X

Billur Kalkavan’dan kulağımıza küpe olacak hayat dersleri

Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz, 59 yaşında yaşama gözlerini yuman, hayat dolu usta sanatçı Billur Kalkavan’ın vefatı tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Kanser tedavisi gördüğü süre zarfında yaşadığı bir enfeksiyona bağlı olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla bedeni, hastalığa direnemedi ve vefat haberi hızla yayıldı. Bizlerse, onu ölümüyle değil, yaşarken bize öğrettikleriyle hatırlamak istiyoruz. Doğaya olan düşkünlüğü, hayvanseverliği, enerjik ruh hali, tutkuyla sevdiği her şeye, herkese sarılması, rengarenk kişiliği ve çok daha fazlasıyla… Ve Uplifers olarak usta sanatçıyı rahmet ve sevgiyle anarken onun konuşmalarından, söyleşilerinden ve videolarından çıkarmamız gereken hayat derslerini bir araya getirdik. İşte kulağımıza küpe olması gereken o anekdotlar:

Yargılamak boş bir iştir

Hepimiz hayatımız boyunca birçok insanla, farklı görüşlerle, bize ters gelen olaylarla, değerlerimizin dışında kalan durumlarla karşılaşırız. Ve çoğu zaman tüm bu farklılıkları yargılama eğiliminde oluruz. Oysa ki, herkesin hayatı kendine, tıpkı Billur Kalkavan’ın zamanında sık sık dile getirdiği gibi… Ne olursa olsun kimseyi yargılamadığını ve her zaman kendi işine baktığını söylemiş usta sanatçıdan ilham alarak odağımızı başkalarına değil, yalnızca kendimize çevirebiliriz. Başkalarının yaptıklarını, söylediklerini düşünerek, yorumlayarak zamanımızı ve enerjimizi harcamaya hiç gerek yok. O zaman ve enerjiyi kendimiz için kullanabiliriz.

Eğitim, ailede başlar

Çok şanslı bir çocuk olarak büyüdüğünü her fırsatta dile getirmiş Billur Kalkavan’ın söyleşilerinde aile hayatının yaşantısını nasıl şekillendirdiğini görmek mümkün. Varlıklı ve kültürlü bir ailede yetişmenin yaşamına kattıklarını her söyleminde vurgulamış olan Kalkavan, özellikle akşam yemeklerinin çocukların gelişiminde, büyümesinde kritik bir rol oynadığına dikkat çekmiş. “Örfü, adeti, adab-ı muaşeret kurallarını ben sofrada öğrendim” dediği bir röportajından akşam yemeklerinin, bir sofra etrafında ailecek toplanmanın, küçüklerin büyüklerden öğreneceği birçok şeyin dikteyle değil yaşayarak, konuşarak, anlaşarak o masada öğrenmenin ne denli keyifli ve önemli olduğunu fark etmek mümkün.

Kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı öğrenmeliyiz

Zengin ve varlıklı bir ailede büyüdüğünü, paranın hep olduğunu, hatta babasının doğru dürüst işe bile gittiğini hatırlamadığını çünkü hazır kaynaklardan geçindiklerini açık yüreklilikle yukarıdaki söyleşisinde de dile getirmiş usta sanatçı, tüm imkanlarına rağmen çalışmaktan asla vazgeçmemiş. Her zaman kendisi üretmiş, çalışmış ve para kazanmış. Aile, insanın hayatında çok güçlü bir güven kaynağı olsa da her zaman her koşulda yere sapasağlam basabilmek için kendi ayaklarımızın üzerinde durmamız şart.

Almak da vermek kadar önemlidir

Hayatında birçok işe imza atmış, insanlara yardım etmiş, iyiliklerde bulunmuş, bilgisini, görgüsünü paylaşmış Billur Kalkavan, birçok söyleminde hayatı boyunca hep verici olduğunu ve bu nedenle hayatının dengesinin bozulduğunu dile getirmiş. Kendimizi vermeye odakladığımız kadar almaya da açmamız gerektiğini; hep vermeye odaklanırken almayı reddetmenin aslında kibir olduğunu birçok paylaşımında söylemiş olan Kalkavan’dan ilhamla hayatımızda alma-verme dengesini kurmaya, başkalarından gelen yardımları kabul etmeye, bize iyilik uzatana ‘evet’ demeye özen göstermeliyiz.

Cinsellik, bir tabu olmamalıdır

Cinsellik üzerine cesur ve özgür konuşmalarıyla yaşamı boyunca kendinden söz ettirmiş Billur Kalkavan kendi kanalında yer alan videolarında ve hayattayken yaptığı röportajlarında sıkça cinselliğin yasaklı bir konu olmaması gerektiğine dikkat çekmiş. Cinselliğin yalnızca seksten ibaret olmadığını, her insan için sağlıklı olmanın bir bileşeni olduğunu ısrarla vurgulamış Kalkavan, cinsellik üzerine konuşmanın, bilgi alışverişinde bulunmanın en az yemek yemek kadar doğal ve gerekli bir ihtiyaç olarak görülmesi gerektiğine dikkat çekmiş. Sağlıklı, mutlu ve doyumlu bir yaşam için cinselliğin bir tabu olmaması için kaçmak değil, konuşmak gerektiğini söyleyebiliriz.

Kıskançlık, gereksiz bir duygudur

Tüm röportajlarında, özellikle ilişkiler konulu videolarında hiç kıskanç biri olmadığını dile getirmiş Billur Kalkavan, kıskançlığın çok gereksiz ve insanı tüketen bir duygu olduğuna defalarca vurgu yapmış. Kendisinin hiç kıskanç olmadığını çünkü ailesinden öyle gördüğünü söylemiş olan ünlü sanatçı, söylemlerinde kıskançlığın öğretilen bir duygu olduğuna yukarıdaki videoda da olduğu gibi sıkça değinmiş. Özellikle anne-babalar arasındaki ilişkide var olan kıskançlığın çocuklar tarafından gözlemlenip onların yaşamının ilerleyen zamanlarında ortaya çıktığını, bu nedenle çocuklara kıskançlık aşılamayan rol modellerin olması gerektiğine dikkat çekmiş. Başkasını kıskanarak ya da kıskançlık duygusuyla kendimizi tüketmek yerine daha olumlu ve yapıcı duygulardan beslenebiliriz.

Her pişmanlık, pişmanlık değildir

Yaşamımız boyunca birçok şey yaşarız; kararlar alırız, adımlar atarız, değişiklikler yaparız. Tüm bunlardan bazıları olumlu sonuçlanırken bazıları beklemediğimiz olumsuz gelişmelere neden olabilir. Ve ahlanıp vahlanıp keşke yapmasaydım diyerek pişmanlıklar yaşayabiliriz. Ancak, Billur Kalkavan’ın da dediği gibi aslında her pişmanlık gerçek bir pişmanlık değildir. Çünkü pişman olduklarımız da bizlere bir şeyler öğretir, geliştirir, büyütür; başımıza gelen bazı şeyler beklediğimiz gibi sonuçlanmasa da mutlaka bize bir ders verir.

En güzeli, olduğumuz gibi olmak

Neşeli, eğlenceli, çılgın, dobra, açık sözlü, kısacası içi-dışı, özü-sözü bir kadın olarak yaşamış Billur Kalkavan’ın öğütlediği çok güzel bir şey var: O da ne olursa olsun kendimiz gibi kalmak, benliğimizden, savunduklarımızdan, inandıklarımızdan, kim olduğumuzdan hiçbir zaman vazgeçmemek. Günümüzde özgün kalmak çok zor evet, birçok değişkenden etkilenip savrulma eğiliminde olabiliriz. Ama hayatta her zaman önemli olan ve olmaya devam edecek şey benliğimize sahip çıkmaktır.

Ve son olarak usta sanatçının da dediği gibi “Hayatta ne yaparsan yap keyifle yap!” hepimizin kulağına küpe olsun.

İlginizi çekebilir: Hayatınızı olumlu yönde geliştirecek 100 öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale