X

Bireysel zaman ve toplumsal zaman farklı akar: Değişim için sabır göstermek

Netflix’te bir dizi izledim Outlander diye. 1950’lerden bir taş aracılığıyla 1700’lü yıllara zaman yolculuğu yapan ve çook uzun süre tekrar kendi zamanına dönemediği için 1700’lü yıllarda zamanın koşullarında kendisine tekrar bir hayat kurmak durumunda kalan bir kadının hikayesi.

Outlanders dizisi hiç insanlara tarihten herhangi bir şey hakkında eğitim vermek gibi telaşları olmamasına ve tarih ve aksiyon içeren bir dizi olmasına karşın bana bazı konularda oldukça ışık yakan bir dizi oldu. Bu anlamda bir tane konuyu ise bugün sizlerle paylaşmak isterim. Dizinin en son sezonunda; tabii unutmayalım ki 1700’lü yılların ortalarındayız, baş karakterimiz (Claire) ise o sırada Amerika’da. O dönemde de kölelik normal ve yaygın bir durum.

Dizinin bahsettiğim bölümünde Claire, soylu teyzesinin büyük ve gösterişli malikânesinde kalıyor. Teyzenin işlerini yapan, tarlasını süren vb. işleri yapan bir sürü kölesi var. Teyze bir süreliğine evin yönetimini Claire’e bırakmak istese de Claire şart koşarak yardımcı olacağını belirtiyor: Köleleri o zor ve adaletsiz koşullar altında çalıştırmamak; onların da adil ve eşit muamele görmesini sağlamak. Claire’in bu tepkisi o dönem için anlaşılamıyor ve sadece teyze değil, birçok soylu kişinin tepkisi doğrultusunda kabul görmüyor. “Kadının kendi evi, istediği kuralları koyar” diye düşünebilirsiniz fakat bu durum diğer soyluların da düzenini etkileyeceği ve değiştireceği için kimse durumu kabul etmiyor.

Claire, o sırada bir sebeple vurulan bir köleyi evine alıyor, iyileştiriyor fakat tüm civarda oturanlar köleyi geri almak için elinde sopa ve taşlarla evin kapısına dayanıyor. Bir köle soylu bir kişinin evinde bakılıyor? O dönem için imkansız! Günün sonunda Claire, başka kimsenin zarar görmemesi için iyileştirdiği köleyi insanlara teslim etmek zorunda kalıyor ve çocuk asılarak öldürülüyor.

O dönemde kölelik normal görülen ve herkesin gündelik hayatında var olan sıradan bir durum. Bunun aksi hiç düşünülmemiş. Kölelik normal, olmaması anormal bir durummuş. Düşünsenize şimdi; biz de normal/anormal diye ayrımlar yapıyoruz hayatlarımızda. “Neye göre, kime göre diye sormak gerekmiyor mu?” şimdi, özellikle bu örneğin ardından?

Claire, köleliğin zaten kalkacağını ve hiç insanlığa sığan bir durum olmadığını bildiği için önden hareket etmek istedi. Kölelik tarih içinde zaten kalkacaktı; o yüzden kölelik olayına neden boyun eğsindi? Fakat o bile günün koşullarına müdahale edemedi ve sonunda toplumun o sırada inandığı galip geldi.

Ben şunu gördüm: Hiçbir şey ama hiçbir şey bir anda değişmiyor! Ne sadece bir kelime, ne de sadece bir aksiyon bir anda zamanın tüm inançlarını, normlarını yıkıp bambaşka bir yöne götürüyor. Doğru olduğuna emin olsan, hatta ileride söylediğin şekilde yaşanacağını bilsen bile toplum hazır değilse insanın elinden hiçbir şey gelmiyor ve gelmeyecek.

Ben kendimi gördüm. Bazen çok acele ediyorum, yaşama dair bazı fikirlerim herkes tarafından anlaşılsın ve hayata geçirilsin diye. Anlaşılmayınca kızıyorum, öfkeleniyorum. Hatta zaman zaman insanları yargıladığım bile olabiliyormuş. İstediğim kadar kızayım, anlatayım; evet, sürece katkım eminim ki oluyordur ama zamanlama konusunda boşa koştuğumu gördüm ben bu dizide. Zamanın ne demek olduğunu, toplumların evrilmesinin nasıl zaman aldığını ve sabır gerektirdiğini başka bir açıdan izledim.

Her şey yavaş yavaş ve olması gerektiği düzende zaten gerçekleşiyor. Tüm her şeyi kendi algımıza ve hızımıza sığdırmaya çalışmak da aslında epey haksızlık oluyor. Hayat yine hepimizden önde ve zaten her şeye hakim bir şekilde devam ediyor. Birçoğumuz gündelik hayatlarımızda tüketim bazlı yaşamaya ve hızlı hızlı yaşamaya alıştığımız için her şey çabucak olsun istiyoruz. Uğraş vermeyelim, sabra gerek kalmasın. Fakat gerçek hayat böyle olmuyor. Olmayınca da hayal kırıklığına uğruyoruz. Neden hayal kırıklığı? Zaten hayat bize sadece olması gereken süreçte her şeyi yaşatıyor. Daha hızlı ya da daha yavaş olması yukarıdaki kölelik örneği gibi birçok dengeyi mahvedebiliyor. Ve her zaman söylediğim gibi: Hayat, dengede akıyor.

Tarihte dünyanın farklı yerlerinden, farklı kültürlerden birçok örneğe bakacak olursak aslında göreceğiz. Her değişim ve dönüşüm sürecinin bir zaman aldığını, bu sürecin köklenebilmesi için sindire sindire yaşanması gerektiğini hatırlayacağız.
Hepimizin bilinç seviyeleri farklı ve bence dönüşüm, en düşük bilinç seviyesinde bulunan kişilere de ışığın yayılmaya başlamasıyla başlıyor. Kafa olarak içinde bulunduğun toplumdan daha ileride olabilirsin fakat unutma ki tek başına yaşamıyorsun. Hepimiz toplumun içinde yaşıyoruz ve bu gerçeği unutmadan kabul etmemiz bize daha hafiflik sağlayacaktır.

Hatta geçenlerde bir arkadaş sohbeti sırasında duyduğum konuyu günümüzden bir örnekle bitirmek isterim. Arkadaşımın tanıdıkları İranlı. İranlı bir ailenin kızları. Türkiye’yi çok seviyorlarmış çünkü kendi ülkelerine göre burada çok özgür yaşıyorlar. Kendileri anlatmış: Eskiden Tahran’da (sadece birkaç sene öncesinde aslında) kadınlar spora giderken spor kıyafetinin üzerine uzun bir palto giymeleri gerekiyormuş. Şu an ise o uzun palto yerini diz hizasında paltoya bırakmış ve bu sebeple kimse de sokakta onları durdurmuyormuş.

Aslında değişim-dönüşüm her an gerçekleşiyor. Bir bitkinin büyümesi gibi bizim gözümüzle fark edemeyeceğimiz yavaşlıkta gerçekleşiyor ki biz algımızla olduğumuz yerde durduğumuzu sanıyoruz. Hiç öyle değil.

Gerçek şu ki dünya döndükçe değişim, dönüşüm de gerçekleşmeye devam edecek. Bu sırada her şeyin sadece kendi zamanınızda değilse de, toplumun zamanında olduğunu hatırlayın. İnanın, sabredin ve acele etmeyin. Tek yapacağınız yola kendi çiçeklerinizi serpmek olsun.
Güzel günler gelecek.
Çok güzel, çiçek dolu günler gelecek.
Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Yeni bir alışkanlık kazanma süreci: Kendinize şefkat göstermeyi unutmayın

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale