X

Doğayı evlerimize taşıyan biyofilik tasarım nedir? Nasıl yapılır?

En son ne zaman doğada uzun ve sakin bir yürüyüşe çıktınız? Muhtemelen o anda inanılmaz bir mutluluk ve huzur hissettiğinizi hatırlıyorsunuzdur. Peki acaba doğanın aynı fiziksel, psikolojik ve duygusal etkilerini yaşam alanlarımıza getirebilseydik nasıl olurdu? İşte biyofilik tasarım (biophilic design), tam da burada devreye giriyor. Bu tasarım felsefesinin arkasındaki bilimi ve neden giderek daha fazla tercih edildiğini anlamak için sizi yazımıza alalım!

Biyofilik tasarım nedir?

Biyofilik tasarım (biophilic design), yukarıda da belirttiğimiz gibi, doğadan ilham alan bir tasarım hareketi. Tüm zamanların en büyük mimarlarından biri olan Frank Lloyd Wright “Doğayı inceleyin, doğayı sevin, doğaya yakın kalın. Sizi asla başarısızlığa uğratmayacaktır” felsefesinden yola çıkarak “organik mimari” olarak adlandırdığı, insan ve doğayla uyumlu yapılara odaklandı. Bu organik ve doğadan ilham alan tasarım ilkesi, yavaş yavaş bir harekete dönüştü, böylece biyofilik tasarım doğdu. “Biophilic Design: Theory, Science, and Practice of Bringing Buildings to Life” kitabının yazarı Stephen R. Kellert, biyofilik tasarımı “modern binalarda ve peyzajlarda insanlar ve doğa arasındaki yararlı teması teşvik eden bir yaklaşım” olarak açıklıyor.

Biz insanlar evrim geçirip büyük şehirlerde toplanmaya başlamadan önce, doğayla tamamen uyum içindeydik. Küçük topluluklar halinde yaşadığımız ve hayatta kalmak için avlanıp tarımda ustalaştığımız için her zaman doğaya güvendik ve ona saygı duyduk. İşte doğa ve insan arasındaki bu bağ, geçmişten bugüne yıkılmaz bir bağ. Neden mi? Çünkü hala, kentsel peyzajlar inşa ettikten ve yeni yaşam ortamları yarattıktan sonra bile, boş anlarımızı mümkün olduğunca doğada geçirmeyi arzuluyoruz. Belki yiyecek aramak için doğaya gitmiyoruz ama ruhumuz ve aklımızı şifalandırmak için yine çareyi onda arıyoruz… İşte biyofilik tasarım sayesinde, ilkel evimiz olan doğayla yeniden bağlantı kurabiliriz!

Biyofilik tasarım ilkeleri nelerdir?

Biyofilik tasarım, sadece pencereleri açıp ev bitkileri satın almak anlamına gelmiyor. Bu tasarım modeli, hem mimari tasarımda hem de iç tasarımda doğa unsurlarını yapılı çevrelere dahil etmek için biyofili ilkeleri üzerine temellenmiştir. Aşağıda biyofilik tasarımın temelini oluşturan ilkelerden bazılarını görebilirsiniz:

  • Topluluk: Kamusal alanlarda ve işyerlerinde biyofilik tasarım, paylaşılan bir deneyim duygusu yaratmayı amaçlar.
  • Duygu: Biyofilik tasarım, insanların doğal dünyayla duygusal bağını derinleştirmeyi amaçlar.
  • Bütünleşme: Biyofilik tasarımcılar, doğal dünyayla sürekli temasın, doğaya kısa süreli etkileşimden daha faydalı olduğuna inanırlar. En fazla faydayı elde etmek için biyofilik ilkeleri erişilebilir bir şekilde günlük deneyimlere entegre etmeyi amaçlarlar.
  • Refah: Biyofilik bir tasarıma dahil ettiğiniz unsurlar, doğrudan insan ihtiyaçlarıyla ilgili olmalıdır. Doğal özellikleri rastgele seçmek yerine, bu öğelerin alanı kullanan insanları nasıl etkileyeceğini düşünmeniz gerekir.

Biyofilik tasarım örnekleri

Tüm bu bilgiler ışığında tahmin edebileceğiniz gibi, biyofilik tasarımda ilham doğadan gelmekte. Biyofilik tasarım, doğal unsurları iç mekanlara getirerek ve doğal desenleri taklit ederek doğal dünyanın estetiği dikte etmesine izin verir. İşte bazı biyofilik tasarım örnekleri:

  • Dışarıyı içeri getirmek: Biyofilik tasarım, doğal unsurları iç mekanlara getirir. Bazı yaygın biyofilik tasarım öğeleri arasında doğal ışık sağlayan çatı pencereleri; yeşil duvarlar veya canlı yeşilliklerle kaplı duvarlar, çeşmeler veya göletler gibi suyun varlığı sayılabilir.
  • Doğal kalıpları taklit etmek: Biyofilik tasarım, doğada bulunan kalıpları ve biçimleri taklit etme süreci olan biyomimikliği kullanır. Eğriler, fraktallar ve geometrik şekiller gibi doğal desenler, altyapı ve tasarıma ilham verir. Örneğin, pencereleri petek şeklinde çerçeveleyebilir veya bir dalganın eğriliğini taklit etmek için duvarlar inşa edebilirsiniz.
  • Bol yeşillik dikmek: Biyofilik mimari genellikle çevre düzenlemesini binanın yapısının birincil özelliği olarak ele alır. Çatı bahçeleri veya yeşil çatılar, bina sakinleri için açık hava alanları sağlar, dış merdivenler ağaçlar ve çalılarla kaplanabilir ve avlular güneş ışığının bir binanın iç kısmına nüfuz etmesine izin verir.
  • Doğal malzemeler kullanmak: Biyofilik tasarımcılar, plastik veya cilalı metaller gibi sentetik malzemeler yerine ahşap ve taşa yönelirler. Doğal malzemeler zamanla bir patina geliştirme eğilimindedir ve bu da yaşın doğal ilerlemesini düşündürür.
  • İnsan-doğa ilişkisi: Son unsur, insan ve doğa arasındaki binlerce yıldır var olan ilişkiyi yeniden yaratmayı içerir. Biyofilik tasarım, önceki tüm unsurları birbirine bağlar. Bunu yaparak, bir ofis düzen, güvenlik, karmaşıklık, merak, ustalık, kontrol, şefkat, keşif ve huşu gibi belirli temalara odaklanacaktır.

Biyofilik tasarımın faydaları

Biyofilik tasarımın amacını açıkladık. Peki, doğadan ilham alan ve doğayı evlerimizin içine getiren bu tasarım hareketiyle yakından ilişkili olan çok sayıda sağlık yararı olduğunu biliyor muydunuz?

  • Sirkadiyen ritim: Gün boyunca doğal ışığa erişim, sirkadiyen ritmi düzenlemeye yardımcı olarak potansiyel olarak kişinin kendisini daha dinlenmiş ve daha az stresli hissetmesini sağlar.
  • İyileşme: Biyofilik tasarıma sahip sağlık tesisleri, hastaların ameliyat sonrası iyileşme sürelerini kısaltmıştır. Science dergisinde 1984 yılında yayınlanan bir araştırma, pencerelerinde doğa manzarası olan hastaların pencereden manzara görmeyenlere göre ameliyattan sonra daha çabuk iyileştiklerini ve daha az ağrı kesici kullandıklarını ortaya koymuştur.
  • Artan üretkenlik: Yine 1994 yılında yapılan bir araştırmaya göre, sert aydınlatmayı azaltan ve çatı pencereleri gibi daha fazla doğal ışık alan işletmeler, işçi verimliliğinde artış gözlemlemiştir.
  • Daha az stres: Doğaya düzenli erişim, kalp atış hızının ve tansiyonun düşmesine yardımcı olabilir, bu da daha düşük stresle bağlantılıdır. Çevre Bilimi ve Teknolojisi tarafından 2014 yılında yayınlanan boylamsal bir araştırmaya göre, daha kentsel bir çevreden daha yeşil bir alana taşınan insanlar ruh sağlıkları üzerinde olumlu bir etki yaşarken, daha yeşil bir alandan daha az yeşil bir alana taşınan insanlar olumsuz deneyimler yaşamıştır.

Biyofilik tasarım unsurlarını evime nasıl dahil edebilirim?

Eğer yukarıda anlatılanlar size de hitap ediyorsa biyofilik tasarım unsurlarını evinize veya iş yerinize dahil etmenin yollarını öğrenmek isteyebilirsiniz. İşte hemen başlamanın birkaç yolu:

1. Farklı alanlar

Büyük, açık düzlüklerden okyanuslara ve vadilerden mağaralara kadar doğa, mekansal değişkenliklerle doludur. Doğal manzaralarda bulunan bu çeşitliliği yaşam alanlarınızda taklit etmek için ev planınızda varyasyonlar yaratma fırsatları arayın. Örneğin, pencerenin yanında rahat bir sandalye gibi bir sığınak yeri veya dolambaçlı bir bahçe yolu gibi bir keşif alanı oluşturmayı düşünün.

2. Temiz hava

Mümkün olduğunda pencereleri açarak evinizdeki hava akışını artırın. Böylece evinize temiz hava getirecek ve yaşadığınız yere bağlı olarak doğa seslerini de duyabileceksiniz, bu da sizi doğal ekosisteminize daha da yakınlaştıracak.

3. Yeşil alanlar

Eve yeşillik getirmek, doğayla daha bağlantıda hissetmenin harika bir yoludur. Bazı ev bitkileri ayrıca havadaki toksinleri filtreleyerek evinizin hava kalitesini iyileştirmeye de yardımcı olur. Detaylı bilgi için ilgili yazımızı inceleyebilirsiniz: Evinizde soluduğunuz havayı temizleyen bitkiler

4. Doğa sesleri ve kokuları

Görsel doğa deneyiminizi, doğa seslerinden oluşan bir çalma listesi, doğal kokulu bir mum veya uçucu yağ difüzörü gibi görsel olmayan bir deneyimle tamamlayın.

5. Doğal ışık

Doğal aydınlatmayı en üst düzeye çıkarmak için gün boyunca perdeleri açık tutun. Doğal ışığınız yoksa, sert tepegöz aydınlatmasına güvenmek yerine farklı dağınık ışık öğeleriyle dinamik bir aydınlatma planı oluşturun.

6. Doğayı taklit eden desenler

Deniz dalgası veya bitki benzeri geometrilere sahip duvar kağıdı veya kumaş gibi doğayı taklit eden desenler eklemek de biyofilik tasarımı iç mekanlara dahil etmenin kolay bir yolu olabilir.

7. Su özellikleri

Suyun varlığı, herhangi bir iç mekana sükunet duygusu getirebilir. Gün boyunca suyun huzurlu sesinin tadını çıkarmak için bir tezgah üzerine veya açık bir pencerenin yanına küçük bir çeşme yerleştirmeyi düşünün.

Günümüzde biyofilik tasarımın önemi

Biyofilik tasarım, en kalabalık şehirlerde bile doğayı deneyimlememizi ve onun bir parçası gibi hissetmemizi sağlayabilir. Elbette bu tasarım modelini önemli kılan tek şey bu değil. Günümüz dünyasının gerçekleri arasında iklim değişikliği, salgınlar, yenilikler, zihinsel esenliğe odaklanma gibi başlıkları sıralayabiliriz. Şu anda bunlar, biyofilik tasarımın benimsenmesini hızlandıran ve etkisinin estetik niteliklerin ötesine geçtiğini kanıtlayan etmenler. Mimaride biyofilik tasarım CO2 emisyonlarını azaltmaya, bitkilerin ve vahşi yaşamın biyolojik çeşitliliğini artırmaya ve hatta binaların sıcaklığını düzenlemeye yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, pandeminin ardından hala birçok kişi uzaktan çalışıyor. Biyofilik tasarım bu noktada da dengeli, daha üretken ve ilham verici bir ev-çalışma ortamı yaratmaya olanak tanıyabilir.

Sonuç olarak, biyofilik tasarım, doğru zihniyet ve doğayla bağımızı geliştirmeye istekli olmakla ilgilidir. İster stratejik değişiklikler yaparak küçük adımlarla başlayın, ister sıfırdan bir tasarım yapın, biyofilik tasarıma, bütçe veya alan sınırlamaları ne olursa olsun, herhangi bir kişi veya şirket kolaylıkla erişebilir.

Kaynaklar: spacerefinery, masterclass

İlginizi çekebilir: Evde sürdürülebilirlik: Kendi kendine yeten bir ev için 8 basit yol

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale