X

Zihin gökyüzü, düşünceler ise bulutlardır: Düşüncelerin geçip gitmesine izin vermek

Günlük hayatta zihnimizden geçen düşüncelerin ucu bucağı yok. Araştırmalara göre, zihnimizden geçen düşünce sayısı günlük olarak yaklaşık 60.000 imiş! Peki biz bu kadar düşünceye sahip olduğumuzun farkında bile değilken, bu düşüncelerin bizim üzerimizde ne gibi etkilere yol açtığını biliyor musunuz?

Bu etkileri anlatmak için şu anda okumaya devam ettiğim Kendiniz Olma Alışkanlığını Kırmak (Dr. Joe Dispenza) kitabından da pekişen bilgilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

İnsan biyolojisi uzun yıllardır incelenmiş ve görülmüş ki, biz bir şey düşündüğümüzde beynimiz düşündüğümüz konuya uygun hissetmemizi sağlayacak kimyasallar üretir. Bu kimyasallar aracılığıyla düşüncelerimiz duygularımıza yansımaya başlar. Duygularımız yoğunlaştıkça, başlangıçta bu duyguyu yaşamamıza neden olan düşünceyi daha çok düşünmeye başlarız ve sürekli aynı düşünceye sürükleniriz. Ve bu düşünce-duygu-düşünce kısır döngüsü sürer gider. Aynı düşünceyi uzun süre boyunca tekrar tekrar zihnimizde canlandırdığımızda; bizim hayata, kendimize ve çevremize bakış açımızı etkiler hale gelir ve bu düşünce bir süre sonra da kimliğimizin bir parçası olur. O kadar uzun süredir bizimledir ki, onun düşünce olduğunu ya da ilk ne zaman bu şekilde düşünmeye başladığımızı fark edemeyiz bile.

Bir öğrenci düşünün, bu siz de olabilirsiniz, üniversitedeki ilk yılında aldığı bir dersin ilk sınavına çok çalışıyor ama sınavda bir şekilde düşük not alıyor. Bu öğrenci düşük not aldığını öğrenince, bedeni bu düşünceye uygun üzüntü, kendisine kızgınlık gibi duyguları hissetmesini sağlayan kimyasallar üretir. Bu sınav için geçerli olan bu durumu yaşadığını kabul edip, yanlışlarından ders alarak bundan sonraki sınava daha farklı hazırlanması bu öğrencinin yapabileceği normal bir davranış olur.

Ama bu madalyonun bir de diğer yüzü vardır ki çoğu kişi bu bahsedeceğim ikinci fikre daha yatkındır. “Üniversitede girdiğim ilk sınavdan böyle düşük not alıyorsam, kim bilir diğer sınavlarda başıma neler gelecek, okulu nasıl bitireceğim” gibi kaygılar duymaya başlarsa, bu düşüncesine uygun benzer duyguları tekrar tekrar hissetmeye başlayacaktır. Ve bir süre sonra her sınavda kaygı duyan, daha sınav sonucu bile açıklanmadan üzülen bir öğrenci haline dönüşecektir. Bu düşünce eğer yıllarca kafasında dönüp durursa, ileride iş yaşamını ve hatta özel yaşamını bile etkileyecektir. Ve artık çevresindeki insanlar onu hep kaygılı bir insan olarak tanımlayacaktır. Kişinin kendisi yıllar sonra düşündüğünde niye bu kadar kaygılandığını bilemeyip, üniversitenin ilk yılında aldığı basit bir düşük not nedeniyle bu duruma geldiğinin farkında bile olamayacaktır.

Buna benzer birçok örnek hepimizin hayatında mevcut. Araştırmalar göstermiş ki, gün içinde düşündüklerimizin %5’i yeni fikirken, geri kalanı ya geçmişin analizi ya da geleceğin planlanması şeklinde yargı, eleştiri, kaygı bulunduran düşüncelermiş. Bu %95’lik kısmı düşünürseniz her gün bu aynı düşünceler kendini zihnimizde bilinçsizce tekrar ediyor. Bu düşünceleri farkındalıkla dönüştürmedikçe de maalesef ki olumsuz duygular benliğimizin bir parçası oluyor. Bu kadar iç karartabilecek bilgiden sonra gelelim iyi habere: Bu düşünceleri dönüştürmek mümkün! 

Yıllar önce katıldığım grup yoga dersinde, çok sevdiğim hocamız o gün matın üzerinde, zihnimizden gelip geçen düşünceleri gözlemlemek üzerine bir pratik yapacağımızı söylemişti. Ve ardından, konusu her açıldığında herkese bahsetmekten keyif aldığım şu cümlesi geldi: “Biz mavi bir gökyüzüyüz, düşüncelerimiz ise gelip geçen bulutlar.

O kadar güzel bir benzetme ki, her deneyimlediğimde cümlenin anlamı benim için daha da derinleşiyor. Cümleyi açacak olursam, bulutlu bir günde gökyüzüne baktığımızda, rüzgarın hızına göre değişmekle birlikte, bulutlar bir yöne doğru sürekli hareket ederler ve şekilleri sürekli değişir. Aynı bulut hiçbir zaman sabit kalmaz, bir şekilde gelip geçer. Benzer şekilde bir düşüncenin de zihnimizde sabit kalması doğal değildir ve ortalama kalış süresi 90 saniyedir. Ona tutunup, düşünce-duygu-düşünce kısır döngüsünü devam ettiren ve yarattığı duyguyu kalıcı hale getiren bizleriz. Nasıl bulutlar gelip geçiyorsa ve mavi gökyüzü tüm ihtişamıyla beliriyorsa; biz de düşüncelerimizin gelip geçici olduğunu bilerek gitmelerine izin verdiğimizde, düşünceler kalıcı ve olumsuz duygulara dönüşemez ve zihnimizden akıp giderler. Geriye, mavi ve ihtişamlı gökyüzü gibi, yalnızca berrak bir zihin kalır.

Bu noktada, günlük hayatımızdaki düşüncelerin kalıcı negatif duygulara dönüşmemesi ve berrak bir zihne sahip olabilmek için farkındalığımızı artırmak bize düşüyor. Farkındalığın ilk aşaması, düşüncelerin gelip geçici olduğunu kabul etmek. Yaşadığımız bir olayla ilgili zihnimizde negatif bir düşünce belirdiğinde, onun geçici olduğunu bildikten sonra onu yargılamadan, sadece gözlemleyerek gelip geçmesini izlemek de ikinci aşama oluyor. Meditasyon, nefes egzersizi ve yoga pratikleri bu farkındalık seviyesine ulaşmak için mükemmel araçlar. Pratik ettikçe zihninizde tekrar tekrar beliren düşünceleri görmeye başlayacak ve birçok negatif duygunuzun dönüşümünü sağlayabileceksiniz.

İlginizi çekebilir: Sözcüklerin yaşamınız üzerindeki yaratıcı gücü: Ağzınızdan çıkanlara dikkat!

Sibel Okan - moment by Sibel: Merhaba ben Sibel. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Daha önce özel sektörde pazarlama alanında çalıştım. Mühendislik eğitiminin bana katmış olduğu analitik düşünce yapısı ve süreç yönetimi bilgisinin yanı sıra, Hamburg'da 5 ay boyunca yaşama fırsatı bulduğum Erasmus programı ve yelkencilik deneyimi okulumun bana verdiği en keyifli hediyeler. Üniversite hayatından özel sektördeki iş hayatına geçtiğim ilk yıllarda, mutluluğu arama yolunda tanıştığım enerji dengeleme deneyimi, farkındalığımın artmasına ve içimdeki yaratma gücünü daha derinden tanımama vesile oldu. Çıktığım bu yoldaki tüm deneyimlerimde ortak öğreti "anda yaşamak" oldu. Daha mutlu bir Sibel'e dönüşmek için anda yaşamanın yollarını keşfederken edindiğim bilgileri olabildiğince çok kişiyle paylaşarak herkesin kendi yaşamına uygulayabileceğini göstermek ve ilham olmak isteğiyle farklı bir yolda ilerlemeye karar verdim. Mindfulness temelli yoga ve meditasyon eğitmeni, mindfulness koçu olarak; tüm servislerimi tek bir çatı altında topladığım moment by Sibel markamla anda yaşamak için farklı yollar keşfetmenize alan açıyorum!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale