X

Atalarımızdan miras kalmayan korkular

Doğduğumuzda beynimizin boş bir levha olduğu felsefesini benimsesek bile, bazı içgüdüler ve korkular atalarımızdan, evrim esnasında bize geçmiştir. Hayatta kalma dürtüsü, tüm canlıların ortak içgüdüsüdür. Bunun için tüm canlılar “kaç ya da savaş” yanıtını verecekleri tehlike içeren durumlarda farkında bile olmadan irkilir ve kendilerini savunmaya geçerler.

Yılanlardan korkmak, bu korkulardan biridir. İnsanlar toprak üstündeki en ufak hareketi sezebilir ve ortamda bir yılan olduğunu anlayabilirler. Biz gördüğümüzü bile fark etmeden beyin refleks sinyali göndermiştir bile. Hastalık bulaştıran mikroplardan, sivri cisimlerden ve dikenlerden, leopar deseninden, yabancı canlıların gözlerinden korkmak da eski çağlardan bu yana atalarımızda var olan korkulardan birkaçıdır.

Bir de, aile ve çevreden edindiğimiz korkularımız vardır. Bunlar genelde temelsiz ya da çok abartılmış olurlar, konfor alanımızdan çıkarsak kontrolü kaybedeceğimize ve fiziksel ya da ruhsal bir zarar görebileceğimize inandırırlar bizi.

Sonradan edinilmiş korkularımızdan birkaçını siz Uplifers okurları için derledik:

Mükemmel olamama korkusu

İnsan kaynaklarının iş görüşmelerinde ter döktüren kişilik sorularıyla ilgili, sıkça dalga geçilen bir yanıt vardır: “En kötü özelliğim mükemmeliyetçiliğimdir” diye. Bu sorudan bile kendine olumlu gibi görünen bir özellik çıkarmayı amaçlayan bir kurnazdır bu yanıtı veren kişi. Peki acaba mükemmeliyetçilik gizli bir iyi mi, yoksa basbayağı kötü müdür?

Mükemmeliyetçilik, aslında hata yapmaktan korkmaktır. Kişi öyle korkar ki, sadece her şeyi en iyi şekliyle yaptığında, her şeyi düşünüp her hamleyi hesapladığında eleştirilemez olacağını düşünür. Bu size uç bir nokta gibi göründüyse, şu düşünce daha tanıdık gelebilir: “Ben hiçbir işi yanlış ya da geç yapmayayım ki, kimse beni eleştiremesin.” Bu aklınızdan geçiyorsa, siz de mükemmel olamama korkusunu az ya da çok yaşıyorsunuz demektir.

Oysa kırılganlığın ve hata yapmanın bir insanlık göstergesi olduğunu unutmamak gerekir. Yeter ki bu hatalardan ders alınabilsin.

Başarısızlık korkusu

Mükemmel olamama korkusuna kısmen benzerdir. Konfor alanımızdan çıkmaktan bizi alıkoyan da genelde, sonucun kötü olacağı korkusudur. Başka türlü yaşamayı düşünemediğimiz, yeni atılacağımız işleri elimize yüzümüze bulaştıracağımız düşüncesine rağmen mutsuz olduğumuz işi bırakamıyorsak, işte bu profesyonel anlamda başarısızlıktan korkmaktır.

Oysa başarılı insanların en önemli özelliklerinden biri hiç vazgeçmemektir. Samuel Beckett’ın ünlü “yine dene, yine yenil, daha iyi yenil” sözünden öğrenecek çok şeyimiz var.

Başarıdan korkmak

“Başarıdan da korkulur mu” demeyin. Hayallerinin gerçekleştiğini görmek, pek çok insanda bu ani iyileşmeyi ve gelişmeyi kaldıramamakla sonuçlanır. Şansının yaver gittiğini, alnında öyle yazıldığını vb. düşünmek, çoğu kişinin yanılgısıdır. Oysa ortada bir başarı varsa, o sadece bize aittir ve bunu kabullenmek, işler ilerledikçe altından kalkabilmeyi de kolaylaştırır.

Reddedilmekten korkmak

“O çocuk bana bakmaz” düşüncesiyle hoşlandığınız kişiye karşı hareketsiz kaldığınız oldu mu hiç? O halde siz de reddedilmekten korkuyorsunuz. Reddedilerek kaybetmenin, baştan kaybetmekten daha kötü olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, ama unutmamak gerekir ki piyango bileti almazsak ikramiye kazanma şansımız sıfırdır.

Etraf ne der” korkusu
İnsanlar, ölmekten çok başka insanların haklarında kötü ya da olumsuz fikirler besleyeceğinden korkar.

İşte çevremizden edindiğimiz en kalıcı korkulardan biri, bir diğer deyişle “mahalle baskısı”… Tüm korkular içinde en yaygın olanının topluluk karşısında konuşma korkusu olduğunu biliyor muydunuz? Yani insanlar, ölmekten çok başka insanların haklarında kötü ya da olumsuz fikirler besleyeceğinden korkar.

İş yerinde denetim geçirenler bilir; bize yöneltilen bir soruya “bilmiyorum” karşılığı vermek, bilirkişi görünmek uğruna saçmalamaktan daha iyidir. Böylece bize daha çok saygı duyulmasını, kendimizle barışık bir görüntü vermeyi sağlarız. İnsanların ne düşüneceğinden korkmamanın ilk adımı, herkesin birtakım zayıflıklarının olduğunu aklımızdan çıkarmamaktır. Bir sunum esnasında, orada bulunan kimsenin o sunum için bizim kadar hazırlıklı olmadığını kendimize hatırlatmak gibi.

İlginizi çekebilir: Yaratıcı fikirlere karşı beslenen gizli korkular

Kaynaklar:
Tiny Buddha
Discover Magazine

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale