X

Botoks nedir, nasıl uygulanır: Yaşlanma belirtilerini azaltan botox hakkında merak edilenler

Ünlü isimlerin donuk ve ifadesiz fotoğrafları nedeniyle çoğumuzun mesafeli olduğu ancak son yıllarda giderek daha da popüler hale gelen botoks, güzellik sektöründe en fazla ilgi gören estetik uygulamalardan biri. Hem uygulama kolaylığı, hem yan etkilerinin az olması, hem de etkisinin geçici olması nedeniyle her geçen gün daha fazla kişinin araştırdığı ve yaptırdığı botox, uzman kişiler tarafından, doğru bir prosedür izlenerek yapıldığında fark edilmeyecek kadar doğal sonuçlar ortaya çıkarabiliyor; yaşlanma belirtilerinin oluşmasının önüne geçerek cildinizin çok daha genç ve pürüzsüz görünmesine yardımcı oluyor.

Estetik uygulamaların yanı sıra aşırı terleme ve çene sıkma gibi sağlık sorunlarının giderilmesinde de etkili bir tedavi olduğu bilinen botoksa dair merak edilen tüm soruların cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Botox nedir?

Botoks, bakteriler tarafından üretilen bir bileşik olan botulinum toksinin, kozmetik alanında kullanılan Onobotulinumtoxin A formuyla kasları ‘dondurmak’ için uygulanan bir yöntem olarak biliniyor. Estetik cerrahlar tarafından kullanılan; Botox, Dysport, Xeomin ve Jeuveau olmak üzere dört tip Onobotulinumtoxin A bulunuyor.

Vücut için toksik ve zehirli bir madde olması nedeniyle ilk bakışta korkutucu gibi görünen bu bileşik, kozmetik ve tıbbi uygulamalarda kontrollü dozlarda kullanıldığı için konunun uzmanı kişiler tarafından uygulandığında sağlık açısından herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Botulizm toksini, yani botoks sıvısı vücutta belirli bir alana enjekte ediliyor ve vücuda girdikten sonra, enjekte edildiği alandaki sinirleri etkileyerek kendisini o bölgedeki reseptörlere bağlıyor. Sonuç olarak, sinirler botox bileşiğinin bağlı olduğu reseptörlere elektrokimyasallar aracılığıyla göndermek istediği sinyalleri iletemiyor ve bu yolla kasların hareket etmesi engelleniyor. Yüz kaslarındaki kasılmalar var olan kırışıklıkların belirginleşmesinden ve derinleşmesinden sorumlu olduğu için, botoks enjeksiyonları sonrasında deaktive olan kaslarla birlikte yüzünüzün daha pürüzsüz, daha genç bir görünüme sahip olması amaçlanıyor. Ancak vücut zamanla reseptörlerini yenilediği için, botoksun etkisi de zamanla azalıyor ve bir süre sonra tekrar uygulanması gerekiyor.

Botoks ve dolgu aynı şeyler mi?

Botoks ve yüz dolguları her ne kadar kırışıklıkları azaltma amacıyla kullanılıyor olsa da, birbirinden çok farklı prosedürleri olan iki farklı uygulama. Botox yukarıda da bahsettiğimiz gibi kasların çalışmasını durdurarak yüzde kırışıklıkların oluşmasını engellerken, dolgu maddeleri adından da anlaşılabileceği üzere yüzde hali hazırda var olan kırışıklıkların altında kalan bölgelere enjekte ediliyor ve bu yolla cildin gerilmesini sağlayarak çok daha pürüzsüz görünmesine yardımcı oluyor. Dolgu maddeleri ayrıca, yüzdeki asimetrilerin giderilmesi için de dudak, çene hattı, burun, yanak, göz altı gibi belirli bölgelere enjekte edilebiliyor.

Yüzdeki çok derin çizgiler ya da kırışıklıklar botoks ile tedavi edilemeyecek kadar derin ve yoğunsa, yüz dolgusu yaptırmak daha uygun bir seçenek olabiliyor ancak yüz dolgusu da botox gibi etkisi geçici olan bir uygulama ve etkisinin devam edebilmesi için ortalama olarak 9 ayda bir yenilenmesi gerekiyor.

Botoks hangi amaçlarla kullanılıyor?

Botoksun en sık uygulandığı yerler, göz çevresindeki kaz ayakları, göz altı kırışıklıkları, mimik çizgileri ve alındaki yatay kırışıklıklar olarak biliniyor. İnce kırışıklıkların ve çizgilerin yanı sıra, çeşitli kaslara stratejik olarak enjekte edilen botox sıvısıyla dudak kaldırma ve yüzdeki sarkmaları toparlama gibi işlemler de yapılabiliyor. Botoksun estetik ve güzellik amaçlı kullanımının yanı sıra, özellikle aşırı terleme ve çene sıkma gibi problemlerin tedavisinde de etkili olduğu biliniyor. Ter bezlerine enjekte edilen botox ile aşırı terleme ve kötü kokulu ter problemleri geçici olarak durdurulabildiği gibi, çene kaslarına enjekte edilen botoks ile istemsiz çene sıkma sorunu da aynı şekilde engellenebiliyor. Ancak yine de botoksun bu rahatsızlıkların giderilmesinde kısa vadeli bir çözüm olduğunun ve her iki problemin de kalıcı çözümü için bir uzmandan destek almanız gerektiğinin bilincinde olmanız gerekiyor.

İlk defa botoks yaptırmadan önce bilmeniz gerekenler

Eğer, ilk defa botoks yaptırmayı düşünüyorsanız bazı endişelerinizin olması çok normal. Aklınızda birçok soruya cevap arıyor olabilirsiniz. Yazımızın devamında sorularınıza ışık tutacak cevapları bulabilir, kararınızı verirken daha doğru adımlarla ilerleyebilirsiniz.

1. Botoks güvenli mi?

Evet, güvenli olduğunu söylemek mümkün. Birçok cilt bakım kremi ve serumunun yapabileceğinden daha fazlasını yaptığı ve daha etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca, yalnızca estetik amaçlı değil, diş sıkması, migren gibi farklı sağlık sorunları için de uzman doktorlar tarafından zaman zaman öneriliyor olması, botoksun güvenli olup olmadığı konusundaki endişeleri ortadan kaldırabiliyor. Ancak, belirtmekte fayda var ki uygulaması herhangi bir cerrahi işlem gerektirmediği için kolay gibi görünse de, uygulayan kişinin yüzdeki kasların anatomik yapısını bilmesi ve hangi bölgeye ne kadar sıvı enjekte etmesi gerektiği konusunda son derece dikkatli olması gerekiyor.

2. Botoksu kimler uygulayabilir?

Güzellik merkezlerinde uzman olmayan kişiler tarafından yapılan botox işlemleri, göz kapağı düşmesi, alerjik reaksiyonlar ve hatta ölüme kadar varabilen riskleri beraberinde getirebiliyor. Botox uygulayan kişinin tıpta uzmanlığını estetik cerrahi alanında tamamlamış olması ve botox uygulama yetkinliğine sahip olduğuna dair bir sertifikasının bulunması gerekiyor.

Botoks işleminin yüzün anotomisini çok iyi bilen, nitelikli ve yetkin bir doktor tarafından yapılmış olması gerektiği için, uzman seçiminde bu kriterleri çok iyi değerlendirmeniz, aklınızdaki tüm sorulara cevap bulabilmeniz ve önceki yaptığı işlemlerle ilgili önden bilgi almanız sağlığınız açısından kritik bir öneme sahip. Botox yaptırma amacınızın ne olduğunu, hangi bölgelere enjekte edildiğini, alerji riskiniz olup olmadığını, kronik bir hastalığınızın olup olmadığını ve düzenli olarak hangi ilaçları kullandığınızı doktorunuzla önden paylaşmalı ve işlem sonucundaki beklentinizle ilgili net ve açık olmalısınız.

Not: Botoks, tıbbi bir prosedürdür ve hem işlem öncesi hem de sonrasında takip edilmeyi gerektirir. Bu nedenle kararınızı vermeden ve uygulama yaptıracağınız yeri ve kişiyi seçmeden önce iyice araştırdığınızdan emin olun.

3. Kimler botoks yaptırabilir?

Botox, önleyici ve geçici bir uygulama olması nedeniyle her yaştan insanın yaptırabileceği bir tedavi olmakla birlikte, geçerli bir nedeniniz olmadığı sürece yüzünüzün her kasını botoksla işlevsiz hale getirmeniz tabii ki tavsiye edilmiyor. İnce kırışıklıkların oluşmasını engellemenin en etkili ve pratik yolu olduğu için, yaşlanma belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı 20’li yaşların sonunda; özellikle mimik çizgileri, alın çizgileri ve kaz ayaklarının bulunduğu bölgelere botox uygulanabiliyor. Yirmili ve otuzlu yaşlarındaki kişilerde, kırklı ya da ellili yaşlarındaki kişilere kıyasla daha az ürün enjekte edilerek istenen sonuçlar alınabiliyor. Ayrıca, botox ile düzeltilemeyecek kadar cilde yerleşmiş olan kırışıklıklar ve çizgiler için botoksa ek olarak peeling ve dolgu gibi ek prosedürelere ihtiyaç duyulabiliyor. Dolayısıyla botoksa, yaşlanma belirtilerinin oluşmasını engelleyen ‘önleyici’ bir uygulama olması nedeniyle 30’lu yaşların başında başlanması öneriliyor.

Botox uygulamalarında dikkat edilmesi gereken en önemli noktaysa, mutlaka konunun uzmanından destek alarak yüz ifadelerinizi ve yüzünüzün karakterini değiştirmeyecek şekilde uygulama yaptırmanız. Botox uygulamalarında amacın yüzünüzün ifadesiz görünmesi değil, yaş almayla birlikte ortaya çıkan kırışıklık, sarkma ve çizgileri mümkün olabildiğince doğal görünümünüzü bozmadan ortadan kaldırılması olduğunu unutmamanız gerekiyor.

4. Botok yaptırmanın riskleri var mı?

Botoks yaptırmanın en yaygın riskleri arasında morarma veya şişlik yer alıyor. Özellikle ilk uygulamadan sonra kısa sürede geçecek hafif morarma ve şişliklerin görülmesi olası. Ayrıca, kanı seyrelten içeriklere sahip takviyeler ve ilaçlar kullanılması çok nadiren de olsa, botoks işlemi sonrasında uygulama yapılan bölgelerin morarma olasılığını artırıyor. Bu nedenle işlem yapılmadan önce kullandığınız ilaçlar ve takviyelerle ilgili detaylı bilgi alınıyor. Aspirin, balık yağı, ginseng, sarımsak ve ginko biloba gibi takviyelerin kullanılması kanamalara ve morarmalara neden olabiliyor. Sağlık açısından bir riski olmasa da, daha konforlu bir uygulama için 2-3 gün öncesinden bu takviyelerin kullanımının durdurulması öneriliyor.

Öte yandan, alerjik reaksiyonlar önemli bir risk olarak değerlendiriliyor. Hem estetik hem de sağlık amaçlı botoks uygulamalarında kullanılan sıvı enjeksiyonlar genelde vücut tarafından tolere edilebilir miktarlarda uygulandığı için alerjik reaksiyonlara sebep olmuyor, ancak ilaç kullananların ve alerjik bünyelere sahip olanların bu konuda dikkatli olmaları gerekiyor. Doğru bir uzmanla uygulama ve takip aşamasında ilerlemenin riskleri en aza indirmeye yardımcı olabileceği biliniyor.

5. Botoks acıtır mı?

Bu sorunun cevabı elbette ki kişiden kişiye değişiklik gösterecektir. Ancak, şu şekilde açıklayabiliriz. Eğer iğne fobiniz yoksa ve kan verirken çok büyük bir acı hissetmiyorsanız çok yüksek ihtimalle botoks, sizin için acılı bir deneyim olmayacaktır. Hatta, botoksun kan almak için kullanılan iğnelerden çok daha küçük iğneler ile uygulanıyor olması içinizi bir nebze daha rahatlatabilir.

6. Botoksun etkisi ne kadar sürer?

Tedavi uygulandıktan, yani botox maddesi yüzünüze enjekte edildikten sonra etkilerinin fark edilebilmesi için 1 ila 10 gün arasında bir sürenin geçmesi gerekiyor. Botoksun uygulandığı bölgedeki reseptörlerin yenilenme süresi yaklaşık 3-4 aylık bir süreyi kapsıyor. Botoksun etkisi de bu süre boyunca yavaş yavaş azalıyor ve süreç sonunda tamamen ortadan kalkıyor. Dolayısıyla botoksun 3-4 ayda bir yenilenmesi gerekiyor.

Botoks yaptırdıktan sonra nelere dikkat edilmeli?

Doğru şekilde yapılan botoks uygulamalarından sonra aslında bireysel olarak dikkat etmeniz gereken herhangi bir şey bulunmuyor. 10 dakika gibi kısa bir sürede uygulanabilen botoks işlemini doktorunuz prosedüre uygun şekilde yaptıysa, ne yaparsanız yapın kaslarınıza enjekte edilen botoks sıvısının hareket etmesi mümkün değil. Kaslara enjekte edilen sıvı, iletildiği bölgede sadece birkaç milimetrelik bir alana yayılarak reseptörlere bağlandıktan sonra hareket etmiyor. Ancak, botox maddesi uygulanmaya hazır hale gelmeden önce toz formunda bulunuyor ve uygulamadan önce salin isimli bir sıvıyla karıştırılarak soğutuluyor. Çözeltideki sıvı-toz oranının tam ayarlanamaması, çok küçük bir ihtimalle de olsa uygulanan çözeltinin amaçlanan bölgenin dışına çıkmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla botoks yaptırdıktan sonra her ihtimali göz önünde bulundurarak o gün için spor yapılmaması ve birkaç saat dik bir pozisyonda, mümkün olabildiğince yüze dokunmadan oturulması öneriliyor.

Botoks işlemi sırasında kullanılan iğneler de oldukça ince oldukları için izleri dakikalar içinde kayboluyor. Uygulamadan sonra iğneler nedeniyle morluk ve kızarıklık oluşmaması için yaklaşık 5 dakika kadar yüzde buz gezdiriliyor. Bu küçük ayrıntılar dışında, botoks yaptırdıktan sonraki zamanda günlük hayatınıza kaldığı yerden, hiçbir şey olmamışçasına rahatlıkla devam edebilir, öğle molası gibi kısacık bir sürede bile botoks yaptırabilirsiniz.

Vücut botoksa karşı bağışıklık geliştirir mi?

Vücudun tüm toksik maddelere olduğu gibi botoks sıvısına da çok fazla maruz kalmasının botoksun etkisini azaltıp azaltmadığıyla ilgili kapsamlı bir araştırma bulunmasa da, çok nadiren de olsa vücudun botoksa karşı bağışıklık geliştirebileceği söyleniyor. Düzenli olarak botoks yaptıran kişilerin kas aktivitesinde zamanla bir azalma gözlemlenebiliyor ve kasların işlevini tekrar geri kazanması 3-4 aydan daha uzun bir süre alabiliyor. Bunun sebebi, botoks enjeksiyonu nedeniyle çalışmayan kasların gücünü kaybetmesi ve çalışmayan her kas gibi giderek küçülmesi. Dolayısıyla düzenli olarak botoks yaptırdığınızda zamanla uygulama sıklığının giderek daha da azalacağını söyleyebiliriz.

Yanlış bir botoks uygulamasından sonra ne yapılmalı?

Bir şekilde doğru uzmanı bulmadan, hatalı bir botoks uygulamasına maruz kaldıysanız yapmanız gereken ilk şey, botoks konusunda uzman olan bir estetik cerrahla görüşmek olacaktır. Botoks uygulamaları kasları işlevsiz hale getirdiği için düzeltilmesi için tekrar botoks yapılması ve düzeltilmesi mümkün değil. Yüzünüzdeki asimetriye ya da ifadenizdeki bozulmaya dengeleyici başka bir uygulama yapılıp yapılamayacağına ancak uzmanınız karar verebilir, ancak genelde böyle durumlarda botoksun etkisinin geçmesi ve yüzün tekrar eski formuna kavuşması için 3-4 aylık süre boyunca bir müdahale yapmaksızın beklenmesi önerilir.

Botoks yaşlanma belirtilerinin azaltılması konusunda kalıcı bir çözüm olmasa da mevcut kırışıklıkları azaltmanın ve yenilerinin oluşmasını engellemenin en etkili ve pratik yollarından biri. Yüz dolguları, hydrafacial ve estetik operasyonlar gibi diğer uygulamalarla birlikte destekleyici bir tedavi olarak kullanılabilmesi, botoks uygulamalarının gittikçe daha fazla kişi tarafından tercih edilmesini ve daha erişilebilir hale gelmesini kolaylaştırıyor. Tüm bu bilgilerden sonra botoks yaptırıp yaptırmamak tamamen sizin kararınıza bağlı. Ancak çizgileriyle mutlu olmayanlar ve daha genç görünmek isteyenler için botoks, oldukça kolay ve etkili bir çözüm olabilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

İlginizi çekebilir: Anti aging etkili ve yaşlanma karşıtı modern tıp uygulamaları: Telomer uzatma, ozon terapisi, botoks

Kaynaklar: Plasticsurgery.org, Healthline, Aedit, Instyle Beauty, Well and Good

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale