X

Bilimsel araştırmalara göre iş stresi, kalp sağlığını tehdit ediyor

İş hayatındaki stresin sadece moral bozmakla kalmadığını, kalp sağlığımızı da ciddi şekilde etkileyebileceğini biliyor muydunuz? Modern çalışma yaşamı, artan talepler ve sınırlı ödüllerle şekillenmiş bir stres ortamı yaratıyor. Bu ortam, sadece ruh sağlığını değil, aynı zamanda kalp sağlığını da doğrudan etkileyebiliyor.

2024 yılında Journal of the American Heart Association Dergisi’nde yayımlanan uzun süreli bir çalışma, beyaz yakalı çalışanlarda iş stresinin, özellikle yüksek iş yükü ile düşük ödül dengesizliğinin, atriyal fibrilasyon (yani hızlı ve düzensiz şekilde atmasına neden olan ritim bozukluğu) riskini ciddi oranda artırdığını ortaya koydu. Araştırma, iş ortamındaki psikososyal stresin sadece geçici bir huzursuzluk değil, kalıcı ve tehlikeli bir sağlık sorunu olduğunu gösteriyor.

Yürütülen bu çalışma, 18 yıl boyunca 5.926 beyaz yakalı çalışanın sağlık verilerini analiz etti. Araştırma, katılımcıların çalışma koşulları ve atriyal fibrilasyon (AFib) gelişimi arasındaki ilişkiyi inceledi. Çalışmaya dahil edilen bireylerin başlangıçta herhangi bir kardiyovasküler hastalık geçmişi bulunmuyordu.

Araştırma iki önemli durumu inceledi:

  • Yüksek iş yükü ama düşük kontrol: Yani sizden çok şey isteniyor ama karar verme şansınız yok. Buna “yüksek iş stresi” deniyor.
  • Çok çalışıp karşılığını alamamak: Örneğin fazla mesai yapıyorsunuz ama maaşınız, takdir görmeniz ya da iş güvenceniz yeterli değil. Bu da “çaba–ödül dengesizliği” olarak tanımlanıyor.

Ve sonuç çok net: Bu iki durumdan biri varsa AFib riski ciddi şekilde artıyor. İkisi birden varsa, risk daha da yükseliyor. Sonuçlara göre ofis ortamında çalışan ve iş yerinde yoğun stres yaşayan kişilerde kalp ritim bozukluğu (özellikle atriyal fibrilasyon, yani AFib) görülme riski neredeyse iki kat artıyor. Ne yazık ki bu ritim bozukluğu, inme, kalp yetmezliği gibi ciddi hastalıkların habercisi olabilir.

Rakamlarla gerçekler ise şöyle:

  • Yalnızca iş stresi varsa; AFib riski %83 artıyor.
  • Sadece çaba-ödül dengesizliği varsa; Risk %44 artıyor.
  • İkisi birden varsa; Risk %97’ye kadar çıkıyor.

Araştırma, stresin yalnızca zihinsel değil, aynı zamanda fizyolojik bir tehdit olduğunu vurguluyor. Stres; otonom sinir sistemi, hipotalamik-hipofiz-adrenal aks ve renin-anjiotensin-aldosteron sistemini harekete geçirerek kalp ritmini bozabilecek hormonal ve nörofizyolojik tepkilere yol açabiliyor. Bu da hipertansiyon, diyabet ve arteriyel sertlik gibi AFib ile ilişkili risk faktörlerini tetikleyebiliyor.

Bu uzun vadeli çalışma, iş kaynaklı psikososyal stresin kalp ritim bozuklukları açısından ciddi bir risk faktörü olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. Peki neler yapılabilir?

İş stresi ile nasıl başa çıkılır?

Bu konuyu iki açıdan ele almakta fayda var. Biri çalışanların yapabilecekleri, diğeri işverenlerin yapması gerekenler. İlk olarak işverenler neler yapabilir sorusunun cevabına bakalım.

  • Adil iş yükü dağılımı,
  • Yeterli takdir,
  • Karar süreçlerine çalışanları dahil etme,
  • Geri bildirim kültürü geliştirme,
  • Çeşitli destek hizmetleri sunma ilk etapta yapılabilecekler arasında.

Çalışanların yapabileceklerini ise şöyle sıralamak mümkün:

  • Önceliklerinizi belirleyin, gereksiz işleri eleyin.
  • ‘Hayır’ demeyi öğrenin.
  • Mola vermeyi ihmal etmeyin.
  • Nefes ve gevşeme egzersizleri yapın.
  • Uykunuza dikkat edin.
  • Destek almaktan çekinmeyin.
  • Fiziksel aktiviteyi alışkanlık haline getirin.

İş stresi hayatın kaçınılmaz bir parçası olabilir, ancak onu yönetmek tamamen sizin elinizde. Günlük alışkanlıklarınızı gözden geçirerek, sınırlarınızı belirleyerek ve hem bedeninize hem de zihninize özen göstererek stresin etkilerini azaltabilirsiniz.

Kaynak: globalwellnessinstitute

İlginizi çekebilir: Kurumsal wellness 2025’te hangi trendlerle öne çıkıyor?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale