X

Akıntıya kapılmadan yaşama sanatı: Nitelikli farkındalık

Bu hafta yazı dizisine bir mola verip 3 soruya cevap vererek ufak bir hatırlatma yazısı paylaşmak istiyorum.

Neden tüm bu kavramlara ihtiyaç duyuyoruz?

Hepimiz kişisel tarihimizde, insan olmanın doğası gereği çeşitli zorluklarla mücadele halindeyiz. Kayıplar, sağlık sorunları, hüsranla biten ikili ilişkiler, hayal kırıklıkları, başarısızlıklar gibi olumsuzluklardan her birimiz öyle ya da böyle nasibimizi alıyoruz. Günümüzde kişisel problemlerimizin yanı sıra şiddetli bir dış dünya baskısını omuzlarımızda taşıyoruz. Dünya bu kadar küreselleşmişken, doğaldır ki bizlerin yaşamı sadece bizlerin tarihinden ibaret kalmıyor.

Kanımca bu dönemin ruhsal baskısı herkesi takip edebilme özgürlüğümüz tarafından körükleniyor. Yaşam birçok açıdan hızlı, zor ve mücadele gerektiriyor. Tüm bunları göz önüne alırsak rafine bir ruh hali yaratma işi kişisel çabalarımızla bize düşüyor. Bizlerin en büyük gücü müdahale yetkimizin sınırlı olduğu dış dünyaya inat, o dış dünyaya yaklaşım biçimimizi yönetme gücümüzün altında yatıyor.

Nasıl daha farkında yaşarız?

Hayatın akıntısında yaşayıp giderken, tam da akıntıda gittiğimi fark etmemi sağlayan kıvılcım mindfulness terimiyle oldu. Bu kavramın yakın çevremde de gözlemlediğim kadarıyla hem çok popüler, hem de hala net olarak anlaşılmadığını görüyorum. Sadece bir kavram, bir yaklaşım, bir felsefe ile hayatın değiştiğine inanlardan değilim. Bence bizleri hazırlayan hayatta küçük damlalarımız oluyor. Dışarıdan bakıldığında pek bir şey ifade etmese de, bazen kendimiz bile nedenini bilmesek de hayattaki seçimlerimiz damla damla bizi büyük dalgaya hazırlıyor. Ve sonra son bir hamle ile o büyük dalga alıyor ve bizi büyük bir güç ile başka bir yöne götürüyor.

Bazen yaşamı bir illüstratör gibi hayal etmeye kalktığımda; birinin çıkıp “Bakın elimde ne var? Harika bir şey bu!” diye bağırdığını ve dünya üzerindeki tüm insanların onun peşinden koştuğunu hayal ediyorum. Soluksuzca, tüm enerjisiyle, ellerindekini bırakıp o insanın peşinden koşan insanlar.

Belki en arkadaki öndekinin elinde ne var onu bile görmeden koşuyor. Sonra başka biri çıkıyor ve bağırıyor “Benim elimdeki daha güzeli!” ve tüm insanlar bu sefer diğer tarafa koşmaya başlıyor. İster istemez peşinden koştuğumuz çok fazla sosyal ezber, politik yaklaşım, tüketim alışkanlıkları var. Evlilik gibi hayati bir meselede de, tatil yeri seçiminde de tek başımıza karar veremiyoruz. Öncelikle bir şeylerin peşinden koştuğumuzu fark etsek, durup bir soluklansak… Sonra o koştuğumuz kavrama yakından baksak ne kadarından vazgeçeriz? Aslında peşinden koşmak istediğimiz başka şeyler olduğunu fark edip ne kadarına yeni başlangıçlar yaparız?

Çözüm nedir?

Şu bir gerçek ki; hayatımızın alamet-i farikasını bulabilmek için farkındalığımızı artırmaya ihtiyacımız var. Farkındalık kasının artmasının kişisel gelişim şemsiyesinden çok daha büyük seçimler silsilesinden ve yaşayış biçiminden kaynaklandığını düşünüyorum. Edebiyatla iç içe olmanın, yeni şeyler öğrenmenin, farklı insanlar tanımanın, yeni bir alışkanlık edinmenin, başka hayatları gözlemlemenin, belki sabah erken kalkıp sessizlikle baş başa kalmanın bu süreçte işe yarar adımlar olduğunu söyleyebilirim.

Nitelikli farkındalığa sahip olmak, olayları yargısızca gözlemlemek ise bu sürecin sözlüğe dökülmüş hali. Duyguları yaşayışımız, zihnimizi kullanma biçimimiz birçok bilimsel araştırma konusu olmuş ve olumlu olumsuz sonuçları paylaşılmış alanlardır. Nasıl bir yaşam sürmek istediğimiz ise seçim gücünü elimize almamız ile başlıyor. İsim olarak farklı ancak amaç olarak aynı olan tüm bu aktiviteler, nihayetinde bize kendi hayatımızı şekillendirme gücünü sunmayı hedefliyor.

İlginizi çekebilir: Kişisel gelişim mi, yoksa farkındalığı artmış ilişkiler mi?

Gamze Nokay: 2009 yılında işletme bölümünü bitirdikten sonra farklı kültürlerden beslenmek için 2 yıllığına Londra’ya gitti. Londra’da Kurumsal İletişim eğitimini tamamlandıktan sonra Türkiye’ye dönerek profesyonel iş hayatına kurumsal bir şirkette başladı. Çalışma hayatı ve gündelik yaşamın da etkileri ile hepimiz gibi; esneklik, öz şefkat, farkındalık gibi alanlarda gelişime ihtiyaç duydu (ya da ihtiyaç duyduğunu fark etti). Bu doğrultuda yoga, meditasyon, midnfulness gibi araçlardan beslenmenin yanı sıra MBSR ve Self-Compassion gibi eğitimler ile bu konularda derinleşmeye başladı. LÖSEV ve TEGV’de gönüllü olarak başlattığı STK çalışmalarına; Good4Trust.Org’da 2019 yılından itibaren gönüllü iletişim koordinatörü olarak devam ediyor. Kurumsal hayattaki yolculuğunun yanı sıra; farkındalık ve gönüllülük çalışmaları ile ruhunu beslemeye devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale