Daha önce hangimiz kendini dünyanın tüm yükünü omuzlarında taşıyormuş gibi hissetmedi ki?
Yakın zamanlı bir çalışmaya göre, Türkiye nüfusunun zihin sağlığı ve refahı her geçen yıl düşerken, stres ve kaygı oranında hızlı bir artış yaşanıyor. Başka bir çalışma ise durumun lokasyona bağlı olmadığını ve Birleşik Krallık’taki genç nüfusun %82 gibi ciddi bir kısmının, global krizler sebebiyle aşırı stres ve gelecek kaygısı problemleri yaşadığını gösteriyor. Yani kıssadan hisse diyecek olursak, bazı zamanlarda yaşadığınız belirsizlik duygusu ve kaygı hali o kadar da nadir değil. Aksine, içinde bulunduğumuz modern dünyada yaşamanın getirdiği kaçınılmaz bir sonuç. Ama bu demek değil ki, kaygı ve belirsizlik duygusuna kendinizi bırakacak ve her şeye yok vereceksiniz!
İçinden geçtiğiniz süreç ne kadar zorlu olursa olsun, her mücadeleden zaferle ayrılmanızın birkaç yolu var. Hatta bu yollar aslında o kadar basit ki belki de kaçırdığınız nokta burada gizli. Çünkü hayatta karşılaştığınız birçok problemde olduğu gibi; belirsizlik kaygısıyla mücadele ederken de işi basite indirgemek ve günlük hayata uyarlanacak birkaç ufak adım atmak, sorunu çözmede büyük etkiye sahip.
1. Kendini telkin mantraları oluşturun
Mantra denilince aklınız karışmasın… Genel olarak, bazı zamanlarda kullandığınız olumlu veya olumsuz telkin kelimelerinin tümü bilinçaltı için mantra, yani talimat görevi görür. Bu kelimeleri bilinçli şekilde bir araya getirmek ise kendinize koyduğunuz talimatların, normal şartlara göre çok daha sakinleştirici ve yatıştırı olmasını sağlar. Beyne güçlü bir sinyal veren bu telkin mantraları, zor zamanlarda tutunacağınız çapalar olabilir. Örneğin; karşılaştığınız bir zorluk anında derin nefes alarak içinizden “Huzura doğru nefes alıyorum demek”, şu an düşündüğünüzden çok daha büyük bir etki yaratabilir. Çünkü bu kelimeleri içinizden bile olsa bilinçli olarak bir araya getirmek, içten içe beyne bu duygu durumuna gelmek istediğinizin sinyalini verir. Ritmik ve bilinçli nefes tekrarlarıyla birleşen iç ses, sinir sistemine güvende olduğunuz sinyali göndererek aksi durumda beyin tarafından salınacak stres hormonlarını baskılayabilir. Bu da yaşanan zorluklardan kaynaklanan stres ve kaygı halinin genel yaşam biçimine yerleşmesini önler.
2. Duyguları topraklayın
Duyguları topraklamak, negatif duyguları nötrlemek demektir ve özellikle belirsizlik duygusu ile savaşta oldukça etkili bir tekniktir. Çünkü vücuttaki stres hormonlarının artmasıyla birlikte zihin, “savaş veya kaç” moduna girer. Tıpkı bir kertenkelenin tehlike anında kuyruğunu geride bırakarak kaçması gibi, siz de sorunla karşılaştığınız zaman arkanıza bakmadan kaçıyor olabilirsiniz. Fakat görünüşte etkili olan bu teknik, uzun vadede biriken ve yüzleşilmesi gereken sorun sayısını artırır. Karşınızda çığ gibi büyüyen sorunlarla mücadele ise asla kolay değildir. Bu anlarda kendinizi duygusal olarak topraklamaya çalışarak çok daha kalıcı sonuçlar elde edebilirsiniz. Sorunlar karşısında hisleri anlamaya çalışmak ve elinizi kalbinize koyarak dünyevi ağırlığı hissetmek, zor anları atlatmayı kolaylaştırabilir. Bu sayede hiçbir duyguyla yüzleşmek ertelenmez, dokunma ve hissetme yoluyla bilinç doğrudan sakinleşebilir.
3. Geleceğe odaklanın
Gelecek, çoğu zaman yaşanan kaygıların temel nedenidir. Gelecekte istediği başarıya ulaşmak, arzuladığı aşkı bulmak veya tüm yaşam hedeflerini tamamlamak yaşadığınız stresin ana kaynağı olabilir. Gözlerinizi kapatarak kendiniz için mutlu ve huzurlu bir gelecek tablosu çizmek, bu kaygıyla mücadeleye yardımcıdır. Gün içinde yaşadığınız belirsizlik duygusu karşısında zihin odağını değiştirerek daha sakin bir versiyonunuzu yaratabilirsiniz. Bu esnada bilinçli şekilde dik durarak, mantra kelimeleri kullanarak veya sesli telkin yoluyla zihinsel dengeleri yeniden ayarlayabilirsiniz. Bu anlarda, beyin hayal edilen durumun gerçek olduğu izlenimi yaratarak vücuttaki rahatlatıcı hormon dengesini artırabilir. Hiçbir şey olmasa bile, denemekten ne kaybedebilirsiniz ki?
4. Düşünceleri kontrol edin
Duyguları topraklamakla neredeyse benzer etki yaratan düşünce kontrolü, en karanlık anlarda bile umuda odaklanmaya yardımcıdır. İnsan beyni, fiziksel ögelerin aşırı parlak, karanlık veya gürültülü olduğu durumlarda kendini tetikte olacak şekilde ayarlanmıştır. Dış etmenlerin görüntüsünü fiziksel olarak değiştiremediği durumlarda ise iç odak yoluyla engelleyecek güçtedir. Yani, zihninizi bir kontrol paneli olarak hayal ettikten sonra gürültüsünü azaltmak istediğiniz anları dilediğiniz gibi dışlama gücü aslında içinizdedir. Yaşanan problemler karşısında zihnin gücünü fark ederek sesleri kısma, mesafeleri uzaklaştırma ve renkleri soluklaştırma sayesinde düşüncelerin ağırlığı altında ezilme riskinden korunabilirsiniz. Ama lafı çok uzatmadan söyleyelim: Bu zihin kontrol seviyesine ulaşmak herkes için mümkün olmayabilir. Fakat anda olma pratikleriyle birlikte tekrar edildiğinde gerçek fark yaratabilir.
5. “Vay be” denilecek anlar yaratın
Hayatta hayranlık duyacak ve kendini tebrik edecek “vay be” anları yaratmak o kadar kolay gözükmüyor olabilir. Ama bu, genel olarak sahip olunan mükemmelliyetçilik hissi ile ilgilidir. Aslında her günün mucizelerle dolu olduğunu unutmadan hareket ederek, sıradan bir günde ne kadar fazla “vay be” anı yarattığınıza siz bile şaşırabilirsiniz. Hiç tanımadığınız birine gülümsemek, birine yardım etmek ya da daha önce yapamadığı bir egzersizi sorunsuz tamamlamak, sizin için gayet güçlü bir “vay be” anı olabilir. Anda kalarak ve mutluluğun büyük şeylerde değil de aksine, küçük şeylerde gizli olduğunu hatırlayarak bu anları çok daha sık yaşayabilirsiniz. E haliyle, ne kadar sık yaşar veya farkında olursanız zorlukların ve mücadelelerin yaratacağı olumsuz etkileri de o kadar çabuk önlersiniz.
Kaynak: happiful.com
İlginizi çekebilir: Zor durumlar karşısında hayatta kalma kiti