X

Birinin kilosuyla ilgili neden yorum yapmamalısınız?

Zaman zaman çoğumuz uzun süredir görmediğimiz biriyle karşılaştığımızda “Aa çok kilo almışsın…” ya da “Sen kilo mu verdin?” şeklindeki sorulara maruz kalabiliyoruz. Belki de aynı soruları biz de karşımızdaki kişiye soruyoruz. “Nasılsın, iyi misin?”den hemen sonra sıra dış görünüşe, yani “kilo”ya geliyor; daha doğrusu kilo vermeye… Kilo vermiş olmamızı veya karşımızdaki kişinin son gördüğümüzden bu yana zayıflamış olmasını bir “başarı”ymış gibi değerlendirebiliyoruz. Peki, kilo vermiş birine o başarı hissini yansıtacak şekilde iltifat ettiğimizde, zayıflamasına övgüler sıraladığımızda aslında ona zarar verebiliyor olacağımızı biliyor muydunuz? Evet, birilerinin kilo vermiş olmasına iltifat etmek, onun olumsuz etkilenmesine neden olabiliyor. Nasıl mı? Gelin birlikte bakalım. Karşımızdaki kişinin kilosu ile ilgili yorum yapmanın yanlış olmasının nedenleri:

Zayıf olmanın sağlıklı olmaktan önemli olduğunu düşünmesine neden olabilirsiniz.

Arkasında yatan sebepleri bilmeden zayıflamasına iltifat ettiğiniz kişinin sağlığını tehdit eden bir algı geliştirmesini tetikleyebilirsiniz. İdeal bedenin sağlıklı değil, zayıf olduğuna inanmasına neden olabilirsiniz. Kişi, zayıf olmanın sağlıklı olmaktan daha önemli olduğunu düşünmeye başlayabilir. Kilo verme ile ilgili bir şeyler söylediğinizde farkında olmadan karşınızdaki kişiyi zayıflaması gerektiğine veya sadece kilo verirse iyi, güzel görüneceğine ikna etmiş olabilirsiniz. Sizin kilo ile ilgili yorumunuzdan önce böyle bir şey düşünmüyorken yaptığınız “zayıflık” vurgusu ona daha zayıf olması gerektiğini düşündürülebilir; ideal bedenin zayıf olması gerektiğine inandırabilir. Ve bunun için sağlığınu tehdit eden olumsuz davranışlar geliştirebilir. Kişinin zihnine “Zayıf olmak sağlıklı olmaktan çok daha önemlidir.” fikri yerleşebilir.

Şişmanlama fobisini pekiştirmesine neden olabilirsiniz.

Zayıflamasına iltifat ettiğiniz kişinin aslında nasıl bir beden algısı olduğunu bilemezsiniz. Belki de şişman olmaktan, daha kilolu görünmekten korkuyor olabilir. Ya da bunların hiçbirini düşünmüyordur. Fakat, siz kilosu ile ilgili bir yorum yaptığınızda “Demek ki kilo alırsam kötü görüneceğim.” yanılgısına kapılabilir ve şişmanlamak ile ilgili bir fobi geliştirebilir. Obezofobi olarak da bilinen bir tür kaygı bozukluğu olan kilo alma korkusu, kişinin kilo alımı hakkında konuşulmasından büyük endişe duymasına neden olur. Obezofobinin meydana gelmesinde mükemmelliyetçilik, yargılanma korkusu, endişe, stres gibi olumsuz faktörlerin yanı sıra kişisel deneyimler de etkilidir. Kişinin kilosuna ilişkin karşılaştığı yorumlar, bu fobiyi tetikleyebilir. 

Farkında olmadan olumsuz bir durumun yan etkilerini övüyor olabilirsiniz.

Genellikle toplumdaki birçok insan daha zayıf olmak, kilo vermek için özel bir çaba harcadığından dolayı birisi kilo verdiğinde bunu kasıtlı olarak yaptığını, bilerek, isteyerek zayıfladığını düşünebilirsiniz. Oysa ki, bu durum her zaman geçerli olmak zorunda değil. Siz karşınızdaki kişiye zayıfladığı için iltifat ettiğinizde belki de depresyon, travma ya da kronik bir hastalık gibi olumsuz deneyimlerin yan etkisi olarak meydana gelmiş bir duruma iltifat ediyor olabilirsiniz.

Örneğin, kilo veren kişi ciddi bir hastalık geçirmiş ve bu nedenle kilo kaybı yaşamış olabilir. Belki de iştahı kapandığı için yemek yiyememiş veya sağlık sorunlarını tetiklememesi için özel bir beslenme şekli uygulamıştır. Hastalandığı için vücudu güçsüz kalan, bağışıklık sistemi zayıflayan ve istemeyerek kilo veren birine zayıfladığı için iltifat etmek, ona kendisini kötü hissettirebilir. Ayrıca, geçirdiği zor zamanları, hastalıkla uğraştığı anları hatırlatabilir. Ya da çok sevdiği birini kaybetmiş olması, büyük bir utanç yaşaması, ciddi bir kaza atlatması veya istismara uğraması onu istemeyerek zayıflatmıştır. Böyle bir durumda sizin ona zayıfladığı için övgüde bulunmanız o kişinin travmasına ilişkin olumsuz duygularını tetikleyebilir, daha yoğun stres yaşamasına sebep olabilir veya iyileşme sürecini geciktirebilir.

Olumsuz davranışlara teşvik ediyor olabilirsiniz.

Karşınızdaki kişinin kilo vermesinin altında yatan sebepleri bilemeyebilirsiniz, bilmek zorunda da değilsiniz. Fakat, onun kişisel sınırlarına saygı duymadan ve sizinle bedeniyle ilgili hiçbir paylaşımda bulunmadan sizin “Kilo vermişsin, zayıflamışsın…” ve benzeri bir yorumunuz zayıf olması gerektiğini mesajını verebilir. Bu da çeşitli olumsuz durumların tetikleyicisi olabilir. Ya da hali hazırda kişinin deneyimlemekte olduğu sağlığına zarar veren davranışların devamlılığını sağlayabilir.

Örneğin, dış görünüşünü beğenmeyen, kendini şişman gören ve bu nedenle kilo vermek için kendini aç bırakan veya kilo almasın diye yediklerini istifra eden bir kişinin zayıflamasını takdir etmek, bu olumsuz davranışları sürdürmesine neden olabilir. Anoreksiya veya bulimia nevroza yeme bozukluklarına sahip bireyin kilo verdiği için övülmesi sağlığını kötü etkileyen davranışlara devam etmesini tetikleyebilir. O nedenle karşınızdaki kişinin hikayesini, neler yaşadığını bilmeden yapacağınız masum görünümlü bir yorum, onun için çok tehlikeli olabilir.

Değerinin sadece kilosu ile ilgili olduğuna inandırabilirsiniz.

Her insan birbirinden farklı kişilik özelliklerine, yeteneklere, dış görünüşlere sahiptir. Fakat, hiçbiri kişiyi bir başkasından daha değerli yapmaz, öz değerini etkilemez. Birinin sarışın olması onu esmer bir başka kişiden daha değerli ya da daha değersiz yapmayacağı gibi ince bir bedene sahip olması da geniş vücut ölçülerine sahip birinden daha fazla değerli olduğu anlamına gelmez. Fakat sizin kilo verdiği için iltifat ettiğiniz kişi,  zayıf göründüğünde daha fazla kabul görmeye ve daha fazla sevilmeye layık olduğu fikrini pekiştirebilir. Bu nedenle de kendi değerini yalnızca kilosunun belirlediğine inanabilir. Ne kadar zayıf görünürse, ne kadar çok kilo verirse o kadar değerli olduğu düşüncesine kapılıp kendisini bu konuda bir şeyler yapmak zorundaymış gibi düşünebilir. Oysa ki değerimiz dış görünüşümüzden, kilomuzdan, kıyafetlerimizin kaç beden olduğundan tamamen bağımsızdır.

Daha önce iyi görünmediğini düşündürebilirsiniz.

Zayıfladığı için iltifat ettiğiniz kişi, “Şimdi daha iyi görünüyorsam, daha önce nasıl görünüyordum?” diye düşünebilir. Başka bir deyişle, bir kişiyi kıyafetlerinin bedeni küçüldüğü için övdüğünüzde aslında kilo vermeden önceki hali ile kötü göründüğü mesajını verebilirsiniz. Bu nedenle fikrinizi kendinize saklamanızda fayda var. Sizin için “daha iyi” görünen bir beden, bir başkası için öyle olmayabilir. Kaldı ki, bir başkasının kaç kilo olduğu sizin üzerine düşünmeniz ya da konuşmanız gereken bir konu da değildir. Masumca veya iyi niyetli olduğunu düşünerek yapacağınız tek bir yorum karşınızdaki bireyin binlerce olumsuz düşünceyle boğuşmasına neden olabilir.

Karşımızdaki kişinin kilosu ile ilgili yorum yapmanın neden yanlış olduğuna bir de farklı bir açıdan bakalım. Belki de zayıfladığı için iltifat ettiğiniz kişi aslında kilo vermemiş olabilir. Zaman zaman farklı formlarda, desenlerde veya renklerde kıyafetler giydiğinizde kendinizi normalde olduğunuzdan daha zayıf ya da daha kilolu görebilirsiniz. Siyah rengin daha ince gösteren etkisi, çeşitli kumaşların toparlayıcı görevi üstlenmesi veya bazı kıyafetlerin kişinin proporsiyonuna çok uygun olması göz yanılmasına neden olabilir. Yani, aslında kişi kilo vermese de farklı kıyafetler ile olduğundan daha zayıf görünebilir.

Aynı duruma benzer bir açıdan daha yaklaşalım: Sizin belki de yıllar yıllar öncesinden hayal meyal dış görünüşünü canlandırabildiğiniz arkadaşınız aslında fiziksel olarak değişmemiştir ama siz onun geçmişte daha kilolu olduğunu anımsadığınız ve zayıfladığını düşündüğünüz için iltifat etmişsinizdir. Fakat, iltifat ettiğiniz o arkadaşınız kilo vermemiştir.

Her iki durumda gerçekten zayıflama söz konusu olmasa bile kilo verdiği için övgülerde bulunduğunuz kişi, zayıf göründüğü için güzel olduğunu veya zayıf göründüğü için sizin onu beğendiğinizi düşünebilir ve gerçekte zayıf olmadığı için üzülüp strese girebilir.

Kendinizden pay biçin: Aslında kilo vermediğinizde birisi size “Kilo mu verdin?” diye sorduğunda aklınızdan neler geçiyor. Acaba laf mı çarpıyor, en son karşılaştığımızda kötü mü görünüyordum, zayıflamam gerektiğini mi ima ediyor ve dahası. O yüzden empati kurun ve kilo ile ilgili bir şey söylemeden önce bir kez daha düşünün.

Bonus: Kiloyla ilgili konuşmak yerine sohbeti nasıl başlatabilirsiniz?

Uzun zamandır görmediğiniz biriyle karşılaştığınızda ya da bir arkadaşınızla buluştuğunuzda “Havalar da çok soğudu…” demek kadar kolay bir taktik gibi görünen “Sen kilo mu verdin?“, oldukça sağlıksız bir sohbet başlatma yöntemi. Her insanın bedeni kendine ait özel mülküdür, o nedenle “beden merkezli” yorumlar ile izinsiz dahil olmamalısınız. Karşınızdaki kişi kilo da alsa kilo da verse onun bedeni veya nasıl göründüğü sizi hiç ilgilendirmez. Kişisel sınırları koruyarak, karşınızdaki kişiye saygı duyarak yapıcı bir diyalog kurmalısınız ve onun bedenine ilişkin herhangi bir soru, yönlendirme veya yorum içeren cümleler kurmaktan kaçınmalısınız. İşte “kilo”yu hiç dahil etmeden sohbet konusunu açmak için işinize yarayabilecek öneriler:

1. Onu gördüğünüze mutlu olduğunuzu hissettirin.

Seni gördüğüme çok sevindim!” diyerek konuşmaya başlayabilirsiniz. Karşılaştığınıza ya da yeniden görüştüğünüze çok memnun olduğunuzu belirtin. Böylece onunla geçirdiğiniz zamanın sizin için anlamlı olduğunu hissettirebilirsiniz. Nasıl göründüğünden tamamen bağımsız olarak onu görmenin sizi ne kadar mutlu ettiğini açıklayın.

2. Davetkar sorular sorun.

“Kilo mu verdin?” ya da “Sen zayıfladın mı?” gibi kendisini kötü hissettirebilecek sorular sormak yerine iletişiminizi, aranızdaki bağı güçlendirici konuşmalar yapın. Nasıl gidiyor, neler yapıyorsun, her şeye nasıl ayak uyduruyorsun, hayatında her şey yolunda mı? gibi onun kendisini “istediği kadar” ifade edebileceği sorular yöneltin. Sizinle neyi, ne kadar paylaşmak istediğine o karar versin. Havadan sudan gibi görünen yüzeysel sorular karşınızdaki kişiyi daha anlamlı ve içe dönük bir diyalog kurmaya yönlendirir. Aynı zamanda sizin onun dış görünüşünden bağımsız olarak hayatında neler olup bittiğini umursadığınızı gösterir. Kilo durumuyla veya bedeni ile ilgili bir şeyleri sizinle paylaşmak isterse zaten kendisi anlatacaktır. Öyle olduğunda da her zamankinden daha fazla empati gösterilmesine ihtiyacı olduğunu unutmayın.

3. Dış görünüşle ilgili olmayan yorumlar yapın.

“Çok mutlu görünüyorsun.”, “Enerjin ne kadar yüksek.”, “Kendimi çok iyi hissetmemi sağladın.”, “Seni görmek bana birlikte geçen mutlu anılarımızı hatırlattı.” ve benzeri cümleler ile dış görünüşü ile ilgisi olmayan tamamen “vibe”ına odaklandığınızı hissettirin. Kıyafetinin bedeni ne olursa olsun sahip olduğu yaşam enerjisi için iltifat edin. Nasıl göründüğüne hem onun hem kendinizin odağını kaydırmayın.

Unutmayın, karşınızdaki kişinin çok sosyal, içi dışı bir veya paylaşıma açık biri olduğunu düşünseniz de hepimiz yansıttıklarımızdan çok daha fazlasına sahip olduğumuz için o kişinin de arka planda neler yaşadığını bilemezseniz. O yüzden bir dahaki sefere birine “Çok zayıflamışsın, böyle çok güzel olmuşsun, kilo vermek sana yakışmış…” ve benzeri cümleler kurmadan önce bir kez daha düşünün.

Kaynak: popsugar, huffpost, washingtonpost

İlginizi çekebilir: Bedeninizi olduğu gibi sevmek elinizde: Beden imajı nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale