X

Zihin dünyamız ve dönüşüm

Kıymetli okuyucu, yaşam denilen alanın bir gül bahçesi olmadığını sanırım hepimiz artık bireysel ve kolektif düzlemde deneyimliyoruz. Eğer dünyada yaşıyorsak, aslında zıtlıkların dansında olduğumuzu bilmemiz hepimiz için çok mühim. Yani olumlu ya da olumsuz hangi ucu deneyimliyorsan deneyimle, asıl meselenin olanlar olmadığını anlamam benim de epeyce zamanımı aldı.

Önemli olan, olmakta olanlar değil, olanlara hangi tepkileri verdiğinmiş. Aslında verebileceğimiz onca sağlıklı tepki var ki… Ya da bizi daha doğru yerlere taşıyacak onlarca seçim. Ama bizler bazen kendimize en uygun tepkiyi vermek ve o anki şartlara göre doğru seçimi yapmak yerine alışılagelmiş olanın dışına çıkamıyoruz. Bu da bizi aynı döngüde tutabiliyor.

Olaylara olan bakış açılarımız, seçimlerimiz, tepkilerimiz yaşamımızı şekillendireceği için hepsi bizim sorumluluğumuzdadır. Aslında mutluluğumuz da… Peki, mutluluğunuzun sizin sorumluluğunuzda olduğu gerçeği size neler hissettiriyor?

Size kişilerin verdiği bazı tepkileri söyleyeyim:

Ne yani, mutsuzluğumda karşı tarafın hiç mi suçu yok?” (başkalarını suçlama)

Madem bu benim elimdeyse, ben neden bunu başaramıyorum?” (kurban hikayeleri)

Bu şartlar altında benim elimde olduğunu düşünmüyorum.” (kendi gücünü yadsıma)

Bu birkaç düşünce elbette ki insani bakış açılarımızın yansımalarıdır. Fakat bu bakış açılarımız, mutluluğumuzun anahtarını dış dünyanın ellerine verdiğimizin bir kanıtıdır. “Eğer olaylar istediğim gibi giderse, insanlar bana sevgi ve değer verirse ya da onaylanırsam mutlu olurum; vermezlerse mutsuz olurum” anlayışını güçlendirir. Ya da “Bu hayatta istediğim gibi bir ben olursam ancak o zaman iyi hissederim” düşüncesini…

Maalesef ki mutluluğun da şartlara bağlandığı bu zihinsel paradigmalar bizleri içsel hapishanemizde esir tutar. Oysa insan denilen varlığın özünde esaret değil, özgürlük vardır.

Evet dostlar, bizler gerçekten de kendi baharımızdan sorumluyuz. Hepimiz iç dünyamızda hiçbir şey olmasa bile zaman zaman kaygılı, karmaşık, evhamlı hissedebiliriz. 

Bizi olumsuz etkileyen bu düşünceler ve hisler de diğerleri gibi çok insani iken, kendimizi anlamak yerine zaman zaman bunlardan kaçar ve onlara karşı bir direnç oluştururuz. Hatta bazılarımız korkudan korkan, kaygıdan kaygılanan yapılara bile bürünebilir. Tüm bunlar, yine zihin hapishanemizde olduğumuzun kanıtıdır. Ve zihin, illüzyon yaratmaya bayılır.

Hayatla bir olmak yerine ondan hep almak isteyen, düşüncelerin esiri olan, birçok olayın kurbanı pozisyonundaki henüz olgunlaşmamış küçük benliğimizi fark edebilirsek şayet zaman zaman buranın dışına çıkıp “gerçek ben”e doğru ilerleyebilmenin kapısını aralamış oluruz. 

Fark ettiğimiz ego benliğini olgunlaştırmak; tasavvufi terimlere ve kadim öğretilere göre “ölmeden önce ölmek” esaretimizin bitişidir. Ben bu terimlerin hepsini “zihinsel özgürleşme” başlığı altında topluyorum. Yalnız bu, bir anda olacak bir şey değil; kendine vereceğin destekle yavaş yavaş inşa edilecek oluşumsal bir süreçtir. Belki de bir keşif. Bunun için ilk adım, içindeki sesleri fark etmek ve gözlemlemektir.Karmaşaya, acıya, üzüntüye hayır demek yerine varlığının farkındayım diyebilmektir. 

Sonrasında ise seni kendin olma cesaretine doğru ilerletecek yeni sesler oluşturmak ve minik eylemlerde bulunmaktır.

Dönüşüm

Evet, aklımızdan geçen bazı düşünceler oluşumuzu, halimizi düşürür. Hatta bu düşüncelere fazlaca gerçeklik vermek bizlerde ızdırap bile yaratabilir.

Peki, bu düşüncelerinizi hiç sorguladınız mı? Çok başarılı birini gördünüz ve kendinizi kıyasladınız. Elinizde bir çıktı: “Ben bunu başaramam.” Gerçekten mi? Yetersiz olduğunuza emin misiniz?

Bunlar için gerçekçi adımlar atmadan zihniniz, sizin yerinize belki de önceki deneyimlerinize bakarak karar veriyor. Siz onlara inandığınız için çoğu zaman sorgulamıyorsunuz. Tabii ki hiç kimse başarısız, yetersiz, değersiz olmak istemez. Dolayısıyla içimizden geçmekte olan bu düşünceleri çoğu zaman reddederiz. Kaçıp görmezden gelebiliriz. Bu tutumumuzsa içsel çatışmayı, yani kendimizle olan savaşı maalesef ki büyütür. 

Ayrıca aklınızdan her gün geçen bu düşüncelere gerçeklik vermeye devam ettiğinizde, evet, başarısız ve yetersiz birine dönüşme olasılığınız da artar.

Öyleyse ne zaman ki bu düşüncelere inanmayı bırakır ve de onların bir düşünceden ibaret olduğunu idrak edip nötr bir alandan bakmaya, yani fark etmeye başlarsak; kendimizi seçebilirsek, sorgulamak için gerekli boşluk da açılmış olur.

Yeni kimliğinizin inşası da bu boşlukla beraber başlamaya yüz tutmuştur. Sizi esir eden bu düşünceye artık sadece bakıyorsunuzdur. Bu sayede o, sizi kimyasal olarak da etkileyemeyecek kadar uzaklaşmıştır. Yani mutsuzluk, umutsuzluk, kaygı, korku gibi düşünceler ve hissiyatlarla mesafeniz açılmıştır. Onların esiri olmak yerine onlara bilinçli bakışlar atıp yeni seçimlerinize de göz kırpar duruma gelmişsinizdir.

Aslında bu yeni inşa sürecinde en önemli yardımcınız soru sormaktır. Konumuz başarısızlıksa şayet:

Başarısızlığıma nasıl bir bilinç getirebilirim?

Bu dönüşümü gerçekleştirmek için şu an hangi minik adımı atmalıyım?

Kendime bu konuda nasıl bir destek verebilir ve kimden destek alabilirim?

Dönüşüm asla kendine söylediğin olumlama cümleleri ile gerçekleşmeyecektir. Çünkü yaşamın senden istediği en önemli şey, kendine dürüst olup gerekirse en zayıf yönlerinle de yüzleşip ardından o adımı atmaktır.

Ya da başka bir deyişle, bilinçdışınla temasa geçtiğin ve kendini anlayabildiğin için senin sistemin sana yanıt vermeye başlamıştır ve artık sana yardımcıdır. Kendini yönlendirebilir duruma gelmişsindir. Nöroplastisite sayesinde adımların, yeni bir “sen” yazmaya başlamıştır bile. Dolayısıyla eski kalıplar kırılır; özsaygın ve özgüveninde, bir nevi duygu ve düşüncelerinde değişim ve dönüşümler başlar. Senin de kendine karşı geliştirmiş olduğun algın kırılır. Bir yerde psikolojik evrenimizi de bükmüş oluruz. Bu sayede dış dünya gerçekliğimiz de yeni algımıza göre şekillenir. 

Bizler hepimiz insan olma adayıyız. Son nefesimize kadar olma halimiz devam edecektir. Bazen bazı şeylerin de üstesinden gelemeyeceğiz. Ve evet, bunu şu anda yapmak zorunda değilim ya da bu meseleyi hayata bırakıyorum diyebilmeliyiz. Çünkü çaresizlik de insanın en temel parçalarından biridir.

Hayata karşı bazen korkularımızın üzerine giden inatçı bir keçi, bazen adım adım yürümeye alan açan bir bilge, bazense kendi yaralarını sarabilen bir şifacı olabiliriz. Ne zaman hangisi olacağını seçmen yeterli. Unutma, hepsi sende mevcut.

Keskin sınırlardan arınmış, esnek, “an” ın enerjisini yakalayan insan çoğu zaman hangi düşünceyi seçeceğine bile karar verebilir. Artık zihnine hükmedebilir. Kendini ifade edip kendini gerçekleştirilebilir. 

Sana bir soru bırakarak yazımı bitiriyorum:

Sen hala geçmiş tepkilerin mi olmak istersin, yoksa içindeki yeni seslerle tepkilerini seçen, kendine yar olan dönüşmüş bir yetişkin mi?

İlginizi çekebilir: Durabilmenin farkındalığı ve yaşamın akışı

Burcu Kaya: Merhaba, ben Burcu. 1988 İstanbul doğumluyum ve 15 yıldır ilkokul öğretmenliği yapıyorum. Çocuklarla geçirdiğim yıllar boyunca onların saf özüyle kurduğum bağ sayesinde insan özü ile egosu arasındaki bağlantıyı keşfetmeye başladım. Bu keşif, bireysel yolculuğumun da başlangıcı oldu. İç dünyamı daha derin bir seviyeden gözlemlemek ve düzenlemek amacıyla klasik meditasyon ve yoga pratiklerine başladım. Bu emeğin sonucunda zihinsel yüküm hafifledikçe, yola olan aşkım her geçen gün arttı. Ardından, Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung okumaları yapmaya ve arketipsel sembolojiyi araştırmaya yöneldim; bu konuda eğitimler aldım. Nefes terapileri ile içgörülerimi derinleştirdim ve insan işleyişine dair farkındalıklar kazandım. Kısacası, araştırmalarım ve eğitimlerimle "kendini bilme" yolculuğumu sürdürüyorum. Herkesin kendi hayatının yazarı olduğuna inanıyorum. Dönüşümü ve bilinç yükselişini en temel derdimiz olarak görüyor; öze dönüş yolunu yazılarımla gönüllülerine aktarmayı diliyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale