X

“Spor yapacak vaktim yok” diyenler için Asics Team üyelerine günlük rutinlerini sorduk

Asics Team aktif spor yapan, amatör-profesyonel sporcu ve doktorların oluşturduğu bir topluluk olarak kurulmuştur. Üyelerinin spora bağımlı olmakla beraber meslek sahibi, anne, baba, doktor, mühendis olmaları eşleri ve aileleri ile spor yapıyor olmaları, sporu hayatlarının ve günlük yaşantılarının içine almış olmaları en önemli özelliklerinin başında geliyor.

Biz de “Spor yapacak vaktim yok!” diyenlere ilham vermesi için, günlük hayatın tüm zorunluluklarına rağmen sporu yaşantısına katmış ve düzenli antrenman yapan Asics Team üyelerine bir günlerinin nasıl geçtiğini ve spor alışkanlıklarını sevgili Uplifers okuyucularımız için sorduk.

Yonca Tokbaş / Gazeteci

Köşe yazarlığının yanı sıra co-active koçluk yapıyorum. “Karışık-Kuruşuk Şeyler” adlı bir kitabım var. 2 çocuk annesiyim. Sporda ilk ciddi uğraşım tenisti. Kayak, atletizm, jimnastik, basketbol hepsine ciddi mesai verdim. Şimdi koşuyorum, hayatımın sporsuz olduğu tek bir dönemi bile hatırlamıyorum. Sakatlandığımda bile gözümü kapatıp koştuğumu hayal ederim, gülmeyin bence işe yarıyor:)

Sabah 05.00’da kalkıp çocukları okula götürmeye hazırlıyorum. Dubai’de dersler 7:40’da başlıyor.
Eğer acil bir iş yoksa, hemen onları bırakıp koşmaya gidiyorum. Eskiden Safa Park vardı, gölgeden dolayı koşmak daha rahattı. Yerle bir oldu. Şimdi sadece güneşin altında sahil var. Eğer saati kaçırırsan insanı çok yakıyor güneş. Haftada en az 1 kere pilates imkanı varsa kaçırmam.

Ardından bütün gazeteleri okumam, sosyal medyayı takip etmem gerekiyor. Gelen mailleri ayıklamam okumam gerek. En çok zamanımı çalan bu. Binlerce mail ve işlerin takibi de maillerden devam ediyor.
Bu işler de bitince yemekleri hazırlarım; beslenme konusunda inanılmaz hassasım. Sonra çocukları okuldan alıp onların yapması gerekenlere yardımcı oluyorum. Kızımı dansa, oğlumu futbola bırakıyorum. Akşam çocuklar yatınca yazı saatim oluyor. Koşarken yazımı aklımda yazmışsam rahatım. Yoksa geç saate kadar yazı yazıyorum. Saat sabaha karşı 02:00-03:00 gibi yazılarımız giriliyor ve ona yetişiyorum. 02:00 gibi yatarsam şanslıyım. Eğer önceden yazımı yazabilmişsem ve ek iş yoksa, akşam koşuyorum. Gece yarısı koşmak zorunda da kaldım. Uykuya pek bir vaktim yok.

Önder Akay / Sipariş Yönetim Uzmanı

2009 yılında bir koşucu arkadaşımın takımı sayesinde ormanda onlarla birlikte antrenman yaparak başladım. Öncesinde amatör olarak basketbol ve futbol oynadım. Her gün koşu ve ağırlık antrenmanım var. Bir gün bile kaçırsam pişmanlık duyuyorum. Zaman ve imkan olsa sanırım bütün spor dallarını yapardım.

Hafta içi sabahları 05:30-05:45’te uyanır ve elimden geldiğince hemen koşuya çıkmaya gayret ederim. Antrenmanımı yaptıktan sonra mesaisi 08:00’de başlayan işime giderim. Akşam 18:00’de işten çıkıp 19:00-19:30 gibi ağırlık antrenmanına giderim. Hafta sonları da, genelde sabahlarım antrenmanla geçer.

Ayşin Başkır / Yönetici Organizatör

Bir borsacı iken 2008 yılında takım çalışması eğitimleri veren ve aynı zamanda spor organizasyonları yapan bir şirkete ortak olarak, kariyer değişikliği yaptım. Üniversite yıllarımda dağcılık yapmıştım. Sonra kaya tırmanışı, dağ bisikleti, oryantiring, deniz kanosu ve macera yarışları da yapar oldum. Çocuğum olduktan sonra sadece koşmaya başladım. Diğerlerine göre kolay bir spor benim için, oğlum uyurken bile bir koşup gelebiliyorum.

Bir gece önceden tüm spor planım ve malzemelerim hazır olur, aynı şekilde iş planım ve iş kıyafetlerim, ev planım ve düzenim her şey hazırlanır. Sabah 06:30’da kalkıp oğlumu okula hazırlayıp 07:00’de servis ile gönderdikten sonra spor yapıyorum, bazen dışarda bazen spor salonunda, bazen eşimle bazen de arkadaşlarımla saat 08:30’a kadar vaktim var. Sabah 09:30-10:00 arası işte oluyorum, Spor salonum işime yakın, eğer sabah gidemediysem öğlen 1 saat gitmeye çalışıyorum. Akşam 18:00 gibi evde oluyorum. 18:00 ile 21:30 arası evde oğlum, eşim ve evimle ilgileniyor oluyorum. Günün ikinci sporunu 22.00’da oğlumu yatırdıktan sonra yapıyorum. 1 saat civarı, sonrasında da hemen yatıyorum. Televizyon seyretmem, genellike kitap okurken yada internette dolaşırken uyuyakalırım. Bu, severek ve keyif alarak oluşturduğum bir tempo; yapamazsam mutsuz oluyorum. Eğer yapmaktan keyif almıyorsam da yapmamayı tercih ediyorum.

Mert Derman / Yazılımcı

Eşimle birlikte Ankara’da yaşıyorum. ODTÜ’den mezunum ve 2000 yılından bu yana yazılım sektöründe çalışıyorum. 2008’den bu yana koşucuyum. Ortaokul ve lisede voleybol oynamak ve sonrasında üniversite yıllarından bu yana, keyif amaçlı scuba dalışları yapmak dışında sporla çok da içli dışlı olmayan bir hayatım vardı. Dolayısıyla koşmaya başlamak isteyen ve geçmişinde spor yapmamış birçok kişi ile ortak bir hikayeye sahibim.

Mesai günleri sabah erkenden kalkıp 1-1.5 saat antrenman yaptıktan sonra ,duş ve kahvaltı ardından işe giderim. Günde çift antrenman yapmadığım bir dönemdeysem akşam saatlerinde dinlenirim; bir şeyler okur ya da yazar ve eşimle birlikte vakit geçiririm. Hafta sonları sabah alarmsız uyanmaya özen gösteriyorum ama yine antrenmanımı sabah erken saatlerde yapıyorum. Hafta sonları daha uzun antrenmanlar olduğundan, dinlenme de daha uzun yani tüm öğleden sonrayı ve akşamı kaplıyor.

Cemil Gökçe / Sigortacı

Evli ve kız çocuk babasıyım, İzmir’de yaşıyorum. Düzenli koşu hayatından önce kimi zaman hafta sonu, kimi zaman da mevsimsel olarak bisiklet, fitness ve koşu hayatımda hep vardı ancak son 5 yıldır süreklilik haline getirerek disipline etmeye başladım. Orta ve maraton mesafelerinde koşup, ileriki dönemlerde de mesafeyi artırma niyetim var. Aile ve iş yaşantım haricinde kalan zamanımın çoğunda antrenmanlar yer alsa da, sosyal çevremden de uzaklaşmadan bu düzeni sürdürme gayreti içerisindeyim. Ülkemizde spor kültürüne sahip insan sayısının artmasını hayal edip, kendi adıma da katkıda bulunmaya çabalıyorum.

Dijital saat teknolojisinin hayatımızın her alanında yer aldığından hareketle hafta içinde; 06:45 kalkış, 07:10-07.36 kahvaltı ve kızımın okul servisine teslim edilmesi, 09:30-17:30 aktif bir iş yaşantısı ve 17:30-19:45 spor şeklinde özetleyebiliriz. Hafta sonu da kızımın antremanları 10:00-15:00 arası olduğundan bu saatler arası programımda bulunan antrenmanımı yapar arta kalan zamanlarımızda ve enerji kalırsa ailecek vakit geçirmeye çalışırız.Hafta içi ve sonu ayrımı yapmaksızın 23.00 gibi yatmış olurum. Televizyon izlememekle birlikte, internet üzerinde gezinerek ve kitap okuyarak günü tamamlarım.

Sezen Çakır / Sağlık Danışmanı

2004’ten bu yana eczacılığın yanı sıra, McGill Universitesi’nden “Food for Thought” kursunu almamın ardından beslenme konusu üzerine eğildim. Beslenmenin sağlığın korunması ve idame ettirilmesindeki önemi; kişiye özel beslenme ve sağlık modeli olmasının gerekliliği gibi konular hakkında çalışıyorum. Şu an bir yandan da Medipol Üniversitesi’nde Homeopati derslerine devam ediyorum.

Ataköy’de oturuyorum; sabah erken saatte haftada 2 sefer olimpik havuzda yüzmeye gidiyorum ve kalan sabahlarda da pilates yapıyorum. Son 2 yıldır beslenme konusunda çok titizim. Ayak üstü atıştırmalar yerine, genelde evde kendim sağlıklı öğünler hazırlamaya çalışıyorum. Organik olmayan hayvansal ürün tüketmiyorum. İşlenmiş şeker içeren ve işlenmiş ürünler tüketmiyorum. Sağlıklı besin takviyeleri kullanıyorum. Eczane işlerimin yanı sıra, çeşitli web sitelerinde sağlıklı yaşam şekilleri üzerine yazılar yazıyor ve bu konularda araştırmalar yapıyorum.

Ilgaz Kuruyazıcı / Tasarımcı

12-18 yaşlarında voleybol oynadım. 2006’da koşmaya başladım.Uzun mesafe koşuları dışında diğer spor dallarına pek bulaşmadım. Yüzme bilirim, 3 tane bisikletim var ama triatlona epey uzaktan bakarım. Koşmak benim hobim, para ve zaman harcadığım tek iş.

Koşu çerçevesinde cevap vereyim; o gün koşacaksam bir gece önce erken yatarım, sabah erken kalkarım, hafta arası ise 05:30 gibi çıkarım, 06:45 gibi eve dönüp çocukların servise binme hazırlıklarına yardımcı olurum. Sonra eşimle sakin bir kahve saatinin ardından ofise giderim. Koşmamam gereken bir günse keyfime göre ya spor salonunda bisiklet dersi, ya da yüzme veya ufaktan ağırlık antrenmanı yaparım. İşler yolunda ve zaman bolsa arada eş-dost ile sabahın köründe orman koşusu ile de başlayan günlerim olur.

Noyan Kıran / Mühendis

Baba, eş, aktif sporcu ve mühendisim. 1977 yılında doğdum. Eşim Nüket ve kızım Doğa ile İzmir’de yaşıyorum. Koşmayı hobi edinmiş, hayatı az çok spor etrafında dönen aktif biri sayılabilirim. Bu işi ailemin desteğiyle ve keyifle yapıyorum.

Hafta içi iş için 6:30 gibi yola çıkıyorum. Öğlen aralarını şirketimin spor salonunda koşmak için kullanıyorum. İş çıkışı eve varışım 18:30 civarında oluyor. Kızım ve eşimle zaman geçirdikten sonra planımda varsa günün ikinci antrenmanını yapıyorum. Hafta içi sosyal bir aktivitemiz yoksa akşam  23:00 gibi yatmış oluyorum. Hafta sonu biraz daha hareketli geçiyor. Genellikle bir grup antrenmanı planlamaya çalışıyorum. Sabah erken yapılan bir patika koşusunu, aynı grupla yapılan uzun bir kahvaltı izliyor. Hafta sonu antrenmanları biraz daha uzun olduğu için genelde ikinci bir antrenman yapmıyorum. Geriye kalan tüm zamanımı ailemle geçirmeye özen gösteriyorum.

Dilge Koçak / Eczacı

Eczacıyım, 7 yıldır gıda takviyesi sektöründe özel bir şirkette çalışıyorum. Ofiste zamanımın çoğu geçse de dönemsel olarak çok yoğun seyahatlerim ve koşturmam oluyor. Hareketli ve heyecanlı bir yapım var. Çocukluğumdan beri çok farklı sporlarla uğraştım. Hala yeni denemeler yapmayı seviyorum.

Bazı günler, sabah işe gitmeden Belgrad ormanında 13 km koşuyorum. Bunun için saat 05:30’da uyanıyorum; hazırlık ve yol derken 06:20 gibi arkadaşlarımla koşuya başlıyorum. Mesai başlamadan koşu sonrası güzel bir kahvaltımı yapıyorum. Sabah 09:00-12:30 arası günlük işlere devam edip öğle yemeğimi yiyorum. Akşam 18:00’da işten çıkıyorum. Ofiste geçen 9 saatlik mesaiden sonra akşam trainer’da 1 saat bisiklet antrenmanı yapıyorum. Daha sonra yemek yiyip varsa diğer planlarım için dışarı çıkıyorum. Eve döner dönmez de yatıyorum.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale