X

Bahar alerjisinin nedenleri ve korunmanın yolları

İlkbahar mevsimi içimizi ısıtan sıcacık güneşiyle, her yere mis gibi yayılan çiçek kokularıyla, capcanlı renkleriyle, kuş cıvıltılarıyla ve doğanın mucizevi uyanışıyla kendini göstermeye başladı. Dışarıda daha fazla zaman geçirmeye başladığımız, evlerimize de baharın taze ve tertemiz havasını davet etmek için camları kapıları aralamaya başladığımız şu dönemde havaya yayılan polenlere ve alerjenlere daha fazla maruz kalmak, özellikle alerjik bünyeleri en çok endişelendiren konulardan biri. Kızarmış ve sulu gözler, kaşıntılar, kızarıklıklar, burun ve geniz akıntısı, üst üste gelen hapşırıklarla yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bahar alerjisi; çoğumuz için bahar dönemini yorgun, bitkin ve halsiz geçirmek anlamına geliyor.

Bahar alerjisinin nedenleri

Mevsim geçişi dönemi olan ilkbahar zamanlarında günlerin uzaması ve havaların ısınmasıyla birlikte havada gezinen polen sayısında hızlı bir artış yaşanıyor. İlkbahar ve yaz aylarında ağaçlardan ve çiçeklerden havaya yayılan polenler oldukça güçlü ve etkili alerjenler olarak biliniyor. Havadaki ısı değişimi nedeniyle oluşan rüzgarın ve esintinin de etkisiyle bitkilerden havaya karışan polenler ve alerjenler, özellikle sabah saatlerinde havada en yüksek seviyelerde bulunuyor.

Yetişkin bir birey günde 10 bin litre hava soluyabilirken, her nefeste 5 ile 50 milyon arasında kirleticiyi akciğerlerimize alabiliyoruz. Temiz havayı soluyarak karbondioksit olarak dışarı vermeye programlanmış akciğerlerimiz, özellikle yılın bu zamanlarda yoğun miktarda alerjene ve polene maruz kaldığında vücudumuzdaki tüm sistemlerin çalışması dengesizliğe girebiliyor. Bedenimiz bu dengesizliğe “bahar alerjisi” olarak adlandırılan burun ve geniz akıntısı, gözlerde kızarıklık, halsizlik ve yorgunluk gibi semptomlarla tepki vermeye başlıyor.

Bahar alerjisinden korunmak için evi havalandırmak etkili bir yöntem mi?

Zamanımızın çoğunu evde geçiriyor olduğumuz için evimizde soluduğumuz havanın kaliteli ve alerjenlerden arındırılmış olması bu dönemde her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Evdeki havayı tazelemek için çoğumuzun, özellikle güzel havalarda elinin ilk gittiği yöntemse pencere ve kapı açmak. Temiz hava için evimizin camlarını açmak çoğumuza çok cazip gelse de, dışarıdaki polenler, diğer alerjenler ve hava kirliliği bu çok basit yöntemle birlikte içeri giriyor ve tüm eve yayılıyor. Dolayısıyla iç mekan hava kalitesini olumsuz etkileyerek bahar alerjilerini tetikleyebilen bu yöntem aslında, bahar alerjilerini engellemek için etkili bir çözüm değil.

İç mekân hava kirliliğiyle birlikte, polenlerin yanı sıra yerlerde ve kullandığımız eşyaların üzerinde biriken toz, toz akarı ve dışkısı ve evcil hayvan tüyü gibi alerjenler de alerjik semptomların ortaya çıkmasını hızlandırabiliyor.

Camları hiç açmamak polenlerden ve alerjenlerden korunmamızı sağlar mı?

Alerjiden muzdarip birçok kişi polenlerden kaçış için camını açmamayı tercih etse de, ne yazık ki bu da etkili bir çözüm değil. En azından bahar alerjisinden korunmak için yeterli değil… Çocuk Alerji Uzman Doç. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, konuya ilişkin paylaştığı bilgilerde “Çiçeksiz yeşil bitkilerin polenleri rüzgarla kilometrelerce uzağa taşınabildiğinden hastanın etkilenmek için bu bitkilere yakın olması gerekmez. Bazen bir ağacın poleni 150 kilometreden daha fazla alana yayılabildiğinden, bu alan içinde bulanan ve alerjik hastalıklar açısından hassas olan kişileri etkileyebilir. Alerjimiz olan ağaç ve bitkileri çoğu kez göremeyebiliriz. Fakat ne yazık ki polenler havada bulunduğundan alerjik yapıya sahip kişilerin şikayetleri rüzgarlı havalarda artabilir. Polenler genellikle deri, saç, giysi, ayakkabı ve evcil hayvanların üzerinden evlere taşınarak hali hazırdaki ev tozunda birikir. Tozlanma mevsiminden uzun bir süre sonra en yüksek konsantrasyona ulaşırken, evde yaşayanların ve aktivitelerinin sayısı ne kadar artarsa, yerleşik polen havaya o kadar fazla salınır. Bu nedenle korunmak oldukça zordur” diyor.

Doç Dr. Sözmen“İlkbahar ve yaz aylarında çimenlerden, çiçeklerden, ağaçlardan ve yabani otlardan gelen polen, saman nezlesi olarak bilinen yaygın bir alerjik reaksiyona neden olurken; polen sayısı yüksek olduğunda hapşırma, öksürme, burun akıntısı ve tıkanması, gözlerde kaşıntı ve kızarıklık, boğaz kaşıntısı, koku kaybı, baş ve kulak ağrısı, halsizlik gibi semptomlar artabilir” diye de ekliyor.

Bahar alerjisinden korunmanın yolları

Bahar alerjisi, özellikle mevsim geçişi olan ilkbahar zamanında yaşam kalitemizi olumsuz etkilese de, yaşam tarzımızda gerçekleştireceğimiz küçük değişikliklerle bahar alerjisi semptomlarından kurtulabilmemiz mümkün. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak, kişisel hijyenimize dikkat etmek ve en önemlisi de yaşam alanımızdan toz ve alerjenleri uzaklaştırmak bahar aylarında alerjiden korunmanın en etkili yolları arasında yer alıyor. 

Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirin

Vücudunuzun alerjenlerle başa çıkabilme kapasitesinin güçlendirilmesi, bahar alerjisi semptomlarının en aza indirilmesi için ilk yapılması gerekenlerden. Bahar aylarında vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi doğru kaynaklardan aldığından emin olmalısınız. Antioksidan, vitamin, mineral ve lif yönünden oldukça zengin olan mevsim meyve ve sebzelerini tüketmek bağışıklık sisteminizin güçlenmesine ve bahar alerjisi belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olacaktır. Bu süreçte bağışıklık sistemini destekleyen faydalı bakteriler olarak bilinen probiyotiklerin alınması önemli olsa da, fermente gıdalarda bulunan histaminin alerji semptomlarını artırabileceğini aklınızda bulundurmalısınız. Ayrıca koruyucu, renklendirici ve katkı maddesi içeren işlenmiş gıdalardan bu mevsimde özellikle uzak durmanız da, bahar alerjisi semptomlarını azaltmanıza yardımcı olacaktır.

Kişisel temizliğinize önem verin

Özellikle dışarıda vakit geçirdiğiniz zamanlardan sonra, eve geldiğinizde tüm kıyafetlerinizi ve ayakkabılarınızı temizleyerek dışarıdaki polen ve alerjenlerin evinize ulaşmasını engelleyebilirsiniz. Saçlarınız uzunsa sıkıca toplamak; mont, atkı ve bere gibi kıyafetlerinizi eve almadan önce silkeleyerek tozdan arınmasını sağlamak ve mümkünse çamaşır makinesinde yıkamak bahar alerjisi semptomlarının azalmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca bu dönemde sık sık duş almak, ellerinizi dezenfekte etmek ve burnunuzu/genzinizi temizlemek de alerjenlerin bedeniniziden ve evinizden uzaklaştırılmasına yardımcı olabilir.

Evinizin hijyeni konusunda daha hassas davranın

Toz akarı, polen ve hayvan tüyü gibi alerjenlerin tutunabileceği halı ve kilimlerinizi bu dönemde ortadan kaldırmaya çalışın. Toz tutan kitap, biblo, dolap üstleri gibi tüm yüzeyleri daha sık temizleyin ve evinizde toz olmadığından emin olun. Bazen evinizi ne kadar süpürürseniz süpürün, ne kadar toz alırsanız alın kısa sürede tekrar tozlandığını gözlemleyebilirsiniz. Bunun sebebi aslında temizlediğinizi sandığınız tozların sadece yer değiştirmiş olması. Filtrasyon sistemi iyi olmayan elektrik süpürgeleri, evlerdeki tozun odadan odaya taşınmasındaki en önemli sebeplerin başında geliyor.  Evinizdeki toz maruziyetini azaltmak için zeminlerinize ek olarak yataklarınızı, koltuklarınızı ve ulaşılması zor yerleri etkili filtre sistemine sahip bir süpürgeyle temizlemeyi ihmal etmeyin. Süpürgenizin, kirli havayı hapsedip evinizin havasına geri vermemesine dikkat edin.

Ev tozunu ve bahar döneminde evinize giren polenleri temizleyebilmek için farklı alanlarda kullanabileceğiniz çeşitli başlıklara ve güçlü emişe sahip bir süpürge bahar alerjisiyle baş etmek konusunda en büyük yardımcınız olacaktır. Toz alma sürecinden sonra evinizi elektrikli süpürgeyle temizleyerek zemine dağılan tozlardan rahatlıkla kurtulabilir ve bulunduğunuz ortama tekrar yayılmasını önleyebilirsiniz.

  • Dyson V11™ kablosuz süpürge, 6 katmanlı filtre sistemi sayesinde evinizin tüm yüzeylerine yayılmış tozlardan kurtulmanızı sağlıyor. 0,3 mikron kadar küçük partiküllerin yüzde 99,97’sini yakalayarak yalnızca temiz havayı dışarı veriyor.
  • Dyson V11™ kablosuz süpürgenin yüksek verimli filtreleme özelliğini kullanmak evinizdeki alerjenlerden ve görünmez düşmanlarınızdan kurtulmanıza yardımcı oluyor.
  • En güçlü kablosuz temizleme başlığındaki sert naylon kıllarla halılarınızı fırçalayarak, dipteki kirleri çekmek için halının derinlerine iniyor. Yumuşak, anti-statik, karbon fiber lifler sert zeminlerdeki ve çatlaklardaki tozları kolayca yakalıyor.
  • Dyson V11™ kablosuz süpürge her zemin türünde derinlemesine temizlik için halılarla sert yüzeyler arasındaki farkı hissederek motor hızını otomatik olarak değiştiriyor.
  • Dyson V11™’in LCD ekranı, seçilen güç modu ve kalan çalışma süresi dahil olmak üzere mevcut performansı gösteriyor ve size temizlik sırasında daha fazla kontrol sunuyor.

Dışarı çıkmadan önce hazırlık yapın

Sabahın erken saatleri, polenlerin ve alerjenlerin havada en yoğun olarak bulunduğu saatler olarak biliniyor. Ayrıca rüzgarlı havalarda da, bitkilerdeki ve ağaçlardaki polenler havaya karışarak kilometrelerce yolculuk yapabiliyor ve bulunduğunuz yerde hiç bitki olmasa bile alerjenlere maruz kalmanız kaçınılmaz hale geliyor. Dolayısıyla rüzgarlı havalarda ve sabahın erken saatlerinde mümkünse dışarı çıkmamaya çalışın. Özellikle alerjik bir bünyeniz varsa açık havada Güneş’e fazla maruz kalmanız da alerji semptomlarının görülmesini hızlandırabilir. Güneşli havalarda dışarı çıkmadan en az yarım saat önce vücudunuzun açıkta kalan bölümlerine güneş koruyucu sürün, şapkanızı ve güneş gözlüğünüzü yanınıza aldığınızdan emin olun. Özellikle bu dönemde dışarı çıkarken göz makyajı yapmaktan, lens kullanmaktan ve gözlerinizi kaşımak için ellerinizi gözünüze değdirmekten kaçının. Gözleriniz çok hassassa ve sürekli kaşınıyorsa, eczanelerde satılan yapay göz yaşı damlalarını kullanarak temiz kalmasını ve alerjenlerden arınmasını sağlayabilirsiniz.

Evinizde soluduğunuz havanın temizliğinden emin olun

Toz ve polen gibi alerjen özellikteki mikro partiküller çok hafif oldukları için genelde yüzeylerde değil, soluduğumuz havada gezinirler. Özellikle de evde çok zaman geçiriyorsanız, bolca hareket ediyorsanız, cam ve kapı açmadan duramıyorsanız ve evinizi hareketli tüylü bir dostla ya da yerinde duramayan küçük çocuklarınızla paylaşıyorsanız tozların yüzeylerden çok soluduğunuz havada dolaşıyor olması kaçınılmaz.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bahar alerjisini evlerinize davet etmemek için, özellikle rüzgarlı havalarda cam ve kapı açmamaya özen göstermelisiniz. Ancak dışarıdaki polenler sadece camdan ya da kapıdan değil kıyafetleriniz ve ayakkabılarınız aracılığıyla bedeninizle de evinize taşınabiliyor. Evde tüylü bir dostunuz varsa, dışarıdaki tüm polenlerin ve tozların evinize taşınmaması neredeyse imkansız. Ayrıca, mum ve tütsülerden; kızartma ve ızgara gibi yöntemlerle pişirilen yemeklerden eve yayılan gazlar da soluduğumuz havanın kalitesini düşüren kirleticilerin başında geliyor. Bahar döneminde iç mekân hava kalitesini kontrol altında tutabilmek adına tamamen kapalı filtre sistemine sahip bir hava temizleyici fan tercih edebilirsiniz.

  • Dyson mühendislerinin evleri ve iç mekânlardaki havayı daha temiz tutmak için tasarladığı Dyson hava temizleyici fanlar, havadaki zararlı maddeleri tespit edip hapsederek alerji korkusu duymadan, rahat rahat nefes almanızı sağlıyor.
  • Dyson Pure Hot+Cool™ hava temizleyici fan, iç alandaki alerjen ve zararlı maddeleri tespit ediyor. Tamamen kapalı HEPA filtresi sayesinde 0,1 mikron boyutundaki zararlı partiküllerin bile %99,95’ini hapsediyor.
  • Havadaki zararlı gazları otomatik olarak algılayarak gerçek zamanlı olarak raporluyor. Dengeli bir hava akışı için Air Multiplier™ teknolojisi kullanan ürünler termostat ısı kontrolüyle otomatik olarak odayı hedef sıcaklıkta tutuyor. Odanın her yerinde kontrol sağlamak için havayı karıştırıyor ve dağıtıyor. Bu şekilde temizlenen havanın yayılımı için güçlü bir hava akışı yaratıyor. Bulunduğu ortamı yazın serinletiyor, kışın ısıtıyor.
  • Deliksiz bir gece uykusu için sunduğu gece moduyla hava kalitesini izlemeye ve havayı arındırmaya devam ederken, Dyson Link uygulamasıyla hava kalitesini nerede olursanız olun akıllıca kontrol etme ve izleme imkânı sunuyor.

Bu içerik Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Bahar temizliği zamanı: Evinizi temizlemek ve düzenlemek için pratik ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale