X

12 haftalık yıl: Temmuz’da başla, yazını yeni bir zaman boyutuna dönüştür

Güneş Temmuz sabahlarını ısıtırken ve yaz tüm canlılığıyla hüküm sürerken, pek çok kişi tatil hayalleriyle birlikte içten gelen bir üretme arzusunu da hisseder. Bu, üretme arzusu yeni yıl kararlarının devamı değil, taze fikirlerin ve yeniden başlamanın enerjisidir. Benim için de öyleydi. Tam da bu yenilenme arzusundayken, dünya çapında ses getirmiş ve New York Times Bestseller listesine girmiş “The 12 Week Year” yöntemiyle tanıştım ve zamanı eskisi gibi aylar, çeyrek yıllar halinde değil, 12 haftalık güçlü odak bloklarıyla düşünmeye başladım. Bu bakış açısı beni sadece motive etmedi aynı zamanda üretkenliğimi, netliğimi, hatta hayallerime olan bağlılığımı da artırdı. Uzun vadeli planların yerini şimdi kısa ama etkili periyotlar aldı ve bu gerçekten heyecan verici çünkü yılın en sıcak günlerinde bile insanın içini serinleten bir şey varsa, o da kendine verdiği sözü tutmasıdır.

Odaklanmada özgürlük: Yeni bir zaman deneyimi

İlk başta, 12 haftalık yıl sadece bir zaman yönetimi sistemi gibi görünse de, aslında tam tersi olarak bu yöntem seni özgürleştirir. Bu, kısıtlamalarla değil, sahip olduğun zamanı daha yoğun ve bilinçli yaşamakla ilgilidir. Yıl boyunca yavaş ve ağır ilerlemek yerine, kısa ama yoğun dönemler enerji verir, her güne odaklanmanı sağlar ve ertelemeyi bırakıp hemen harekete geçmeni teşvik eder.

Bu bilinçli zaman kullanımı, geleneksel iş temposunun gevşediği yaz aylarına çok uygundur, enerji ve ilham doruktadır. Temmuz’dan itibaren 12 haftalık yıl, tutkulu ama dengeli bir tempo sunar ve bu sayede hedeflerine ulaşmakla kalmaz, zamanın akışını da gerçekten hissedersin.

Kişisel bir yazda zaman yolculuğu

İlk başladığımda, hayatımı daha sıkı organize etmek istememiştim çünkü zaten oldukça düzenliydim. Daha çok, zamanı sonsuz bir süreç olarak değil, yoğun ve odaklanmış bir sprint olarak yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum. 12 haftalık yılın sadece verimliliği artırmadığını, aynı zamanda tamamen yeni bir yaşam kalitesi yarattığını fark ettim. Bu sistemde, her hafta yaz macerası gibi, küçük ama bilinçli planlanmış meydan okumalarla doluydu; yeni bir spor denemek, yaratıcı bir projeye başlamak ya da kişisel gelişim hedefi belirlemek gibi.

Bu zaman anlayışı benim için gerçek bir yaz zaman yolculuğuydu, sadece hedeflere odaklanmadım, zamanı nasıl yaşayıp hissedeceğimi de öğrendim. 12 haftalık yılın her sprinti, alışılmış planlama kalıplarının ötesinde bana enerji ve ilham verdi.

Temmuz’dan Eylül’e: Yaz ve sonbaharın buluştuğu zaman

Temmuz başlangıçlı 12 haftalık yıl, yaz sonu ve sonbahar başı dönemine mükemmel uyum sağlar. Bu dönem, yaz tatilinden sonra görevlerine yeni güçle dönme fırsatı sunar ve bir “ikinci yılbaşı” gibi hissedilir. Ocak’taki acele ve stres yoktur, sadece bilinçli ve odaklanmış ilerleme vardır.

Ayrıca, yazın taze enerjilerini ve ilhamlarını günlük hayatına katmak, sonbahar ve kış başarılarını planlamak için idealdir. Bu 12 haftalık yaz, sadece hayal kurmak değil, hayatını gerçekten şekillendirmek için bir fırsattır.

Yaz için tavsiye: Kendi 12 haftalık yaz maceranı yarat

Şimdi, temmuzdayken, kendine gerçekten heyecan verici, kişisel meydan okumalar veya mini projeler belirleme zamanı fakat bunlar zorunluluk değil, keyif odaklı olmalı, yeni bir spor denemek, yaratıcı bir hobiye başlamak veya topluluk projeleri gibi. Burada önemli olan her günün içinde 12 haftalık yılın vadettiği bilinçli ve enerjik ruhun olmasıdır.

Bu yöntem sadece daha verimli olmanı sağlamaz, aynı zamanda zamanı gerçekten hissetmeni, keyfini çıkarmanı ve hayatın her anında aktif rol almanı sağlar.

“Zaman, hayatın en değerli hazinesidir; onu akıllıca kullanmak, gerçek özgürlüktür.” Seneca

İlginizi çekebilir: Sessiz gücün sanatı: Tai chi ile içsel bir uyanış

Monika Karapınar: Merhaba, ben Mónika. Macar'ım ama Türkiye'de yaşıyorum. Birkaç dil biliyorum, şu anda dil koçu olarak çalışıyorum. Eğer beni tanımlayan bir alıntı seçmem gerekseydi, sanırım bu olurdu: "Özellikle yetenekli değilim, sadece tutkuyla meraklıyım." Her gün keşfedilmeye değer bir şey olduğuna gerçekten inanıyorum. Eğer görecek kadar cesursak, her gün bizim için yeni bir şey barındırır. Hızlı tempolu dünyamızda en büyük, en güçlü ve en güven verici zenginlik, bir şeylerin gerçek değerini görebilmektir. Öyleyse gelin birlikte bir yolculuğa çıkalım!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale