X

Baskılardan, kalıplardan arındığımızda: Dişil gücümüzle kadın olmak

Kadın olmak nedir? Nasıldır?” diye sorduğumda yirmili yaşlarımın sonlarındaydım. Fark ettim ki kadın olmaya dair bilinçaltımızda, bize hizmet etmeyen çok fazla inanç, düşünce kalıbı var.

Henüz bebekken şekilleniyor inançlarımız; kızlar pembe giyer, erkekler mavi…
Nüfus kağıdımızın rengiyle başlıyor ayrışma… Hatta anne karnındayken annemizin, babamızın “erkek olsun!” beklentisini hissediyoruz. Ayrımlar benliğimize hükmediyor, zannettiklerimiz yaşamımızı, ilişkilerimizi kontrol ediyor.

Uyanış sorgulamakla başlıyor. Ben de yirmili yaşlarımda başladım sorgulamaya, ardından otuzlu yaşlarımda danışanlarımla yaptığım regresyon çalışmalarında gözlemledim ki kadın olmak, kadın bedeninde olmak, acı, üzüntü, korku, utanç, suçluluk ve daha pek çok duyguyu barındırıyor. Danışanların gerçek hikayelerinin bir kısmı KADIN OLMAK kitabımda…

Namus kavramı ise adeta dişil enerjinin yok sayılması, bastırılması için türetilmiş. Namus kelepçesinin, prangalarının tezahürü kadınların evlenirken bellerine bağlanan kırmızı kurdeleler sanki…

Atalarımızdan, kadın dişili soyumuzdan aldığımız, bedenimizde kayıtları bulunan, ruhumuzda izleri duran dişil enerjimizi baskılamamıza sebep olan o kadar çok şey var ki…

Farkındalık kendimizi sevmekle başlıyor. İnsanın kendini sevebilmesi içinse kendiyle iletişimde olması güzel olur.

Dişil gücümüzle kadın olmak dönüşüm kampı

Özgün ve eşsiz kadınlığını kabul etmek, onurlandırmak isteyenler içindir. Kendi bedeniyle, dişil enerjisiyle, cinsiyetiyle, özellikle kadın soyuyla yeniden iletişim ve sağlıklı ilişki kurmak isteyen cesur kadınlar katılabilir.

“Dişil gücümüzle kadın olmak dönüşüm kampı”nda her bir katılımcının niyeti doğrultusunda anda ve akışta Hande Akın’ın kalbine gelen sezgiler ile gölge yaralarımızın şifalanmasına niyet edilmiştir.

Kampta farkındalık yaratılmak istenen ve üzerine çalışacağımız kavramlardan bazıları;

  • Anne kız ilişkisi
  • Baba kız ilişkisi
  • İçimdeki küçük kızla ilişkim
  • Bedenim, kutsal mabedimle ilişkim
  • Duyguların & hislerin farkındalığı
  • Cinselliğimle ilişkim, bekaret, mastürbasyon… (Cinselliğin, hazzın, orgazmın yaşanmasına engel olan utanç, suçluluk vb. duygular, korkular)
  • Ergenlik dönemimden getirdiklerim
  • Regl olmanın, doğurganlığın onurlandırılması
  • Partnerimle ilişkilerim; aldatılma, terk edilme travmalarının iyileşmesi, helalleşme
  • Kollektif bilinçten gelen taciz ve tecavüzlerin şokunu serbest bırakma
  • Vajina monologları
  • Rahim meditasyonu
  • Dilimizdeki kelimeler 
  • Geleneksel evlilik, sevgililik ve cinsellik
  • Dişil gücümüzle, kadın atalarımızla buluşmak, eril & dişil denge

ve anda akışta deneyimleyeceğimiz Hande Akın’ın kalbinin rehberliğinde eft, regresyon, meditasyon, ezoterik şifa çalışmaları ile Aslıhan Özeker’in destekleyici yoga & pilates dersleriyle harmanlanmış bu kamp ilk kez Kaş’ta, üstelik 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı birlikte kutlamanın coşkusuyla…

Tarih: 26-30 Ekim 2019
Yer: Kaş Barbarossa Otel

Katılım ve ücretler

  • Katılım için 30 Ağustos 2019 tarihine kadar 500 TL ön ödeme yapılması, kalan tutarın 30 Eylül 2019 tarihine kadar tamamlanması gerekmektedir. Toplam ücret 2.000 TL+KDV’dir.
  • Konaklama odalarda 2 ya da 3 kişiliktir. Tek kalmak isteyenler için konaklama ücreti farkı bulunmaktadır. Bu ücrete yapacağımız tüm çalışmalar, Hande Akın’ın imzalı Kadın Olmak kitabı ve tam pansiyon konaklama dahildir.
  • Ulaşım ve ekstra harcamalar hariçtir.
  • 29 Ekim Salı akşamı Kaş merkezde kutlama yemeğine katılım ayrıca ücretlidir.
  • Belirli sayıda konaklama yerimiz olduğundan ödeme yapanlar önceliklidir.

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Fiziksel ve ruhsal iyileşme için: Sırların yükünden kurtulun

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale