X

Bu döngüyü kırmak gerek: Şiddeti besleyip şiddetten beslenmeyin

Yaşamın her alanında bütün sağlıklı (!) insanların ortak özelliği şiddetin engellenmesi gerektiği konusunda hemfikir olmalarıdır. Şiddeti, psikolojik, duygusal ya da fiziksel şiddet olarak sınıflandırmak da mümkündür. Hepsinin ortak noktası zarar vermeleridir. Fakat kime?

“Kendisini ya da bir başka canlıyı incitme hali” olan şiddetin tanımı, insanın kendisini en üstün canlı olarak görmesi ile dönüşerek “insanın kendisini veya bir başka İNSANI incitme hali” şeklinde algılarda değiştirilmiştir.

İnsanların hayvanları giyilecek, yenilecek, binilecek, eğlenilecek ya da sevilecek hayvanlar şeklinde sınıflandırması, kendisini egolarının tutsaklığından azad edememesinden, belki de etmek istememesinden kaynaklanır. Şiddetsiz bir toplum isteyip, tecavüz, gasp, cinayet kavramları bir insana uygulanıp gözler önüne serildiğinde “ah ah, vah vah” olan toplum, aynı kavramlar milyonlarca hayvanın başına her gün geldiğinde tepkilerini “dinimizin emri, hayvanlar bizim için varlar, doğamız bu” şeklinde değiştirirler. Fakat şiddeti besleyip, besleyip büyüttükleri şiddetten de beslenirler.

Sorsan herkesin ekoloji ile ilgili bir fikri ve isyanı vardır. Doğayı korumanın atık yağları ayırıp ilgili birimlere teslim etmekten ibaret olduğunu düşünen insanlar, içerisinde deniz canlıları için öldürücü olan zararlı kimyasallar bulunan temizlik ürünlerini kullanırken deniz canlılarını önemsemezler. Daha da ironik olanı, deniz canlılarını yerler!

Toplumumuzda insanlar; Hindistan’da kutsal olan ineği kesip yiyebiliyorken, Yulin festivalinde köpeği kesip yiyen insanlara cani diye bakar, konsolosluk önlerinde protesto düzenleyip festivalin kaldırılması için imza toplarlar. Çünkü inek yenir; ineğin gözlerinin, annelik duygularının, acı reseptörlerinin, endişe ve korkularının, tüm canlılarda olan hayatta kalma mücadelesinin ve hakkının oluyor olması -tıpkı bir köpek gibi- önemli değildir. Oysa köpek öyle midir? Köpekler bir inekten kütle ve anatomik özellikler dışında hiçbir canlılık özelliği ile ayrılmamasına rağmen onlar bizim arkadaşımızdır. Sevilecek hayvan kategorisindedir, yani yenmez.

Faroe adalarında yılda 950 balinanın ekilebilir tarım arazisinin olmaması bahanesi ile kıyıya sürülüp okyanusu kırmızıya boyayacak şekilde katlediliyor olması hiçbir sorun teşkil etmezken, çocuklarına “her zaman başka bir yolu daha vardır” felsefesini aşılarlar.

Hindistan’ın Sirugumi kasabasında fare ile beslenen aileler dışlananlar kategorisinde değerlendirilirken Türkiye’de kuzu eti ile beslenmek insanın toplumdaki statüsünü belirler. İplerinin ekonominin elinde olduğu sağlık sektörü ile ilgili gerçeklere gözlerini kapatıp hayvansal gıdaların vücut için gerekli besinleri içerdiğini ve tüketilmediği taktirde hastalıklara yol açabileceğini savunan insanlar en fazla HT, Kalp krizi, DM, GİS sorunları yaşayan insanlardır. Ama bu gerçeği de kabul etmezler, büyük büyük dedesinden kalma genetik hastalıklardır bunların hepsi, annelerinde de vardır kesin.

Küresel ısınma, yağmur ormanları, ekolojik ayak izi herkesin ağzına sakız olmuşken bu konular ile ilgili bireysel olarak ne yaptığı sorulduğunda tek başına hiçbir şeyi düzeltemeyecek kadar kendisini yetersiz görürler ve bağımlılıklarından özgürleşmek yerine hayvancılık sektörünü desteklemeye devam ederler.

Çocuklarına iyi bir gelecek, şiddetsiz bir dünya bırakmak tek derdi olan insanlarca, küresel ısınmaya en çok sebep olan nedenler arasında fosil yakıtların yakılması (kömür, petrol ve doğal gaz) gösterilirken araç kullanımı prestij meselesidir. Dahası toplu taşıma kullanan insanları küçümser, bisiklet kullanan insanların üzerine araç sürüp hakaret ederler. Ama çevrecidirler, evlerinde mutlaka bir deve tabanı vardır.

Sürekli kendisi ile çelişen, kendisine karşı dürüst olmayan insanlar kendi yazdıkları masalın içerisinde yaşarlar. Gerçeklerden uzak ve bilmek istemez bir haldedirler. Doğaya ve doğanın bir parçası olan hayvanlara zarar vererek yok etmenin, öldürmenin yarattığı adrenalinin cazibesine kapılıp, var etmenin ve yaşatmanın yarattığı serotoninin tadına bakamazlar.

Şiddet eğilimi ve eylemleri toplumların en ölümcül hastalığıdır. İnsanlar kendisine karşı dürüst olmamaya devam ettiği sürece bu hastalık kendilerini, sevdiklerini ve doğayı yok etme yolunda ilerlemeye devam edecektir.

Canan Yavuz: Toplumun ötekileştirmesinden, etiketlemesinden ve dogmalarından yorulmuş; kimine göre insan, kimine göre ‘kadın’, kimilerine göre ise vegan, minimalist, yoga öğreticisi.. Özünde; evrenin gücünü yadsımayan, her bir parçasının bilgisine ulaşabilmek için ‘şiddetsizlik’ ilkesini özümsemiş; şiddetsizliğin ise evrendeki bütün canlılara saygı duymak ile mümkün kılınabileceğinin bilincinde, her tüketilen nefeste zihnin arka plana gizlediği bilginin kırıntılarını toplamaya çalışan, derleyen ve deneyimlerini paylaşan bir organizma. Buradaki varlığım ise; şiddetsizlik ilkesinin temel yaşam gereksinimlerinden biri olan beslenme konusunda nasıl mümkün kılınabileceği sorusuna, deneyimlerim doğrultusunda pratik öneriler sunmak. Bu ilkenin; insan bedenini, zihnini, ruhunu yani Öz’ünü nasıl etkileyebildiğinin doyumuna ulaşabilmemiz için küçük bir başlangıç.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale