X

Zihnin sınırları nerede başlar ve nerede biter?

Hepimiz etrafımızdaki dış dünyada yer alan düşünceler, görüntüler, duygularla ilgili bir bilince sahibiz. Aynı zamanda hepimizin kendine ait bir bilinci de var. Deneyimlerle elde edilen bilinç ve insanın kendi varlığını hissetmesi, zihnin ürünleri olarak görülüyor.

Peki zihnimiz tam olarak nerede, hiç düşündünüz mü? Nörobilimin sunduğu kanıtları kabul edersek, zihin deneyimlerimizin beyin aktivitelerinin bir ürünü olduğu açıkça ortaya çıkar. Yani zihin, beynin yaptığı bir şeydir.

Geleneksel olarak takım çalışması “ortak zihinsel model” yaklaşımıyla açıklanıyor. Bu teoriye göre takım üyeleri benzer bilgi temeline sahip olduklarında bir arada iyi bir çalışma sergileyebiliyor.

Bununla birlikte beyne baktığımızda, insanın “kendi” varlığının yer aldığı hiçbir komuta merkezi bulamayız. Bir başka deyişle, beynin içinde düğmeye basan ve kolu kaldıran ufak bir adam beklemiyor. Filozoflar bunu “homunkulüs” diye adlandırıyor. Eğer böyle bir şey olsaydı, ona gidip “Kafanın içinde ne var” diye sorardık.

Beyin, milyarlarca nöronun son derece karmaşık bir iletişim sistemiyle örgütlenmesinden oluşuyor. Bu sistemdeki elektriksel ve kimyasal etkileşimler sonucunda da bir şekilde bilinç ve benlik algısı ortaya çıkıyor.

Belki de zihin, beyinde yer alıyor ya da en azından aksiyon halindeki beynin içinde. Peki beyni kafatasından çıkarsak ve bir şekilde yaşayabileceği bir sıvının içine koysak ne olurdu? O sıvının içindeki siz olur muydunuz? Hala bilinciniz ve benlik algınız var olmaya devam eder miydi?

İnsan beyninin, bilinç ve benlik algısına sahip olabilmesi için insan bedeninin içinde yer alması ve bedenle tümden bağlantılı olması gerekiyor. Bir başka deyişle, zihninin sadece beyninizden ibaret değil, tüm vücudunuzu barındırıyor. Zihnin bu şekilde algılanmasına “şekillendirilmiş biliş” deniliyor.

Bugün, sayıları gittikçe artan psikologlar ve felsefeciler, zihnin vücudun ötesinde kullandığımız araçlara kadar uzandığını söylüyor. Buna “uzayan biliş” deniliyor. Örneğin araba kullanırken zihnimin arabaya kadar uzanır ve aracın hareketiyle kendi hareketinizi tek bir birim olarak algılarsınız.

Uzayan biliç teorisi genellikle insan-makine etkileşimleri için kullanılıyor. Ancak insanlar arasındaki etkileşimi açıklamak için de aynı teoriden faydalanmak mümkün. Örneğin bir takımın üyeleri belli bir hedefi gerçekleştirmek üzere sorunsuz bir biçimde işbirliği yaptıklarında , bu takımın tek bir “takım bilincine” sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? Bilişsel teroiler üzerine çalışan bilim insanı Nancy Cooke da tam olarak bunu sorguluyor.

Geleneksel olarak takım çalışması “ortak zihinsel model” yaklaşımıyla açıklanıyor. Bu teoriye göre takım üyeleri benzer bilgi temeline sahip olduklarında bir arada iyi bir çalışma sergileyebiliyor. Bu ortak bilgi, hedefin gerçekleştirilmesine yönelik bir dizi yeteneği, çevresel unsurlara dair bilgileri ve her bir takım üyesinin davranışlarının ve özelliklerinin anlaşılmasını barındırıyor. Bu bakış açısına göre her bir takım üyesi “deriyle çevrelenmiş ego” olarak görülüyor. Her bir üyenin zihni diğerlerinden farklı ancak bu ayrık zihinler arasındaki benzerlikler ortaklaşa başarılı bir çalışmayı ortaya çıkarıyor.

İnsan beyninin, bilinç ve benlik algısına sahip olabilmesi için insan bedeninin içinde yer alması ve bedenle tümden bağlantılı olması gerekiyor.

Cooke ise bu modelin üç problem ortaya çıkardığını söylüyor. Bu sorunlardan ilki, takımın ortak bilgi temelinin statik olması. Takımın bilgi temelinde zamanla yaşanan değişiklikleri hesaba katmıyor. İkinci olarak da bu teori, değişen çevresel koşullar veya daha önceden hesaplanamayan durumlar karşısında değişen davranış dinamiklerini hesaba katmıyor. Üçüncüsü ise teorinin takım üyelerinin bireysel olarak farklı bilgi temellerine veya yeteneklere
sahip olmasını dikkate almaması.

Cooke’a göre takım başarısı, ortak bilgiye değil birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarına dayanıyor. Yani Cooke, bilginin her bir takım üyesinden diğerine nasıl geçtiğine odaklanıyor.

Kaynak:
Psychology Today

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Zihinsel gücünüzü artırmanızı sağlayacak 5 yöntem

Ruhsal ve zihinsel olarak güçlü insanların davranışları

Uyku ve zihinsel süreçler: İnsan beyni uyku sırasında karmaşık bilişsel işlemler yapabiliyor

Zihin ve beden etkileşiminin düşünce yapısı üzerindeki etkileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale