X

Boş zaman kavramının yolculuğu: Nereden geliyor ve neden önemli?

Günümüzün üretim tutkunu kültürü içinde “iş/yaşam dengesi” kavramına yenik düşmüş bir halde ve “boş zaman” kavramının insan ruhu için gerekliliğini anlamadan, bunu sadece tembellere özgü bir aylaklık olarak görerek yaşıyoruz. İnsanlığın, Aristoteles’in yaşadığı dönem ile yüksek teknolojinin hakim olduğu günümüzdeki kazanımları arasındaki en temel fark da boş zaman kavramına dayanıyor. Yani insanın başka şeylerle ilgilenmeyip zihnini tümden evrene bıraktığı ve büyük bir dikkatle onu gözlemlediği, Galileo’nun bir katedralin sarkacına bakarak modern anlamda ilk zaman sayıcıyı keşfetmesini veya Oliver Sacks’in müziğin zihin üzerindeki inanılmaz etkilerini ortaya çıkarmasını sağlayan o kavram…

Peki bizler günümüze gelene kadar bu boş zaman kültürünü nasıl geliştirdik?

1948 yılında Alman felsefeci Josef Pieper “Boş Zaman, Kültürün Temeli” (Leisure, the Basis of Culture) isimli eseri sayesinde adeta işkolikliğin bir kültür haline geldiği ortamda, insan ruhunun itibarını geri isteyen bir manifesto yayımladı. Pieper’ın o günlerde itiraz ettiği işkoliklik, bugün neredeyse üç katına çıkmış durumda.

Boş zaman “okul” kelimesinden geliyor

Pieper kendisinden on yıllar önce neden boş zaman kavramını kaybettiğimizi ve bunun nasıl geri isteneceğini düşünen keşiş David Steindl-Rast’ın izlenimleri arasında boş zaman kavramının kökenine dair izleri ve bu kavramın zamanla nasıl da erozyona uğradığını tespit etti. Buna göre İngilizce karşılığı “leisure” olan boş zaman kavramının kökeni Yunanca’ya dayanıyor ve kaynağını Latince’deki “scola” kelimesinden alıyor. Bu da bizleri İngilizce’deki “school” yani “okul” kelimesine götürüyor. Pieper bu noktada, şu tespitlere yer veriyor:

Boş zaman kavramının kökeni, Latince’deki okul kelimesinden geliyor.

Boş zaman kavramının asıl anlamı, bugünkü daha az boş zaman ve ‘tümden çalışma’ kültüründe tamamen unutulmuş durumda. Boş zaman kavramını gerçekten anlayabilmemiz için çalışmaya dayalı dünyamızdan yükselen karşıtlıklara yüzleşmemiz gerekiyor.
[…]
Bu farklılık ve boş zaman kavramının gerçek anlamını ortaya çıkarmadaki beceriksizliğimiz şimdiye kadar hiç olmadığı şekilde yüzümüze çarpacak. Özellikle de ‘çalışma’ kavramının insanların faaliyetlerini ve varlığını tümden nasıl da fethettiğini gördüğümüzde bunu anlayacağız.

Pieper “işçi” kavramının izlerini Platon’un arkadaşı ve Sokrates’in öğrencisi olan Yunan filozof Antistenes’e dayandırıyor. İyilik ve erdem kavramlarını eşit tutarak Antistenes’in ilk “işkolik” olduğunu söyleyen Pieper, şöyle devam ediyor:

Geleneksel bir özgürlükçü olan Antistenes kült kutlamalara karşı hiçbir duygu beslememesi, onlara ‘aydınlanmış’ akılla saldırmayı tercih etmesi, Eros’a karşı hiçbir sorumluluk duymaması hatta Afrodit’i öldürmek istediğini söylemesi, ölümsüzlüğe dair hiçbir inancının olmaması gibi karakter özellikleri nedeniyle, günümüzün tam anlamıyla ‘işkolik’ tipteki insanlarını karşılıyor.

Günümüzde “çalışmak” denilen şey hizmet ve teknik işçilik içeren “el işi” ve Pieper’ın sosyal hizmet, ortak yarara katılım olarak tanımladığı “entelektüel iş” kavramlarından oluşuyor. Bunların ikisinin birleşimi ise Pieper’a göre “toplam çalışma” kavramını ortaya çıkarıyor, yani işçinin bir dizi fetihle sağladığı hükümdar görüntüsü. Bu tür bir çalışma, insan doğasının fonksiyonelliğini azaltıp, çalışmayı varlığının temeli haline getiriyor. Pieper, günümüz kültürünün böyle bir tanımlamayı da normalleştirdiğinin altını çiziyor:

Günümüzde normal olan şey çalışma, normal olan bir gün de çalışma günü. Ancak asıl soru şu; insan ‘çalışan dünyada’ var olmaktan bunalabilir mi? İnsan fonksiyonel bir ‘işçi’ olmaktan tatmin olabilir mi? İnsan doğası çalışma gününde var olarak kendini tamamlayabilir mi?

Üç çeşit çalışma

Kierkegaard’ın aylaklığın ruhsal bir beslenme olduğu savunmasına atıfta bulunan Pieper’ın günümüze en çok etki eden asıl düşüncesi ise çalışma türlerini üçe ayırdığı görüşünde yatıyor. Bir faaliyet olarak, bir çaba olarak ve bir sosyal katılım olarak çalışma şeklinde üçlü bir gruplandırma yapan Pieper, her birinde boş zaman kavramının nasıl bir karşıtlık yarattığını da ortaya koyuyor:

Günümüzde boş zaman kavramının insan ruhu için gerekliliğini anlamadan yaşıyoruz.

Çalışmayı bir faaliyet olarak gören bakış açısı ele alındığında, boş zaman kavramı da ‘hiçbir faaliyette bulunmama’ olarak karşımıza çıkıyor. Hiçbir şeyle meşgul olmama, sakinlik, olayları boşverme, sessiz olma hali.

Boş zaman kavramının, diğer çalışma türlerinde de karşılık bulduğunu hatırlatan Pieper, son olarak boş zaman kavramının amaçlarını sıralıyor ve insanlığın bugün belki de en çok ihtiyacı olan şeyin, tatillerde “dijital detoks” diye bahsettiğimiz şeyin aslında boş zaman kavramında yattığını söylüyor:

Boş zaman geçirmek, insan ruhunun en temel güçlerinden biridir. Bunu sanki insanın varlığına verdiği bir hediye olarak görmek gerekir. Boş zaman geçirmek, çalışan dünyanın arkasına geçip bizlere gönderilen süper güçlerle iletişim kurmak, kendimizi yenilemek ve daha sonra meşgul çalışma dünyasına dönmek demektir. Boş zaman geçirirken gerçek insan kurtarılmış ve korunmuş olur.

Kaynak:
Brain Pickings

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale