması. Engebeli, taşlı ve normalde ekip biçmek için kullanılamayacak alanlarda bambu yetiştiriciliği yapılabiliyor. Bu sayede bambu tarlası oluşturmak için ormanları tıraş etmek ya da verimli tarım arazilerini işgal etmek gerekmiyor. Bir diğer sebebi ise çok hızlı büyümesi. Bir ağacın kereste üretimine elverişli boya ulaşması için en az 30 yaşına ulaşmış olması gerekir. Bambu ise 3 yılda üretime uygun hale gelir. Bu özelliği sayesinde ağaca ihtiyacı azaltarak orman tahribatını engeller.

Bambu ile ilgili karşılaştığımız ilk sorun, ulaşımdan kaynaklanan sera gazı salınımıdır. Günümüzde en büyük bambu üreticileri Çin ve Hindistan’dır. Bambu dünyanın hemen her yerinde pek çok farklı amaçla kullanılır, bu da kıtalararası yük taşımacılığı ve taşıma esnasında tüketilen tonlarca petrol demektir. Bir diğer sorun ise, bambu yetiştiriciliğinde kullanılan tarım ilaçlarının yarattığı kimyasal kirlilik. Daha hızlı, daha fazla ve daha kaliteli bambular yetiştirme hırsı, bambu çiftçilerini fazla miktarda tarım ilacı kullanmaya itiyor ve denetimlerin yetersizliği, bambu tarlalarını etrafındaki kimyasal kirliliği engelleyemiyor.

Çok daha şaşırtıcı olarak, bambunun karbon ayak izi, plastikten daha yüksektir! Çünkü plastikle kıyaslandığından bambu elde etmek için daha fazla doğal kaynak kullanılır. Sayılarla karşılaştırmak yaparsak; 0,2 gram ağırlığında ortalama bir plastik pipetin karbon emisyonu 1,45 gramdır. 3,8 gram ağırlığındaki ortalama bir bambu pipetin karbon emisyonu ise 38.87 gramdır, yani neredeyse 26 kat fazla. Ancak bambu, sahip olduğu avantajlı özellikleri ile bu dezavantajı elimine eder. Bir plastik pipet tek kullanımlıktır, bir bambu pipet ise en az 5 yıl kullanılabilir. Üstelik plastik pipetin aksine bambu geri dönüştürülebilir ve bambu özünde yeşil yapraklı bir bitki olduğundan, kesilip pipet haline getirilmeden önce havadan pek çok karbondioksit çekip onu oksijene dönüştürmüştür.

Çözüm nedir?

Tüm bunları, moraliniz bozulsun ve çevre dostu alışkanlıklar oluşturma şevkiniz kırılsın diye anlatmadım elbette. Sanıldığı kadar çevre dostu olmasalar bile saydıklarımın hepsi hala plastik ve petrol türevlerinden daha ekolojik malzemelerdir. Eğer gezegenimiz için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacaksak, bunu doğru bilgiler ışığında yapmalıyız ki tüketim kaynaklı olumsuz etkimizi en aza indirebilelim. Bunun yolu da tüketimi olabildiğince azaltmakta ve üretilmiş olanı olabildiğince uzun süre kullanmakta yatıyor.

Yapabildiğimizi evde kendi imkanlarımızla yapmak, yapamadığımızı alacağımız zaman geri dönüştürülebilir ambalaja sahip olan çeşitleri tercih etmek, paylaşım ekonomisinden ve ikinci el pazarından yararlanmak, ihtiyaç dışı tüketimden kaçınmak ve atıkları çeşitlerine göre ayırıp geri dönüşüm kutularına atmak, hepimizin kolaylıkla alabileceği önlemlerdir. Türümüzün varlığı, ekosistemin dengesine bağlı. Gezegenimiz bizi besliyor, bizi koruyor, yaşamamız için bize gerekli suyu ve oksijeni veriyor. Bizler de onun için biraz zahmete girebiliriz, değil mi?

Kaynaklar

https://www.parkcam.com.tr/cam/camin-uretimi
https://www.madenprofesyonelleri.com/madencilik-ve-cevre-uzerine/
https://ekolojibirligi.org/turkiyede-madencilik-ve-yarattigi-cevre-sorunlari/
https://www.explainthatstuff.com/papermaking.html
https://www.planetpaper.com/environmental-impact-on-recycling-cardboard-boxes/
https://www.ucsusa.org/resources/wood-products
Vogtländer J., van der Lugt P., Brezet H., The Sustainability Of Bamboo Products For Local And Western European Applications. LCAs And Land-Use, Journal of Cleaner Production, Volume 18, Issue 13, September 2010, Pages 1260-1269. LINK: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0959652610001666
Bowyer J., Bamboo Products And Their Environmental Impacts, Dovetail Partners Inc., March 2014. LINK: https://www.dovetailinc.org/upload/tmp/1580142066.pdf
https://www.appropedia.org/HSU_straw_analysis
White Gold – The True Cost Of Cotton- https://www.youtube.com/watch?v=3n39T35Ia_4
The Environmental Impact Of Cotton – https://www.youtube.com/watch?v=vyWlguh8-mI

İlginizi çekebilir: Atık cam kavanozları değerlendirmenin 10 yolu

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale