X

Bir şeylerin tadını çıkarmak nedir: Savoring’e hayatınızda yer açın

Mutlu olmak için anda kalın demek yeterli değil, bu tanımın ne anlattığı doğru aktarılmıyor. Anda kalmak tüm sorumlulukları bırakıp, ne hissettiğimizi etiketleyip, mutlu olduğunu düşündüğümüz anın zihnimizde ya da kamera ile fotoğrafını çekip bir kenarda dondurmak değil. Aynı şekilde farkındalık olarak aktarılan bu süreçte sizi mutsuz eden anlarda da, mutsuzluk ile anı ilişkilendirip, “Bu görselde mutsuzdum” diye etiketlemek de değildir. Anda kalmak ve farkındalık çalışmalarının askıda kalmasının sebebi budur. Bu alanlarda çalışma yapmış çoğu insandan şunu duyabilmek mümkün; “Ben bunu anlamıştım, nasıl tekrar unuttum?”

Savoring başlığının well-being (iyilik, sağlık ya da esenlik) kavramı altında yer almasının sebebi şöyle açıklanıyor: Şu anda yaşadığınız, mutlu olduğunuz ya da mutsuz olduğunuz anın dışına çıkarak gözlemlemek ve yorumlamak. Bunun için büyük olaylar, kırılma noktaları değil, en basit anları seçmek önemli. Küçük küçük büyümek için, mutluluk biriktirmek için. Mesela güzel bir duş, lezzetli bir yemek, manzaralı bir yürüyüş ya da herhangi bir şey. Yaptığınız iş ile bağlantıda kalmak, ona hakkını vermek, göstermek, tüketmek için değil, sadece ve sadece o anı yaşamak için. Sanırım çocukken gözlem ve deney aşamasında bunu çok rahat yapabiliyorduk çünkü öğreniyorduk. Her detayın, hareketin, kokunun, tadın önemi vardı. Bu sebeple her zaman dünyanın eskiden daha güzel olduğu konusunda hemfikir oluruz, bazı durumlarda haklılık olsa da, bu temelde anda kalmayı layıkı ile başarmış olmakla alakalı. Günlük yaşamın törenlerini kutsamış olmak ile alakalı.

Her yeni jenerasyon için değişken olsa da bu değerler, toplumsal yapıda bir aile çatısının olması, ailenin yemeği beraber yemesi, yemek yerken görgü kurallarının gözetilmesi, yemeğin sadece masada yenmesi, verilen porsiyon kadar tüketmek, yemeğe saygısızlık yapmamak ve yapılanı takdir etmek, acele etmeden aile ile bu anı paylaşmak: Bu bir tören. Her gün tekrarlanması, bunu deneyimleyen insanların aile kavramı altında beraber yapılan bu aktivitelerin yer aldığını bilmesi, onu beraber deneyimlemesi, bu ritüele istekli ya da isteksiz bir irade ile eşlik etmesi bu deneyimi her çocuk için farklı kılar, istemeyen katılımlar dahi tekrarlı bu tecrübe içinde değerli birer mutluluk anı olarak hafızamızda yerini alır.

Bu tecrübe sabit mutluluk anı ile kendinize yeşil sebze suyu alıp “Sağlığım için iyi bir şey yapıyorum” deyip, plastik şişesinden içerken neyi deneyimlediğinizin farkına varmanız önemli. Bu anda üretilen, sizin dahil olduğunuz, tekrarlı bir içme eylemi dışında mutluluk getirecek bir an olduğundan emin olun.

Bu anları geliştirmek, tüketici, anı tüketici olmaktan çıkıp, kalıcı mutluluğa geçiş yapmak için birkaç teknik deneyebilirsiniz:

  • Yaşadığınız anı bir başkası ile paylaşın,
  • Şanslı olduğunuzu düşünün,
  • O anda ne yaptığınızdan emin olun, anda kalmak için fotoğraf çekmeyin, bunu dijital anlamda yazmıyorum, gözlemleyin.
  • Şükretmek için en az bir nedeniniz olsun!
  • Zevk süresini uzatın, yediğiniz tatlıyı ikiye bölün, ikinci kısmı yemek için kendinize ekstra süre tanıyın, mesela “Kalanı yarın yiyebilirim, aynı saatte ve yanında kahve ile!” diyebilirsiniz.
  • Kendinizle konuşun! Deli desinler. Kulağınızın sizi duyması gerekir, dışarıdaki seslerden çok kendinizi duyun.
  • Kelimlerin gücünü önemseyin, bir kelimenin oluşması insanlık tarihi kadar eski ise, onları gelişigüzel kullanacak kadar nankör olmamalıyız.
  • Nezaketi önemseyin ve önce sadece kendinize nazik olun, sonra dışarısı gelir.

Bunu söylerken hep şu aklıma gelir: Türkiye’de ve toplum geleneklerimizde çok değerli tecrübeler var. Konuk ağırlanmasından tutun da elindekini paylaşmaya, komşuyu yoklamaya, ihtiyacı olana yardım etmeye kadar… Bunların arkasında bazı gölgelenen gerçekler var, mesela evini, arabasını, telefonunu başkası için alanlar, eve gelene ikram edenler, kendisini es geçenler. Yediğinizin kalitesini kendinize göre ayarlar, giydiğinizi temiz kullanırsanız misafir için her zaman aynı standartı sunabilirsiniz. Diğer yandan misafir görsün diye yaşayıp ya da teknoloji odaklı yaşamda insanlar iyi bilsin diye yaşarsanız, eve döndüğünüzde yalnızlığınızın artmasından öte, kendinize duyduğunuz saygıyı yitireceksiniz. Sizin yemediğinizi bir başkası yememeli, sevgiliniz dahi olsa… Önce kendiniz. Bu bencillik değildir, kendinizi herkesle eşit gördüğünüzün ve olduğunuz gibi kabul ettiğinizin göstergesidir. Misafire özen, kişisel bakım, ev temizliği yapılan ikramın pahasından daha değerlidir. Bu her zaman böyleydi.

Sevgiler…

Deniz Özalp: Merhaba, Ben Deniz Özalp. Berlin doğumluyum, ilk anadilim Almanca. Hayatıma Almanya'da başladım, daha sonra Adana'ya dönüş ve eğitim hayatına devam ettiğim Adana Koleji ve takibinde İstanbul Bilgi Üniversitesi ve biraz sonra ekleyeceğim eğitimlerimle bir çok disiplini çalıştığım bir iş hayatım var. Bilgi Üniversitesinde iki anadal çalıştım: İşletme ve Reklamcılık. İkisinden de derece ile mezun oldum. Mezuniyetimi takiben staj için Londra'ya gittim ve iki yıla yakın bir çalışma hayatım oldum. İlk iş hayatıma Londra'da başladım. Madison Avenue olmasa da, ajans girişi burada yaptım; mükemmelliyetçi çalışma ortamının ve her yazılanın bir sözleşme olabileceğini, dili doğru kullanmayı İngiliz Kültürü ile öğrendim. İstanbul'a dönüşüm ile sırasıyla 3 global ajansta çalıştım. Bu çalışmalarım sürerken spor hayatım ve yazın hayatım devam ediyordu. Yamaç paraşütü, dağcılık, rüzgar sörfü, tırmanış, cycling, pilates, fitness gibi bir çok spor alanında eğitim aldım ve eğitmenlik yaptım. Sağlık Ajansı iş tecrübemle beraber Wellness alanına hem kurumsal hem de bireysel olarak giriş yapmaya ve bu alanda kendimi geliştirmeye başladım. Son yaklaşık dört yıldır Wellness alanında çalışmalarımı sürdürüyorum ve öğrenmeye devam ediyorum. Integrative Nutrition, 'Sağlık Koçu' sertifikamı, Leiden Üniversitesinden 'Mindfulness' eğitimimi, Stanford Üniversitesinden 'Food and Health' eğitimimi, Yale Universitesinden 'The Science of Welbeing' dersini, Team ICG'den 'Indoor Cycling Trainer' sertifikasını, Michael King Pilates'ten sırasıyla 'Mat Stage 1 Trainer', 'Mat Stage 2 Trainer', 'Reformer Pilates Trainer' sertifkalarını ve 'Master Group Class Workshop' katılım sertifikasını aldım.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale