X

Algoritmalar bizi bizden iyi tanıyorsa, seçimlerimiz hala bizim mi? 

Ziyaret ettiğiniz her sayfada harika bir öneri, her kaydırmada tam sizi anlatan bir içerik ve her tıklamada ilginizi çeken bir ürün… Dijital dünyanın ilgi ve isteklerinizle bu kadar uyumlu olması sizce ne kadar doğru veya mümkün? Acaba internetteki tüm ayak izinin, arka planda detaylıca takip edildiği böylesine dijital bir çağda, yaptığımız seçimler algoritmanın kendisi tarafından yönlendiriliyor olabilir mi? Sonuçta sosyal medyanın dünyayı algılama biçimi ve ilgi alanları üzerine yarattığı yanılsamalı etki ortada. Dolayısıyla siz her ne kadar dijital sahayı kişisel kullanımınıza uygun şekilde yönlendirdiğinizi düşünseniz de tam yetki sizde olmayabilir. Tercih ettikleriniz, ilgilendikleriniz ve hayattaki istekleriniz sadece iyi tasarlanmış ve analiz edilmiş dijital bir sistemin parçası olabilir.

Dijital ortamlarda gördüklerimizi neden görürüz? 

Dijital ortamdaki tüm platformlar arka planda, kullanıcı hareketlerini takip eden algoritmalar kullanır. Bu algoritmalar, kullanıcının bıraktığı dijital ayak izlerini toplayıp analiz ederek platform kullanım süresini ve etkileşim oranını maksimize etmeye çalışır. Bu da ancak kullanıcı isteklerini, ilgi alanlarını ve potansiyel beğenilerini belirlemekle mümkündür. “Benim bile beğeneceğimi bilmediğim bir şeyi algoritma nereden biliyor” diye düşünebilirsiniz. Ancak algoritmaların tümü, sizinle ilgili önerilerini sizi tanıdıktan sonra paylaşır. 

Yeni girdiğiniz veya hesap açtığınız bir sosyal medya platformunu düşünün… İlk başlarda karşınıza çıkan içerikler ve hesaplar genellikle ilgi alanlarınıza neredeyse hiç hitap etmeyen, fakat görünürlüğü yüksek olan içeriklerdir. Zamanla belirli hesapları takip ettikçe ve farklı gönderileri beğendikçe karşınıza niteliklerinize daha uygun içerikler çıktığını fark edersiniz. Çünkü bir hesapta ne kadar süre geçirdiğiniz, ekrandaki videoyu kaç saniye izlediğiniz veya hangi içeriğe yorum yaptığınız gibi bilgilerin tümü algoritma tarafından gizlice takip edilir. Herhangi bir platforma girerken size ait kişisel verilerin tamamının işlenmesine ve analiz edilmesine izin verirsiniz. Üstelik farklı şirketlerin de bu bilgilere erişmesini onaylarsınız. Zamanla ayarları yenilenen ve her seferinde gelişerek hakkınızda daha fazla veri toplayan algoritma da sonuçta, size hitap edecek içerikleri veya reklamları sizden önce tahmin edecek hale gelir.

Tavsiye algoritmalarının tehlikeli yanları

İnternette yaptığınız hiçbir eylemde yalnız değilsiniz. Arka tarafta her zaman sizinle ilgili veri toplamaya devam eden ve karşınıza buna yönelik öneriler çıkaran bir algoritma var. Elbette bu durumun bazı tehlikeleri de var.

1. Eko odalar

Algoritmaların temel motivasyonu, kullanıcıyı platformda daha uzun süre tutmaktır. Bunun için de önüne ilgi alanlarına hitap eden içerikler çıkarır. “Eko oda” veya “filtre baloncukları” gibi tanımlara sahip olan bu prensip, kullanıcıyı zaten inandığı bir görüşe hapsederek yeni fikirlerle karşılaşmasını önler. Sahip olduğu düşünce biçimini daha da pekiştirir ve özellikle siyaset, tarafsız haber gibi konularda dezenformasyona uğramasına neden olabilir. Günümüzde Amerika’daki siyasi kutuplaşmanın ve yanlış bilgilendirmenin en temel nedenlerinden biri olarak da sosyal medya algoritmalarının etkileşimi destekleyen bu çalışma biçimi gösterilebilir. Yani bu durum; algoritmanın, kullanıcıyı platformda tutmak pahasına yanlış, etik olmayan ve tahrik edici içerik veya fikir yayabileceğine işaret edilebilir.

2. Algı yönetimi

Kullanıcı olarak herhangi bir içeriği bilinçli olarak seçtiğinizi düşünseniz de o içeriğin karşınıza gelme sırası ve görünürlük sıklığı algoritmik bir hesaplamanın sonucudur. Bu seçim yanılsaması, karşılaştığımız içeriklerin ve bize önerilen ürünlerin bizden bağımsız olduğunu gösterir. Ancak gün sonunda karşımıza çıkan ürünü alma veya içerikte görünenleri deneme isteğimiz artar. Daha çok kullanıcının toplu biçimde benzer trendlere yönelmesi de benzer şekilde algoritmaya bağlıdır. Özetle; kullanıcıların kısıtlı bir menüde ve kendini özgür hissettiği bir sistemde, çeşitli markaları besleyen bir araca dönüşmesi mümkün olabilir. Bu otomatik tepki, giyinme biçiminden bakım tercihlerine ve güzellik tanımına kadar her alanda algı bozunmasına yol açabilir.

3. Bağımlılık

Algoritmanın giderek daha fazla içerik sunması ve kullanıcıyı sürekli yeni şeylerle kendine çekmeye çalışması, bağımlılık açısından da tehlikelidir. Günümüzde yaşanan sosyal medya bağımlılığının temel nedenlerinden biri de yine algoritma çalışma prensibidir. İrade kaybına yol açan bu prensip, platformlardan gelen sürekli bildirimler ve sonsuz kaydırma akışı gibi özelliklerle desteklenir. Ayrıca dopamin salınımını hızlandıran ödül sistemini hedef alır ve çeşitli bağlılık programları sunar. Tüm bunlar birleştiğinde yapılan tercihler, bilinçli bir seçim olmaktan çıkarak algoritmaya yenik düşme olarak sonuçlanır.

Algoritma karşısında irade kazanmak mümkün mü?

Yapılan araştırmalar; algoritmaların, kişinin hangi filmi izleyeceğinden kimi romantik partner olarak seçeceğine kadar birçok soruyu oldukça doğru tahmin edebileceğini gösteriyor. Ancak bu yüksek öngörülebilirlik karşısında hala irade kazanmak ve sistem ne kadar zorlayıcı olsa da özerk tercihler yapmak mümkün. 

  • Dijital içerik tüketimini sınırlandırmak ve içerikleri yüksek farkındalıkla tercih etmek,
  • “Bu bana iyi hissettiriyor mu?” ve “Değerlerime uyum sağlıyor mu” sorularını sormak,
  • Pasif kalmak yerine algoritmayı bilinçli olarak eğitmek ve dijital aktiviteleri bu amaç doğrultusunda sürdürmek,
  • Gerçek hayattaki otantikliği önceliklendirerek dijital ilişkilerin yüzeyselliğini fark etmek,

algoritmanın dayattığı sistem karşısında kendi değerlerinizi korumanıza yardımcı olabilir.

İlginizi çekebilir: Sosyal medya çılgınlığında kendi merkezimizi koruyabilmekKaynak: kqed, medium

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale