X

Bir Yin Yoga uzmanı: Lebriz Dedeoğlu

Geçtiğimiz yazın ortasında neredeyse kronikleşmiş fiziksel ve zihinsel bir bitkinlik hissediyordum. Yoğun ve şiddetli bir spor rutininin, benim gibi aslında içe kapanık bir insan için dengeleyici olduğunu, sporda daha da yorduğum bedenimi, hayatın yorduğu zihnimle senkronize ettiğimi ve rahatladığımı düşünüyordum. Diğer yandan bu yöntemin, o dönem ihtiyacım olan şey olmadığımın da farkındaydım. Sağlığım üzerinde psikosomatik (psikolojik durumumuz ile fiziksel rahatsızlıkların bağlantılı olması) etkilerini de göz önüne alınca, 15 yıllık dahiliyecime, homepatıma ve yoga terapi eğitimi almış güvendiğim bir arkadaşıma ayrı ayrı danıştım. O esnada herkesten benzer öneriler gelmiş olmasına şaşırmış olmama asıl şu an şaşırıyorum. Amaç zihni ve bedeni senkronize etmekse, tam tersi yönteme, yani hayatın yorduğu zihni dinginleştirip, bedeni de o dinginliğe senkronize etmeye de ihtiyaç duyuyor olabilirdim.

Böylece kendimi, erkek arkadaşımla birlikte, Yogaşala’nın tanışma paketiyle farklı farklı yoga stillerini denerken buldum. Şahsen Vinyasa tarzı yogayı, “hayatında başka bir fiziksel aktivite yapmayan insanlara yönelik fonksiyonel antrenman” kategorisine koyup eledikten sonra, birbirinden bağımsız olarak 3-4 arkadaşımın öve öve bitiremediği Yin yogaya başladık. Bu deneme sürecinde yoga tarzı kadar, o tarzı en iyi benimsemiş uzmanın seansına katılmanın ne kadar önemli olduğunu anladık ve kendimizi Lebriz Dedeoğlu’nun her pazar akşamı verdiği yaklaşık 1,5 saatlik Yin yoga seanslarının müdavimlerinden biri olarak bulduk.

Ses tonundan, güleryüzlü ve sıcak tavırlarından, katılımcıların o anki bireysel ihtiyaçlarına veya hassasiyetlerine özen göstermesinden, yani seansı bu kadar keyifli ve verimli yapan tüm kişisel dokunuşlarından etkilenmemenin bence mümkün olmadığı Lebriz’e birkaç soru sormak istedim:

Yin Yoga kısaca nedir? Sen nasıl başladın?

Yin yoga her yaştan ve her seviyeden kişinin uygulayabileceği, meditatif özelliği başta olmak üzere pek çok özelliği ile son yıllarda en çok tercih edilen yoga pratiklerinden birisidir. Fiziksel ve duygusal etkileri son derece güçlüdür. Bedeni esnetir, rahatlatır. Yavaşlamanıza, kendinizi dinlemenize ve kabulü araştırmanıza yardımcı olur. Felsefi temeli taoizme dayanır, daha çok yerde yapılan, uzun kalışları içeren pozlardan oluşur. Yin Yoga sizi rahat ettirme iddiasında bir pratik değildir. Kişiyi konfor alanın çok dışına taşır.

2005 yılında hamile yogası ile Yogaşala’da başladım. Oğluma hamile olduğum dönemde çocuğum için iyi bşeyler yapabilme niyeti ile başladım ve sonrasında yogaya aşık oldum. 2013 yılında Berra Sertel Yin Yoga uzmanlaşma seansları ile yoga seansları vermeye başladım. Richard Freeman ile Yoganın Özü, Hart Lazer ile Güvenle Uzmanlaşmak atölyelerine katıldım. Svagito Liebermeister’ın  Osho Aile Dizilimi eğitimi ve Zen terapisi,  Devapath, Dwari ile Elmas Nefes ve Meditasyon, Universal Enerji atölyelerine katıldım.

– Seninle yaptığımız Yin yoga seanslarının ne içerdiği ve nasıl geçtiğini ballandıra ballandıra pek çok kişiye anlatmışımdır. Bir de senden duyabilir miyiz, seanslarındaki kişisel dokunuş”larını?

Osho der ki : ‘Beden bilir’. Katılımcıları daha kapıdan girerken, matlarını yere sererken bedenlerinden görebiliyorum. O seansta yalnız mı kalmak istiyorlar? İlgi görmek mi istiyorlar? Destek mi istiyorlar? O gün o seansta bulunmasının mutlaka bir sebebi oluyor katılımcının. Aslında anahtar ‘kişisel dokunuş’larımdan çok katılımcının ‘kişisel ihtiyacı’nın ‘dokunuşu’nda.

– Hali hazırda mesleğini devam ettirmekteyken, Yin yoga uzmanlığından vazgeçmemenin sebebi nedir?

Mesleğim gereği insanlara davranış, kalite, liderlik gibi yetişkin eğitimleri veriyorum. Yogada konu tamamen farklı olsa da temelde bildiğini, öğrendiğini paylaşmak çok keyif veriyor. Hayattaki misyonumun bu olduğuna inaniyorum. İsmim Lebriz’in anlamı:  Dolup taşmak, güzel söz söylemek,  güzel söz aktarmak anlamına geliyor. Bazen seanslarda ‘Şunu da söylemeliyim’, ‘Bunu da anlatmalıyım’, ‘Burası da çok önemli, ‘Bunu da biliyor olmalılar’ diyerek anlatıyorum. Çoğu zamanda ağzımdan dökülüyor kelimeler bir kanaldan bana, benden katılımcılara serpiştiriliyor gibi.

– Ben mesela çok içe kapanık, öfke veya üzüntüsünü genelde içinde yaşayan biriyimdir ve Yin yoganın bana çok iyi geldiğini düşünüyorum. Öte yandan kendini çok dışa vurumcu, kontrolcü, sabırsız, sert ve hızlı öfkelenmeye yatkın gören birkaç arkadaşım da Yinin onlarda yarattığı rahatlamadan ve etkiden heyecanla bahsettiler. Bu denli farklı yapılara iyi gelmesinin sebebi nedir sence?

Denge. Hayatta her şey dengede güzel. Yin yoga düşünmeden tepki verdiğimiz o anlarda daha sakin ve dingin kalıp tepkilerimizi seçebilmemizi sağlıyor. Ve insan olmanın önemli özelliklerini kişisel farkındalık, hayal gücü, bilinç ve özgür iradeyi güçlendirdiği için daha doğru yere odaklanıp şeçim yapabilme özgürlüğümüzü daha doğru kullanmamızı sağlıyor. İçe kapanık bir kişi tepkilerini seçerken daha kalbi açık davranabiliyor, daha sabırsız biri de tepkilerini seçerken daha kontrollü davranabiliyor.

– Seansta en çok hoşuma giden şeylerden bir tanesi, nerdeyse tamamında gözlerimi kapatıp, yalnızca nefesime, bedenime, sakinleşmeye, bazen zihnimden geçen parazit düşünceleri kovmaya odaklanabiliyorum. Bu esnada senin yumuşacık, rahatlatıcı sesinle yaptığın yönlendirmeler, yin yogaya dair verdiğin bilgilerin hepsi o anı daha rahat deneyimlememi sağlıyorlar. Bu bakımdan spordan yogaya, işten hobilere kadar, bazen farkına bile varmadan egomuzun sesine mahkum olduğumuz anlara ara verebiliyor olmak harika bir his. Bunu yoga yaparken deneyimledikçe, hayatımızın diğer kısımlarında da uygulamamız mümkün olabilir mi sence?

Farkındalığa dair Yin yoganın güvenli ortamında matın üzerinde geliştirdiğimiz yetenekler yoga matının dışına da kolaylıkla taşınabilir. Günlük sıkıntılarımızın içerisinde sıkışıp kaldığımızda, dikkatimizi yine aynı şekilde bedenimizdeki hislere odaklayabilir, düşünce ve tepkilerimizi gözlemleyebilir ve bu sıkıntılar uzaklaşana kadar onlarla kalabiliriz.

– Sık sık söylediğin şeylerden bir tanesi Asananın (sanskritçe yoga pozu) yararı aslında o hareketten çıkmak istediğinizde başlar.

Yin yoga pratiğimiz sırasında, pozu derinlemesine deneyimlediğinde ve bir şeyler seni çok huzursuz ettiğinde, gerçekten pozdan çıkmak istediğimizde, dikkatimizi gerçekleşmekte olana vererek yüzleşmekten çekindiğimiz duygu ve düsüncelerimizi fark ediyoruz. Şu anda elimizde olanla tatmin olmayıp nasıl hep başka şeyler arzuladığımızın farkına varıyoruz. Çalışmanın en büyük faydası zihniniz size ne kadar aksi için baskı yapsa da bu rahatsız olduğunuz alanda olabildiğince kalmakla sağlanıyor

– Ve aslında tüm bu hareketleri yapmamızın, zorluklarına katlanmamızın sebebi Savasana (derin gevşeme), öyle değil mi?

Savasana’nın en önemli becerisi bedenimize, zihnimize tam ve derin bir gevşemeyi deneyimletebilmesi, yaptığımız tüm pozların etkilerinin bedenimizde ve zihnimizde yer bulmasını sağlıyor.

İlk defa Yin yoga yapacak birine önerilerin nedir?

Bedeni duymak, bedeni hissedebilmek çok önemli bir erdem. Bir çok kez seanslarda söylerim ‘Beni değil, bedeninizi dinleyin’. Bedenin ‘tamam’ dediğini duyabilmek, egonun ‘hadi hadi’ dediğini pek dinlememek. Ve her zaman çocuk pozunun harika bir opsiyon olduğunu hatırlamak.

Çıkışta biz dahil pek çok insan senin seans sıklığını artırman için neredeyse yalvarıyor. Yakın gelecekte var mı buna yönelik planların?

Seanslar 3 hatta 5 saat olsun, her gün olsun isteyenler var. Keyifle, huzurla, severek yapınca bu heves katılımcılara geçiyor. Program elverdiği sürece destek olmaya çalışıyorum.

Başlık fotoğrafı: yoga.com

Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale