X

Sağlık ve mutluluğunuzdan ödün vermeden sıkı çalışmak mümkün mü?

Takviminiz tam bir karmaşa durumunda. Arka arkaya toplantılar, acil talepler, son dakika davetleri gününüzü ele geçiriyor… Kendi zamanınıza sahip değilsiniz; çünkü ona işiniz sahip.

Çoğu kişi için hızlı ilerleyen bir yaşam, başarı gibi görünür. İnsanların size ihtiyacı vardır, önemli hale gelirsiniz. Baskı sizi iyi çalışmaya yönlendirir. Bu kazanmak değil midir? Pek de öyle değildir.

Aşırı çalışma: Görünmez düşman

İşe dair talepler birikmeye başladığında, bedeniniz stres için bir çöplük haline gelir. Gece vakti yemeler, bir içecek daha içmek, Instagram’da biraz daha dolaşmak rahatlama gibi gelir ancak bunlar daha derin bir problemin belirtileridirler: Size yeterli hissettirmek için çabayı, mücadeleyi ve aceleyi normalleştiren bir aşırı çalışma kültürü… Burada esas problem, sağlığınızı, mutluluğunuzu iş döngüleri için feda etmekten nasıl vazgeçeceğinizdir.

Daha iyi bir ‘reset’ düğmesi bulun

Aşırı çalışma sinir sisteminizi son teslim tarihlerini ve talepleri tehdit gibi görmeye yönlendirir ve sizi devamlı ayık tutar. İş günü bittikten sonra bile bedeniniz rahatlaması gerektiğini bilmez. Niyetli bir şekilde her şey bitti sinyali olmazsa, alkol, dopamin salgılatan aktiviteler gibi hızlı çözümlerle stresten kurtulmaya çalışırsınız.

Spor veya mindful nefes egzersizleri için vaktim yok diye düşünebilirsiniz. Ancak bu küçük reset düğmeleri aslında sizi daha üretken hale getirirler. Çalışmalara göre kronik iş yükü, yani çok fazla yapacak şey olması, öğle yemeklerini atlamak, boş vakitlerde iş maillerine bakmak gibi şeyler, hem fiziksel hem de ruhsal olarak tükenmişliğe sebep oluyor ve uyku bozukluklarına yol açıyor.

Bedeniniz için uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurmayacak bir rahatlama davranışları örüntüsüne ihtiyacınız var. Yani bitmeyen işlerden kurtulmak için bir kapama düğmesi lazım.

Sağlıksız seçenekler yerine şunları deneyebilirsiniz:

  • 10 dakikalık elektronik cihazlar olmaksızın bir yürüyüş yapın.
  • Evde ekrana bakmayın. Kitap okuyun ve sessizliği benimseyin.
  • Bir arkadaşınız veya eşinizle sohbet edin.

Bu uygulamalar anlamsız görünebilir ancak bedeninizin stres tepkisini tamamlamasına yardımcı olacaktır. Bu tip kapama tuşları ile sinir sisteminiz aşırı üretken moddan çıkar ve böylece artık bitkin şekilde uyanmazsınız.

Kültüre dikkat edin, sadece belirtilere değil

Aşırı çalışma sadece kişisel bir konu değildir, kültürel bir husustur.

  • İş yerleri gece maillerine cevap verenleri ödüllendirirler.
  • Toplum koşuşturmayı över.
  • Maskülenlik üretkenlik ile bağlantılanır.

Tüm veriler ortada; aşırı çalışmayı, örneğin 7/24 mevcut olmayı destekleyen iş ortamları stres ve ondan kaynaklı sağlık problemlerinde artışa sebep oluyorlar.

Başarı meşguliyet ile ilişkilendirildiği zaman yavaşlamak veya bir süreliğine bağlantıyı koparmak başarısızlık gibi görünebiliyor.

Kariyerimi riske atmadan bu tip sınırlar koyamam diye düşünebilirsiniz. Bu korku özellikle yüksek baskılı ortamlarda doğrudur. Ancak değişim olmazsa bu çaba sadece sağlığınıza değil, işinize de zarar verir. Bu sistemlere meydan okumazsanız daha güçlü hale gelirler.

Çalışmalara göre sınırlar odaklanmayı, yaratıcılığı ve uzun vadeli üretkenliği arttırıyorlar:

  • Takviminize odaklanma zamanları koyun: Bunu daha iyi sonuçlar elde etmek için kullanın.
  • İş saatlerinden sonra maillerinizi kapatın. Bunun verimliliği arttırdığını açıklayın.
  • Gerekirse yöneticinizle öncelikleriniz ve iş yükünüz hakkında konuşun. Bunu performansınızı korumak için kullanacağınızı söyleyin.

Bu, benim iş yerimde gerçekçi olmaz diye düşünebilirsiniz. Elbette sistemi bir gece değiştirmek mümkün değil ancak yeni normlar ortaya koyabilir, daha iyi çalışma politikaları için baskı yapabilir, iş arkadaşlarınızla benzer değerler için ortak mücadele yürütebilirsiniz.

Burada problem çok veya sıkı çalışma değildir, bu aslında pek çok kişi için anlamlı ve tamamlayıcıdır. Ancak biraz daha denge yaratmak için neler yapabileceğinizi de incelemeniz gerekir.

Değişim genellikle bir kişinin “Bu bana uygun değil, başka ne mümkün?” demesi ile başlar.

Temel kimliğinizi değiştirin

Pek çok kişi için aşırı çalışma sadece bir alışkanlık değildir, bu o kişinin kimliğidir. Koşuşturma ve mücadele etme genelde erken başlar ve aslında yeterince şeye sahip olamama korkusu ile güdülür.

Zaman içerisinde bu istek kimliğinizin bir parçası haline gelir. Daha fazlasını yapan, sonuç alan, bırakılamaz kişi olursunuz. Ancak bu kimlik kafesiniz haline de gelebilir. Öz değerinizi sadece işinize göre ölçüyorsanız farklı şekilde davranmayı bilmiyor olabilirsiniz. Daha azını yapmak kendinizi kaybediyorsunuz gibi hissettirebilir.

Çözüm isteğinizi tamamen bırakmak değil yeniden yapılandırmaktır.

Aşırı çalışmanın sizi tanımlamasına izin vermek yerine onu kontrol edebileceğiniz bir araç gibi düşünün. Gerektiğinde onu kullanabilirsiniz ancak gerekirse de bir kenara koyabilirsiniz.

Şu soruları sorarak başlayın:

  • İşimin ötesinde ben kimim?
  • Başarı haricinde nelere değer veriyorum?
  • Hırslarımı hangi korkular körüklüyor? Bu bana yardımcı oluyor mu? Beni nasıl engelliyor?

Daha dolgun ve dengeli bir kimlik yarattığınızda sağlık ve mutluluğunuzdan ödün vermeden sıkı çalışmaya devam edebilirsiniz ve sizi tüketen değil, besleyen bir yaşam yaratabilirsiniz.

Özgürlüğe giden yol

İşkoliklik durursanız bertaraf olacağınızı düşündüren bir korkudan beslenir. Size alternatifi olmadığını söyler ve değerinizin üretkenliğinize bağlı olduğunu belirtir.

Ancak bu süreç aslında kovaladığınız o geleceği engeller. Sağlığınız olmadan başarılı bir kariyer veya maddi ödüller nedir ki?

Henüz tükenmişlik yaşamıyorum, devam edebilirim diye düşünebilirsiniz. Çok çalışan pek çok insan bedenlerinin onlara verdiği sinyali görmezden gelir, yani huzursuzluk, kötü uyku gibi şeyleri es geçer ve bunların hepsi yaklaşan krize dair bir işarettir.

Neyse ki bu döngü kırılamaz değildir. Özgür kalmak için küçük adımlarla başlamak gerekir: işi kafanızdan çıkartmak için daha iyi adımlar bulmak, işyerinde sınırlar koymak, işin dışında kim olduğunuzu tekrar keşfetmek. Ayrıca sistem ve inançlara meydan okumanız da gerekebilir.

Bunların hepsi zordur ve cesaret gerektirir. Ancak alternatifi tükenmişlik, sağlıkta kötüleşme ve bağımlılık yapıcı örüntülerdir ve bunlar daha da zordurlar.

Benim sağlığıma zarar veren bir sisteme uymayı reddediyorum diyebilirsiniz. Başkalarına başarının mutluluk ve sağlık pahasına olması gerekmediğini gösterebilirsiniz.

Peki sonuç ne olur? Her gece madde kullanımı ve internette sonsuz bir ekran kaydırma döngüsüne girmemek. İşte bu gerçek başarıdır.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: Kurumsal wellness: Zorlayıcı zamanlarda iş yerinde mental sağlığı korumak

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale