X

Büyük bir soru: Haklı mı çıkacaksın, mutlu mu olacaksın?

“Kim haklı?” tartışmalarında bayrağı en önde taşıyanlardandım. Karşı tarafla ateşkes yapsak bile, içimden haklı olduğumu hep bilirdim. Ya da öyle sanardım. Bir noktadan sonsuz doğru geçerken, elbette herkesin bakış açısı kendine göre en doğru. Ve kendi yaşanmışlıklarımıza bakılırsa çoğumuz haklıyız. Mevlana, “Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Orada buluşalım” derken bir bildiği varmış. Enerjimi ve vaktimi haklı çıkmaya harcamak yerine, okları kendime çevirerek mutluluğa ulaşmak en büyük dileğim.

Herhalde kahrımızı en çok çekenler koşulsuz sevgi aldığımıza inandığımız kişilerdir. Aslında en büyük öğretilerimiz, kaybetme korkumuzun olmadığı kişilere yansıttığımız hallerimizde gizli. Deneyimlediğim kadarıyla gerçek özümüze en yaklaştığımız anlarımız da, yine o kişilerleyken çıkıveriyor. Bakış açımıza bağlı olarak, en büyük şifa da aslında bizi en çok zorlayan ilişkilerden gelebiliyor.

Herkesle o kadar kolay olmayabiliyor bu kadar derinden iletişim kurmak, kalbini açmak ve seni anlamalarını beklemek. Ola ki benim kadar şanslıysanız, kendi üzerinde çalışan dostlarınızdan biriyle mütemadiyen didişiyorsunuzdur. Üstelik dostluğumuz öyle kardeş seviyesinde ki atsam atamam, satsam satamam. İkimiz de ilişkilerin en büyük ayna olduğunu, kızdığımız, üzüldüğümüz her durumun bizim verdiğimiz tepkiyle değişebileceğini bildiğimiz için en fazla birbirimiz üzerinden gelişiyoruz.

Ben onu dışladığımda, bilmişlik yaptığımda, kendimi ondan üstün gördüğümde, o beni kıskandığında, benimle kendini kıyasladığında, bana gıcık olduğunda ve daha birçok durumda birbirimizle paylaşıyoruz. Hani kendinde fark ettiğin ama henüz sindiremediğin için dışarıya çaktırmadığını sandığın birtakım özelliklerin vardır ya. İşte o özelliklerimiz bu ilişkide su üzerine çıkmak durumunda kalıyor.

Bir düşünce ayrılığında birbirimize karşı yükselebiliyoruz ve tonumuzu yumuşatamazsak kırıcı olabiliyoruz. Bu durumu; anatomik olarak amigdala gaspı, mekanik olarak motorun su kaynatması gibi de örneklendirebiliriz. Dolayısıyla bir tartışma sonrasında kendimizi, en az bir 20 dakika kadar soğumaya bırakmak verimli olabiliyor. Sonrasında birbirimizi suçlamak yerine, oku kendimize çevirip neyi daha iyi yapabilirdik ona bakıyoruz. Ve geri dönüp olayı tüm çıplaklığıyla, birbirimizi yargılamadan tartışıyoruz. O kendi tarafını anlatıyor, ben kendi. Duygularımızdan, beklentilerimizden, ihtiyaçlarımızdan ve sınırlarımızdan konuşuyoruz. Yargılanmadan dinlendiğini bildiğin zaman öyle güzel açıyor ki kalbin, kendin bile şaşırıyorsun dilinden dökülenlere. Henüz aydınlığa çıkaramadığın düşüncelerinle de sevilebileceğini ve hissettiklerinin ne kadar insanlığa dair olduğunu bir de dışarıdan dinliyorsun.

Özellikle yüz yüze tartışmalarda 20 dakika ara verme durumu olmayabiliyor. Tansiyon yükseldiğinde, uygulamaya çalıştığım taktiklerden bazıları; farkındalığımı nefese getirmek, bedenime dokunmak ve etrafı incelemek. Böylelikle, nefesimi tuttuğumu, omuzlarımı sıktığımı ve avuçlarımın içinin karıncalandığını fark edebiliyorum. Ve durum haklı çıkma çabasından kendime dönebiliyor. Karşımdaki adına varsayım yapmak yerine, soru sormaya başlıyorum ona. Ben tonumu yumuşatınca, karşımdaki de yumuşayıveriyor. Bunu havalı havalı anlatmama kanmayın. Yeni dikkat etmeye başladım bu duruma. Henüz yapabilmişliğim bir elimin parmaklarını geçmez.

Uzun uzadıya süren “kim haklı?” tartışmalarının sonu yok. Dünya üzerindeki her insan birbirinden farklı olduğu gibi, doğru/yanlışlarımız da ayrı tellerden çalıyor. Şimdi eğer vaktimiz bolsa sabahlara kadar birbirimizi yiyelim. Ya da tartışmalarımızı, kavgalarımızı birer fırsat olarak görelim ve onlardan büyümeye çalışalım. Bire berber haklı değil, gel beraber mutlu olalım.

Not: Yukarıda bahsettiğim can dostum, bu hafta 30 yaşına giriyor. Dilerim ellerimiz buruş buruş olunca da bugünkü kadar zorlarız birbirimizi. Ve birlikte büyürüz.

İlginizi çekebilir: Gelişmeniz için harika bir fırsat: Eleştirilmekten korkmayın

Yasemin Yapanar: Yasemin, Savannah College Of Art And Design - Güzel Sanatlar ve Fotoğrafçılık mezunu. Dört yıl boyunca Bernaylafem İletişim ve Marka Danışmanlığı’nda marka temsilciliği yaptı. Ajans tecrübesi sonrası, etkinlik ve marka yönetimi alanına “freelance” devam etti. Dünya dalış rekortmeni Şahika Ercümen, Pizza Emirgan/Gizli Kalsın gibi markalarla çalıştıktan sonra kendini, annesi olduğu Kolektif House’ta buldu. Kolektif’in kuruluşundan itibaren marka/kültür ve pazarlama departmanlarını yönetti. Tasarım, üyelik ve IK departmanlarına dokundu. Farklı alanlarda marka/kültür, pazarlama ve IK danışmanlığı vermeye devam ediyor. Yasemin’in en büyük ihtiyacı kırılganlıklarımızın konuşulması, gölgelerimizin dile gelmesi. Tüm gayesi gayreti; kendini olabildiğince samimi bir şekilde ortaya koyarak, hayatta aynı yerlerde zorlandığımızın ilhamı olmak. Bu hayalinin ilk ürünü; ‘Bilinçli Geyik’ isimli podcast’inde vücut buldu. Karşınızda kusurları, kırılganlıkları, korkularıyla olduğu ve deneyimlediği kadarıyla soyunuyor. Ve bi' tık tiye alıyor hallerini/hallerimizi. Zaman zaman kendini atıyor ortaya. Bazı bazı da konuk ağırlıyor. Bir diğer yandan Instagram’da kısa farkındalık video’ları çekiyor, orada burada makaleler yazıyor. ‘Kırılganlık Paylaşımları’ buluşmaları organize ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale