X

“Anda kalalım” tamam, ama neden ve nasıl?

Hep duyuyoruz: “anda kalalım, geçmiş ve gelecekten bağımsız anda yaşayalım.” Tamam, tamam anladık. Ezberledik. Ama ne olacak, neyimize yarayacak, neden bunun için uğraşalım? Biri de çıkıp bunu bir izah etse ya…

Şimdi ben kendi keşiflerim, deneyimlerim doğrultusunda az çok bir şeyler açıklamaya çalışayım.

Yin yoga dersleri sırasında hocam Berivan hep şunu der pozlar esnasında: “Şu an tam olarak neredesiniz? Burada mısınız yoksa akşam giyeceğiniz kıyafette veya çıkıştaki trafikte mi? Yargılamadan izleyin. Bakalım durduğunuzda zihniniz hemen nereye gitmek, ne yapmak istiyor? Neye meyil ediyor? Sadece fark edin.” Sonra da nefeslere ve pozların bedene olan etkisine dikkatlerimizi yönelterek bizi ana getirmeye çalışır.

Düşünülmesi gerekenler, zamanı gelince zaten düşünülüyor.

İlk zamanlarda her hatırlatmasında şaşırıyordum. Hakikaten o an, matın üstü hariç her yerdeydim! Bir neyin neden olduğuna dalmışım, bir çıkışta ne yapacağımı planlıyorum, bir gideceğim tatilde tam olarak ne yapabiliriz onları düşünüyorum… Ohoo! Sonsuz, sınırsız! Her yerdeyim! İyi de çok saçma değil mi? O anları ya yaşamışım ya yaşayacağım zaten. Şimdiden kendime zaman ayırıp kendime faydalı bir şey yaparken neden aslında yapmamak?

Biz insanoğlu hiçbir şeyi tam hakkını vererek yapmıyoruz aslında siz de fark ettiniz mi? Ne gerçekten yemek yiyoruz, ne sadece araba kullanıyoruz, ne müzik dinliyoruz. Yemek yerken ya televizyona bakıyoruz, ya telefona. Hiç olmadı mutlaka birileriyle diyalog halindeyiz. Çoğu zaman masaya bile oturmayanlarımız çoktur; ayaküstü ağza bir iki lokma bir şey atıp evden koşturarak çıkmaca.

Sizce o anlarda biz aslında gerçekten yemek yemiş oluyor muyuz? Mesela gerçekten yemeğin tadını alarak mı yiyorsunuz? O an o yemeğe sizin karnınızı doyurup enerji verdiği için saygı ve minnet duyuyor musunuz? Rengini, şeklini hiç incelediniz mi? Tahmin ediyorum ki hayır. Ben de sürekli böyle yaşamıyorum bu arada. Ama elimden geleni yapıyorum en azından diyelim. Yani aslında “gerçekten” yemek yemek nasıl bir şey çoğumuz bence bilmiyoruz maalesef. Otomatik davranışlarımızdan bir tanesi olmuş sadece. Nasıl büyük ve önemli bir yer kaplıyor aslında hayatlarımızda. Ve biz harcıyoruz bir noktada. O an tüm var oluşunuzla o yemeğe konsantre olsanız; şekline, tadına, verdiği hisse; zaten minnacık porsiyonla doyuyor insan biliyor musunuz? Aslında yemeğin tadını falan anlamadığımızdan o doyumsuzluklarımız.

Ya araba kullanmak? Klasikleşmiş bir laf bile var: “Ben arabada düşünüyorum birçok şeyi.” Bravo! İyi yapıyorsun! Düşünme alanın mı senin o trafik? Yahu tüm dikkatini yoluna versene; o an sadece o yolda olsana. O zaman sizce de çok ciddi bir yüzdeyle azalmaz mıydı kazalar?

Hele müzik dinlemek. Dünyanın en güzel şeyi sanırım müzik dinlemek. İnsanı alır, rahatlatır, masaj yapar, ruhunu dans ettirir. Hepimizin ihtiyacı bence müzik. Aslında öyle büyük bir şey ki ama biz yine farkında değiliz tabii. Müzikte her şeyi bırakmak yerine sürekli ama sürekli konuşup düşünüyoruz o esnada. Acaba ne olacak, ne zaman arayacak, işte şu konuda iyi geri dönüş yapacaklar mı? Ay bir dur! Bir dur da şu kulağından girip ruhunu parlatan müziğin tadını çıkar! Duy! Dinle! Yaşa o müziği! Var ol o müzikte! Bırak, teslim et kendini ona. Sonra da “ohh” diyerek derin bir nefes çek içine: ohh iyi ki yaşıyorum…

Şunu demek istiyorum: hiçbir zaman, hiçbir durumda ya da histe yüzde yüz varlığımızla o an orada bulunmuyoruz. Bulunmadığımız için de hiçbir şeyi tam hakkını vererek yapmış olmuyoruz. Her şey yarım yamalak. E o zaman da yarım yamalak yaşıyoruz aslında… Öyle olmuyor mu?

Kendinize iyi ve şefkatli davrandıkça dönüşüm başlıyor.

Size çok basit bir soru sorsam şu an mesela: “Sizce yürümek nasıl bir şey?” desem verebilecek ama gerçekten verebilecek bir cevabınız var mı düşünün bakalım… Bir ağaç mesela? Ne yapıyor? Nasıl bir şey? Dokununca nasıl bir his? Hayatınızda çoğu şeyi otomatik olarak mı yaşıyorsunuz yoksa hissederek mi içine giriyorsunuz her anınızın? Çoğu an diyeyim en azından, her an iddialı oldu biraz…

Dün masaja gittim sağlığım için. Rahatlayıp kendimi teslim edeceğime ki amacım oydu, bir baktım o masa hariç gerçekten bir çok yerdeyim. Her fark ettiğimde nefeslerime odaklanarak getirdim kendimi o ana ama yazık etmiyor muyuz kendimize, hayatımıza? Ben gerçekten “yaşamış” olarak gitmek istiyorum bu dünyadan. Hazır böyle her şeyi deneyimleyebileceğim bir dünyaya gelmişken çok haybeye yaşamak kendime yaptığım haksızlık gibi geliyor artık. Dünyayı oyun alanı gibi düşünmek. Kaydıraktan kayarken tüm coşkunuzla o kaydıraktan kaymanın verdiği histen zevk almak demek istediğim şey. Kaydıraktan kaydığınız sırada düşündüğünüz alakasız şeylerle o coşkuyu, merakı, deneyimi heba etmemek…

Ha tabii neden düşünüyorum şu an diye de kendime asla yüklenmiyorum, kızmıyorum. Bu her konuda bir numaralı şart. Kendinize iyi ve şefkatli davrandıkça dönüşüm başlıyor bence zaten. Berivan’ın dediği gibi sadece hiç yargılamadan izliyorum, fark ediyorum. Fark ettikçe kendimi ana getiriyorum zaten. Ve inanın bu da kas gibi bence. Ne kadar farkındalığınız artar ve kendinizi o içinde bulunduğunuz ana çekerseniz, gittikçe daha o an neredeyseniz yaşamaya başlıyorsunuz. Gelişiyor zamanla, pratikle yani.

Mesela şimdi ben yogada başlardaki gibi kaybolmuyorum. Nefesime ve bedenime odaklı çalışıyorum çoğunlukla. Ve o zaman da her şeyi unutuyorum. Tek yaptığım yoga o an. Hayatımda başka tek bir şey yok o zaman diliminde. Her şey kayboluyor işte o zaman. Geçmiş, gelecek, kaygılar, endişeler, hüzünler, korkular. Hepsi yok oldu!

Anda kalarak yaptığımız en büyük şey bu aslında biliyor musunuz? Ne korkacak bir şey var, ne endişelenecek, ne düşünecek. Çünkü o sırada tüm hayat o yoga matının üzerinde sadece. Düşünülmesi gerekenler zamanı gelince düşünülüyor merak etmeyin. Sizin evvelden oturup düşünmeniz size tek bir fayda bile sağlamıyor.

Dediklerimin de her şeyiyle arkasında duruyorum. Hele son zamanlarda iyice başka açılardan da deneyimledim bunu. Tatsız bir dönemimde hayatımın, sürekli endişe, korku, acı, hüzün. Mesela Pazartesi günü Perşembe ne yapabilirim diye strese giriyordum. Daha geçen hafta oluyor bu arada o kadar uzak da değil. Sonra bir bakıyordum Çarşamba hiç beklemediğim şeyler olmuş hayatımda ve Perşembe günü için ben boşu boşuna kendimi yemişim! Uf yazık değil mi bana? Bunu geçtiğimiz süre zarfında o kadar yaşadım ki, o kadar çok başıma geldi ki; “Tamam, kontrol sende anladım.” dedim. “Her an mucizeler de olabilip hayatımız 180 derece dönebilir, anladım! Tamam o zaman senden gelen her şeyi sevgiyle kabul ediyorum. Düşünüp durup endişelendiğim için sürekli bana ders veriyorsun resmen. Ne yapıyorsun şu an diyorsun, tamam tamam gördüm!” diye konuşmalar yaptım tabii yukarıdakiyle bir yandan. Şimdilerde ise günlük ve anlık yaşamak hayatımın merkezine birazcık daha yakınlaşmış durumda eskisine oranla.

Denemek lazım. En önemlisi de yaşamak lazım.

Rahatmış böyle biliyor musunuz? 1 hafta sonra için bir şey denilse şu an, daha var çok diyorum ister istemez. Anlarım, günlerim önemli oldu. “Her gün bir yeni hayat” lafını duydum geçen gün, duymaktan çok anladım demek daha doğru olur belki. Her günü o gün doğmuş gibi yaşamak. Her gözlerini açtığın an hayata yeniden doğmak. Yeniden doğduğunuzda ne yapardınız, ne yaşardınız; bu paralelde yaşamak. Heyecanlı olmaz mıydınız yahu! Yepyeni bir yere geliyorsunuz, meraklı olmaz mıydınız? Birçok yeni bir şey denemez miydiniz? Günlük yaptığınız ve hiç fark etmediğiniz rutinleriniz bile artık daha enteresan olmaya başlamaz mıydı? Diş fırçalamak mesela. O macunun şekli, tadı, dişinizde gezişi ve temizleyişi. Mucize resmen!

Bir bebeği düşünün. Nasıl her şeye meraklıdır. Elini keşfeder, sesini keşfeder, heyecanlıdır. Aslında her gözümüzü açtığımız güne böyle bir heyecanla, merakla başlamak… Düşünsenize hayatlarımız nasıl değişirdi böyle bakıp yaşadığımızda kim bilir? Belki sırf öylesine elinize resim fırçası alıp sırf yeni bir şey denemek arzusuyla, içinizdeki yetenekli ressam ile tanışacaksınız belki de. Kim bilir… Denemek lazım. En önemlisi de YAŞAMAK LAZIM. YAŞAMAK LAZIM BU HAYATI.

“Anda kalmak nasıl olur?” diye soranlara da basitçe şöyle tarif edebilirim: o an 5 duyumuzla algıladıklarımıza konsantre olmak. Mesela yürüyüş yapıyorsanız eğer; havayı içinize çekmek, bedeninizdeki sizin yürümenize olanak sağlayan bacaklarınızı, ayaklarınızı, kaslarınızı fark etmek. O kadar! Bu durum her an, her şey için geçerli. En basit, hepimizin yapabileceği yöntemi ise nefeslerimizi izlemek. O yüzdendir ki meditasyonda ya da yin yogada hep nefesimize odaklanma hatırlatmaları yapılması. O anı yaşayarak aslında o anda hayatı yaşayalım diye…

Denemeye değmez mi sizce de?

İlginizi çekebilir: Hayat seçimlerden ibaret’ diyoruz, peki gerçekten uyguluyor muyuz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale