X

Zen: Ruh ve beden sağlığı için Japon Bahçesi tasarımı

Etkileyici ve çok yönlü kültür altyapısına sahip Japonya, bir yandan binlerce yıllık geleneklerini şekillendirme ile derinlere doğru inerken; diğer yandan hızla ve süreklilikle gelişmekte olan teknoloji ve moda gibi birçok sektöre de yön vermektedir. II. Dünya Savaşı sonrası yok olmuş ve adeta küllerinden yeniden doğup Dünya’nın 3. büyük ekonomisi haline gelebilmiş olmalarının altında yatan en büyük nedenlerden bazıları da şüphesiz ki; dur durak bilmeyen çalışma azimleri, geleneklerine bağlılık, toplum olarak yaşamanın getirdiği sorumluluk bilinci ve tutumluluk olarak gösterilebilir. Bu yazıda, beni neredeyse her konuda etkilemekte ve kendine hayran bırakmakta olan Japon kültürünün Zen Budizmi ile bağlantıda olan Japon Bahçe Tasarımı üzerine derlediğim bilgileri sizlerle paylaşacağım. Ayrıca yakından bir Japon Bahçesi görmek isterseniz; 2003 yılında Japonya’da ‘Türk Yılı’ ilan edilmesi dolayısıyla her iki halkın arasındaki kardeşlik duygularının pekiştirilmesi amaçlanarak İstanbul’da Sarıyer’e Baltalimanı Japon Bahçesi yapılmıştır. Aynı şekilde İstanbul’un kardeş şehri olan Japonya’daki Shimonoseki şehrinde de Türk Lale Bahçesi bulunmaktadır.

İlgili yazı: Büyüleyici güzelliğe sahip dünyaca ünlü bahçeler

Zen, Japonca kökenli bir kelime olup derin düşüncede olma durumu şeklinde Türkçeye çevrilebilir. Budizmin bir kolu olarak da tariflenen zen, meditasyona verdiği önem ile ifade edilmektedir. Günlük sorunlardan kurtulmanın en etkili yolu olarak beden ve zihnin geliştirilmesini ön plana çıkaran öğreti ve yöntemlerden oluşan Zen Budizmi, özellikle samuraylar arasında hızla yaygınlaşmıştır. Zen tapınakları, dönemin komutanları tarafından da destek görür ve bu tapınaklar geniş, dingin bahçeler içerisine inşa edilirler. Bahçeler ise, ruhun ve bedenin dinlenip huzur bulması için bireylerin kendine döndüğü önemli merkezler haline gelmiştir.

Japon bahçeleri tasarımı, 7. yüzyılda önemli bir Japon yetkilinin Çin ziyareti sonrası, budist bir tavır ile Japonya’da yeniden oluşturulmaya başlanması ile şekillenmiştir. Japon bahçelerindeki bütün unsurlar meditatif yönleri dolayısıyla dini bir öneme sahiptir. Patikalar, yaşam sürecinde yapılan seçimlere giden yolları; toprak, beslenme ve doğurganlığı; kayalar, dağları; havuzlar, göl ve denizleri; kum ise okyanusları simgelemektedir.

Bir Japon bahçesi, Barok Fransız bahçeleri örneklerinin aksine oldukça “boş” hissi vermektedir. Her bir köşe, boşluk, alan vb. bitki ve figürler ile bezeli değildir. Alan, etrafındaki elementler ile şekillendiği gibi, etrafını da şekillendirir. Dolayısıyla her mevsim kullanımdadırlar. İlkbaharda ağaçlar tomurcuklanır ve yapraklar yeşillenir. Yazın ağaçların gölgelerinde gezinirken, koi adı verilen göllerde oluşan su sesleri ile dinlenebilirsiniz. Sonbaharda yeniden canlanmak üzere inzivaya çekilen ağaçların dökülen rengârenk yapraklarını ve doğanın kışa hazırlığını seyredebilirsiniz. Kış mevsimi ise ilkbahar gibi ayrı bir öneme sahiptir. Ağaç dallarının üzerinde oluşan kar yığınları, tomurcuklara benzetilir ve sekku ismi ile anılmaktadır.

Japon bahçelerinde kullanılan tasarım öğeleri

Kayalar, çakıl taşları ve kum

Dekoratif öğeler olarak kullanılan malzemelerdendir. Geniş kayalar, dağ ve tepelere benzetilmektedir.  Bu tip kayalar, aynı zamanda patikalar ve köprülerin ana malzemeleri olarak da kullanılır.  Küçük taşlar ve çakıl taşları, göl ve su elementlerinin konturlarının çevrelenmesinde tercih edilir. Su barındırmayan kuru bahçelerde ise çakıl taşları ve kum ile yapılan yüzeyler su elementinin yerini alarak deniz ve okyanusları simgelemektedir. Büyük taşlar ise daha sembolik anlamlar içererek; dağlar, adalar ve şelaleleri ifade edebilir.

Göletler, dereler ve şelaleler

Göletler, birçok Japon bahçesinin ana unsurudur ve çoğu zaman gerçek veya mitolojik bir gölü ya da denizi temsil eder. Genellikle de –Türkiye’de Japon balığı (Chinese Goldfish) dediğimiz –  sazan balığı kökenli canlılar kullanılarak suya renkli unsurlar katılmaktadır. Su elementi içermeyen kuru bahçelerde ise dalgalı form ile şekil verilmiş çakıl taşları, kum veya dikey konumda yerleştirilen taşlar kullanır.

Adacıklar ve köprüler

Adacıklar, göletler gibi Japon bahçelerinin diğer önem teşkil eden unsurlarındandır. Küçük boyutta, tekil olarak kullanılan örnekleri gibi bir yapıyı üzerinde taşıyabilecek genişlikteki kayalar şeklinde de konumlandırılabilir. Adacıklar, dünya üzerindeki bir adayı temsil edebilir ya da sağlık ve uzun yaşamın sembolleri olan kaplumbağa ya da turna kuşları gibi dini figürleri de ifade edebilir.

Köprüler ise adacıkları birleştirme, dere ya da göletlerin üzerinden geçmek amacıyla kullanılır. Basitçe yerleştirilmiş tek bir plaka olarak ya da karmaşık bir düzen ile dikkatlice yerleştirilmiş kaya ya da ahşap malzemeden parçalar kullanılarak yapılabilir.

Bitki kullanımı

Her cins ağaç, çalı, çimenlik alan ve çiçek Japon bahçelerinde kullanılmaktadır. Karakteristik özelliklerinden dolayı mevsimsel olarak değişiklik gösteren akçaağaç, Japon kirazı ağacı (sakura) gibi ağaçlar genellikle tercih edilen türlerdir ve bu özelliklerini gösterebilmeleri için bahçe içindeki özel noktalara dikilir. Bunlar haricinde her daim yeşil olan çam ağaçları, kara yosunlar, bambular da kullanılmaktadır.

Bitkiler, bahçe içine, doğal gözükecek şekilde ve özenle yerleştirilir. Ağaçlar ve çalılar sürekli olarak budanarak; çimenler de kesilerek güzelliklerini korumaları için düzeltilir. Kara yosunları ve gölet içindeki sazlıklar kir ve tortulardan temizlenilir. Ağaçları, mevsimsel olarak oluşan hava koşullarından korumak üzere sırık, bez, ip vb. malzemelerden yararlanılır.  Ayrıca bitki üzerinde böcek oluşumunu engellemek için kamıştan yapılan sargılar ağaç gövdelerine sarılarak kullanılır.

Tepeler

Metrekare olarak geniş olan ve içinde uzun geziler yapılabilen bahçelerde, yapay tepecikler oluşturulabilir. Aynı şekilde bu tepeler de gerçek ya da mitolojik bir dağı sembolize edebilir. Yükseltisi çok olan tepeler, panoramik görsellik sağladıklarından, ziyaretçiler üzerinde yürüyebilirler.

Su çanakları

Birçok Japon bahçesi tsukabai adı verilen su çanakları içermektedir. Buralar, örneğin çay seremonisi gibi önemli olaylar öncesinde arınma maksatlı kullanılmaktadır. İşlem görmemiş kayalar üzerindeki doğal çukurlar ya da özellikle orta kısmına boşluk açılmış kayalar, su çanakları olarak kullanılmaktadır. Suyun alınması için bambu malzemeden yapılma kepçe kullanılır. Çoğu su çanağına, yine bambudan yapılma bir çeşme ile temiz su dökülmektedir. Genelde dekoratif bir başka öğe olan fenerler ile birlikte yerleştirilir.

Fenerler

Fenerler birçok farklı şekil ve boyutta olabilirler. Genelde taştan oyulurlar. Özel olarak belirlenmiş lokasyonlara konumlandırılırlar. Yerleştirildikleri alanlara hem fonksiyonel; hem de estetik açıdan değer katarlar. Fenerler, yukarıda bahsedilen su çanakları ile birlikte kullanılarak, çay seremonilerinin ana unsurlarından birini oluştururlar.

Patikalar

Patikalar; ziyaretçilerin bahçenin en etkili alanlarında gezinebilecekleri şekilde atlama taşları, çakıl taşları, kum ya da toprak malzemeler kullanılarak oluşturulurlar. Döngüsel yollar, farklı alanları birbirinden ayırmak veya tenha korular ya da gizli göletler gibi bölgelere giden patikalar şeklinde tasarlanabilir.

Yapılar

Birçok Japon bahçesi, içinde oturulup bahçenin seyredilebildiği bir inşaat yapısı içermektedir. Bu bir palas, villa, pavyon, köşk ya da tapınak olabilir.

Dolaylı manzara

Shakkei adı verilen bu konsept ile bahçe dışında kalan manzara ve peyzaj unsurlarının, bahçenin kendisi ile olan ilişkisi ve bütünlüğü ifade edilmektedir. Dağ, tepe ya da inşaat yapıları dolaylı manzara olarak kabul edilebilir. Eski zamanlarda yapılmış birçok Japon bahçesine ait dolaylı manzara görüntüsü, şehirleşmenin getirmiş olduğu nedenlerle günümüzde bozuntuya uğramıştır.

Kendi Zen Bahçenizi nasıl yapabilirsiniz?

Japon bahçeleri tasarımına ait öğeler ve bunların bir arada kullanımları ile her birimiz, kendi Japon bahçemizi yaratabiliriz. Bu, basit bir bahçe tasarımı olarak görülebilir; ancak işe çok eski zamanlara dayanan Japon bahçelerinin yapılış amacını anlayarak başlamak, bir Japon bahçesi tasarlamaya girişmeden önce atılması gereken önemli adımlardan biridir. Meditasyon, dinlenme, gezinme ya da hangi amaç tasarımın arkasında olursa olsun, Zen Budizmi ile bağlantıda olan bir Japon bahçesi oluşturmak için kültür ve geleneğin cesurca birleştirilmesi gerekmektedir. Aşırıya kaçmadan, minimal ve asgari düzeyde yapılacak bitki seçimleri ile bahçe bakımına ayıracağınız süreden çok, burada geçireceğiz vakit ve iç huzuru düşünerek hareket edilmesi önerilmektedir.

Gelelim Türkiye’nin büyükşehir şartlarında kendi Japon bahçemizi nasıl yapabileceğimiz kısmına. Avrupa’da sıkça rastlayabileceğiniz küçük hobi bahçeleri gibi alanlara sahip olanların sayısını bilemeyeceğim; ancak konuyu metropol standartlarına çekmek gerekirse, bu noktada yapılabileceklerimiz sınırlı kalmakta. Dolayısıyla başlangıç olarak günümüzün büyük bir kısmını geçirdiğimiz iş yeri masanıza koymak üzere kendi Zen Bahçenizi yapabileceğiniz malzemeleri aşağıya sıralıyorum. Şimdiden elinize sağlık =)

  • Zen bahçenizi yapmak istediğiniz alanı belirleyin. Balkonda, terasta, arka bahçede ya da masanızın üzerinde bir alan olabilir.
  • Seçtiğiniz alana uygun boyutlarda bir kutu ya da kasa yapın. Organik bir malzeme olan ahşap, kutu için ideal bir materyaldir. Örneğin; çalışma masanız üzerine yerleştirmek için ayakkabı kutusu büyüklüğünde bir ahşap plaka uygun olabilir. Plakanın kenarlarına hafif bir derinlik katması için yine ahşap malzemeden latalar kullanarak çivi ve yapıştırıcı malzemeler ile çerçeve kapatın.
  • Zen bahçeleri özen ile bakılan saf ve temiz alanlar olduklarından bahçe içinde yabani ot oluşmaması için açık alandaki örneklerde zeminde izolasyon malzemesi kullanılmaktadır. Siz de bu geleneği devam ettirerek kasanın tabanını muşamba tarzı bir malzeme ile kaplayın.
  • İzolasyon malzemesi üzerine kum ve çakıl taşlarını boşaltın. Ben, ince yapısı dolayısıyla geçtiğimiz sene Gökçeada’dan getirdiğim kumu ve topladığım taşları kullandım. Kumun içine kokulu mum, doğal taş, dekoratif heykelcik tarzı öğeler de yerleştirebilirsiniz.
  • Son olarak, kum üzerine şekil vermenize yardımcı olacak ahşap malzemeden yapılması önerilen bir tırmık bulundurmalısınız. Mesela; ara ara işten bunaldığınızda, kum üzerinde değişik şekiller çizerek enerjinizi boşaltıp rahatlayabilirsiniz.
Gözde Kızılkan: Gözde; İstanbullu bir mimar, şehir plancısı, gezgin, yogini, sanat ve sporsever. Alman Lisesi’nden mezun olduktan sonra, lisans eğitimini Almanya’da bulunan Bauhaus Üniversitesi’nin mimarlık bölümünde tamamladı. Daha sonra aktif olarak profesyonel iş hayatına atıldı ve bu sırada İstanbul Teknik Üniversitesi’nde şehir planlama yüksek lisans programına kayıt oldu. Sokak sanatları ve kent yaşamına etkileri üzerine hazırladığı tez konusu kapsamında Yeldeğirmeni semti ve Mural Istanbul festivalini çalıştı ve yüksek mimar/şehir plancısı olarak mezun oldu. Her türlü spor dalı, kültür ve sanat etkinlikleri, seyahat, doğa, yoga, hayvanlar ilgi duyduğu alanlar olup araştırmak, keşifler yapmak ve bunları paylaşmak sevdiği uğraşlar arasındadır. http://gozdekizilkan.blogspot.com.tr/

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale