X

Aya gidiyoruz, aşkı bilmeden: Teknoloji aşktan büyük mü gerçekten?

“Aya gidiyoruz ama hala aşkı bilmiyoruz” dedi kadın filmin ana karakteri olmanın verdiği kendine güven duygusuyla. Kafasındaki başından büyük şapka da onay verdi ona rüzgarda dalgalana dalgalana.

Yüzündeki ifadeye bakılırsa bu bir espri değil bir eleştiriydi, hatta belki de iflah olmaz bir gerçek.

Hemen sonra, yüzümde muzip bir gülümseme bırakarak hızla akmak istedi film ustaca kurgulanmış bir sonraki kareye. Hayır dedim burada durmalısın dostum, ben bu cümleyle daha uzun vakit geçirmek istiyorum.

Şöyle düşündüm, teknoloji aşktan büyük mü gerçekten?

Bu soruma kahkahalarla güldü içimdeki bilgelik. “Bunu cidden soruyor musun?” dedi. Yine düşüncemle aynı hızda söze girerek korkutmuştu beni.

“Canım sormak istiyor neden insanlar böyle düşünür anlamak için” dedim. Sanki ona hesap vermek zorundaymışım gibi.

“Aşk, ulaşabileceğimiz en yüksek frekans.” dedi ve devam etti…

“Aya gitmek elbette büyük bir başarı, çok büyük. Elbette ortalama zekadan çok daha yüksek bir frekansa çıkarak başardık bunu. Ancak, aya gitme çabası gerçek aşka ulaşmak için gerekli çabanın yanında, kendi çevresinde dönmekle çok meşgul olduğu için sonsuzlukta ne kadar küçük olduğunu unutmuş dünya gibi küçücük kalır.” dedi.

“…Ama sokaklar aşıklarla dolu görmüyor musun?” dedim.  Aslında buna hiç inanmayarak. Maksat muhabbet olsun diye düşünmüş olmalıyım. Belki de onunla konuşmayı eğlenceli bulduğumdan.

“Aşk, ulaşabileceğimiz en yüksek frekans.” diye tekrarladı kendini. Sorunun konuyu uzatmak için amaçsızca sorulduğunu anladığı belliydi ve sopasını yere vurarak pembeli bulutlar içinde görünmez olup gitti.

(Pembeyi sevmesini ayrıca sempatik bulurum. Pembe bir bilge için harika bir renktir.)

“Aşk ulaşabileceğimiz en yüksek frekanstır. Aşk, karşılıksızdır. Aşk, hesapsızdır. Aşk, içinde en ufak bir ihtiyaç barındırmaz. Aşk, yok olmaktır. Aşk, var olmaktır. Aşk, bir olmaktır” yazılarını gördüm pembe bulutun içinde sisler kaybolmadan hemen önce.

Bir saniye düşündüm ve sonra cevapladım kendimce. Evimin altında beslediğim sokak köpeği ile ilişkim bu tarife uyuyor. Gökyüzündeki bulutlarla ilişkim de bu tarife uyuyor ve hatta balkondaki çiçeklerle ilişkim de bu tarife uyuyor. O zaman hayatımda aşk var. Bu güzel. Şanslıyım.

Peki insan aşkı? “O henüz yok, yani aşk sandıklarım bu tarife uymuyor” diye düşündüm en azından şimdilik.

Peki köpekle, çiçekle bazen birkaç saniyede aşka çıkabilen insan aynısını neden insanla bu kadar hızlı yapamaz ki? diye düşündüm peşi sıra. 

“Ben bunu daha önce düşündüm.“ dedi. Bu sefer beynim katılmıştı konuşmaya. Bazen kontrolü kaçırır ama genelde çalışkandır severim onu.

“Keşke bana da söyleseydin canım.” dedim. Neticede birlikte yaşıyoruz yani.

Buna cevap bile vermeden gözlüklerini düzeltip sözüne devam etti.

“Bence, aşk iki canlı arasındaki üçüncü canlıdır ve aşk en yüksek frekans olduğundan ancak çok incecik ve en basit enerji formunda var olabilir. Bunun için aşka eklemlenecek canlıların da aşkla benzer frekansa ulaşması gerekir ki birlikte hareket edebilsinler. Bu bir fizik kuralıdır. Ancak, benzer frekanslar birlikte var olabilir.” dedi.

Hesap makinesinde hızlıca birkaç tuşa basıp, “Yani, bir köpek, bir çiçek, bir bulut çok saf bir enerji yapısında olduğundan insan onlarla birlikte aşk frekansına daha hızlı ulaşabilir. Ancak, insan çok kompleks bir yaratım olduğundan, bir insanın başka bir insanla birlikte aşka ulaşabilmesi için sayısız direnci aşması gerekir. Bu yüzden, iki insan arasındaki aşk canlısı ancak ve ancak iki insan da yeterli sabrı gösterir ve birlikte dirençler aşabilme kararlılığında olursa bir gün deneyimlenebilir. ” diye sözüne devam etti.

Peki bütün insanlar eşit komplekslikte midir sence dedim? “komplekslikte” kelimesini söyleyebilmek için konuşma hızımı 10 kat azaltarak.

“Hayır, kendini bilmeye kendini adamış insan yaşamını ve özünü sadeleştirme yoluna girmiştir. Kendi içinde sadeleşmiş iki insan da bir araya gelebilirse aşkı deneyimleme yolunda çok daha az dirençle karşılaşabilirler.” diye cevapladı.

Son bir sorum var: “Platonik aşk da insan aşkı değil mi?” dedim. “Sanki o hep daha güçlü görünür bana. Sanki, kendi bağımsızlığını bir şekilde yakalamış gibi.” diye ekledim.

“Platonik aşk, köpek ve çiçek ile insan arasındaki aşk gibidir. İki insan arasındaki aşk gibi değil.” dedi. “Platonik aşk, insan ve hayal arasında olur. O hayalin bir insan karşılığı yoktur.” dedi.

“Bulut gibi o zaman” dedim.

“Evet bulut gibi” dedi…

İlginizi çekebilir: Açık bir kalple yaşamak

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale