X
    Kategoriler: EXPLORE UP

Arabistan Notları: Ancak PhD’linin İngilizce bildiği memleket Suudi Arabistan

Arabistan Keşifleri – 2

– Aranızda sadece bir saatlik fark olan bir ülkeye gitmenize rağmen nasıl jetlag olacağınızı merak ediyorsanız buraya seyahat etmeyi bir deneyin derim!

Arabistan’dan Türkiye’ye ilk geri dönüşümde, sabah saat 06.45’teki uçağıma yetişmek için saat 02.00’da otelimden – otel demek ne kadar doğru bilemiyorum – ayrıldığımda doğru bir karar verdiğimi biliyordum. Kollarımı 180 derece açıp kuş gibi ıslık çalarak havaalanına gitmek istediğimi net bir şekilde anlattım taksiciye. Havaalanının adı King Abdul Aziz. Tamam. Turkish Airlines’ta dedik, o da tamam. Fakat kafanın aşağı yukarı sallanmasının uluslararası platformda “anlamaya” dair bir onay olduğunu zannediyorsan burası o ulusların arasında değil demektir. Ha, THY’nin hiç mi suçu yok; o da var pek tabi. Meğerse King Abdul Aziz Havaalanı North ve South diye ikiye ayrılıyormuş. Bana “Turki habibi, Turki” diye sırıtan taksici beni tuttu South’a bıraktı. THY nereden kalkıyor? North’tan. İnsan bilete yazar değil mi? Değil, yazmıyor arkadaş. Ama hissi kablel vuku işte, bu sebeple erken çıktım otelim(si)den. Bir saat kala havaalanındaydım. Sövdüm, sağlam sövdüm.

Kaldığım Pansiyon

Ama hayat insana şükretmeyi öğretiyor. Türkiye’ye dönerken THY’ye sövdüm, buraya geri gelirken hayat hemen cevabını verdi: “We are Saudi Airlines, you are only yours. We will land inşallah!” En az 20 kez uçağa bindim bu kadar sallanmadım. Sanıyorum otomatik pilot jetonla devreye giriyor ve ciddi bir jeton sıkıntısı var. Hatta o kadar ciddi ki, uçak Medine’de durdu! Bir saat yolcu indirdi ve devam etti. Anlamıyorum ki Saudi Airlines’ın işletmeciliğini Öz Hakiki Koç mu yapıyor? 3 saatlik yolu 5 saatte geldim ve bittim. Çok pardon THY, “i’m globally yours“.

THY vs Saudi

– Ramazan’da Arabistan’daydım. Burada Ramazan’dan bağımsız olarak ezan vakti her yer kapanır. Takdir edersin ki günde beş kere. Kendini ona göre ayarlaman lazım. Dedim ki Ramazan’da nasıl olacak bu iş? Bir ikilem var, iftar vakti bizde oruç açılır, yemekler yenir. Her ezanda kepenk indiren Arabistan’da iftar vakti farklı olur dedim, restoranların en çok iş yapacağı saat sonuçta. Demeyeydim. Kapitalizm de bir yere kadarmış ve orası da burasıymış. Adamlar bu paradoksu şöyle aşmışlar: “Ya müslim, madem ezanda her yer kapanır ve iftar vakti de en nihayetinde buna dâhildir; o zaman Ramazan-ı şerifte bunları birleştirmek, akl-ı selimdir, caizdir.” İftar vaktinden yatsıya kadar her yer kapı duvar. İlk gün aç kaldım. İkinci gün unuttum gene aç kaldım. En sonunda yıldım, yatsıda yattım.

Din, ciddi ve hassas bir konu. Burada ise çok daha “Cidde” bir konu çünkü aynı zamanda kanunlarda din temelli. Misal, Suudi Arabistan’a ecnebi olarak giriş yaparken -burada Arap olmayan herkes ecnebi addedilir- bir form dolduruyorsun. 3 temel soruya yanıt aranıyor: Ad-soyad, medeni hal, mensup bulunduğu din. Oraya Müslüman yazdığın an, aynı zamanda belli kanunlara uyacağını taahhüt ediyorsun. Ramazan’da oruç tutmak bu kanunlardan biridir. Eğer hala dinin Allah ile senin aranda olduğu zannındaysan, bunu Arabistan yönetimiyle görüşmeni tavsiye ederim; çünkü bu memlekette tam arada onlar var.

Almanya’da kırmızı ışıkta geçmek kadar ciddi bir mevzu Ramazan’da oruç tutmamak, Cuma’ya gitmemek vb. “Sorumlu” bir vatandaş seni ihbar edebilir. Kime mi? İlgili polise, zira burada polisler ikiye ayrılıyor. Biri bildiğin yurdum polisi misali asayiş ne kadar berkemal, ona bakıyor. İkinci grup polisleri ise biz “namaz polisi” olarak isimlendirmiştik ama din polisi de denebilir herhalde. Bu arkadaşların üniformaları da farklı.  Bu meczup(!) kimseler, kralın yakın zamanda öbür dünyaya intikal eden kardeşi tarafından ciddi bir destek görmekteydiler. Yerel halktan yaptırım güçlerine dair bir örnek istedim. “Valla habibi, one Cuma missed; warning and yallah. Second Cuma missed; 1 day jail.” dediler. Şu aralar güçlerini kaybettikleri rivayetler arasında…

– Burada müşterimiz bir bisküvi fabrikasıydı. Bilumum yerden gelmiş minimum on farklı kişi ile tanışmış, kültürleri ile kaynaşmışımdır. Ramazan zamanı sabah saat 4’te işe gidip bazen akşam 6’da çıkabildiğim için sıkça kendileri ile teşrik-i mesaide bulunmuşumdur. İşte bunlardan birine dair küçük bir gözlem ile noktalamak isterim bu dipnotu…

Bilmeyenler için;  “Afyonu patlamak” deyiminin ilginç bir hikâyesi var. Hasan Sabbah’ın kurduğu ve bugün “Assasination (suikast)” kelimesinin de kökünü oluşturan Haşhaşinlerin süpersonik bir fikirlerinin ürünüdür bu deyiş. Adamlar, haşhaşın vesile olmasından mütevellit kafa bir dünya takılıyorlar her gün. Ama elhamdülillah Müslümanlar da aynı zamanda. Ee, Ramazan’da nasıl olacak bu iş? Önce olmuyor tabi, oruç tutarken haşhaşsız kalıyorlar, küllen problem. Aralarından biri “Trust me, I’m an engineer!” diye fırlamış olacak ki (jelibonun da fikir babası olduğuna inandığım) şu çağının ötesinde çözüm ile geliyor: Koyunun ince bağırsağından ayrılan zara afyonu sar, sonra bu zara bir düğüm at ve sahurdan hemen önce yut (kapsülün de keşfi sanırsam). Sonuç: Tüm gün hem oruçlusun, hem uçuyorsun. Oh, pilotsun (görüldüğü üzere pilotluk da uçaktan önce keşfedilmiş; tıpkı çakmağın kibritten önce keşfedilmesi gibi). Ne oldu, midede “afyon patladı!”

Ne alaka! Şöyle: Burada Pakistanlılarla da çalışıyoruz. Hayatımda tanıştığım en mülayim ırk. Sanırsın sinirlerini aldırmışlar. Yani suratlarına tükürsen “Klimanın suyu mu damladı acaba?” diye havaya bakar, öyle aranırlar. Kaldı ki takdir edersin, bisküvi fabrikasının üretim hattında klima filan yok. Zaten bende bundan kıllandım. Bir de Ramazan’ın başlaması ile beraber adamların sinirleri yerine geri monte etmişler ve biraz da sıkı geçme yapmışlar gibi klimayı arıyorlar. Hani su damlattı ya, bulup parçalayacaklar; o derece sinirli adamlar.

Ellerimi yarım daireler çizen, ara sıra “kop kop” hareketi olaraktan nitelendirilebilecek şekilde sallayarak ‘”What problem birader?” şeklinde yönelttim sorumu (öyle “am, is, are“mış, yok passive cümlelermiş; bunlarla bir yere varamazsın. Burada grameri de hak getire… Sen anahtar kelimeleri ver, onlar kafada senin yerine cümle kuruyorlar. Sesli stenografi bir nevi).  Meğerse bu arkadaşlar her gün afyon kullanırlarmış ve kullanmadıkları zaman biraz(!) asabi olurlarmış. Hayır, benimle dertleşiyorlar da burada birine kızmışlar; ona klima muamelesi yapacaklar diye korkuyorum…

“Bu sene sana kısmet Arabistan’da yaz! “dediler, yanlış anladım; tuttum Arabistan’da “yaz”dım…

Devam edecek…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Berk Sergün: Berk Sergun // Akademik kariyerindeki birincilikleri taçlandıran plaketlerini paraflayıp geçmiş, sergüzeştler geçirmeye karar verip seyyah olmuş bir kimseyim. Kariyer basamaklarını hızla tırmanırken ¨Bir dakika! Yazacağım ben arkadaş!¨ diyerek seyahatine baharat işine de tat katan bir hayat gezginiyim. İsterim ki ben gezeyim sen gör, ben karalayayım sen boya. Ayak bastığım topraklara yolun düşerse hayatta kal, en kötü ihtimalle fiyakalı tökezle. Çok yer gezdim, ziyadesiyle insan tanıdım. Bu oraların değil, onların hikâyesi… www.herseyiyanlisanlamisim.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale