X

Bir ömür sevsek de doyamayacaklarımıza; yeni yılda bir ömürlük sevmek üzerine

Aşk, sandığın kadar değil, yandığın kadardır.” Mevlana Celaleddin Rumi

Yeni yılın ilk yazısına ilk heyecanına ve benim için de geçerli olan ilk “macerasına” hoş geldiniz…

Genel olarak söze başlamak en zor olanıdır, yazıya başlamak da böyle. Bir kez başladığınızda adeta bir trene binip de bir sonraki istasyona kadar her ne olursa olsun sizi durdurabilecek bir gücün olmadığını bilmek gibi akış sizi alıp götürüverir. Şimdi sizlerle bineceğimiz bir tren hayal edelim ama işte konu tercihi yapmaki “hangi trene” bineceğimiz tercihini yapmak kadar zor oluyor. Çünkü çokça yol var, çokça olasılık var. Seçmek demek maceranızı yani sizi tanımlıyor bir yerde…

Ve bu yazı yeni yılımızın bu güzel yepyeni 2018 yılımızın ilk yazısı ve bence bu yüzden özel olmalı… Hani nasıl girersek öyle devam edermişiz ya (ki çocukluğumuzdan beri bizlere öğretilen budur) ben bu yazımla başlıyorum 2018’e sizlerle birlikte…

Ben bu yazımla başlıyorum 2018’e sizlerle birlikte…

İnanıyorum ki yeni yılımızın ilk yazısı bizler için çok özel olan bir yerden gelmeli; kalbimizden, sevmekten, âşık olmaktan yani kısacası hayata dair tutkularımızdan. Şimdi ben sevmeye henüz yeni heyecanlar ile başladığımız bu yılda bambaşka bir noktadan bakmak istiyorum. Bir ömür boyunca bizlere sevmek hakkı verilen kavramlara detaylı bakalım istiyorum. Zamanın geçip de bizlerin hiç fark etmediklerimize…

Örneğin anne ve babamızı sevmek hakkımıza. Ne şanslıyız ki hayatımızın bir bölümünde bizimle birliktedirler (ki bunun ilk 5-6 yılını hatırlayabilecek kadar gelişmiş bile olamıyorum), aslında bir ömür onları sevebilmek hakkımız vardır… Ne yaparız peki, üç gün geçer hal hatır sormayız değil mi? Bu yaşa geldiklerinde hayatlarını bir günlerini nasıl geçirdiklerini hangi arkadaşları ile nasıl sohbet ettiklerini bilmeyiz… 

Hangi rengi sevdiklerini, gençliklerinde gitmeyi sevdikleri yerlere yeniden gitmek isteyip istemediklerini, örneğin evlenmeden önce hangi gönül maceralarını yaşayıp da üzüldüklerini, bugünlere nasıl geldiklerini… Hayat değiştikçe hangi tecrübeleri edindiklerini, son dönemde en çok neye sevindiklerini, en son ne için ağladıklarını… Bunların hepsini “bilmek” ve onları bunlarla birlikte sevmek şansımız varken, bir ömür görmezden gelmeyi tercih ederiz…

Bir ömür boyunca bizlere sevmek hakkı verilen kavramlara detaylı bakalım istiyorum…

Sonra pişmanlıklarımız vardır, çoğu zaman reddettiklerimiz… Yıllar önce beni aldattı, unuttu, beni incitti dediklerimiz… Kendimizi bir ömür sevmeyiz atlayıvermişizdir hatalarımızla, yanlışlarımızla, yaşadıklarımızla, yaşamak isteyip te yapamadıklarımızla… Belki o gün hayal etmeyip de bugün elde ediverdiklerimizle… Aşkı arayıp da incinmekle kavrulduğumuzda kazandığımız olgunluğun güzelliğini de sevemeyiz değil mi? Oysa bir ömür bahşedilmiştir bizlerle sırf kendi kendimizi doya doya tanıyalım doya doya hatalar yapalım ve yine bunlarla birlikte önce ve herkesten önce kendi kendimizi sevelim diye…

Bu kadarı ile bitmez, bir de verdiğimiz kararlarımız vardır. Bugün birlikte olduğumuz sevgilimiz, belki her sabah artık aramızdaki heyecan bitti diye söylene söylene uyandığımız eşimiz… Hayat aslında işte onlarca gün kısmet eder bizlere bir ömür boyu sevebilmek için ama gözlerimizdeki “sıkıldım” bakış açısı neyi göstermektedir?  Sadece kalbimizi kapatmaya yarar değil mi? Aslında bir anlık “bakabilmek” yani içimize işleyen bir bakışı bilebilmek bile “zordur” çünkü biz sıkılmış olanızdır… Hayattan sıkılmaya hakkımız olduğuna inanmışızdır… Henüz yitirmiş olmak dersi ile karşılaşmamış olanızdır… Değerini “çok geç” anlayabildim, gidince görebildim demek için hızla bir duvara doğru koşanızdır…

Oysa sevmek bizim hayatlarımızın bir parçasıdır. Sadece insan sevgisi değildir burada anlatmak istediğim, doğaya olan sevgi vardır… Dünyayı görmek üzere olan tutkumuz vardır sonra, bazen gerçekten düşünürken bulurum kendimi…Ömrüm, tüm dünyayı, görmek istediğim her yeri görmeye vefa edebilir mi? 

Oysa sevmek bizim hayatlarımızın bir parçasıdır.

Ve biz bir ömür sevmek üzere bu güzel dünyaya gönderilmiş olsak da zamanımızı işte sevdiklerimiz yerine bizi “sınırlayan” düşüncelere odaklanarak geçiririz. Evet, seyahate çıkmak istiyorum ama zamanım yok, çocuklar biraz daha büyüsün, işler biraz daha azalsın, bu yıl değil de iki yıl sonra, hastalıklar iyileşsin… 

Bir ömür sevmeye doyamayacağımız hayallerimiz hayat boyu “hayal” olarak kalıverir… Sevmek bu değildir oysa sevmek içinde eylem barındırır. Her ne olursa olsun o hayalin, o aşkın, o kişinin, o eylemin içinde olmaktır sevmek… Ve bir ömür verilmiştir bizlere çok ama çok sevmek üzere. Her nerede nasıl olursak olalım ve en önemlisi hangi yaşta olursak olalım mutlaka çok ama çok sevmek üzere donatılmışızdır…

Bir ömür boyunca sevip de doyamayacaklarımız işte böyle kıymetlidir, hayatta bulabileceğimiz tüm mücevherlerden ve tüm güçlerden çok ama çok daha derindir varlıkları… Onlar bu dünyada bulunmamıza sebep olanlardır, onlar bu dünyaya geçtiğimiz zaman boyunca küçük de olsa bir şey katabilmemiz için bize “şans” tanıyanlardır…

Bugün ve yeni yılın bu ilk yazısında bu satırları okuyorsanız, bu yılı “bir ömür boyunca sevip de doyamayacaklarınıza” adamanızı dilerim. Bu anneniz olabilir, bu babanız olabilir, çok sevdiğiniz eşiniz ve çocuklarınız olabilir, arkadaşlarınız olabilir veya çok ama çok severek yaptığınız bir hobiniz olabilir… Bu yıl bir ömür boyu sevip de doyamayacaklarınızı bir ömür bu yıl bitecekmiş kadar çok sevmeniz dileklerimle…

Bir ömür sevip de doyamayacaklarımız için gelsin… Sizi seviyorum…

 

İlginizi çekebilir: Hayat sizi her daim çok ama çok seviyor

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale