X

Adım adım tuvalet eğitimi

Pek çok ebeveyn çocuklarına tuvalet eğitimini ne zaman vermeleri gerektiği konusunda kararsızlık yaşar. Bu eğitim hem çocuk hem de ebeveynler için önemli bir adımdır. Tuvalet eğitimi konusunda hazır oluş durumu, zamanlama, planlama, ebeveyn tutumları oldukça önemlidir.

Ne Zaman?

Tuvalet eğitimi, 18- 36 ay arasında verilmesi uygun olan bir süreçtir. Çocukların 18- 36 ay dönemlerinde bağırsak ve mesane kas kontrol becerilerini kazandıkları görülmektedir. Bu süreçte çocuklarda ihtiyaçlarını ve isteklerini dile getirebilme, bedeninin işlevselliğini keşfetme, öz bakım becerilerinde gelişme meydana gelir. Her çocuğun gelişimsel süreci, mizaç özellikleri birbirinden farklıdır. Dolayısıyla çocuğunuzun hazır oluşluğuna uygun bir zamanda tuvalet eğitimine başlamak önemlidir.

Daha erken veya geç başlamak, beraberinde sorunlar oluşmasına sebebiyet verecektir. Zira eğitime erken başlandığında çocuk henüz hazır olmadığı bir beceriyle sınanmış olacak ve kendisini yetersiz, beceriksiz ve başarısız hissedecektir. Sürecin geciktirilmesi de sosyal hayatta çocuğun zorluklar yaşamasına neden olacaktır. Çocuğun uzun süre bezleniyor olması ebeveynine bağımlı olduğu mesajını verecek, çocuğun bağımsızlaşmasına ve bireyselleşmesine engel olacaktır. Öte yandan hareketlerini, öğrenmesini ve sosyal ilişkilerini kısıtlayacaktır. 3 yaş toplumsallaşma ve anaokuluna başlama dönemidir. Bu süreçte bezli olmak çocuğun kendisini geri çekmesine ve negatif kognisyonlar geliştirmesine sebebiyet verecektir.

Tuvalet eğitimin tamamlanma süreci her çocukta farklılık göstermektedir. Kimi çocuk 1- 2 haftada bu süreci tamamlayabilirken, kimi çocuğun birkaç aya ihtiyacı olabilmektedir.

Çocuğum hazır mı?

Eğer çocuğunuz; yönerge alıp, uygulayabiliyorsa, yürüyebiliyorsa, kendisini sözcüklerle ifade edebiliyorsa, isteklerini dile getirebiliyorsa, temel öz bakım becerilerini (üstünü çıkarmak, elini yıkamak gibi) yerine getiriyorsa, birkaç saat kuru kalabiliyorsa, tuvaletini yaptığı zamanlama konusunda bir rutini oluşmaya başladıysa, tuvaletini tutabilmesine imkan sağlayacak kas gelişimi oluştuysa, tuvaletle ilgili temel terimleri biliyorsa, bezinden ve ıslaklığından rahatsızlık duyuyorsa, bezi kirlendiğinde sizi bilgilendiriyorsa, tuvalete oturabiliyorsa, tuvaletle ilgili bir korkusu yoksa tuvalet eğitimine başlamak için hazır olduğu düşünülebilir.

Ne zaman uygun değil?

Eğer yukarıda aktarılan belirtileri görülmüyorsa, çocuğunuz zıtlaşma dönemindeyse, kabızlık veya herhangi bir sağlık sorunu mevcutsa, rutin dışı önemli hayat olayları mevcutsa, yeni başlangıçlar yaşanıyorsa (okula başlama, dadının ayrılması, anne baba boşanması gibi), tuvalet eğitimi verecek kişinin hazır olmaması veya yoğunluğu, eğitimi pek çok kişinin aynı anda verecek olması durumları söz konusuysa, süreç için sağlıklı koşulların oluşmadığı anlamına gelir.

Tuvalet eğitimi nasıl verilir?

Hazırlık

Tuvalet eğitimi konusunda en önemli konu hazır oluşluktur. Hem eğitimi verecek olan kişinin hem de çocuğun hazır olması, sürecin sağlıklı ilerlemesine imkan sağlayacaktır. Çocuğunuzun ve sizin hazır oluşluğunuzu ölçtükten sonra sürece adım adım başlayabilirsiniz.

İletişim dili

Bu eğitim esnasında kullanacağınız sözcükleri gözden geçirebilirsiniz. Tuvalet, kaka, çiş, lazımlık, evet, hayır gibi kelimeleri çocuğun anlaması ve telaffuz edebiliyor olması önemlidir.

Çocuğunuzu bilgilendirin

Tuvalet eğitimine başlayacağınızı çocukla paylaşın. ’15 bezin kaldı, bu bezler bittiğinde artık tuvaleti kullanmaya başlayabilirsin’ gibi cümleler kurabilirsiniz.

Deneme yapın

Tuvalet için çocuğa uygun bir aparat veya lazımlık alabilirsiniz.

Tuvalet için çocuğa uygun bir aparat veya lazımlık alabilirsiniz. Bu seçim sürecinde alışverişe çocuğunuzla birlikte çıkıp, seçenekler arasından onun karar vermesine imkan sağlayabilirsiniz. Lazımlığı sevecen kılmak olumlu olacaktır. Bu süreçte çocuğu lazımlığa alıştırmak önemlidir.

Beraber seçin

Bu süreçte çocuğunuzla birlikte alışverişe çıkıp yeni iç çamaşırlarını, lazımlığını, sabunları, etiketleri birlikte seçmek çocuğunuzu heyecanlandıracak ve motive edecektir.

Cesaretlendirin

Bu süreçte tuvaleti geldiğini veya yaptığını size bildirmesi için çocuğunuzu cesaretlendirebilirsiniz. Sizi bilgilendirdiğinde onu takdir edebilirsiniz.

Mekan sınırlaması getirin

Eğer lazımlığı tuvalet dışındaki yerlerde kullanıyorsanız, mekanı kısıtlayıp tek bir yerde kullanmaya yönlendirebilirsiniz. En uygun olanı lazımlığı ilk fırsatta tuvalete yerleştirmek olacaktır.

Sinyalleri okuyun

Çocuklar tuvaletleri geldiğinde sallanma, ıkınma, yüzlerini kasma gibi tuvaletleri geldiğini belirten davranışlarda bulunurlar. Bu davranışları fark edip, çocuğunuzu tuvalete yönlendirmek etkili olacaktır.

Yönlendirin

Belli aralıklarla çocuğunuzu tuvalete yönlendirin. Tuvalete veya lazımlığa oturması için çocuğunuzu teşvik edin.

Oyuna devam etmesini sağlayın

Pek çok çocuk oyun oynarken tuvaletini kaçırır. Bu hem oyuna daldıkları için, hem de tuvalete giderlerse oyuncaklarının başkası tarafından alınabileceği veya oyun saatinin biteceği endişesindendir. Özellikle eğitim sürecinde çocuğunuz oyun oynarken onu tuvalete yönlendirdiğinizde; ‘Merak etme, oyuncakların burada, geldiğinde kaldığın yerden devam edeceksin.’ gibi cümlelerle onun endişesinin azalmasını sağlayabilirsiniz.

Övgünün gücünü kullanın

Çocuklar için en büyük ödül ve motivasyon aileleri tarafından takdir edilmektir. Aşırıya kaçmadan, fırsat buldukça çocuğunuzu takdir etmek önemlidir. Takdir, davranışın pekişmesine imkan sağlayacaktır.

İlgili yazı: Çocuğunuzu “utandırmadan” büyütme sanatı

Kazalara hazırlıklı olun

Nasıl ki yürümeyi öğrenirken emekleme evresinden geçilir, çocuklar düşer kalkar ve ancak bunlar neticesinde yürümeyi öğrenirlerse, benzer bir süreç tuvalet alışkanlığı için de geçerlidir. Sabırlı ve anlayışı olmak bu süreçte oldukça önemlidir. Çocuğa da bu süreci somut örneklerle anlatmak önemlidir.

Cezadan kaçının

Başarısızlıkta ceza vermekten, çocuğu rencide etmekten, onunla dalga geçmekten kesinlikle kaçınmak gereklidir. Bu davranışlar tuvalet eğitimi konusunda hiçbir işe yaramayacağı gibi çocuğun travmatik deneyimler yaşamasına sebebiyet verecektir.

Kitap okuyun

Tuvalet eğitimi konusunda çocuğun sürecin normal olduğunu algılaması adına ona kitap okuyun.

Tuvalet eğitimi konusunda hikaye kitapları okumanız, çocuğun sürecin ne denli normal olduğunu anlamasına imkan sağlayacaktır. (Örneğin; Kızımın Tuvalet Kitabı , Oğlumun Tuvalet Kitabı, Ejderhalar da Tuvalete Gider Mi?, Teo’nun Kaka Kitabı gibi.)

Hızlı olun

Çocuklar tuvaletlerini uzun bir süre tutamazlar. Dolayısıyla tuvaletinin geldiğini fark ettiğinizde veya size söylediği anda vakit kaybetmeden tuvalete yönlendirmeniz önemlidir.

Görselleştirin

Tuvalet esnasında yapılacakların görsel resimlerini adım adım tuvaletinizde görünen bir yere asabilirsiniz. (Altını çıkartma, oturma, sifonu çekme, giyinme, el yıkama resimleri gibi.)

Giydiklerini belirleyin

Tuvalet eğitimi için çocuğa rahat kıyafetler giydirin.

Tuvalet eğitimi esnasında çocuğun giyerken ve soyunurken rahat edebileceği kıyafetler seçmek önemli olacaktır.

Tuvaleti gözden geçirin

Tuvaletin ışığı, kokusu, ısısı çocuk için önemlidir. Çocuktan gelen geri bildirimler neticesinde tuvaleti daha sevecen ve çocuk dostu bir hale getirmeyi deneyebilirsiniz. Bu düzenlemeleri çocuğunuzla birlikte yapmak çok daha olumlu sonuçlar doğmasına imkan sağlayacaktır. Kimi zaman sifon sesi çocuklara ürkütücü gelebilmektedir. Çocuğun tuvaleti yakından tanımasına imkan sağlamak, sifonla oynamasına izin vermek bu süreçte etkili olacaktır.

Aynı anda yapın

Hem çiş hem kaka, hem gündüz hem gece tuvalet eğitimini aynı anda vermek önemlidir.

Tutarlı ve istikrarlı olun

Eğer eğitime başladıysanız istisnaların sizin önünüzü kesmesine müsaade etmeyin. Örneğin; tuvalet eğitimine başladığınız zaman diliminde alışveriş merkezine gitme programınızdan dolayı çocuğunuza bez bağlamayın. Bu süreçte her koşulda verilen kararın arkasında olmak, istikrarlı ve tutarlı olmak önemlidir. Her ne kadar süreç bakım verenler için meşakkatlı olsa da, davranışın oturması istikrarı gerektirmektedir. Tuvalet eğitimi verilmeye başlanıldığı andan itibaren bez artık kullanılmamalıdır.

Ritüeller yapın

Pek çok çocuk, bezini çok kıymetli bir nesne olarak görür. Bezle vedalaşmak çocuğun hayatında bir dönemin kapandığını yansıtır. Dolayısıyla bu önemli süreci temsil eden bir vedalaşma seremonisi yapılabilir. (Örneğin; bez pastalı bir parti, bezi ihtiyacı olan çocuklara postalama gibi.)

Yedek önlemler alın

Eğitim esnasında yedek iç çamaşırı, eğitim tuvaletleri, yatak koruyucular temin etmek önemlidir.

Gece kontrol edin

Eğitim esnasında ilk zamanlarda gece birkaç saat aralıklarla uyanmak ve çocuğunuzu düzenli tuvalete kaldırmak, alışkanlığı ve kas kontrolünü destekleyecektir.

Okulu bilgilendirin

Eğer çocuğunuz okula gidiyorsa, mutlaka çocuğunuzun sınıf ve rehber öğretmenini süreçle ilgili bilgilendirmek, evdeki süreci aktarmak ve okuldaki süreçle ilgili geri bildirim almak gerekecektir.

Sıvı tüketiminizi azaltın

Tuvalet eğitimi sürecinde yatmadan önce tüketilen gıdalar ve sıvıların miktarını azaltmak, kaçırmaları önlemek adına faydalı olacaktır.

Sürecin doğallığını anımsayın

Eğitim sürecini kaygı ve endişe verici bir durum olarak görmektense bunu gelişimin doğal bir aşaması olduğunu kendinize anımsatmak önemlidir. Tuvalet eğitimini aile sistemindeki bir sorun gibi görmemek ve çocuğa doğal bir süreç gibi yansıtmak işleri kolaylaştıracaktır.

Tuvalet konusunda yaşanan sorunlar çocuğun genel başarısı ya da başarısızlığı olarak görülmemelidir.

Ara verin

Eğer tüm girişimlere ve çabalara rağmen çocuğun eğitim konusunda direnci mevcutsa bir süre bu konuyu rafa kaldırmak gerekecektir. Çocuğun hazır olduğu bir zaman dilimini beklemek etkili olacaktır.

Uzman desteği alın

Bu süreci doğal karşılamak, hazırlıklı ve planlı olmak, zamanlamaya dikkat etmek oldukça önemlidir. Eğer çocuğunuzun ve sizin bu konuda zorlandığı alanlar mevcutsa, kazanılmış becerilerde gerileme yaşanıyorsa uzman desteği almanız tavsiye edilir.

Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat: Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji & Uluslararası İlişkiler bölümlerinden çift ana dal dereceleriyle mezun olmuştur. İngiltere’de University of Westminser’da Örgütsel Psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamıştır ve akabinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji (çift ve aile terapisi alt dalı) programında ikinci yüksek lisans programından mezun olmuştur. Çocuklarla, gençlerle, yetişkinlerle, ailelerle ve çiftlerle psikoterapi yapmaktadır. Çalışmalarında; sistemik, EMDR, şema, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, çözüm odaklı terapi yöntemlerini kullanmaktadır.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

İlgili Makale